Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C A H M E T YA Z I C I SPOR ALTERNATİF ESKİ DOSTLAR BİR ARADA NİSAN SALI G alatasarayTrabzon maçı efsane futbolcuları da bir araya getirdi. Galatasaray tarihine adını altın harflerle yazdıran Cevad Prekazi ve Trabzonspor’un eski golcüsü Arçil Arveladze Efes Pilsen’in gerçekleştirdiği organizasyonla taraftarlarla İstanbul’da buluştu. Derbi sonrası konuştuğumuz iki usta ayak Galatasaray’ın şampiyonluk yolunda daha avantajlı olduğunu söyledi. İzmir’in Futbol Efendilerinden Biri: Nihat Mıhçı İ ‘Uçan’ yumruk Cem T haiKick Box’un en görkemli organizasyonu olan World Champions League (Dünya Şampiyonlar Ligi) geçen haftalarda İstanbul’da yapıldı. Kumburgaz Anzer Beach Hotel’de gerçekleştirilen şampiyonaya 10 ülkeden 20 sporcu katıldı. Kıran kırana maçlara sahne olan şampiyona izleyicileri zaman zaman heyecanlandırdı. İlk kez Uluslararası ThaiKick Box’una ev sahipliği yapan Anzer Beach Hotel sahibi Ayhan Kalender “Alternatif sporlara desteğimiz sürecek. Türk Kick Box’unu dünyaya tanıtmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız. 70 milyondan binlerce kahraman çıkar. Bu kahramanlara destek olmak için varız” dedi. Organizasyonu değerlendiren Kalender” Burada bulunan sporcular dünya arenasında kendilerini kanıtlamış isimler. Ancak bizim sporcularımız bu şampiyona için 3 ay CEM UÇAN özel kamp dönemi yaptı. Türkiye’yi en iyi şekilde temsil ettiklerine inanıyorum ” ifadelerini kullandı. Şampiyona ikisi ağır siklet toplam 10 karşılaşmaya sahne oldu. Kemer müsabakaları izleyicilere adrenalini üst düzeyde yaşattı. 2005, 2006 Kick Box 90 kilo Dünya Şampiyonu olan Cem Uçan zirveyi bu yılda kimseye bırakmadı. Anzer Beach Hotel sporcusu Cem Uçan “Bu şampiyonaya iyi bir şekilde hazırlandım. Beni Türkiye’de kimse yenemez. Geçen yıllarda olduğu gibi bu yılda Dünya Şampiyonu oldum. Rakibimin beton gibi olduğunu biliyordum. Herkes betonun nasıl parçalandığını izledi” dedi. Spor kariyerini değerlendiren şampiyon “Yaptığım hiçbir maçta kimseden korkmadım. İsim, unvan önemli değil. Kim istiyorsa dövüşürüm” diye konuştu. 2008 Dünya Kick Box Şampiyonlar Ligi Zeynep Yılmaz’ın verdiği konserle son buldu. zmir futbolunda ‘iz bırakanlar’ deyince, kuşkusuz usumuzdan yaşamda olanları ve olmayanlarıyla sayısız isim geçiyor... Rahmetli Vahap Özaltay’dan başlarsak, Sat Altınordu, Bayram Dinsel, Tarık Gencay, Metin Oktay, Doğan Akı, Gürcan Berk, Bülent Buda, Turgay Meto, Gürel Aksel, Gürsel Aksel, Nevzat Güzelırmak, Ali Artuner, Halil Kiraz, Fevzi Zemzem, Nihat Yayöz, Mustafa Denizli, Miço Mustafa ve adlarını bu sütunlara taşıdığımız ve taşıyacağımız niceleriyle gerçek bir zenginliğimiz var bizim. ‘Usta’ olarak adlandırdığımız kaliteli, teknik, bireysel becerileri üst düzey, takım olmayı da başarmış oyuncular çıkaran İzmir gerçeği böyle duruyor önümüzde... Tribünlerin kavgasız gürültüsüz birlikte coşarak takımlarını desteklediği; yengilerinde sevinci, yenilgilerinde hüznü yaşadıkları günlerdir o günler. Futbolcular için de bir şey değişmez. Bugüne göre daha centilmen, daha içten ve daha katılımcılardır. Çünkü, içlerinde bir takım renk ve forma aşkı vardır. Böyle olamasa, söyler misiniz bir futbolcu 10 yılı aşkın sürelerle nasıl aynı formayı taşır ve onunla özdeşleşir? İşte İzmir gerçeği de budur zaten. 1960 1975 yılları arasındaki takımlarımıza ve kadrolarına göz attığınızda somut gerçek karşınızdadır. İşte size şimdi futbolun beşiği diyebileceğimiz bu kentten bir başka örnek: Altay’dan Beşiktaş’a uzayan çizgisi ve asıl takımına dönüşüyle bir futbol efendisi Mithat Mıhçı... Kendi halinde bir çocuk Alsancak’taki Gazi İlkokulu’nun bahçesinde arkadaşlarıyla her gün buluşup futbol oynuyordu. O günlerin tek özlemi de futboldu zaten. İzmir futbolunun altyapı yaratıcılarından Halil Bıçakçı, görür görmez peşine takıldı. Mithat, bürokrat çocuğu, ailesine saygılıydı. Yani kendi başına karar vermezdi. Durum aileye Nüvit gittiğinde annesi karşı çıktı, futbol TOKDEMİR oynamasını istemiyordu. Bir iki üç beş derken, yedinci görüşmenin ardından Halil Hoca anne Mıhçı’yı razı etti ve 1962 yılında Mithat Mıhçı Altay minik takımına girdi. Başarılı olunca 1965’te genç takıma yükseldiği gibi, 1966’da da Genç Milli Takıma seçildi ki, o takımda Mustafa Denizli ve Fatih Terim ile birlikte oynadılar. Başarılı dönem peşpeşe gelince, Altay takımında ilk profesyonel sözleşmesini 1967 68 sezonunda 2 yıllığına 20 bin liraya imzaladı ve 4 yıl sonunda 40 bin lira aldı. Altay’da işler iyi gidiyordu ve bir takım uyumu, arkadaşlık, forma aşkı vardı. Ama bir gerçek vardı ki, onlar Mustafa Denizli ile birlikte Rıdvan amcalarının (Burteçin) yaramaz çocuklarıydılar! Bu nedenle de 1972 yılında Mithat için Bursaspor’dan gelen 400 bin liralık teklife Burteçin’den onay çıkmadı. O Altay’da kalmasını uygun gördü. Aslında Nihat 1971’den başlayarak Altay deneyimli Mıhçı. kadrosuyla başarılı bir sürece de girmişti. Teknik Direktör Teoderescu’nun geldiği yıl Modrock, Kraus, Zinnur, Tanzer, Oğuz, Ayfer, Ali Rıza Şenol, B.Mustafa (Denizli), Mithat, Miço Mustafa’lı kadrosuyla Siyah Beyazlılar sezonun ilk yarısını Fenerbahçe’nin arkasında averajla lig ikincisi olarak tamamlamıştı. Başarılı bu sürecin arkasından geçtiğimiz aylarda yitirdiğimiz büyük futbol adamı Gündüz Tekin Onay 1976’da Beşiktaş’ın başına geçince, yeniden yapılanmaya gitti ve İzmir’den Mithat Mıhçı’yı da aldı. Mıhçı o günleri şöyle anlatıyor: “Gündüz Hoca büyük insandı, futbol adamıydı. Takımda büyük revizyona gitti. O gün kadromuzda Rasim, Niko, Zekeriya, Kemal Kılıç, Hayri, Tezcan ve Mete vardı. Yani takım olduğu gibi yenilendi diyebilirim. İlk yılımızda Türkiye Kupası’nı kazandık. Yeni bir oluşumda bu başarıydı. Beşiktaş’ta iki yıl oynadım. Evlenince eşim İzmirli olduğu için döndüm...” Mithat Mıhçı iki yıllık Beşiktaş serüveninden sonra İzmir’ döndü ve Altay’da iki yıl daha oynadıktan sonra futbolu bıraktı. Gündüz Hoca’nın, ‘Futbolun içinde kal’ uyarılarına karşın teknik adamlığı da seçmedi. Yöneticiliği ise sevmedi, sevemedi. Bu bir sitem miydi? Yoksa yaşadıklarına isyan mı? Sorunun yanıtını yine kendisi veriyor: “Şimdi her şey maddiyata döndü. Bizim zamanımızda 34 ay bırakın transfer, maç hak edişi, maaş alamazdık. Fuarda bir çay bahçesinde toplanıp kirada oturan arkadaşlarımıza, evlilere biriktirdiğimiz cep harçlıklarımızı veriyorduk. Bu durumları görünce futbolun içinde kalmak zor geldi. Kendi işimi kurdum. Biliyorum futboldan kopmam hataydı. Gündüz Hocam da çok istedi ama olmadı...” Mıhçı’ya göre, bugün Türk futbolunun önündeki en büyük engel bilinçsiz ve aşırı derecedeki yabancı transferi. İzmir’de ise, birlik ve beraberliğin oluşmaması, eskilerin dışlanması. “Paylaşım olmayınca başarı da olmaz” derken sizce haksız mı? 15