Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAN ANTONIO U F U K T A N I Ş A N C B SPOR BASKETBOL HAZİRAN SALI 4X4’LÜK ŞAMPİYON u bir şampiyonluk öyküsü olacak ancak yazıya nasıl gireceğimi bir türlü seçemiyorum. Avruplıların NBA’e vurdukları damgadan mı söz etsem, yoksa dünya basketbolunun zirvesinde deneyimin ne kadar önemli olduğuyla mı başlasam yazıya? Ya da hem normal sezon hem de finallerde MVP’nin (En değerli oyuncu) Avrupalı basketbolcular tarafından gasp edildiğini mi kaleme alsam? Bir taraftan da ulusal bir ligin nasıl uluslararası olduğu konusu var... Galiba bir noktayı kaçırdım; San Antonio Spurs hemen hemen herkesin tahminlerini boşa çıkardı ve şampiyonluğa ulaştı. Normal sezonun bitmesine yakın takımlar yavaş yavaş play off için oyunlarını sertleştirir. Bunu yapmak her takımın harcı değildir aslında... Kolay değil, 82 maçlık normal sezondan sonra kıran kırana geçen play off’ta yer almak. Ve sonunda da finale dek gelmek... Deneyim her zaman şampiyonluk yolunda önemli bir etken olmuştur. Bazı takımları ise süper yıldızları taşır. İşte bu özellikteki 2 takım (San Antonio Spurs Cleveland Cavaliers) NBA finallerinde karşı karşıya geldi. Çoğu kişinin aklına bu 2 takımın final oynayacağı olasılığı gelmemişti. Ama dünyanın en iyi basketbol liginde sürprizler hep vardı ve var olmaya da devam edecek. Finaller öncesi dünyanın dört bir yanındaki basketbolseverler, finalleri izlemek için hazırlıklarını çok önceden tamamladı. Kimileri sabahın kör bir saatine denk gelecekti, kimileri ise öğle sıcağına... İlk maç Spurs’un sahasındaydı. LeBron James ve ‘saz ekibi’ ilk kez final oynayacak olmanın heyecanı içinde geliyorlardı AT&T Center’a... Spurs ise kendinden emindi. Son yıllarda çok sayıda final oynamanın etkisi ve deneyimli oyuncuların varlığı veriyordu bu özgüveni onlara... İlk maçların her zaman sürprize açık olduğunu bildikleri için temkinli başladılar karşılaşmaya... İk yarı biterken 5 sayı öndeydiler. Hücumda Tony Parker ve Tim Duncan’a ayak uyduran çıkmıyordu bir türlü... Üçüncü periyotla beraber bu ikiliye Arjantinli Manu Ginobili de katılınca farkı 15 sayıya dek çıkardılar. Cavs’de ise ‘The King’ bir türlü ritmini yakalayamıyordu. Son çeyrekte farkı biraz eritseler de maçı kazanmaları için bu onlara yetmedi. 3 gün sonra bir kez daha AT&T Center’da karşılaşıyorlardı. Ancak maçı izleyenler gözlerine inanamıyordu. Belki de birçok basketbolseer hayatlarında ilk kez finallerde bu kadar fark olduğunu görüyordu. İlk devre sonunda Spurs, Cavs’i sahadan silmiş ve 25 sayılık farkı yaklamıştı. Ev sahibinde başrol yine Tony Parker’ındı. Her zaman ‘jön’ olarak izlemeye alıştığımız Tim Duncan ise ‘En iyi yardımcı erkek oyuncu’ oluvermişti birden... Manu da hiç çaktırmadan 3’lükleri sıralıyordu Cavs potasına... İkinci yarıda biraz daha toparlanmış bir görüntü çizen Cavaliers, özellikle 4. periyotta üstünlüğü eline aldı. Ancak yine yetmeyecekti bu kazanmaları için... Maç bitiminde finaller tarihinin en büyük ikinci farkı yansıyordu scoreboarda... Cavaliers nihayet kendi evinde bir maça çıkacaktı... Seyirciler de finallerde olmanın heyecanını taşıyordu. Seride 20 geride olmak bile onlar için önemli değidi o an... Üçüncü maçlar çoğu zaman kırılma noktaları olmuştur serilerin... Cavs de buna göre başladı karşılaşmaya... Baştan sona kıran kırana bir mücadele oluyordu. 4. periyodun sonlarında sadece 2 sayıyla önde olan Spurs, normalde 3 sayılık atışlarda pek başarılı olamayan Tony Parker’ın uzak mesafeli şutu ‘sepet’ten girince maçı da kazandı. Serinin 4. maçı da kıran kırana geçti. Karşılaşmayı çok fazla anlatmaya gerek yok... Spurs deneyimini bir kez daha konuşturarak LeBron James’e de önemli bir ders veriyordu: Şampiyonluk takım işidir. Normal sezon MVP’si olan Dallas’ın Alman oyuncusu Dirk Nowitzki’den sonra Fransız Tony Parker de finaller MVP’si seçilerek NBA’in ne kadar değiştiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Ve bir kez daha deneyimin şampiyonluk yolunda ne kadar önemli olduğunu gördük... Tony Parker. 10