Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C D E N İ Z SPOR VOLEYBOL OCAK SALI ‘Başarılar sürecek’ yapma şansımız oldu. Sizin jenerasyonuzun A ulusal takım bazında büyük başarılara imza atacağını düşünüyor musunuz? M.G.: Elbette... Zaten bizim hedeflerimiz her zaman büyüktür. B.C.: Bizim en büyük avantajımız küçük yaşta beraber oynamamız. A takıma çıktıımızda da birbirimizi çok iyi tanıyan bir ekip olacağız. S.E.: Oynadığımız rakiplerin hepsi tanıdık. Biz A takım seviyesine gelince de yine tanıdık oyuncularla karşılaşacağız. Daha iyi başarılara imza atacağız. A.K.: Kesinlikle daha iyi olmaya çalışacağız... Peki bireysel olarak hedefleriniz neler? M.G.: A takımda yer edinebilmeyi ve ilk 6’da oynamayı hedefliyorum. Şu anda Bahçeşehir Üniversitesi İşletme Bölümünde okuyorum. Okulumu bitirmek istiyorum. Bunun dışında her voleybolcunun Avrupa’da oynama hayali vardır... B.C.: En kısa zamanda A takıma yükselmek istiyorum. Voleybolla eğitimi elele yürütüyorduk. Okulumu da bitirmek önemli bu açıdan. S.E.: En üst düzeye gelmek istiyorum. Okula da devam ediyorum. Zaten ikisi bence bir arada yürümeli. A.K.: Hem voleybol hem de eğitim disiplin gerektiriyor. Bu disiplinle beraber okulumu bitirmek istiyorum. Voleybolun yanında meslek sahibi olmak istiyorum. GÖRÜŞ NÜVİT TOKDEMİR Mehmet Hoca size çok güveniyor. Peki siz şımarmaktan korkuyor musunuz? M.G.: Dünya Şampiyonası bizim biçim çok büyük bir olaydı. Finalde yenildik ve çok üzüldük. Ben 2 gün sonra dünya ikinci olduğumuzu fark ettim. O nedenle şımarma olacağını hiç zannetmiyorum. B.C.: Bu takımdaki hiç kimse şımarmaz. Yetişme tarzımız böyle değil çünkü... S.E.: Dünya ikinci olduğumuz için hedeflerimiz bitmedi. Bu nedenle de şımarma olmaz. A.K.: İnsanın hedefi ne kadar büyük olursa ‘Ben oldum’ demez. Zaten öğrenmenin yaşı yoktur. Biz A takıma çıksak bile öğrenmeye devam edeceğiz. Hedeflerimiz büyük... Dünya ikinciliğinden sonra kulüpleriniz sizi nasıl karşıladı? Örneğin size bakış açıları değişti mi? M.G.: Bizi kulüplerden büyük bir kafile karşıladı. A takımdaki ablalarımız, antrenörlerimiz, menajerler... Herkes bizi tebrik etti. Ancak bu, zaten bizim görevimizdi. B.C.: Bize biraz daha güven duydular. Neler yapabileceğimiz gösterdik. S.E.: Bize saygı duydular, teşekkür ettiler. A.K.: Kulübe gittiğimiz zaman tebrik ettiler. Bizi motive ettiler. Güvenleri artı. A takımla daha çok antrenman Hakemi Bırak, Oyuna Bak... Futbolumuzda ikinci yarı heyecanı başladı. Takımlarımız devre arasında kısa çalışma süresi olmasından; futbolcular transfer sıkıntısından; hakemlerimiz eleştiri düzeyinin zemin değiştirmesinden yakındılar boşluk sürecinde. Kısa da olsa o boşluğu eğitim çalışmasıyla geçirenler de vardı. Örneğin TFF Merkez Hakem Komitesi; bir başka örnek de Türkiye Spor Yazarları Derneği’ydi. Antalya’daki seminerlerde MHK Başkanı Hilmi Ok ve FIFA kokartlı hakemlerimiz Bülent Yıldırım, Fırat Aydınus, Selçuk Dereli ve Cüneyt Çakır’la birlikte olduk, karşılıklı özeleştiride bulunduk ve sorunları tartışarak çözüm yolları aradık. Elbet ilk yakınmaları eski hakemlerin bazı TV ekranlarına çıkıp eleştiri düzeyinde ileriye gidip belden aşağı vurmaları ve aileleri de işin içine katmalarıydı. Böylesi eleştirilere karşı direnmeleri son derece haklıydı. MHK Başkanı Hilmi Ok, maça gitmeden TV ekranından eleştiri yapanlara da verdi veriştirdi bu söyleşide. “Ben 73 yaşındayım, 8 kez gittim 9 kez geldim. 10 gider 11 gelirim. Bu işi yapmayı kendine görev edinmiş insanım. Çarşaf çarşaf hasta olduğumu, bu işi yapamayacağımı yazdılar. İşte buradayım ve aslanlar gibiyim. İsteyenle istediği koşulda yarışırım” sözleri size de bir şeyler anlatıyor olmalı. Selçuk Dereli’nin şu örneğine ne dersiniz... “Öyle eleştiriler yapılıyor, öylesine hedef saptırılıyor ki ne yapacağımızı şaşırdık. Bir arkadaşımızın çocuğuna okulda öğretmeni soruyor, ‘Senin bu insanla yakınlığın nedir’ diye. O da ‘Ben öyle birini tanımıyorum’ yanıtını veriyor. Bu işin sonu nereye varacak? Bazı hakem eskileri TV ekranından soruyor, ‘Nedir bu yaşadıkları aşk’ diye. O zaman onlara sormak gerekmez mi ‘Siz zamanında ne büyük aşklar yaşamışsınız ki bize soruyorsunuz’ diye.” Bu kavgayı, tartışmayı bitirmek gerekiyor. Nitekim RTÜK Başkanı Zahit Akman, önemli mesajlar verdi. Hakem örgütleriyle, TFF, MHK ve bazı TV yöneticileriyle görüştüklerini, liglerin ikinci yarısıyla birlikte olumlu adımlar atılmasını beklediğini söyledi. İlk önemli adımı atan da Lig TV oldu. Şansal Büyüka, yaptıkları görüşmeler sonunda maçlardan önce ve sonra teknik adamlara, yöneticilere ve futbolculara hakemlerle ilgili soru sormama kararı aldıklarını açıkladı. Bu yaklaşım hakemleri de sevindirdi, MHK Başkanı Ok’u da. Bir maç sonrası hakemden çok oynanan futbolun düzeyine bakmak gerek. Takımların bütünsel, futbolcuların bireysel güçlerine, becerilerine neler yaptıklarına... Tuşlara vura vura eleştirirken salt maçta kalmak, işi başka alanlara kaydırmamak da önemli. Yıllar önce rahmetli Halil Erdoğan hocam bir seminerini şu sözlerle tamamlamıştı: “Hata yapmayan hakem tribünde oturan hakemdir...” Parayı veren düdüğü çalar Kuntz, Marcel Witeczek ve Oliver Bierhoff, Kırmızı Mavili formayı giyen futbolcular arasında yer 0’lı yaşlarına yaklaşan futbolseverlerin Bayer alıyordu. Ancak doğu ve batının birleşmesiyle birlikte Uerdingen ismine kulak aşinalığı vardır. 1985 sarsılan ekonomiden futbolun da etkilenmesi 86 sezonunda Galatasaray’la karşılaşan ve kaçınılmazdı. Krefeld kentinde yalnızca 20 bin temsilcimizi eleyen Alman ekibini o dönem “tanıdık bir nüfuslu bir yerleşim bölgesi olan Uerdingen’in isim” Karl Heinz Feldkamp Bundesliga’da mücadele eden çalıştırmaktadır. Bir sonraki turda takımı desteklemesi gitgide Bayer Uerdingen, Doğu Almanya’nın zorlaşıyordu. Bayer’in de desteğini güçlü takımlarından Dynamo çekmesiyle takım önce Dresden’le eşleşir. Dresden, kendi Bundesliga’ya ardından profesyonel sahasındaki ilk maçı kazanır ve futbola veda etti. Geçen sezonu rövanşta da ilkyarıyı 31 önde kapatır. Bölgesel Lig’de orta sıralarda Hem doğu hem de batı için politik tamamlayan Kırmızı Mavili takım açıdan çok önemli olan bu eşleşmede mali durumundaki dengesizlik doğu tarafı zafere çok yakındır. Ancak nedeniyle federasyon tarafından mücadeleyi hiçbir zaman bırakmayan amatör lige düşürüldü. Feldkamp’ı ve Bayer Uerdingen’in Çocukluğunu futbolcu olma kalitesini hesaba katmamışlardır. İkinci hayalleriyle geçirenler ve yerde 45 dakikada tecrübeli teknik adamın gördükleri hemen her nesneye top motivasyonuyla sahaya çıkan Kırmızı muamelesi yapanlar, büyüdüklerinde Mavililer, rakip kaleye tam 6 gol bırakarak bambaşka sektörlerde çalışsalar da 90 sahadan 7 3 galip ayrılır... Bayer’in, 1995’te dakikanın içerisinde yine sponsorluğu bırakmasıyla KFC Uerdingen çocukluklarındaki hayallere kapılmadan adını alan ve hızla düşüşe geçen takım, edemezler. İşte KFC Uerdingen kulübü, 1905’te FC Uerdingen ismiyle kuruldu. bu hayalleri gerçeğe dönüştürmeyi 1953’te Bayer fabrikasının futbol takımıyla başararak yeniden isminden söz ettiriyor. birleşerek Bayer Uerdingen ismini aldı. 2006 Ocak ayında Bayern Münih’le bir Almanya’da ulusal ligin kurulduğu ve hazırlık maçı organize eden kulüp, bilet profesyonelliğe geçilen 60’lı yıllarla birlikte satışlarından gelen parayı yeterli görmemiş çıkışa geçti ve 1971’de ilk defa amatör olacak ki yedek kulübesindeki bir kişilik liglerden Almanya 3. Ligi’ne kontenjanı açık arttırmaya çıkarmıştı. yükseldi. Kılpayı kaçan Üstelik bu teklif, son 5 dakikada şamipyonluklardan sonra sahada yer alma garantisi de 1977’de 2. Bundesliga ve içeriyordu. Yaklaşık 3 bin Avro 1979’da Bundesliga’ya ödeyerek açık arttırmayı yükselen takım, bir kez kazanan 33 yaşındaki sigortacı küme düşüp geri Markus Oellers Bayern’in 4 dönmesinin dışında 80’lerin 0 kazandığı maçın son sonuna kadar ligde üst dakikalarında sahada yer sıraları zorladı. 1985’te alarak hayallerini finalde Bayern Münih’i gerçekleştirdi. Sıradaki proje yenerek Almanya Kupası’nı ise en yüksek teklifi verecek müzesine götüren Bayer şanslı futbolseverin, 24 saat Uerdingen, sonraki sezon boyunca kulübün teknik Bundesliga’yı 3. sırada direktörlüğünü yapması. Gerçi bitirerek en büyük başarısını bu proje biraz daha orta yaş elde etti. Alman futbolunun üstüne hitap ediyor ama yine de zirvesinde geçen yıllarda birçok kurt hoca adayının ilgisini Brian Laudrup, Stefan KARL HEINZ FELDKAMP çekecektir. Ü L K Ü T E K İ N 4 13