Katalog

C SPOR MOTOR SPOR OCAK SALI N İ N İ L RAL I Ş A T E R T KİLOME S erdar Bostancı ismini son 30 yıl içindeki rallinin her kilometresinde görmemiz mümkün. Başarılı bir pilottu, sonra idare gömleğini giydi üstüne... Ford’un başarılılarla dolu ilerleyişinde tüm ekibiyle beraber ‘Bostancı’ imzası var. Neredeyse 24 saatini ralli ile geçiren Bostancı’yla, takımını, Formula 1’i, hep geleceğe bakan projelerini ve karizmatik pilotların yokluğunu konuştuk. Ford takımının rallide başarıyla sürdürdüğü bir istikrar var. Bunu nasıl sağlıyorsunuz? SERDAR BOSTANCI: Biz sadece sportif bakmıyoruz. Serdar Bostancı olarak 32 senedir otomobil sporlarının içindeyim. Hiçbir zaman ulaşılamayacak hedef koymadık. Ulaşamazsak da çok fazla kendimizi üzmüyoruz. Her zaman önümüzdeki 23 senenin planlarını yapıyoruz. Biz şu an 2010’u konuşuyoruz. Neler yapabiliriz diye düşünüyoruz. Uzun soluklu planlar yapabiliyoruz. Gençleri de bu işin içine sokmayı hedefliyoruz ve motor sporlarının ihtiyacı olan potansiyeli yaratmaya çalıyoruz. Türkiye’de artık insanları ralli ya da pist şampiyonu olmak çok fazla ilgilendirmiyor. Kitleleri ilgilendiren organizasyonlar yapmak önemli. Fiesta Cup’tan pilotlar çıkardık. Kimsenin ele alamadığı ve senelerdir içimde dert olan konu da bayanların yarıştırılması. Bayanlar hep işin içinde oldu ancak 1 ve 2’yle sınırlıydı. Genel klasmanlara baktığımızda hep en sonlardaydılar. Katkıları ne yazık ki olamadı. Bu sene 4 bayan ekip yani 8 bayan pilot yarıştıracağız. Burcu, Duygu ve Berna geçen sezon erkek rakiplerini geride bırakarak önemli başarılara imza attılar. Bunlar bizim gerçek başarımızın altında yatanlar. Türkiye’de ralli gerilerken Formula 1’e olan ilgi artıyor. Ancak pisti 365 gün içinde sadece bir yarışta görebiliyoruz... S.B.: Ben orayı Formula 1 Pisti değil İstanbul Park olarak görüyorum. 70 milyonluk bir ülkeyiz. Avrupa’nın en büyük otomobil üslerinden biri haline geliyoruz. Böyle bir piste ülkenin ihtiyacının olduğunun tartışılması bile yanlış. Türkiye’ye F1 gelmese bile böyle bir tesise ihtiyaç var. Ancak böyle bir tesis nasıl başkasına verilir aklım almıyor. Bernie Ecclestone hakkında söylenenlerin hepsine büyük ölçüde katılıyorum. Tesisin böylesine kullanılamaması hak ettiğimiz bir durum değil. Son yıllarda ralliden karizmatik pilotlar çıkmıyor. Bu da ilgisizliği beraberinde getiriyor... S.B.: Ne yazık ki bu dedikleriniz tamamen doğru. O karizmatik pilotlar uzun zamandır çıkmıyor. Bu yıldızları çıkartmak için çaba sarfediyoruz. Bir jenerasyondan kimse çıkmadı. Şu an hala benim yarıştığım isimler var. Volkan, Mehmet, Ercan... Hepsi benim jenerasyonum. 80’lerin ortalarında yarışmaya başlayan ve devam eden isimler var. Biz bu işi tekrardan ele aldık. 2005’ten sonra yeniden düğmeye basarak yeni isimler arıyoruz. Yağız, Emre, Adil bu isimler sporun geleceği. Onlara yatırım yapmaya ve yetiştirmek için çaba harcıyoruz. Geçen sezon kimi kategorilerde ilginç sonuçlar alındı. Bu sezon nasıl bir rekabet öngörüyorsunuz? S.B.: Rekabet kimi kategoriler içinde vardı. Türkiye’de ne yazık ki tepede çok büyük bir mücadele yok. 23 yaşındaki Emre’nin ikinci olarak bitirmesi bunu gösteriyor. Emre bugün hala bulunduğu yeri hak etmiyor. Çünkü daha gitmesi gereken çok yol var. Ben de çok yarış kazandım. Ancak kazandığım zaman Emre’den çok daha fazla hak ediyordum. Ercan’a, Volkan’a bakın hepsi de genç yaşlarında kazandıklarında daha fazla hak ediyordu. Bana göre 2008 de geçiş sezonu. 2009’da diğer takımların da planları tutarsa patlama yaşayacağız. Rallinin keyfi artacak. Fiesta Cup’lara ilgi artıyor. Bu durumdan memnun musunuz? S.B.: Fiesta Cup ile ilgili çok önemli projelerimiz var. Ford’un Dünya Şampiyonası’na çıkacağı arena olacak. 2008 yılında Türkiye’de, Türk ekip ve organizasyonuyla kendimizi göstereceğiz. Biz teknik alt yapısıyla övünen bir ekibiz. Tamamen yerli ekipmanla çalışacağız. Bu konuda mütevazi olmayacağım. Organizasyon ve teknik yeteneklerimizi tüm dünyaya göstermek istiyoruz. Tabii ki işin sportif başarı tarafı da bulunuyor. Bunun için iddialı olmak kolay değil. Ancak 2008’de Fiesta Cup’tan bir Türk pilotu şampiyon çıkarmak için iddialı olduğumuzu söyleyebilirim. R A L L İ D Ü N YA S I / Ş E V K İ G Ö K E R M A N Oturduk bilgisayarın başına, bir şeyler yazacağız… Yazacağız yazmasına da nereden başlamalı?.. “Yazı yazmak ilk cümleyi kurmak kadar zordur” demiş birileri bir zamanlar… Karşımda ekran, önümde klavye; onlar bana bakıyor, ben onlara… Bembeyaz bir sayfa duruyor önümde, insanı düşünmeye zorlayan... Bekliyor ilk cümlenin ilk harflerini… “Beyaz sayfa açmak” geçmişi tamamen yok saymak mıdır acaba?.. Dünü unutmak ve unutturmak, dünde yaşananları ve yapılanları yadsımak, yarınları kendine göre ve keyfince tasarlamak, kendi tasarladığın düzen içinde bildiğin gibi at koşturmak mıdır yapılmak istenen?.. Akmerkez kavşağında beklemekten sıkılmış sürücülerin korna gürültüleri ile kendime geliyorum… Dünü ancak ye Düşünmek tersizler, birikimleri yapacakları işle aynı düzeyde olmayan emir kulları yadsıyabilir, görmezden gelebilir. Dünün olumlu tarafları alınıp uygulanmalı, geçmişte yapılan hatalardan ders alınmalı, yeni bir keşif yapılmış gibi ortaya çıkılmamalı… Düşünüyorum yaşadığımız günleri… İptal edilmeseydi bu yıl 30. kez düzenlenecek 9 bin 273 km.’lik Lizbon – Dakar Rallisi vardı gündemde. Ajanslardan dökülen haberler “Moritanya’da güvenliğin sağlanmasıyla ilgili endişeler” yüzünden iptal yoluna gidildiğini söylüyor. El Kaide tehdit ediyormuş; Fransız hükümeti, 24 Aralık 2007’de Moritanya’da 4 Fransız turistin öldürülmesi üzerine vatandaşlarından bu ülkeye seyahat etmemelerini istemiş. Belli oluyor Fransızlar’ın alınan karardaki etkisi… İptal kararı ne zaman alınmış, yarıştan sadece 1 gün önce, teknik kontrol sırasında… Demezler mi “10 gündür nerelerdeydiniz?”.. Ama onlar batılı, hesap sormak kimin haddine; kayıt paralarını iade ediyorlar ya, tüm sorunlar çözülüyor sanki…Peki, yol masrafları ile yarışa hazırlık için yapılan diğer harcamalar ne olacak?.. Kıyısından köşesinden değinen bile yok, “herkes başının çaresine baksın” mantığı egemen… 570 ekipten oluşan, bin kişinin üzerinde bir yarışmacı topluluğu geldikleri gibi dönüyorlar ülkelerine… Başları önde, düşüne düşüne… 15