20 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C U SPOR ATLETİZM KASIM SALI 2010’a doğru adım adım töreninde olimpiyad bayrağı 4 yıl sonra olimpiyadların yapılacağı kentin belediye başkanına teslim edilir. Olimpiyadların kendi kentine alınması o kentin belediye başkanı için en büyük şereftir. Bu arada olimpiyadları yapacak kent oyunlar nedeniyle gelecek turistlerin yükünü kaldıracak trafik sorununu çözmek, yeni yollar ve spor tesisleri yapmak veya yenilemek amacıyla büyük bir yapılaşma yarışına girer. Tüm bu yatırımlar olimpiyadlar nedeniyle olmasına karşın kalıcıdır ve o kentte yaşayanların kullanımı için yapılmıştır. Dört kez aday olmamıza rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan kişilerden hiçbiri belki de bu muhteşem fırsatı algılayamadıklarından dolayı ne yurt içinde ne de yurtdışında bir faaliyette bulunmamıştır. Halbuki İstanbul’da yapılacak bir olimpiyadda kent için gereken yatırımların bizim bugünkü hızımızla 50 yılda yapılması gereken çalışmaları 7 yıl gibi kısa bir süreye sığdırabilecek ve İstanbul yepyeni ve modern bir kent görünümüne sahip olacaktır. CÜNEYT E. KORYÜREK luslararası bir spor danışmanlık şirketiyle anlaşan Atletizm Federasyonu, 2010’da yapılacak Dünya Salon Atletizm Şampiyonası’nı İstanbul’a almak için kolları sıvadı. Bu konuda karar, IAAF tarafından 24 Kasım’da Monaco’da yapılacak oylamada alınacak. Böyle bir organizasyon, Universiade diye anılan Dünya Üniversiteler Şampiyonası’nı birkaç yıl önce düzenleyen Türkiye için uluslararası spor organizasyonlarında attığı çok önemli bir adım. Üç yıl sonraki şampiyona için karşımızda Qatar’ın Doha kenti var. Qatar’da para bol. Tesisleri de mükemmel ve IAAF delegeleri arasında da çok yetkili ve etkili dostları var. Bu arada bizim elimizde Türkiye Milli Olimpiyad Komitesi yanında ve ismi şimdiden Sinan Erdem Spor Tesisi olarak adlandırılan ve 13 yıldır çeşitli nedenlerle bir türlü bitirilemeyen bir yapıt var. Sinan Erdem Salonu sanki bir beton yığını. 20 yıl evvelki kafa ve düşünceyle planlanmış bir salon. Bu salonda yapılacak atletizm pistinin mutlaka portatif olması gerekir ve diğer spor organizasyonları ile başka faaliyetler için de kullanılabilir. Ama sözün kısası Qatar’ın elinde para ve epey oy var. Ve tesisleri de hazır. Sinan Erdem Salonu için şimdiye dek 43 trilyon harcanmış ve istenen şekle girmesi için de 25 milyon YTL’lik bir ek bütçe gerektiriyor. Bu salonun Amerikalıların “beyaz fil” dedikleri ve çok masrafa karşın pek işe yaramayan bir yapıt olma yolundan kurtarılması gerekir. Zira Atatürk Olimpiyad Stadı’nı çok ucuza mal ettik ve mükemmel bir tesis oldu ama ulaşım yolları yapılmadığından dolayı gidiş geliş herkesin kâbusu... Diğer ülkeler bu gibi büyük yapıtları sportif amaçlar dışında da kullanıyor, tamamen söküyor veya seyirci kapasitesini azaltıyor. Atlanta’daki 1996 Olimpiyadları için inşa edilen muhteşem stat oyunlardan sonra söküldü ve küçük bir beysbol stadı haline getirildi. İngilizler de aynı prensibe uyarak ama bunu daha da geliştirerek 2012 Olimpiyadları için yapacakları stadı 80 bin kişilik seyirci kapasiteli olarak planlıyor ve oyunlardan sonra üst tribünleri kaldırarak 30 bin kişi alabilecek ve sadece atletizm yarışlarının gerçekleştirileceği bir stat yapmak istiyor. Dünya Salon Atletizm Şampiyonası için 2010 organizasyonu konusunda sadece İstanbul ve Doha var. IAAF akıllı bir seçimle bundan önce başvurmadığı bir çareyi kullanabilir ve 24 Kasım’da 2010’u Qatar’a verirken 2012’yi de İstanbul’a verebilir. Ama bunu beceremezsek bundan 2 yıl sonra yapılacak seçimde 2012 başka bir dünya kentine gidebilir. NİHAYET DEVLET SAHNEDE Bildiğiniz gibi 2000, 2004, 2008 ve 2012 için olimpiyad organizasyonu konusunda 4 kez aday olduk. Aslında olimpiyadlar üçlü bir sacayağı üzerine oturtulur. Her şeyden evvel bir ülkenin herhangi bir kenti oyunlara talip olur. İkinci ayak devlettir. Devletin bu adaylığı desteklemesi gerekir. Üçüncü ayak da Milli Olimpiyad Komitesi’dir. Kentin durumu ve devletin desteğini inceledikten sonra komite, IOC dediğimiz Uluslararası Olimpiyad Komitesi’ne başvurur ve böylece o kentin adaylığı kesinleşir. Maalesef bir Olimpiyad Yasası gibi gerçekten fevkalade bir yasaya sahip olmamıza karşın devlet BAĞCILAR GİBİ OLMASIN Türkiye’deki Olimpiyad Yasası’na göre İstanbul Büyükşehir Belediyesi, olimpiyadlara aday olduğundan dolayı yıllık kent bütçesinin yüzde 1’ini bu amaçla İstanbul Olimpiyadları Hazırlama ve Düzenleme Kurulu’na vermek zorundadır. Buna karşın başa geçen çeşitli büyükşehir belediye başkanları bu parayı ödememekte inat etmiştir. Sinan Erdem Salonu’nun yapılması için gereken 25 milyon YTL’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ödenmesi söz konusudur. Ama belediye bundan önce de komiteye olan borcunu ödemek yerine Bağcılar’da spor salonundan çok düğün salonuna benzeyen bir yapı inşa ederek borcunu azaltmayı bilmiştir. Eğer olimpiyadların İstanbul’a gelmesini istiyorsak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu işi gerçekten sahiplenmesi ve devlet büyüklerinin de İstanbul’u 7 yıl süreyle dünya kamuoyunda yerleştirecek böyle mükemmel bir fırsatı kaçırmamaları için harekete geçmeleri gerekir. Geçen pazartesi günü IOC heyeti için yapılan toplantıya basın da davet edilmişti. Cuma akşamı saat 19.48’de bana gönderilen bir email pazartesi sabahı, toplantı yapıldığı saatte elime geçti. Katılmama imkân yoktu. İyi ki gidememişim. Zira Devlet Bakanı ve genel müdür IAAF heyetiyle ayrı bir odada kahvaltı etmişler, basın için de başka bir odada masa kurmuşlar. Böyle bir ayırıma şimdiye dek hiç şahit olmadım. Eğer spor teşkilatı bundan sonra beni bu gibi toplantılara çağıracaksa, her şeyden önce zamanında haber vermeleri gerekir. İkinci konu ise basın için ayrı bir odada başka bir masa kuracaklarsa beni hiç zahmet edip de çağırmasınlar. Bu ayıp kimin ayıbı, çok merak ediyorum. büyükleri olimpiyadlar konusunda kıllarını dahi kıpırdatmamış. Bunun bir istisnası 1993’te Monaco’da yapılan ve 2000 Olimpiyadları’nın adayının seçildiği toplantıya katılan dönemin başbakanı Tansu Çiller olmuştur. Aslında olimpiyadların sahibinin bir kent olmasına karşın o ülkenin devlet büyükleri kolları sıvamış ve dünyayı gezerek olimpiyadların kendi ülkelerine getirilmesi için canla başla çalışmıştır. Burnundan kıl aldırmayan eski Fransa Cumhurbaşkanı Chirac’ın dahi boy göstermesine karşın İngilizlerin mükemmel projesi olimpiyadları Londra’ya getirebilmiştir. Bu konuda devlet büyüklerinin katkısı sadece olimpiyadlar konusunda kalmamış ve 2002 Dünya Futbol Şampiyonası için Japonya Başbakanı ve Güney Kore Cumhurbaşkanı dünyanın yarı ülkelerini ziyaret ederek organizasyonun kendilerine verilmesi için çalışmıştır. FIFA tarihinde görülmemiş bir olay gerçekleşmiş ve bu iki devlet başkanın katkıları semeresini vermiş ve şampiyona iki ülke arasında paylaşılmıştır. Geçen hafta Sinan Erdem Salonu’nu görmek için gelen IAAF heyeti spordan sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu ve Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay tarafından ağırlanmış ve tesis gezdirilmiştir. Böyle bir davranışın bundan sonraki uluslararası spor organizasyonu konusunda da uygulanmasını umuyor ve bekliyorum. Yukarıda belirttiğim gibi olimpiydlar IOC tarafından bir ülkeye değil bir kente verilir. Ve bir önceki olimpiyadların kapanış 13 Fotoğraf:FATİH ERDOĞDU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle