05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

N E Y M İ Ş ABDÜLKADİR YÜCELMAN ADNAN DİNÇER’LE FUTBOL ÖĞRENİYORUM Eposta:adnandincer?hotmail.com Hukuk Herkes İçin Vardır H ukuk devletinde adaletin terazisi kişilere göre tartmaz, hukuk her yerde hukuktur. Birkaç ay geriye gidelim... Ulusal takımımızın kalecisi Rüştü, ulusal maçta sakatlanmış ve sahalardan 7 ay uzak kalmıştı. Kulübü F.Bahçe, Futbol Federasyonu’na başvurarak birinci kalecisi Rüştü’nün yokluğundan dolayı uğradığı zarara karşı tazminat ve aynı zamanda da Rüştü’ye sakatlığı döneminde ödediği transfer taksitlerini istemişti. Futbol Federasyonu Sarı Lacivertlilerin talebini uzun süre dikkate almamış, sonunda bu isteme olumsuz yanıt vermiş, F.Bahçe’nin başvurduğu ‘futbol mahkemesi’ olarak tanımlanan Tahkim Kurulu da yanıt olarak federasyonun kararını onadığını bildirmişti. F.Bahçe haklı olduğu halde federasyonla yaşanan anlaşmazlıklara bir yenisini eklemek istemediği için susmuştu. Ama susmayan Avrupa kulüpleri vardı ve hukuk devleti olan ülkelerde ne oluyorsa İngiltere’de de o oldu. Liverpool’da 8 yıl oynadıktan sonra 2 yıl Real Madrid’de forma giyen, 2006’da da Newcastle United’a transfer olan ünlü futbolcu Michael Owen İngiltere İsveç maçında sakatlanmış ve takımından 10 ay uzak kalmıştı. Newcastle Kulübü de önce İngiltere Futbol Federasyonu’na, sonra da FIFA’ya başvurmuş ama başta FIFA böyle bir karara karşı çıkmıştı. Newcastle Avrupa’nın 9 güçlü kulübünü de yanına alarak dava açtı ve 14 milyon Euro tazminat talep etti. İngiliz mahkemesi sonunda mağdur olan Newcastle’ın haklı olduğuna karar verdi. Sonuçta da İngiltere Futbol Federasyonu, Newscastle Kulübü’ne 10 milyon Avro tazminat ödeyecek. Şimdi ne olacak? F.Bahçe hakkını aramak için Futbol Federasyonu’nu mahkemeye mi verecek, yoksa emsal kararını göstererek FIFA’ya mı gidecek? Belki de FIFA’nın nasıl bir tavır takınacağına bağlı olarak CAS’a, oradan da AİHM’ye mi başvuracak. Orası İngiltere, burası Türkiye diyenler de olabilir ama hukuk devleti olmak kolay değildir. Adaletin terazisi orada da burada da aynı çeker. Seni unutmayacağız JUPP DERWALL 1 0 Mart 1987... Derwall’in 60. yaş gününde Florya antrenman tesislerinde birlikteyiz. Tercümanımız Mustafa Denizli... Birinci Lig’e çıkardığım Antalyaspor’dan yeni ayrılmış olduğumdan kendisinin daveti üzerine buluştuk. Bu randevunun tarihi bir belge olması için Cumhuriyet spora röportaj yapan kişi de kendim oldum. Aradan geçen bu kadar yıl sonra ölüm haberi beni çok sarstı. Çok değerli bir İnsan, bir Türk dostu ve futbolumuza büyük hizmetleri olan bir futbol ustasını kaybettik. Kendisine rahmet dilerken futbolumuza da başsağlığı diliyorum. Gelişi çok büyük olay olan Derwall’le tanışmamız İnönü Stadı’nda olmuştu. Ligde zor günler geçiren Antalyaspor’a teknik direktör olduğumda ikinci yarının 3. maçını oynuyorduk.Derwall’in ilk yılıydı. Karşılaşmayı 21 kazandığımızda benimle tanışmak istemiş ve bu tarihi belgeye imzasını koyacak anılar bırakmıştır. Herberger, Schön ve arkasından aynı ekolün devamı olarak göreve gelen usta hocayla meslektaş olarak görüştüğümde savaş sonrası yeniden nasıl yapılandıklarını öğrenmek özel merakımdı. Savaş sırasında tutuklu olarak esirler arasındaydı. Geri döndüğünde ise bombaların yıktığı taş toprak harabesi olan ülkesinde futbol sahası hazırlama görevi almıştı. Kulübüne üye olan herkes 240 saat çalışma ve sonra da antrenmana çıkma hakkına sahip olacaktı. Bu yıkılmış harabelerden oluşturacakları sahada taş, toprak, yıkıntı toplayarak bir pazar günü ilk maçlarını yapacaklardı. ÖLÜMÜ GÖZE ALDI: Ancak cumartesi günü beklenmeyen bir şekilde temizledikleri alanda bomba patlamamış, bomba çıkmıştı. Resmi makamlara haber vererek bombanın ekiplerce temizlenmesi gerekiyordu. Ne var ki ekipler en erken 3 gün sonra gelebiliyorlar ve bombayı etkisiz hale getiriyorlardı. Kaptanla ölmeyi göze alarak bombayı bir el arabasıyla çok uzaklara taşıdılar. Bu kişisel futbol sevgisi daha sonra ekonomik desteklerle beslenince tesis ve eğitim tüm bölgelerde gerçekleşti. Alman Futbol Federasyonu, o yıllarda 16 eyalete 16 futbol okulu açtı. Hedergoot, Dettmar, Cramer, Schön gibi ünlü isimler ilk kez görev alanlardı. Gençleri bir araya getirip yapılan çalışmalar sonucu en iyiler Frankfurt’taki ana spor okulunda toplandı. EĞİTİM VE DİPLOMADAN ÖDÜN VERMEDİ: Galatasaray’da tesis yapılması ve aday sporcu seçimine önem verdi. Yurtdışından da gelecek gençlerle bir grup oluşturmak istedi. Başlarına iyi çalıştırıcılar planladı. Hatta ben Antalyaspor’a giderken Yeşilköy’de açtığım futbol okulundan Erkan ve Suat Kaya’yı kendisine vermiştim. Bir sorum üzerine Vogts’un yerine diplomasız Beckenbauer’ın gelmesini şöyle yorumladı... “Beckenbauer benim eski oyuncum ve iyi arkadaşım. Antrenör eğitiminden geçmeden gelmesine karşı çıktım. Son 2 yıl deneyimsiz olduğu için birçok hata yaptı. Futbolculukta kurduğu krallığı iyi değerlendirdi. Ancak bizlere medya bu konuda yardımcı olmadı. Federasyon da kendini kurtarmak için yeni bir yüz olarak onu seçti. Ama günde 16 saat çalışan bizleri terk etti.” TÜRK TEKNİK ADAMLARINA SAHİP ÇIKILMALIDIR: Türkiye’de 3 hatta 4 antrenörün değiştiği bir sezonda (!) ne beklenir ki? Kulüp antrenöre ne kadar destek olursa futbolcu da o kadar sever... Bu sizin ülkenizde yok. Yöneticiler kendilerini kurtarmak için antrenörleri kovuyor. Benim tavsiyem saha içinde antrenör iyi çalışmalıdır. Çünkü futbolcusunu inandırırsa arzu ettiğine ulaşacaktır. Ancak biz seninle ikimiz de sözleşmelere sonuna dek uyulduğunu göremeyeceğiz. 20 YIL SONRA DEĞİŞEN: Sevgili Derwall de bu gerçeğin kurbanı olarak görevine son verildiğinden, 20 yıl sonra doğrularıyla bu dünyadan ve sevgili futbolundan ebedi istirahatine göç etti. Ben ise onun aziz hatırası adına bu satırları gençlerimize yineledim. Futbolda Avrupa kapılarını açan Galatasaray, ulusal takım önemli başarılar elde ederken; Mustafa Denizli, Piontek, Feldkamp ve onun Köln Spor Akademisi’nde bana verdiği destek, yaşayan anılar olarak kaldı. Futbolumuz ise onun 20 yıl öncesi koyduğu teşhislerin bulanık suyunda boğuşuyor. Aynı tas aynı hamam... Toprağın bol olsun Derwall hocam!.. Biz Rekabet Edemeyiz B elki bir gün dünya kulübü oluruz ama Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde kupayı havaya kaldırmak o kadar uzak ki... UEFA Kupası’nı nasıl aldık diyenler olabilir. UEFA’yla Şampiyonlar Ligi, yani Avrupa şampiyonu arasında kaç kulüp var , saymakla bitmez. Zaten bu kupayı da belli kulüpler paylaşmıyor mu? Evet çok zor dedik, eğer bir gün kulüplerimiz son kullanma tarihi geçmiş futbolcuları almaktan vazgeçer, Avrupa’nın tanınmış kulüpleri Türkiye’den futbolcularımıza göz diker de milyon dolarlar verip kadrolarına alırsa o zaman Türkiye Avrupa’nın en büyük kupasını da alır. Deloitte’un ‘’futbol finansmanı araştırması’’nda, Avrupa liglerindeki kulüplerin gelirlerinin 12 milyar Avro arasında olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye’de en büyük gelir 200 milyon YTL’lik bütçesiyle F.Bahçe. Yani Sarı Lacivertlilerin Avrupa’da söz sahibi olabilmesi için daha 5 fırın ekmek yemesi gerek. Men Dakka Dukka H ani kafası kızan Karadenizlinin ‘’Ha sen beni tanımaysan ben seni hiç tanımayrum’’ dediği gibi futbol ailesinde de artık kimse kimseyi tanımıyor. 75 imzalı bir önergesi konuşulmadan reddedilen kulüplerin ‘’Futbolu konuşalım’’ diye davet eden Futbol Federasyonu Başkanı’na karşı nasıl tavır takınacaklarını şu satırları yazarken bilmem olası değildi. Ama ben yine de kimi kulüplerin Haluk beyin davetine koşacağına inanıyorum. Bugüne dek ne yapmışlarsa aynısını yapacaklar. Belki el etek öpmeyecekler ama her ne şekilde olursa olsun tüm kozları elinde tutmayı beceren Haluk beye karşı asla tavır takınamıyacaklar. Yazarımız Adnan Dinçer, Jupp Derwall’le 1987 yılında röportaj yapmıştı. SPORUN VE SPORCUNUN YANINDA 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle