22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C SPOR FUTBOL Mustafa Denizli ilk uyarısını disiplin konusunda yaptı. (Fotoğraflar:FATİH ERDOĞDU) 14 EKIM 2008 SALI BAKINCA Denizli S ER D AR KIZIK Beşiktaş, teknik direktör değişikliğiyle doğru bir tavır geliştirdi. Birincisi “İyi adam” diyorlar... Söylenecek bir şey yok ama Ertuğrul Sağlam, futbol açısından yetersizdi. Beşiktaş gibi büyük beklentileri olan bir takımı hedefe götürecek futbol birikimi eksikti. Her şeyden önemlisi çok nitelikli bir taraftar grubunu, sergilettiği futbol açısından tatmin edecek bir yaklaşım gösteremedi. İkincisi, bilinmesine karşın pek dillendirilmiyor ama zaten futbol dışında belirli güçlerin zorlamasıyla Beşiktaş’ın başına getirilmişti. Türkiye’de devlet örgütünü ve kurumları kuşatan bir anlayışın açtığı kapıdan Beşiktaş’a girmişti. Bir yanıyla devletin tepelerinde bile önemli bir tercih olarak gösterilen ‘dini bütün’ yapısı futbol birikiminin üstünde görülerek teknik direktör olmuştu. Nitekim bu yanı çeşitli röportajlara, TV programlarına ister istemez yansıdı. Futbol açısından irdelenirse Beşiktaş’ın önemli hedeflerinden UEFA Kupası’nda devre dışı kalması, gönderilmesinde önemli bir gerekçe oluşturdu. Hafta sonu yapılan Divan Kurulu’nun 2008 yılı ikinci olağan toplantısında konu yeniden tartışıldı. Dikkatinizi çekerim, “Bir maçın kaybedilmesinden sonra gönderiliyorum” diyen Sağlam’a Divan Kurulu Başkanı Yalçın Karadeniz şu yanıtı verdi: “Teknik direktörümüz başarılı olmuş ama mağdur edilmiş pozisyonuna getiriyor kendisini... Yönetim, teknik heyete her türlü desteği vermiştir. Teknik direktörün tespit ettiği hedeflerden sapmalar olduğunu hepimiz gördük. Geçen yıl ‘Transferi ben yapmadım. İmkânımız bu kadardı, iyileri alamadık’ dedi. Kabul ettik. Bu yıl ‘Avrupa’da başarı gelecek, final oynanacak’ dendi. Daha birinci maç kendi hedeflerinden sapıldığının göstergesi oldu. Hal böyleyken ‘Bir maç kaybettim, gönderildim’ demesini doğru bulmuyorum.” Gelelim Mustafa Denizli’ye... Teknik direktör olarak kariyeri ortada. Yeni göreviyle ‘3 büyükleri çalıştıran tek teknik direktör’ unvanını aldı. Gerçek bir Beşiktaşlı. Birikimi salt futbolla sınırlı değil. Araştıran, okuyan, her alanda kendini sürekli geliştiren bir isim. Farklı alanlarda geniş bir çevreye ve sosyal yaşama sahip. Türkiye’yi ikinci sınıf gören Avrupa ülkeleri ve AB’nin Türkiye’ye bakışı konusunda geçen yıllardaki bir TV programında konuşmasını unutamam. Dünya siyaseti ve ülkelerin siyasal ilişkileri konusunda suskun kalan, bu tavrı ‘spora siyasetin karışması’ diye yanlış bir algılamayla sunan futbol dünyasında Denizli’nin bu çıkışı doğrusu çok anlamlıydı. Futbol oynadığı dönemde bugün teknik direktör olarak çalışanlarla kıyaslandığında farklı nitelikleri ve birikimiyle öne çıkan Denizli’nin Beşiktaş’ta başarılı olacağı beklentisi bence yerli yerindedir. Farklı güçlerin devreye girip çomak sokmaması koşuluyla... L A T R A SON K << İ L Z İ DEN MAHMUT SERT M ustafa Denizli, Türk futbol tarihinde önemli bir isimdir. Gerek futbolcu gerekse teknik adam olarak elde ettiği başarılar salt bireysel düzeyde değerlendirilmemelidir. Futbolculuk dönemindeki sıra dışı oyun becerisi, teknik adamlığında Türk futbolunun zihinsel bir değişim dönüşüm yapmasında öncü rol oynamasıyla doruğa çıkmıştır. Ki; orta yaşlı futbolseverlerin kolayca anımsayacağı gibi bir zamanlar kulüplerimiz ve ulusal takımımız profesyonel futbol dünyasında amatör ilköğretim öğrencileri gibiydi. Futbolcularımız rakip alanı otobüsle gidilmesi gerken bir yer gibi düşünüp kendi kalelerini de ‘rezil olmamak için’ bedenlerini siper ederek savunurdu (!). O dönem dünya şampiyonu Alman Ulusal Takımı’nın teknik adamı Jupp Derwall’in G.Saray’a gelişi, bu düşünce yapısının değişimindeki önemli başlangıçlardan biridir. Ve Mustafa Denizli, Derwall’in yardımcısı olarak bu dünya futbol devinden çok hızlı biçimde öğrendikleriyle değişimin fitilini ateşleyen ilk Türk teknik adamdır. Yeni futbol anlayışında Denizli, Türk futbolcusuna aklını belli bir taktik düşüncede kullanırsa yüreğiyle oynamanın bir işe yarayacağını öğretti. Bunun getirdiği özgüven, ortaya konan savaşımla en azından Avrupa sahnesinde sesimizi duyurmamıza olanak sağladı. Elbette ki bu değişimde futbol dünyasındaki teknik taktik yeniliklerin, tıp alanındaki ve antrenman tekniklerindeki ilerlemelerin payı gözardı edilmemeli. Ama Denizli’nin bu değişim hızına ayak uydurması ve hemen uygulaması azımsanacak bir şey değil. Futbolumuzdaki ‘karizmatik teknik adam’ tipinin onunla ortaya çıktığı, bu özelliğiyle kadınların ve gençlerin futbola ilgisini artırdığı söylenebilir. Yetişen genç Türk teknik adamlar, özellikle de futbolu bırakan yıldız futbolcular, ‘biz de başarabiliriz’ duygusunu, düşüncesini onunla yakalamıştır. Mustafa Denizli’nin Beşiktaş’a gelmesi büyük ses getirdi, doğrusu böyle de olması gerekiyordu. Ancak bu ses getirişin salt takım taraftarlığı düzeyinde kalması ilginç. Yanlış anlaşılmasın; futbolun doğası içinde teknik adam değişikliği bırakın taraftarlığı, kulüp camiasını da kapsayan büyük bir öneme sahiptir. Hele bir de bu değişim Beşiktaş gibi devlerden birinde oluyorsa tüm futbol dünyamızı ilgilendirir. Ancak Mustafa Denizli’nin Beşiktaş’a gelişinde taraflı tarafsız büyük bir çoğunluğun daha önce G.Saray ve F.Bahçe’de çalışmasını eleştirmesi ilginç. Bir de Ertuğrul Sağlam’ın yerine bu görevi kabul etmesi tepki alıyor. Taraftarların ‘renk aşkıyla’ böyle tepki göstermesi belki anlayışla kabul edilebilir. Ama futbol uzmanı geçinenlerin Denizli’nin deneyimini ve birikimini yok sayarcasına taraftara şirin gözükmek için yalın kılıç renkler üzerinden eleştiriye girişmesi tuhaf!.. Her şeyden önce Mustafa Denizli, bu ülkedeki en önemli futbol birikimine sahip 12 kişiden biridir. 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle