Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR ALTERNATİF AĞUSTOS SALI U R O P S K I L I C I BIN I L E M S E L I R T ENDÜS S A B İ H A K U R T U L M U Ş T ürk kültürünün vazgeçilmez parçası atlar... 2 canlının tek bir vücut haline geldiği takım sporu binicilik. Aynı zamanda hem bedene hem de ruha hitap etmesi açısından da çok önemli. Yıllardır pahalı, ulaşılamaz, kapalı kapılar ardında yapılan sosyete sporu olarak algılanmış. Binicilik Federasyonu Başkanı Armağan Özgörkey için at sevgisi babadan oğula geçen bir tutkuya dönüşmüş. Yeni özerkleşen federasyonda öncelikli hedef ve görevlerinden birinin halktan kopuk duran binicilik sporunu doğru anlatmak ve yaymak olduğunu söyleyen Özgörkey, hedeflerine ulaşmada endüstrileşmenin önemine dikkat çekiyor. Uzun yıllara yayılan at sevgisi nereden geliyor? Hobi nasıl tutkuya dönüştü? Babamdan. Ben atlardan çok korkardım. Bugünkü yaşlarla kıyaslanırsa çok geç yaşta başladım. Şimdi çocuklar 67 yaşında başlıyor. Atlardan çok korkmama karşın İzmir Atlı Spor Kulübü’ne Midilli atlardan geldi. Onlarla haşır neşir olurken korkum gitti. Ondan sonra da hobi tutkuya dönüştü. Kaç yıl oldu? Aralar verdim. 1418 yaş arası ve 30’dan sonra bir süre bindim. Toplamı 15 yıldır sanırım. Dünyayla karşılaştırdıARMAĞAN ğımız zaman neden binicilerimizin başarıları sınırlı? Çalışma sistemleri mi farklı? Bir kaç nedenden sınırlı. Çok ciddi ve ilmi bir açıklaması var aslında. Federasyonda inceliyoruz, neden biz arzu ettiğimiz yerde değiliz diye... Bu sporun başına çok şey geldi. Yıllardır ülkede karantina vardı, yurtdışına çıkamıyordu atlar. Yurtdışındaki ehil, işi bilen atlar Türkiye’ye gelemiyordu. Gümrük sorunlarından ötürü yasaktı. Bu nedenle de iyi atlarla yarışmak için binicilerin çok şansı olmadı. Yurtdışına çıkıp tecrübe kazanma şansları da yoktu. Hep burada, kendi şartlarımız içinde dönmesi gerekiyordu. İkinci neden coğrafi olarak biz bu sporun kalbinden çok uzaktayız. Kalbi Batı Avrupa. Türkiye’den Hollanda’ya yarışa gidecek atın transfer edilmesi gerekiyor. Bir kam yon seyahatiyle ya da çok ciddi paralar ödeyerek uçakla göndermek gerekir. Maaliyeti çok yükselten etkenler...Bu işe gönül vermiş insanların gelir seviyeleri belli bir boyutta olsa da dünyada binicilik bir endüstri... Türkiye daha o noktada değil. İşin başında sponsorluklar var. At sahiplerinin hepsi şu anda sponsor durumunda. Çok iyi binicilerin kendi atları yok. Sporcular herhangi birinin atına biniyor ya da bir şirketin sponsorluğunu yaptığı ata. Dünyadaki vergi yasalarına göre bir atın giderini şirkete yazabiliyorsun. Türkiye’de bu kanunlar gelişmiş değil. Tüm bu verilere bakınca ülkemizin daha ileriye gidebilmesi büyük sürpriz olurdu. Ancak belli bir seviyeye dek Türkiye bayağı yol aldı. Özellikle de son 56 yılda. Sponsorluklar başlasın, spor daha ucuzlasın, maliyetler düşsün. Bu ancak endüstrileşerek olabilecek bir şey. Burada daha katedilecek yol var. İyi bir binicisin, o zaman olimpiyatlara aday mısın dersen, değilsin. Çünkü sıraladıklarımızın olması, sık sık yurtdışında yarışlara katılıyor olmak gerek. Hem binicinin hem de atın o tecrübeyi yakalayabilmesi için. Aynı çarkın içinde olmak bu spor için en önemli şey. Binicilik Federasyonu Başkanı olarak kaç yıldır bu görevdesiniz, faaliyetler ne durumda? 1995’ten beri bu görevdeyim. 1995 1997 arası ÖZGÖRKEY çok fazla bir şey yapabildiğimizi söyleyemem. Çünkü özerk değildi federasyon. Kendi yönetim şeklini devletin, GSGM’nin çizdiği ana statü çevresinde belirliyordu. Federasyonlara sponsorluk üzerinden gelir temin etme hakkı oluşturuldu. Bu da ancak son 1 yıldır devrede. O uzun ince yola Türkiye olarak çok yeni çıktık. İşler iyi gidiyor mu? Bu yolun üstünde olmak çok önemli bir şey. Bir çok federasyon bizden sonra çok geç kalarak başladı. İlk özerkleşen federasyonlardan biriyiz. Sponsorlara gittiğimiz zaman da iyi ürünler götürebiliyor duruma geldik. Bu yıl itibariyle D Spor’la yayın hakları sözleşmesi imzaladık. İçinde çok ciddi yayın saatlerimiz var. Büyük yarışlarımız canlı yayınlanıyor. Yapabileceklerimizin yüzde 80’ini yaptık. Ama yapmamız gerekenin daha yüzde 10’undayız. HERKES YAPABİLİR 2 ‘ ‘ İstanbul’un Anadolu yakasında 20 kulübümüz var. Kulüplerde üyelik şartı yok. “Ata binmek istiyorum” dediğinizde ayağınızda bir jean pantalon ve bot varsa emniyet şapkasını, “tok”u veriyorlar. Hocalar eşliğinde ata binebiliyorsunuz. Seanslar 15 25 YTL arası... Bunu başka sporlarla kıyasladığımızda sörf kiralama dolar bazındadır. Hele hocaylaysanız fiyatı katlanır. Yarışmacı olmadığınız sürece at sporunu yapmak pahalı bir spor değil. İnsanlara anlatmamız gereken en önemli şey bu. Bir de maalesef kulüplerimizin çoğunda hâlâ “üye olmayan giremez” yazıyor. İnsanları bu da ürkütüyor. Bu sporu herkes seyredebilir. “Türkiye’de sosyete var mı” diye sorarsanız bence yok. Bu sporla ilgilenmek isteyenler Binicilik Federasyonu’nu arayabilirler. Kendilerine yakın hangi kulüplerimiz var, onu öğrenebilirler.Türkiye’nin her yerinde binicilik sporu yapılıyor.