Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BIR ZAMANLAR NÜVİT TOKDEMİR Futbolculuktan ‘Spor Bilimciliği’ne: Prof. Dr. Çetin İşlegen... T ürkiye’de futbol deplasmanlı lig oluşturulduğu yıllarda amatör ruhla oynanan bir oyundu kuşkusuz. Her ne kadar süreç içinde profesyonel sözleşmelere imza atılıyorsa da bu gerçeği benimsemiş bilinçli futbolcular elle gösterilecek, hatta parmakla sayılacak kadar azdı. Profesyonelliği bir yaşam biçimi olarak algılayıp futbolu meslek ve kendisine ‘iş’ diye gören futbolcularımızın oranını söyleyebilir miyiz? Sporun bilimselliğini kabullenmek, bilimsel doğrularla çalışmak ve onları uygulamak da tıpkı profesyonellik gibi geç algılandı ülkemizde. Ve çağdaş dünyanın tüm bilimsel verilerle donattığı spor evreninde gerçekle buluşmak olağan olarak gecikti. Bilimselliği sporun içinden gelen değerlerimiz öne çıkardıklarında bu kez tartışmalar başka noktalara yöneldi. Bugün hâlâ ‘bilimseller alaylılar’ tartışması yaşanıyorsa nedenlerini araştırmaya gerek yok sanırız. Devletin bir spor politikasının olmaması her şeyi tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. ‘Sporun içinden gelen bilimseller’ deyince aslında pek öne çıkmadığını ya da çıkarılmadıklarını söyleyebileceğimiz değerler var ülkemizde kuşkusuz. Onlar spor yöneticilerince ‘işlerine gelindiği zamanlarda anımsanmaktan’ hoşnut değil. Yaptıkları işin bilincinde, sessizce pek çok iş yaptıklarına inanıyorlar. İşte onlardan biri de İzmir’de okul yaşamını futbol oynayarak sürdürüp tıp fakültesini bitiren ve bugün Ege Üniversitesi (EÜ) Spor Hekimliği Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Çetin İşlegen... Manisa Demirci’de doğan Çetin İşlegen, ilk ve ortaöğrenimini değişik yörelerde tamamladıktan sonra İzmir Cumaovası’na yerleşiyor. Namık Kemal Lisesi’ndeyken okul takımında ve Cumaovası’nda amatör ligde futbolculuğunu sürdürüyor. 197071 sezonunda kentin 3. Lig takımlarından Yeşilova’ya transfer oluyor. O günlerde, “Yaptıklarını asla unutamam” dediği Tatlı Mustafa’nın (Küçükoğulları) yakın ilgisini görüyor. Solaçık oynadığı takımında başarılı futbolu, efendiliği, sportmenliğiyle tüm takım yöneticilerinin olduğu kadar spor kamuoyunun da sevgisini kazanıyor. Yeşilova’da oynadığı süreç onun için ‘cep harçlığını çıkardığı’ yıllar olur. Bu arada EÜ Tıp Fakültesi’ni kazanır ve okulunu sürdürür. 1975’te Altay’dan gelen transfer önerisine yine Küçükoğulları’nın devreye girmesiyle ‘evet’ der. İşlegen bu transferi, “İlginç bir transfer oldu aslında benim için. Mustafa ağabeyin katkısını unutamam. Okulum bitmek üzereydi ve önüme askerlik sorunu da çıkıyordu. Tıp fakültesinde Sağlık Bakanlığı bursuyla okumuştum. Altay’dan aldığım transfer bedeliyle bursun geri ödemesini yaptım ve zorunlu hizmetten kurtuldum. Altay’ı Ömeragic çalıştırıyordu. İlk yıl takıma giremedim ama ikinci yıl oynadım. Sonra da askere gittim” diye anlatıyor. İşlegen askerlik dönüşü 2. Lig’den Yeşilova’da futbol yaşamını sürdürüyor ve 1983’te profesyonel futbol yaşamını bitiriyor. FUTBOLCULUK YILLARI... << << YENİLMEZ ARMADA DÖNÜYOR G .Saray Bayan Basketbol Takımı’nın yeni transferlerinden Taj McWilliamsFranklin, WNBA’de şampiyonluk yaşadıktan sonra neredeyse hiç dinlenmeden ABD’den Türkiye’nin yolunu tuttu ve uçaktan geçen hafta perşembe günü saat 13.00’da inip 17.00’da antrenmana çıktı... Bu uzun bir cümle olsa da yeni bir transferin kişiliğini ortaya koyuyor. Sarı Kırmızılıların bu sezon kurduğu takım, kişiliği ve sportmenliğiyle de farklı bir yerde duracak. Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı müzesine götürerek bu onura 7. kez ulaşan G.Saray, öyle büyük hedeflerle çıktı ki yola kurulacak kadro çok önemliydi. Ve koç Cem Akdağ, yönetimin de kendisine verdiği destekle belki de hayallerinin takımına ulaştı. Ardından da ezeli rakipleri F.Bahçe’yi 7155 gibi net bir skorla geçtiler ve Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı havaya kaldırdılar. Ama bunun daha bir başlangıç olduğunu söylüyor G.Saraylılar ve ekliyorlar... “Sırada Avrupa’da ve Türkiye’de zirveye çıkmak var. Yenilmez Armada’yı geri getireceğiz. Mirasımızın, üzerimizdeki formanın anlamını biliyoruz. Bunun için çalışıyoruz ve mücadele ediyoruz. Taraftarımızı mutlu edip başarılara koşacağız.” SPOR HEKİMLİGİNE GEÇİŞ Sporculuk yaşamını noktalayan Çetin İşlegen’in daha sonraki yıllarda sporun bilimselliği içinde kalmasını sağlayacak süreç askerlik sonrası başlıyor. O yıllardaki ismi EÜ Spor Hekimliği Enstitüsü olan bölümün kurucusu Prof. Dr. Necati Akgün, İşlegen’i yanına alıyor. Bu başlangıç daha bir kamçılıyor kendisini. Spor hekimliği lisansı yapıyor ve bugünlere ulaşıyor. Elbet her şey bitti anlamına gelmiyor futbol açısından. Bir yandan bilimsel çalışmalarını sürdürürken, diğer yandan İzmir’de Y. Bornovaspor ve Tarişspor’u çalıştırıyor; bir süre Altay’da Ümit Kayıhan’ın yardımcılığını üstleniyor. “Futbol sevgisi yüzünden üniversiteyi de bir arada götürmeye çalıştım. Ama antrenörlük yapmak için salt onunla uğraşmak gerek” diyor İşlegen... İngiltere’de UEFA’nın kursuna katılarak zorunlu ‘pro lisans’ sahibi olan ilk 21 kişiden biri oluyor.Türkiye Antrenörler Derneği’nde yöneticilik ve eğitmenlik görevlerini üstleniyor. Bu arada üniversitede de basamakları bir bir yükseliyor ve Prof. Dr. Çetin İşlegen olarak Spor Hekimliği Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevine getiriliyor. Bu noktada yine hocasını unutamıyor, “Sporu bilen bir insan olarak Necati hoca yönetiminde bilimsel anlamda çok iyi çalışmalar yaptık. Bu bizi mutlu ediyor” diyor. Prof. Dr. İşlegen’e göre bugün Türk sporunda bilimsellik ‘hak getire...’ Başarı için yeteneklerin bulunması ve bilimsel çalışmalarla geleceğe hazırlanması gerektiğini vurgularken, son söz olarak şunları söylüyor: “Her şeyin bilimle ve akılla çözüleceğine inandığımız için hem spor hekimleri olarak hem de beden eğitimi ve spor bölümü insanları olarak daha bilimsel çalışmaları destekliyoruz. Ülkemizde devletin bir politikası olmaması nedeniyle bilimsel çalışmaya çok geç başlandı. Bu işin ilkel çalışma metotlarıyla yürümeyeceği ortada. Bölgesel ekipleri kurmalı, önce spora yatkın gençleri seçmeli, o yetenekleri bilimin ışığında çalıştırmalıyız. Başarı o zaman gelecektir. Ama ülkemizde bu işin bilimini yapanlar bir kenarda otururken sporcu kimliğinden başka hiçbir şeyi olamayanlar federasyonlarda göreve seçilir. Yani bu ülkede teşkilatın içinden gelmek önemlidir. Dışardan biriyseniz, kimliğiniz ne olursa olsun deneyimsizsinizdir, işi bilmiyorsunuzdur. İşte bu düşünceyle sporda başarı zor gelir.” YENİ TAKIM, YENİ HEDEFLER u hafta basketbolda perdelerini açacak bir diğer sahne de Eurocup... Ve elbette Türkiye’nin gözü elemelerde mücadele edecek G.Saray Cafe Crown’un üzerinde olacak. Sarı Kırmızılılar değişen formattan en çok etkilenen takım oldu. Çünkü geçen yıl ULEB Kupası’nda son 4’e kalmalarına karşın bu yıl gruplardan mücadeleye giremedi G.Saray Cafe Crown... Bunun üzerine bir de Tufan Ersöz’le Murat Kaya’nın sakatlıkları sıkıntılara eklense de bozmuyor moralini Sarı Kırmızılılar. Murat Özyer’in ekibi elemelerde Litvanya’nın Siauliai takımıyla mücadele edecek. Bugün deplasmandan avantajlı bir sonuçla dönmenin savaşımını verecek G.Saray Cafe Crown’un rakibi geçen sezon Telekom’un grubunda yer alıp 4 galibiyet, 6 yenilgiyle grubu averajla 4. sırada bitirmişti. Siauliai, kendi liginde de Lietuvos Rytas ve Zalgiris Kaunas’ın ardından ligi 3. sırada tamamlamış, play off’ta da yarı finale yükselip serideki 2 maçı da kaybederek Zalgiris Kaunas’a elenmişti. Kuzminskas, Praskevicius, Stanevicius ve Vileita, Litvanyalıların etkili isimleri... B 14