02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C ULEB Cup’ta Galatasaray Cafe Crown ve Beşiktaş Cola Turka’nın oyunlarıyla Avrupa’nın basketbol gündeminde yer aldık. SPOR BASKETBOL NUMARALI KUPASINA DAMGA VURDU NİSAN SALI GALATASARAY CAFE CROWN VE BEŞİKTAŞ COLA TURKA AVRUPA’NIN YENİLSENİZ DE ALKIŞLAR SİZE T orino’nun ünlü meydanı Piazza Vittoria’da yağmurlu gökyüzünün altında umutlu bir başlangıç yemeği yiyen basketbolun duayenleri ilerleyen günlerde oldukça üzülecekti. Daha ilk maçtı ve Beşiktaş Cola TurkaGalatasaray Cafe Crown eşleşmesinden birisinin yarı finale ulaşacak olması bir sevinç kaynağıydı. Türk basketbolu kazancaktı en azından, kaybeden olmayacaktı. Ancak fikirler çabuk değişti. İki temsilcimizin oynadığı basketbol “Avrupa’nın en iyi 2.liğine” sahip Türkiye’ye yakışmadı. Ancak bu bir görüştü. Bir diğer kesimse stresin ve taktik mücadelesinin böyle bir oyuna yol açtığını belirtiyordu. Benim aklımsa bunu almıyordu. Bütün maçları seyrettim. Sert savunmalar, güçlü mücadeleler ve hızlı hücumlar büyülemişti beni… Tek bir maçta uykudan gözlerim kapanmıştı; o da Beşiktaş Cola TurkaGalatasaray Cafe Crown karşılaşmasıydı. Tribünlerin boş olması ‘beyaz ışıklı’ salonun güzelliğini gösteriyordu bize. Oysa ki uçaklarda ve trenlerde gördüğümüz Beşiktaşlı ve Galatasaraylı taraftarların salonu dolduracağını sanıyorduk. Meğerse sayıları 40 kişiyi geçmiyormuş. İşte bir utanç daha. Otelde beraber kaldığım İspanyol gazetecilere, “Bizim taraftarımız çok iyidir, burayı bir basketbol kentine çevirirler” desem de temsilcilerimizin maçından sonra saklanacak köşe aradım, çünkü kimsecikler gelmemişti. Aslında suç bizim seyircilerimizde değildi. Kimse yoktu ki… Bir tek Joventut Badalona’nın dikkate alınabilecek kadar taraftarı vardı. Onlar da finale geldiler çünkü Barcelona’dan Torino’ya direk uçuş avantajını kullanmışlardı. Torino sokakları ise bir hayli ilginç. Gazetecileri hiç sevmiyorlar. Ama bizim İstanbul’dan geldiğimizi duyunca biraz olsun rahatlıyorlar çünkü İtalyan medya mensuplarını pek tutmuyorlarmış. Aslında burada ULEB’e de bir eleştiri getirmek gerek. Torino neden Final 8 için seçilmiş? Bir basketbol kenti değil, insanlar bu sporu sevmiyor… Varsa yoksa futbol onlar için… Ancak ULEB Kupası devam ederken JuventusMilan maçı oynandı. Yine ortada kimse yoktu. Spora karşı mı bir genel ilgisizlik vardı, tahmin etmek güç. Bir paragraf da Hakan Şükür’e… Deneyimli oyuncuyu Torino’da unutmamışlar. Şükür üzerinden yıllar geçmesine karşın hâlâ Torino’nun en sevilen oyuncularının başında geliyor. Evet, en baştaki tartışmamıza dönelim… “Türk basketbolu kaybetti mi, kazandı mı?” Bunun için şunu örnek gösterebiliriz. ULEB Kupası’nda finali oynayan Joventut ve Girona’nın en önemli oyuncuları İspanyol. Kendi ülkelerinin altyapılarından çıkan isimler; Rudy Fernandez, Ricky Rubio, Victor Sada, Marc Gasol ve Ribas takımlarının iskeletindeki oyuncular. Bizde ise yabancı oyuncular ne derse o oluyor, limitsiz kredilerinde ‘saçma’ şut tercihlerini bile ayakta alkışlıyoruz. Herhalde bizlerde de kabâhat var. ULEB Kupası’nın Katalan finalini 7954 gibi açık bir farkla Joventut kazandı. İspanyol ekibi turnuvanın ilk gününden finalin sonuna dek oynadığı basketbol ve istekli görüntüsüyle kupayı hak ettiğini herkese gösterdi. Evet; Avrupa’nın bu önemli organizasyonu sonlanırken en büyük dileğimiz Türkiye’deki basketbol düzeyinin de böylesine önemli turnuvalarda boy gösterecek seviyeye çıkması... BAYAN BASKETBOL PANORAMA S.SERDAR GÜREL TORİNO’DAN BATTAL DURUSEL Tahammülsüzlük aman zaman bizler gerçekten “Gel, ne olursan ol yine gel” diyen, böylesi bir hoşgörüyü yaklaşık 8 asır önce insanlara öğütleyen Mevlana’nın coğrafyasında mı yaşıyoruz diye sormadan edemiyorum kendime. Beşiktaş Cola Turka ile Mersin Büyükşehir Belediyesi takımları arasında oynanan playoff ilk tur karşılaşmasında Beşiktaş Akatlar Spor Salonu’na yakınlarını izlemeye gelen Mersinli sporcu aileleri, oyuncuları lehine tezahürat yapınca ortaya çıkan tahammülsüzlük gerçekten çok üzücüydü, neyse ki sağduyulu ve aklı başında Beşiktaşlı idareciler duruma anında müdahale ettiler de ortaya daha çirkin bir görüntünün çıkmasına engel oldular. Ne yazık ki bu tür hoşgörüsüzlüklerle artık spor salonlarının bir çoğunda karşılaşamaktayız. Oysa geçen hafta Adana’da düzenlenen Türkiye Kupası karşılaşmalarında ezeli rakipler olarak adlandırılan takımlarımızın taraftarlarının formalarıyla iç içe oturduğundan ve ortaya çıkan bu tablonun güzelliğinden bahsetmiştik. Ne üzücüdür ki sevincimiz ancak bir hafta sürebildi. Gelelim basketbola, play offların ilk turunda Fenerbahçe ve Galatasaray rakiplerini zorlanmadan yenerlerken Beşiktaş Cola Turka ve Panküp Ted Kayseri Koleji takımlarının galibiyete oldukça çekişmeli karşılaşmalar sonrası ulaşabildiler. Panküp Ted KayseriBotaş ve Beşiktaş Cola Turka Mersin Bşb. serilerinin galibini şimdiden kestirmek güç olsada Galatasaray ve Fenerbahçe’nin yarı finale bir hayli yakın olduklarının söylemek mümkün. Umarım play off ilk tur karşılşamlarına ilgi göstermeyen İstanbullu basketbolseverler yarı final serisinde salonlardaki yerlerini alarak takımlarımıza hak ettikleri desteği sağlarlar. ? Haftanın Takımı: Galatasaray ? Haftanın Koçu: Aziz Akkaya (Beşiktaş Cola Turka) ? Haftanın Oyuncusu: Stacey Lovelace (Beşiktaş Cola Turka) 27 sayı, 6 ribaund, 1 top çalma ? Haftanın 5’i : Işıl Alben (G.Saray), Tuğba Palazoğlu (Mersin Bşb.), L.Willis (Panküp), T.S Brown (F.Bahçe), S.Lovelace (Beşiktaş C.T) ? Haftanın Sonuçları : FenerbahçeBahçeşehir Burhaniye Bld.: 7658 (20), Panküp Ted KayseriBotaş : 7169 (21), GalatasarayCeyhan Bld. : 9452 (20), Beşiktaş Cola TurkaMersin Bşb : 7164 (21) ULEB 8’in Ardından Z U C TORINO’DA LEB Cup’ta ilk 8’e kalan takımlarımız Beşiktaş Cola Turka ve Galatasaray Cafe Crown Torino’da sahne aldılar. İlk günün ilk maçında Beşiktaş Cola TurkaGalatasaray Cafe Crown rekabeti sahaya kötü basketbolla yansıdı. İki takımın pas hataları ve top kayıpları bu turnuvaya yakışmayacak seviyedeydi. Siyah – Beyazlılarda lider Kaya Peker’in nedense kötü ruh hali bütün takıma bulaştı. Kaya, Beşiktaş’ta savunma kurgusunun önemli bir taşı. Hüseyin’in sakatlığında Kaya’nın üç saniye içini hücumda ve savunmada domine edeceğini zanneden hepimiz yanıldık. Galatasaray’da Hite’in skorer oyunu ve Johnsen’in gayreti galibiyet için yetti. Ancak Galatasaray turnuvanın devamı için Beşiktaş maçında kötü sinyal verdi. Maçın sonunda Beko Basketbol Ligi’nin başarılı koçu Ergin Ataman takımının kötü ve isteksiz halinden kendi de etkilendi ve oyundan koptu. Ve iki kritik hata ile Galatasaray galibiyetine yol verdi. İlk günde turnuvanın diğer takımları sert savunma ve hızlı hücumlarla sahaya çıktılar. Turnuvanın başında favori gösterilen İspanyol takımları Joventut ve Girona genç ve iyi İspanyol oyuncuları Marc Gasol, Victor Sada, Ricky Rubio, Rudy Fernandez ile göz doldurdu. İlk gün Beşiktaş Cola Turka’yı turnuvadan uğurladık ve Galatasaray Cafe Crown ile baş başa kaldık. HAKEMLER SAHNEDEYDİ Joventut karşısına 5 ABD’liyle çıkan Sarı Kırmızılılar İspanyolların sert ve yardımlaşmalı defansına ve hızlı hücumuna uzun süre babadan kalma alan savunmasıyla çare aradı. Ancak Joventut hareketsiz yavaş zone defansa cezayı Rudy Fernandez’in üçlükleriyle kesti. Üçüncü periyotta Galatasaray Cafe Crown 2 sayıya düşen skorla maçı yakalar gibi oldu. Ancak bu sefer de turnuvanın kötü hakemleri ve İtalyan baş hakem Facchini ortaya çıktı. Joventut finale doğru yol aldı. 3. günün son maçı Girona ve Dinamo Moskova mücadelesi yine nefes kesti. Marc Gasol ve McDonald maça adını koydu. Öylesine bir maçtı ki Dinamo 15 sayı geriden geldiği mücadeleyi son saniyede 1 sayıyla kaybetti. Ve ikinci finalist Girona oldu. Turnuvanın son gününde takımımız Galatasaray Cafe Crown sahaya galibiyet ve 3.’lük umuduyla Joventut maçında sakatlanan Hite’tan yoksun çıktı. 1. periyot kötü bir skorla bitti, 268… Ancak Sarı Kırmızılılar yine de maçtan kopmadı ve 25. dakikada 4848 eşitliği sağladı. Periyodun sonu Dinamo Moskova’nın 5748 galibiyetiyle bitti. Ve 4. periyotta Galatasaray Cafe Crown maçtan koparak turnuvaya veda etti. Evet; Avrupa’nın ikinci kupası ULEB’te Final 8’e kalmak başarıydı. Ancak turnuvadaki iki takımımızın performansı Türkiye sınırları içinde kaldı. TBL’de oynanan vasat ABD’lilere dayalı temposuz yavaş hücumlar ve yumuşak defanslar ULEB 8’de hızlı hücum sert yardımlaşmalı defanslara dönüştüğünde ve hakemler de buna müsade ettiğinde zayıflığımız belgelenmiş oldu. İki takımımızda da bu turnuvada biraz Galatasaray Cafe Crown’lı Hite’ın dışında yabancı ve Türk oyuncular vasatın üzerine çıkamadı. Türk basketbolu ve Basketbol Federasyonu olarak dönüp olaya yeniden bakmamız gerekiyor. Çok yabancıya izin veren sistem TBL’yi sıradan yabancıların kaynaklarını kuruttuğu bir bataklığa dönüştürdü. 2008 senesinde yılların Efes Pilsen’ini Euroleague’de kaybettik. Fenerbahçe Ülker burada bizi ilk 8’e girerek kurtaran takım oldu. Beşiktaş Cola Turka ve Galatasaray Cafe Crown’un ilk 8’e kalması büyük başarıydı. Ancak burada da oynanan basketbol bizi mutlu etmedi. CAN İŞBAKAN G SARAY İSTATİSTİĞİ RAKİP BEŞİKTAŞ JOVENTUD D MOSKOVA SAYI RİBAUND ASİST TOP ÇALMA ‘FORMANIN HAKKINI VERDİK’ T EN İYİSİ FERNANDEZ T 8 urnuvanın en değerli oyuncusu Joventud’dan Rudy Fernandez seçildi. Fernandez final maçında omzundaki sakatlığa karşın forma giydi ve 13 sayı, 7 ribaund, 3 top çalma istatistikleri yakaladı. Fernandez maç sonunda, “Finalde sakatlığımdan doğan acıya aldırmadım” diye konuştu. urnuvayı dördüncü sırada bitiren Galatasaray Cafe Crown’da antrenör Murat Özyer, ekip olarak önemli deneyimler kazandıklarını belirterek, “Takımın buraya gelene kadar, verdiği mücadeleden çok memnunum. Formalarının haklarını verdiğini düşünüyorum. Bu turnuvanın bize bir getirisi olacaktır. Türkiye liginde artık daha farklı oynayacağız. Sertliğe karşı nasıl reaksiyon vereceğimizi öğrendik. Bunu lige taşıyacağız. İyi savunma yapan daha tempolu oynayan bir Galatasaray Cafe Crown geliyor İstanbul’a... Bu turnuva bize bazı şeyler kattı. İlk olarak Galatasaray Cafe Crown olarak bakarsak, Joventut Badalona’yı örnek alalım; onlar seneler önce küme düştü. Kendi içinden yetiştirdikleri oyuncular ve iyi bir organizasyonla bugün burada final oynuyorlar. Galatasaray Cafe Crown olarak altyapımızı hareketlendirmemizin zamanı geldi. Biz Kerem Tunçeri’den başka Euroleague ya da ULEB’e oyuncu veremedik. İkinci konu; bizim belirli bir bütçe içinde kurduğumuz takımda herkesin sağlıklı olmasına ihtiyacımız var. Tufan Ersöz, Hüseyin Beşok ve Dee Brown’a tam performanslarıyla ihtiyacımız oldu. Ama sakatlıları da önleyemiyorsunuz daha önceden. Tam takım olsaydık sonuç farklı olabilirdi” dedi. Murat Özyer. 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle