22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Basketboldaki rekabet keyifli Futboldaki klasik FenerbahçeGalatasaray rekabetinin basketbola yansıması nasıl? A.D.: Çok keyifli oluyor. Ama özellikle salonlara misafir takım seyircisinin alınması lazım, çünkü keyif ancak o zaman tamamlanıyor. Basketbol seyircisinin futboldakine nazaran daha az taşkınlık yaptığı kanaatindeyim. Bence gelişirse, basketbol maçlarına daha çok seyirci gitmeye başlayacak. Biz bu sene kombine bilet çıkarttık ve çok büyük ilgi gördük. Eksik olmasın, arkadaşlarımız, dostlarımız, Galatasaraylılar bizi kırmadı ve beşer, onar kombinelerden aldılar. Kendileri gelmese bile gelebilecek insanlara dağıttılar. Bence önümüzdeki senelerde basketbolun kendine ait seyircisi olacak ve görsel şöleni çok daha fazla artacak. Bu yıl taraftarın ilgisi nasıl? A.D.: Gayet iyi, özellikle Fenerbahçe maçından başlayarak Telekom ve Oyak maçlarında kendi sahamızda tamamen dolu tribünlere oynadık. Efes Pilsen maçına yaklaşık 7 bin kişi geldi. Bence bu gelişerek devam edecek, ikinci devre bütün maçları Galatasaray’ın dolu salona oynayacağını düşünüyorum. Bayan basketbol nasıl gidiyor? A.D.: Bayan basketbolda maalesef seyirci açısından çok ciddi problemler yaşıyoruz. Maçlara ortalama 150200 kişi geliyor, bazen daha da az. Bayanlarda uzun zamandır Fenerbahçe’nin çok büyük başarıları olduğu için ciddi bir rekabet ortamı da oluşmuyor. Bu yıl genel olarak Galatasaray’ı nasıl değerlendiriyorsunuz? A.D.: Basketbolda erkekler lider tamamladı devreyi, bayanlarda ise ikinci. Bana kalırsa şu ana kadar çok başarılı. Ama devre değil sezon sonu ipi göğüslemek önemli. Ben kendi açımdan sezonu mutlu sonla noktalayacağımızı düşünüyorum ve Galatasaray’ın bu sene başarılı bir grafik çizeceğini umuyorum. Galatasaray’ın UEFA’dan sonraki düşüşünü nasıl değerlendiriyorsunuz? A.D.: Bugün futbol artık çok ciddi bir endüstri ve ekonomi. Galatasaray UEFA Kupası’nda tekrarlanması çok zor bir başarıya imza attı. Ama ondan sonra bu başarıyı devam ettirmek için parasal güç gerekiyordu. Galatasaray sonraki senelerde ciddi bir mali dar boğaza girdi. Yeni stadın ortaya çıkmasıyla birlikte Galatasaray’ın da maddi açıdan iyi bir duruma geleceğine inanıyorum. Zaten Galatasaray’ın varlıkları çok yüksek değerde, ama stat gelirleri çok önemli. Bunu ortaya koyduktan sonra Galatasaray daha iyi yönetilecektir. Maddi dar boğaz aşıldıktan sonra Türkiye’de bu başarıları tekrarlayacak tek kulüp ve tek camia Galatasaray’dır. Türkiye’nin bugün Avrupa’da bilinen tek ve en önemli markası Galatasaray’dır. Fenerbahçe’nin başarısını nasıl değerlendiriyorsunuz taraftar Ahmet Dedehayır olarak? A.D.: Artık taraftar değil, yöneticiyim. Ama başarı derken bana göre Türkiye’de çıta Avrupa Kupası almaktan geçiyor. Galatasaray o çıtayı yükseltti. Başarılı demek için önce Fenerbahçe’nin Avrupa Kupası alması gerekiyor. Eğer alırlarsa ben de ayağa kalkar alkışlarım. Onun dışında bana göre Türkiye Ligi’nde geçen sene şampiyon olmak ya da Galatasaray’ı yenmek gibi durumlar tamamen geçici başarılardır. Evet, Fenerbahçe iyi bir takım, iyi yönetilen bir kulüp. Saygı duymak lazım ama başarının kıstası Avrupa’da bir kupa almaktan geçiyor. Onun için çok uzak herkes. Benim alkışlayabileceğim başarı bu olabilir. Seyrantepe’de basket salonu olacak mı? A.D.: Evet düşünüyoruz. 3 bin kişiyi alacak bir basketbol salonu inşa edeceğiz. C SPOR ALTERNATİF OCAK SALI SPOR POLİTİKASI Elçin ve Cenap’ın Miko’su HİKMET ÇETİNKAYA İstanbul’dan İzmir’e gittim ve bir süre bir kıyı kasabasında oyalandım, Bafa Gölü kıyısında soluklandım, Gediz Ovası’nı dolaştım, Menderes Deltası’nda güneşin doğuşunu seyrettim... Bir akşam “Miko”da şair Mansur Balcı, Cenap ve Elçin Türksavaş’la oturup uzun uzun sohbet ettik. Spordan, edebiyattan konuştuk... Can Yücel Sokağı’ndadır Miko Kafe. İstanbul’dan gelen şairlerin, gazetecilerin uğrak yeridir. Hıncal Uluç da uğrar, Nebil Özgentürk de, Genco Erkal da, Can Dündar da. Bir gün bir masada İlker Selçuk’u, Serdar Kızık’ı, Tayyar Eraslan’ı, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven’i de görürsünüz... Cenap, eski bir gazeteci. Eşi Elçin de öyle... Cenap ve Elçin, hem sanata hem de spora çok önem verirler... Şimdilerde Elçin Türksavaş, Cihat Vural’la sualtı sporu dersleri veriyorlar ‘Miko SanatSpor’ Kulübü’nde. Elçin diyor ki: “Birkaç ay sonra yelken sporu kurslarımız başlayacak... Doğa yürüyüşleri, Kapadokya’da yürüyüşler düzenleyeceğiz, Ege’nin antik kentlerine yolculuğa çıkacağız...” Cenap ve Elçin’in bir de “Miko” adlı Ege Kültürü’ne ilişkin dergileri var. O gece rakı içip tavada barbun yedik birlikte Miko’da... Pek çok dostumuzun kulaklarını çınlattık... Miko her akşam tıklım tıklım doluyor... Perşembe ve cuma günleri saksofonda Murat Direk, piyanoda Berk Köseoğlu Miko’da klasik caz ve dünya müzikleri yapıyorlar.. O gece Miko’da futbol da konuştuk. Altay’ı, Göztepe’yi, Karşıyaka’yı, İzmirspor’u, Altınordu’yu anımsadık... Tarihe bir yolculuk yaptık. Necati Cumalı’yı andık. Onat Kutlar’ı çok özlediğimizi farkettik. Murat Direk’le konuştum bir süre. İzmir 9 Eylül Üniversitesi Konservatuvarı son sınıf öğrencisiydi... Güzel bir İzmir akşamındaydım... Gençlik anılarım bir film şeridi gibi akıp gitti gözlerimin önünden... Göztepe’nin en güçlü olduğu yıllar... Nevzat, kaleci Ali, Mehmet, Güler, Gürsel ve Adnan Süvari... Altaylı Ayhan, Cenap ve ötekiler... O muhteşem futbolcu Bayram... Gecenin sisi körfeze vuruyordu... Oğuz Yıldız’ın ‘Cumhuriyet’in Cumartesi Eki’nde yayımlanan “İzmir’in Cesur Kuşu Miko” yazısını okudum bir kez daha... Cahit Kulebi’nin dizelerini mırıldandım: “İzmir’in denizi kız Kızı deniz Sokakları hem kız Hem deniz kokar...” Cenap’ı yıllardır tanırım... Bir deniz tutkunudur o!.. Cenap, “Egeli, kentli, denizci” sloganıyla İzmir’in yüreğinde bir mekân açtı ve ününü tüm Türkiye’ye değil dünyaya tanıttı... Cenap ve Elçin, Ege kültürüne sahip çıktılar... Sevgili Yaşar Aksoy’u göremedim. Demek ki Çeşme’den vazgeçemiyor Yaşar. Doçent Doktor Cenap (o bir estetik uzmanıdır) yine kayıplara karışmıştı. Spor, sanat, politika iç içedir Miko’da... İzmir’in güzel, alımlı kızları da... Yakışıklı erkekleri de... İzmir’de salt futbol yok. Basketbol, voleybol, atletizm de var... Onlar bir başka yazı konusu olacak... İzmir’den İstanbul’a döndüm... Şimdiden Miko’yu, Elçin’i, Cenap’ı, Cüneyt’i, Tayyar Ağabey’i özledim bile... Menderes Deltası’nda güneşin doğuşunu seyretmek, Bafa Gölü’nde ay doğuşunda düşler kurmak... İyi ki varsınız Cenap ve Elçin... İyi ki Miko’yu bugünlere getirdiniz; sanata, kültüre, spora katkıda bulundunuz... İyi ki varsınız!.. Galatasaray Cafe Crown bu sezonki yükselişiyle dikkat çekiyor. 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle