Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İSTANBUL PARK’TAN MOTOSİKLETLER GEÇTİ CAN İŞBAKAN C SPOR MOTORSPOR NİSAN SALI D ünyanın en önemli spor organizasyonlarından birine ev sahipliği yaptık geçen hafta sonu... Moto GP İstanbul’daydı... Büyük heyecan yanıbaşımıza gelmiş ve tüm dünya dikkatini bize çevirmişti. Evet, o aylarca boş boş duruyor diye eleştiri yağmuruna tuttuğumuz İstanbul Park, Moto GP’yle birlikte apayrı bir çehreye bürünmüş ve bize nasıl bir mabet olduğunu göstermişti. İtalya’dan, Yunanistan’dan, İspanya’dan, İngiltere’den hatta Avustralya’dan bile birçok medya mensubu yerini almıştı Kurtköy’de ve burayı uluslararası bir arenaya çevirmişlerdi. Heyecan perşembe günü başladı. Takım tırları İstanbul Park’ın padok alanına yavaş yavaş yerleşirken ben, günün erken saatlerinde Kurtköy’ün yolunu tutmuştum bile... Ne de olsa dünyanın en önde gelen pilotları buraya gelecekti ve benim onları kaçırmam imkânsızdı... İlk saatlerde pek bir hareket yok. Zaten sürücüler de İstanbul Park’a henüz gelmemişti. Ama saat 4 civarında başlayacak olan basın toplantısı ortamın biraz daha hareketlenmesini sağladı. Ben çok vakit kaybetmeden toplantıdan 15 dakika önce yerime geçip oturmuştum, sabırsızca pilotları görmek isteyerek... Ve bir motorsever için (en başta da ben) o müthiş an geldi çattı. İçeri en başta yaşayan efsane Valentino Rossi, namı diğer ‘Doktor’ girdi. Tepesi olmayan sarı şapkası ve iri halka küpesiyle ‘yerinde duramayan’ bir tip. Durmadan sağıyla soluyla şakalaşıyor, etrafına gülücükler saçıyor. Daha sonra İstanbul Park’ın efendisi Marco Melandri (son 2 yılda İstanbul’da kazanmıştı) içeri giriyor. O daha soğuk biri. Pek gülmüyor, olduğu yeri ciddiye alan bir pilot. Ve Vermuelen, Stoner, Roberts Jr. da toplantıda yerlerine yavaş yavaş geçiyordu. Dikkatler elbette Rossi’nin üstünde ama o da bunun farkında... Her hareketini bilerek yapıyor kanımca... Toplantı bittikten sonra Red Bull standına gidiyorum. Orada 250 cc.’de geçen yıl İstanbul’da birinci olan Hiroshi Aoyama’yla röportaj randevum var. Red Bull’un iletişim müdürü Serpil Çubukçu’nun organize ettiği bu buluşmada Japon pilotla bir sohbetimiz oluyor. Bakın neler diyor: “İstanbul Park benim en sevdiğim pistlerden. Burası geniş ve geçiş için çok imkânımız var. Zor ama eğlenceli bir pist. Geçen yıl burada 1. olduğum için İstanbul benim için özel bir yer.” Kardeşi Shusei Aoyama’nın da Repsol Honda’da yarıştığını ve onunla rakip olduğunu hatırlattığımızda da Red Bull KTM pilotu olan Aoyama ilginç şeyler söylüyor... “O benim kardeşim ve onunla yarışmak ilginç bir duygu. Ama ben piste çıktığımda kimseyi tanımam. Önümde kim varsa geçmek isterim. Onu geride bıraktığımda da üzülmüyorum. Yarış başlar, kardeşlik biter.” Pek sevgi dolu bir ağabey değil anlaşılan... (Pazar günü yarışta kaza yaptı ve pistten çekildi) İlk gün böyle geride kalırken cuma günü gelip çatıyor ve her zamankinden daha heyecanlıyım. Çünkü son şampiyon Nicky Hayden’la röportaj yapacağım. Öylesine keyifli ve mutluyum ki İstanbul Park yolculuğumun trafikte geçmesi beni hiç ilgilendirmiyor bile... Kurtköy’e vardığımda ilk olarak antrenman turlarını izliyorum. Daha doğrusu Hayden’ı... Kulakları sağır eden bir sesle geçiyorlar pistin üstünden... İlginç bir duygu bu; kulağınızın içi acıyor ama bu çok hoşunuza gidiyor. Tasvir etmesi güç... Neyse... Ben Repsol Honda’nın ‘kutu’ diye isimlendirilen odasına gidiyorum. Birçok yabancı medya mensubu var, çoğu değişik TV’lerden... RAI, TV5 gibi önemli kanallar Hayden’la konuşuyor ve nihayet sıra bana geliyor. Nicky’ye ilk olarak son şampiyon olmasının üzerinde bir baskı oluşturup oluşturmadığını soruyorum, yanıtı beklediğim gibi... “Asla. Ben yıllardır bu pistlerdeyim ve yeterli deneyime sahibim. Artık o eski çılgınlığım yok. Heyecanlanıp yanlış yapmıyorum. Diğer pilotların neler yapabildiğini biliyorum ve kendimi buna göre hazırlıyorum. Bu sezona iyi başlamadım ama daha yapacak çok şeyim var.” 22