Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C 9 SPOR DÜNYADAN AĞUSTOS SALI Şeytan mı melek mi Temmuz 2006 gecesi futbolla ilgisi olsun olmasın hemen herkes televizyonlarının başına kurulmuş, son yıllarda yetişen futbol ilahlarından birinin görkemli vedasına tanıklık etmeye hazırlanıyordu.Yıldız futbolcu için unutulmayacak anlardan biriydi. Bir jübile maçıydı ve Dünya Kupası finaliydi aynı zamanda. O, geceye damgasını vurdu vurmasına ama pek de beklenilen şekilde değil. Son maçında takımına kazandırdığı kupayla değil, İtalyan futbolcu Materazzi’ye attığı kafayla hafızalara kazındı Zidane. Ve ister istemez şu soru takıldı akıllara: ‘‘Acaba Zidane melek mi, şeytan mı?’’ ‘‘Eğer bir göçmensen, iki katı fazla çalışmak zorunda kalırsın, ancak böyle ayakta kalırsın...’’ Bu sözler Zidane’ın babasına ait, bu kelimeleri hiçbir zaman unutmadığını söyleyen Zinedine Yazid Zidane 23 Haziran 1972’de Marsilya şehrinde doğdu. Bu şehrin kuzeyinde yer alan banliyölerden, ilk ya da ikinci jenerasyon göçmenlerin yeri olan La Castellane’de yetişen Zidane her zaman sorunlar içinde yaşamak zorunda kaldı. Cezayir asıllı Fransız oyuncu uzun zamandır yoksulluk ve ırkçılıkla savaşmakta. 17 yaşında Fransa 1. Ligi’nde oynamaya başlayan Zidane, ilk sezonunda Cannes’ın UEFA Kupası’na katılma BİLİNMEYEN YÖNLERİ Dünyanın efsanevi futbolcuları arasında gösterilen Zidane’nın küçükken en büyük hayali polis olmakmış. Ablası, Zinedine’nin Cannes’da yatılı olduğu dönemlerde aldığı çikolata ve şekerlerin yarısını onun için saklayarak eve geldiğinde ona sürpriz yaparmış. Annesi Malika’yı herşeyden çok seven Zidane, ilkokula gittiği günlerde Anneler Günü’nde hırsızlık yapmış. Arkadaşlarıyla birlikte bir evin penceresine dizilmiş çiçek dolu saksıları çalıp annelerine hediye etmişler. Madrid Wax Müzesi’nde balmumu mumyası bulunuyor. Real Madrid’e transfer oluşu bir peçeteyle gerçekleştirilmiş. Futbol dünyasından ünlülerin katıldığı bir yemekte Zidane ile aynı masada oturan İspanyol kulübünün başkanı Florentino Perez, ‘Real Madrid için oynamak ister misin?’ yazılı bir peçeteyi Fransız oyuncuya göndermiş. Zidane ise cevabını şöyle açıklıyor: ‘O gece şarap çok güzeldi, benim de keyfim yerimdeydi ve peçetenin altına evet yazdım.’ Yıldız futbolcunun en zayıf noktasının kafa vuruşları olduğu söylenir. Fakat işin ilginç tarafı kafası Zidane’nın kariyerinde oldukça önemli bir yere sahip. Futbolculuk hayatının en önemli gollerinden biri olan 98 Dünya Kupası Finali’nde Brezilya’ya karşı kafayla gol atan Fransız oyuncu, kariyerini de Materazzi’ye attığı kafayla noktaladı. Fransa Ulusal Takımı’yla özdeşleşen ve attığı kafaya karşın ulusal kahraman ilan edilen oyuncu, Fransa Ulusal Takımı’na seçilmeden önce Cezayir teknik direktörü Abdelhamid Kermali tarafından çok yavaş olduğu gerekçesiyle Cezayir Ulusal Takımına alınmaz. Futbola bir defans oyuncusu olarak başlamış olan Zidane, çok yavaş olduğu için rakiplerini sık sık kaçırdığından ve bu nedenle sık faul yapıp kart gördüğünden hocası tarafından orta sahaya çekilmiş. Fransa’98 Finali’nde Brezilya’ya attığı golün tüm Fransa için önemli kuşkusuz. Ancak, oyuncunun babası için yeri ise apayrı. Baba Zidane, oğlunun ulusal kahraman olduğu Stade de France’ın yapımında inşaat işçisi olarak çalışmış. Bir yıldız olmasına karşın her zaman mütevazi ve aslında son derece utangaç olan bir isim. Futbol dışında ilgilendiği sporların başında tenis gelen Zidane, bir Agassi hayranı. Bir ara aynı otelde kaldıkları ünlü raketle bir kez olsun biraraya gelememesinin nedenini şöyle anlatıyor: ‘Onun etrafında korumaları vardı hep, ben de utangacım. Bu yüzden bir türlü tanışamadık.’ Zidane’nın kendine örnek aldığı futbolcu Enzo Francescoli. Fransız oyuncu hayatının unutulmaz anları arasında Juventus’la katıldıkları Kıtalararası Kupası’nda, Enzo’nun başında yer aldığı River Plate’e karşı oynadıkları karşılaşmayı gösteriyor. İtalyan ekibi maçı kazanıyor, Zidane idolünden imzalı formayı kapmayı beceriyor. Almanya 2006 öncesi ulusal takıma dönüşünü, France Football dergisine verdiği röportajda şöyle anlatıyor: ‘Bir gece yarısı saat üçte ansısızın uyandım ve esrarengiz bir sesin benimle konuştuğunu fark ettim. Bu olayın çok fazla büyütülmesini istemiyorum. Başıma gelen çok gizemli bir olaydı. Eşim dahil kimseye anlatmamıştım. Benle konuşan esrarengiz kişinin kimliğini son nefesime kadar saklayacağım.’ Kariyerinin ilk hat trick’ini 34 yaşında 15.01.2006’da oynanan R.MadridSevilla maçında yaptı. ? sında etkili oldu. İkinci sezonu sahada beklediği kadar iyi geçmese de hayatının aşkı ve ileride eşi olacak İspanyol model ve aynı zamanda dansçı Veronique ile bu dönemde tanıştı. BORDEAUX’NUN YILDIZI Zizou’nun 24 yaşında transfer olduğu Bordeaux 19951996 sezonunda Intertoto’dan katıldığı UEFA’da final oynamayı başardı. Takımın bu başarısında büyük payı olan Zidane, misyonunu tamamlamışçasına o yıl veda etti şaraplarıyla ünlü kentin takımına. İtalyan devi Juventus’la anlaşan yıldız isim, 2001 yılında da Real Madrid’le dört yıllık sözleşmeye imza attı. Kariyerinde pek çok ödül, şampiyonluk bulunan oyuncu sahada tam anlamıyla bir yıldız olduğu kadar saha dışındaki yardım etkinlikleriyle de takdirleri toplayan bir isim. Takım arkadaşı Ronaldo ile karşılıklı kurdukları takımlarla Dünya yıldızlarını bir araya getiren ikili UNICEF’in elçiliğini de yaparak düzenli bir şekilde bağış topluyor. La Castellane’de kurdukları ve göçmen çocukları yetiştirdikleri futbol takımının antrenörlüğünü Zidane’ın abisi Farid yapıyor.Her zaman politikanın içine çekilmeye çalışan Zidane, hiç bir zaman göçmen olmaktan utanmadığını, aksine bununla gurur duyduğunu dile getiriyor ve ekliyor:‘‘Bu sayede sert olmayı, sağlam bir karaktere sahip olmayı öğrendim, ailem bana bunları öğretti. Köklerimle gurur duyuyorum.’’ Dünyanın önde gelen sağlık örgütleri ile ırkçılık ve yoksullukla savaşan örgütlerin promosyonlarında da gönüllü olarak yer alan Zidane, dünyaca ünlü oyuncak markası LEGO’nun da ömür boyu yüzü. KIRMIZI KART Okul çağlarında bir savunma oyuncusunun gözünü morarttıktan sonra okul müdürü Guy Lacombe tarafından ‘‘İntikamcıyı oynamak istiyorsan oyunu yedek kulübesinde izlersin’’ diye uyarılıyor ve soyunma odasını temizlemekle görevlendiriliyor. Futbol kariyeri boyunca efendiliğiyle bilinen Zinedine Zidane’ın futbol geçmişinde gördüğü 14 kırmızı kart da ışıl ışıl parlıyor. 18 Eylül 1993’te Cannnes’da forma giyerken Marsilya karşısında, Desailly’e yumruk atınca oyundan atılması; 1998 yılında Suudi Arabistan’a karşı oynadıkları Dünya Kupası’nda Fuad Amin’in Zidane’ın yerdeyken üzerine basması nedeniyle iki maç ceza alması. Materazzi’ye yaptığı hareketin aynısını 24 Ekim 2000’de Hamburg’a karşı oynanan Şampiyonlar Ligi karşılaşmasında da Jochen Kuntz’a yapması da dikkat çeken bir başka vukuatı. Rakibinin çenesine sert kafa atan Zidane,bu hareketle oyundan atılmakla kalmadı, UEFA’dan beş maç ceza aldı. Fransız yıldız, Dünya Kupası finali öncesi son kartını ise Real Madrid formasıyla 25 Mayıs 2003’teki Villarreal maçında gördü. Genel olarak Zidane’a baktığımızda bütün sıradan insanlar gibi pek çok farklı, belki de çelişkili diyebileceğimiz yönleri kendi içinde barındırdığını söyleyebiliriz. Yardım kampanyalarıyla insani yönünü ortaya koyarken, saha içinde sinirlerine hakim olamayarak agresif bir yapıya bürünebiliyor zaman zaman. Acaba gerçek suçlu Zizou mu, yoksa başkaları mı? 4