02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C SPOR FUTBOL HAZİRAN SALI BAKINCA Devredeki Güçler SERDAR KIZIK BİZİM ÇOCUKLAR ZORU SEVİYOR S A M İ G Ü R E L Kirlilik, şaibe, dedikodu, kavga ve çatışmadan uzaklaşmak istesek de olmuyor. Dönüp dolaşıp futbolun çarkına giriyoruz. Örneğin cimnastikte bugüne değin elde edemediğimiz bir başarıyı geniş olarak ele alıp anlatmak daha güzel olurdu. Cumhuriyet dışında hiçbir gazetenin değinmediği bir başarı öyküsünü anlatmalıydık. Moskova’da düzenlenen Artistik Cimnastik Dünya Kupası’nda barfikste Ümit Şamiloğlu’nun kazandığı altın madalyayı işlemeliydik. Bu dünya birinciliğini yalnızca Cumhuriyet’te değil, diğer gazetelerin manşetlerinde, spor haberlerinin ilk sırasında görmeliydik. Yine bu başarının çağrıştırdığı bir başka olguyu anımsamalıydık. Üst üste 5 yıl takım olarak Türkiye şampiyonluğunu kazanan İzmir’deki Medi Set Şavkar Jimnastik Kulubü’nü anlatmalıydık. Onun başarılı, sporu ve cimnastiği yürekten destekleyen başkanı Mustafa Korkmaz, sporcular Okan Korkmaz, Ahmet Önder, İbrahim Çolak ve diğerlerine değinmeliydik. Bu başarıları ayrı bir yazı konusu yapmaya bırakarak gelelim güncel konumuza... Diğer birçok alanda olduğu gibi spor ve özelde de futbol siyasetin, politikanın oyun alanı. Bakar mısınız Süper Lig’e yükselme mücadelesinde kazanan takımlara? Arkalarında kim var? AKP’li yerel yönetim desteği. Yüzüp yüzüp kuyruğuna getirdikten sonra kaybeden İzmir temsilcisi Altay’dan ötürü yazmıyorum bunları. Başbakan’ın takımı Kasımpaşa, son maçını bileğinin hakkıyla almıştır. Peki sezon boyu ne oldu? Özellikle İstanbul Belediyespor ve Kasımpaşa’ya ne tür destekler verildi? AKP’li yerel yönetimlerin maddi katkıları, siyasetin gücü etkili olmadı mı? Bu 2 takım kayırılmadı mı? Bu haksız rekabet ortamı Altay’ı ve diğer takımları etkilemedi mi? Özerk federasyonları bile ele geçirme peşinde olan AKP her türlü çabayı göstermişti. Anımsayın... Süper Lig’e yükselen Gençlerbirliği OFTAŞ’ta başkan Turgay Kalemci, aynı zamanda Cimnastik Federasyonu’nun başkanlığına soyunmuştu. Siyasi güç ve destekler devreye sokuldu. Gerçi kazanamadı ama alın size sporda siyasetin elini. Gelelim bir başka konuya. Galatasaray’da gruplar kurup dengeler yaratan, zaman zaman takımının başarısızlığına yol açan Hakan Şükür’ü yenildiğimiz son Bosna maçında yine kadroda gördük. Bir gol attı, o kadar. Maç sonrası birçok futbol yorumcusunun yanlış kadro kurmakla suçladığı Terim’in bu ısrarının altında ne yatıyor? Hoca efendinin bir dayatması olmasın sakın? Benzer tartışmalar şimdi Beşiktaş’ta. Yeni teknik direktör seçimiyle ilgili bazı yöneticilerin rahatsızlığı spor sayfalarına yansıdı. Basın toplantılarında bugüne değin Beşiktaş camiasının duymadığı sorular yöneltildi. Onu bunu bilmem ama Beşiktaş’a böyle bir dayatma yapıldıysa, spor dışı bazı güçler devredeyse Siyah Beyazlı taraftar kül yutmaz. Böyle bir gerçeklik belirirse Beşiktaş’ın bugünkü yönetimi altından kalkamaz. Gerçeğin ne olduğu şimdilik bir yana Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören ve Ertuğrul Sağlam’a “türban” konusunda herhangi bir soru yöneltme gereksinimi duyulmasaydı keşke... B EPosta: serdarkizik?cumhuriyet.com.tr osna Hersek yenilgisiyle grupta liderlik koltuğunu Yunanistan’a bırakan ulusal takımda teknik direktör Fatih Terim, ‘’Kimsenin şüphesi olmasın. Liderliği geri alıp 2008’e gideceğiz’’ diyerek Ay Yıldızlı futbolculara olan güvenini bir kez daha gösterdi. Galibiyet halinde işlerinin çok kolaylaşacağını belirten Terim, “Ama bizim çocuklar kolayı sevmiyor. İlla sonuna dek uğraşacağız. Yine de Avrupa Şampiyonası’na gideceğiz” diye konuştu. Özellikle 2. yarıda avantajlı olduklarını vurgulayan Terim, ‘’Bosna Hersek de Norveç de maçlarını kazanarak 13’er puan yaparlar. Yunanistan da büyük olasılıkla 18 puana ulaşır. İkinci yarı öncesi kimse de bir ümitsizlik, moral bozukluğu olmasın. Daha bize yetişseler bile bizden 1 maç fazla oynadıkları için yine de biz avantajlıyız. Yunanistan, Macaristan ve Bosna Hersek’le bir aksilik olmazsa sahamızda oynayacağız’’ ifadesini kullandı. 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası Elemeleri’nde Ulusal Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Yoğun bir çalışma programınız var. Haftada kaç maç izliyorsunuz? Çoğu zaman bu rakam değişiyor. İstanbul’daki 2. Lig maçlarına da gidiyorum. Canlı olarak 56 maç, TV’lerden de izlediklerimle bu sayı 15’i buluyor. Avrupa’da da çalışmış bir hoca olarak Türk futbolcusunun yabancı futbolcudan farkı nedir? Bizim futbolcumuzun yabancı futbolcudan farkı hepimizin farkı... Ülke farkı, kültür farkı, eğitim farkı... Yani hepimizin farkı onların da farkı. Değişen bir şey yok. Bana zamanında sorarlardı, ‘’Türk futbolu neden ileride değil de geride’’ diye... Ben de “Türkiye hangi alanda ileride ki futbolda ileride olsun’’ yanıtını vermiştim. “Bunun futbolla ne alâkası var hocam” demişlerdi bu yanıtım üzerine... Olmaz olur mu? Eğitimle, kültürle ilgisi var futbolun. Futbol kültürüyle bir alâkası var. Hepimiz bunun içine dahiliz. Sadece futbolcular değil, oturmuş kurumlarda ve toplumlarda futbola bakış açısı başka, bizim ülkemizde başka... En büyük farklılık da burada. Birkaç yıl öncesine dek zayıf denilen Gürcistan, Bosna Hersek ve Moldova nasıl oldu da bir çıkış yakaladı? Baktığımız zaman kökenleri mevcut bu takımların... Ayrılmadan önce saydığın o ülkeler gerek Rusya tarafı gerekse Bosna tarafı zaten dünyada söz sahibi olan ülkelerdi. Futbol ekolü olarak dünyada en başta gelen ülkeler arasında yer alıyorlardı. O nedenle ayrılmış olmaları bu yeteneklerin oynamasına engel değil. Buna alışkınlar. Toparlanma döneminden sonra yeniden eski güçlerini kazandılar. Ayrıca bu beğenmediğimiz, zayıf dediğimiz takımların ulusal oyuncularına baktığımızda birçoğu kendi ülkeleri dışında oynuyor. Türkiye neden futbolcu ihraç edemiyor? Aslında bizim futbolcumuz yurtdışında birçok kulüpte oynar. Ancak bizim hedeflerimiz belirli takımlar olduğu için orada da zorlanıyoruz. Yani hedeflerimiz hep zirvedeki takımlar... Örneğin Barcelona, Real Madrid gibi kulüpler. Ulusal takımdaki misyonunuz nedir? Hedefim ulusal takımla 2008 Avrupa Şampiyonası finallerine gitmek. Ve orada da iddialı işler yapmak... Ondan sonra bakalım. Belki de Avrupa’da görürsünüz beni yeniden. Belli bir takım var mı aklınızda? Ya da sizi UEFA ya da FIFA gibi kurumlarda görev alırken görebilir miyiz? Türkiye’de bir yerde teknik direktörlük yapmayacağımı daha önce de söylemiştim. Tabii ki başka bir mevkiide de görev yapabilirim ileride. FIFA ve UEFA içinde bizi bu mevkiilerin birine layık görürlerse mutlu olurum. “Mustafa Denizli ve Fatih Terim’den sonra Türkiye, ekol olmuş başarılı bir teknik adam yetiştiremedi” görüşlerine katılıyor musunuz? Türkiye’de çok başarılı teknik adamlar var. Özellikle genç jenerasyonda yetenekli arkadaşlar var. Türk antrenörü bu başarıyı yakın zamanda yakalayacaktır. Yeter ki kulüplerimiz onlara güvensin, inansın. Tabii ki kulüplerimiz de seçme hakkına sahip yerli ve yabancı teknik adamı... Antrenörleri incelesinler, özelliklerine baksınlar. Kulüplerimiz onları hak ettiği yere getirdiğinde başarılı olacaktır. Bundan hiç şüphem yok. Arkanıza baktığınızda yerinizi bırakabileceğiniz, emanet edeceğiniz bir teknik adam var mı? Kesinlikle arkama güvenle bakabiliyorum. Benden sonra bu görevi başarıyla yapacak arkadaşlar çıkacaktır. 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle