Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C C A N SPOR MOTORSPOR ğer motosikletinizin üstünde dünyayı gezip görmek sizin için bir hayat felsefesiyse, beklediğiniz an geldi demektir. Enduro Motosiklet Kulübü (EMOK) size müthiş bir fırsat tanıyor. 28 Haziran 1 Temmuz tarihleri arasında bu fikri taşıyan herkes Eskişehir’de olacak, hem de birçok etkinlikle birlikte... EMOK Türkiye Motosiklet Festivali’nin bu yıl altıncısı düzenleniyor. Daima farklı bir coşku ve ilgiyle karşılanıyor bu müthiş gösteri.. EMOK, her geçen dönem biraz daha gururla yapıyor bu organizasyonu. Peki neler olacak 28 Haziran’da HAZİRAN SALI ESKİŞEHİR’DE E MOTOSİKLET FESTİVALİ Eskişehir’de? Hemen anlatalım; önce Türkiye’de ilk kez düzenlenecek Suzuki AN 125 Cup Yarışı var. Birbirinden usta motorcular burada kozlarını paylaşacak. Büyük buluşmada unutulmayan noktalardan biri de müzik... Evet, birçoğumuzun severek dinlediği Cahit Berkay Moğollar grubu ve onlara eşlik edecek Kurtalan Ekspres konserleri yüreğe seslenecek... Doğayla iç içe olmanın dışında festivale katılan motosiklet firmalarının standlarında her türlü sorularına yanıt bulan motosikletseverler ayrıca hayallerindeki motorla deneme sürüşü şansını da yakalıyor. AROMA’NIN TADI BAŞKA 2007 Türkiye Motosiklet Pist Şampiyonası’nın son ayağında ‘Aroma’ fırtınası esti. Geçen hafta İzmit Körfez Pisti’nde yapılan sezonun üçüncü ayağında 3 profesyonel pilotuyla yarışan Aroma takımı; Grup (A) ve (B)’de birinci, TMF genel klasmanda da ikinci oldu. Seyircilerin yoğun ilgi gösterdiği yarışlarda Aroma, Türkiye şampiyonluğu için iddiasını sürdürüyor. Özellikle İzmit ve çevre illerinden gelen motor severlerin tribünlerde renkli görüntüler oluşturması dikkat çekti.Yarışmalar nefesleri kesti. Piste çıkan her motor alkışlarla desteklenirken sıcak havaya karşın tribünlerin dolması sevindiriciydi. 7 ayaktan oluşan şampiyonanın ilk 3 yarışındaki dereceleriyle dikkat çeken Aroma, spora olan desteğini her geçen gün arttırıyor. Aroma’nın 2006’da kurduğu motosiklet takımının dışında 2007’de oluşturduğu off road takımı da var. Ayrıca Aroma, çeşitli amatör spor dallarına da destek veriyor. F1 ölüme meydan okuyor İ Ş B A K A N İ bre, 300 kilometreyi gösteriyordu. Sürücünün karşısına sert bir viraj çıkana dek pek frene basmaya niyeti yoktu. Ama bu bir (U) virajdı ve artık hızını düşürmeliydi. Derken ne olduysa oldu ve araç birden havalandı. Neden frene basmamıştı ki? Duvara çarpmasıyla birlikte bilinci de kayboldu. Ardarda taklalarla pistin üzerinden geçip bir daha duvara çarptı. Kaza sonrası çevreyi derin bir sessizlik. kaplamıştı. Kanada Grand Prix’sinde BMW Sauber’in Polonyalı pilotu Robert Kubica’nın ölümle pençeleştiğini sanıyordu herkes. O teknoloji harikası araçtan geriye sadece ‘yaşam alanı’ denilen kokpit kalmıştı. dar güvenli olduğunu gösteriyordu. Yolda yürürken bile ayağımızın burkulduğunu düşünürsek, bu kaza devede kulak kalıyor. Artık F1’de hiçbir şeyin eskisi gibi değil. Yıllar önce bugünkü teknoloji olsaydı belki de Senna hâlâ hayattaydı. “KAZA TESTLERİ” HAYAT KURTARIYOR F1’de en çok dikkat edilen konuların başında kazanın tahribatını en aza indirmek geliyor. Sezon başında bununla ilgili birçok test yapılıyor. Araçlara her yandan çarpılarak ne kadar güvenli oldukları ölçülüyor. Aracın devrilmesi halinde sürücünün korunması için oluşturaulan 2 adet dairesel yapı var. Biri sürücünün başının arkasında diğeri de kokpitin önünde yer alıyor. Aracın ana yapısı “güvenlik hücresi” olarak isimlendirilen kokpitten oluşuyor. Pilotun her türlü darbeden uzak kalması gerektiği için bu alana özel bir uygulama yapılıyor. Öncelikle yanıcı özellik taşıyan yakıt tankı, sürücünün arkasında yer alıyor. Böylece olası bir çarpışmada benzin pilottan olabildiğince uzakta bulunuyor. İşin en önemli yanı, bu haznelerin darbe emici yapıya sahip olması. Pilotun yapacağı her türlü kaza önceden tasarlanıp araçlar darbeye hazırlanıyor. Amaç, sürücüyü kazadan zarar görmeden kurtarmak; Kubica örneğinde olduğu gibi... SADECE BİLEĞİ BURKULDU Kubica’yı Gilles Villeneuve Pisti’nin içinde bulunan revire götürmek için ambulans hemen olay yerine geldi. Seyirci yarıştan kopmuştu. Gözler, Kubica’dan gelecek habere çevrilmişti. Herkes “Acaba bir Ayrton Senna olayı daha mı yaşanacak?” diye korkarken gerçek öğrenildi: Kubica’nın sadece bileği burkulmuştu. Bu sevindirici sonuç, dünyanın en tehlikeli sporu olarak nitelendirilen Formula 1’in ne ka Kubica. R A L L İ D Ü N YA S I / Ş E V K İ G Ö K E R M A N “Hakan birinci, Ercan liderliğini korudu” şeklinde noktalamıştık geçen haftayı. Sürdürelim seyrimizi, daldığımız karanlığın içinden… Öyle bir düzenleme ki 125 km. özel etap var, koşulma süresi 1 gün. Avrupa veya Dünya Şampiyonası’nın bir ayağı gibi… Şimdi şapkamızı koyalım önümüze; 1 günlük bir yarışı böyle bir zorluk içine sıkıştırmanın anlamı ne? Yanıtı ilk bakışta kolay, Türkiye Şampiyonası kurallarına uygunluk... Kurallara uygunluğu anladık da “özel etap kilometresi/süre” oranı dikkate alınmayacak bir öğe mi? Sporcuların elleri kolları bağlı; düzenleyici önermiş, federasyon da onaylamışsa yapacak bir şeyleri yok. Boyunları kıldan ince, zorunlu olarak uyacaklar… 1 güne sığdırmanın gerekçeleri arasında maliyet düşürmek düşüncesi varsa ve son da Hakan mı Ercan mı? kikada “Ne olursa olsun yapılacak” kararı eyleme dönüşüyorsa ona da kimsenin söyleyecek bir sözü olamaz… Karanlıklar içinde ışık arıyorum… Öncelikle gözüme çarpıyor parkurun güzelliği; hele hele 3 gün önceki yağmur sonrası ormanın yeşilliklerinin biraz daha belirgin olması ve insan üzerindeki dinlendirici etkisi… Kimi yerde doyulmaz bir şırıltıyla akan dereler… Aslına bakarsanız böyle bir ortamda gezinti mantığıyla araç kullanıp dere kenarında bir ağaç gölgesinde piknik yapmak hiçbir şeye değişilmez; daha iyi zaman baskısı altında 50 derecede sıkı sıkı bağlı oturmak yerine… Sonrasında gençler var sahnede, öncelikle Emre Yurdakul… Hakan yarışın ikinci turunda deneyimiyle öne geçtiyse de “Sıkı durun, ben geliyorum” diyor Emre; KKTC’li Hasan, Bursalı Ahmet ve İsviçreli Dağhan, “Bizler de varız” diye eşlik ediyorlar. Bu arada Güven Bostancı ve Burak Çukurova’yı da gözardı etmemek gerek. Klasmanı her an değiştirebilirler. Ercan Kazaz’la Hakan Dinç arasındaki mücadele biraz da puanlama cilvesiyle ilginç bir görünüm sergiliyor; Hakan’ın işi zor. Başarısı kendi bileği dışında Ercan’ın performansına da bağlı, hatta kullanacağı araca… En az hata yapan en üstte yer alacak… 12