Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR FUTBOL KASIM SALI Teknik direktörlük yönetme sanatıdır hazırlık maçı da var. Kadroya alınabilirler. BAKINCA Efsane Bitti SERDAR KIZIK Çocukluğumuzun basketbol cambazları, İzmir’de karşımızdaydı geçen hafta. Sıkıldım, 15 20 dakika dayanabildim Halkapınar Spor Salonu’nda. Ve bir efsane bitti... Harlem Globerotters’inki basketbol cambazlığıysa eğer, alası NBA’de... Eğlenceyse söz konusu olan, dünyanın orta ayar sirki, daha iyi... Buz kalıbı espirilerle avunacak halimiz de yok. Öyleyse, kendi deyimleriyle, “Görkemli Amerikan Şovu” bitmiştir. Zaten işin arkasına bakınca öykü başka. Harlem’in kurulduğu dönemi gidelim. Yıl 1927. ABD’de koyu ırkçılık. Yoksulluk artıyor. Polonyalı göçmen bir ailenin oğlu, beyaz tenli basketbol antrenorü Abe Saperstein, takımının ekonomik destekçileri devrenden çıkanca, zencilerden kurulu bir ekip oluşturur. Yeni adıyla “Harlem Globetrotters”, kent kent dolaşmaya, amatör maçlar yapmaya başlar. Adı Harlem ama New York’la ilgisi yok. Öykünün başlangıcı Chicago... Çok yıldızlı, Amirkan bayraklı formalar seçilir. 1939’da ilk profesyonel basketbol turnuvasında büyük bir sayı farkı oluşunca, sporcular dalga geçmeye, hatta soytarılığa başlar. Bu doğaçlama oyun, büyük ilgi görür. Paranın kokusunu alan Saperstein, riske girilmemesi koşuluyla bu yeni eğilimin önünü açar. 1940 Dünya Profesyonel Basketbol Turnuvası’nın finalinde Chicago Bruins takımını 3129 yenip, ilk ve son dünya şampiyonluklarını kazanırlar. Ünleri giderek artar. 1948’de kadrosunda NBA’in ilk yıldızı, 2.15’lik dev George Mikan’ı barındıran Minneapolis Lakers’ın karşısına çıkarlar. Chicago Stadyumu’nda, 18 bin seyircinin izlediği maçta, dünya şampiyonu rakiplerini 6159 yenerler. Rövanş isteyen Lakers’a karşı bir kez daha üstün oynayıp, 4945’lik sonuçla “Biz 1 numarayız” derler adeta. Ancak basketbol, hala beyazların egemenliğindedir. Bugün siyah fırtınasının estiği NBA’de ilk zenci sporcu ne zaman oynadı dersiniz? Tarih, 4 Mayıs 1950. New York Knicks, 25 bin dolar verip, Harlem Globetrotters’dan Nathaniel, “Tatlısu” Clifton ile anlaşır. Zencileri hala ikinci sınıf gören ABD yönetimi, ünü giderek artan Harlem’i “ Bir Amerikan Rüyası” diye pazarlamaya başlar. Hollywood devreye girer, Harlem filmleri dünya pazarlarına çıkar... ABD yönetiminin 1974’te takıma, “Amerika’nın İyi Niyet Elçileri” ünvanı vermeleri boşa değildir. Harlem’in neredeyse yüz yıllık öyküsünün aslı, bugün artık kanıksansa da bir Amerikan gösterisi, pazarlama sanatıdır. Yine de 100 ayrı ülkede 20 bini aşkın karşılaşma, önemli bir sonuçtur. Artık sıksa, ilginç gelmese de ,eğlendirmese, şaşırtmasa da... Siz bir ropörtajınızda en iyi hoca Daum’du demişsiniz? Öyle mi... Aslında en sevdiğim demek daha doğru. Gordon Milne döneminde bazı sorunlarım oldu. Ben sevmek anlamında söylemiştim bu sözü yoksa diğer hocalara kötü demek haksızlık olur. Etkilendiğiniz teknik adam var mı? Futbolculuğumda da çok hayran olduğum bir isim olmadı ama ben de o zamanlar Metin Oktay’dan etkilenmiştim. Şimdi bir çok teknik adamdan etkileniyorsunuz, yapmanız ve yapmamanız gereken şeyleri de öğreniyorsunuz. Teknik adamlık sadece yapmanız gerekenler değil aynı zamanda yapmamanız gerekenlerde... Tabiii ki Fatih Terim’den de Erdoğan Hoca’dan da çok şey öğrendim… Teknik direkörün en önemli özelliği ne olmalı? abancı sayısını serbest de Teknik direktörlük kendini çok bıraksanız piyasa zamanla özel gören 25 kişiyi yönetebillme sanatı. Dışarıdan kendini bulur. Türk göründüğü gibi kolay değildir. oyuncusu yetenekliyse oynar. Gelelim Beşiktaş’a... Bana sonradan Türkleşmiş 11 Ben Beşiktaş’a şu an için ulusal oyuncuyla ulusal takım kurmak takım antrenörü gözlüğüyle mantıklı gelmiyor. bakıyorum. Şu an için Gökhan Zan, İbrahim Üzülmez bize çok faydalı oldu Ulusal Takım’da. Neden başarısızlığın faturası sürekli hocalara çıkartılıyor? Fatih hoca şöyle yaklaşıyor bu olaya. Herkes “Bir hocanın bir takıma katkısı en fazla yüzde 20’dir” der. Oysa ki bir takım için teknik direktörün anlamı çok büyük. İnanın iyi bir teknik direktör bir takım için çok önemli. Vestel Manisaspor ligde başarılı bir performans sergiliyor. ... Benim en büyük hayalim bir Anadolu takımıyla şampiyon olmak. Çünkü başarılamayanlardan biri bu. Teknik adam için çok büyük hayal ve hedef. Bu yıla baktığımızda bu çizgiyi yakalamış tek hoca Ersun Yanal. Ama çok kolay değil. Gerçi Vestel’in şöyle bir avantajı var. Takım olarak ekonomik gücü olan bir kulüp bunun da avantajını çok iyi kullanıyorlar. Niye Ulusal Takım’a oyuncu almadınız? slında hepimizin Bunu bize çok soruyorlar. endişeleri vardı. Ama Bireyselikle takım oyunu Aurelio’nun kişilik yapısı, farklıdır. Selçuk, Caner, beş yıldır Türkiye’de yaşıyor Hakan Balta. Bu çocukların olması, bugüne kadarki çizgisi hepsinin genç ulusal bize bu tercihi yaptırdı. Ne de takımlardan tanıyoruz. Şimdi olsa sıcak ülkenin insanı, bizden yeni bir maça kadar 5 aylık biri oldu… bir süreç ve muhtemelen iki SERGEN YETENEKLİ FUTBOLCU AMA... Sergen Yalçın için “Bundan futbolcu olmaz” demişsiniz. Söylediniz mi böyle bir şey gerçekten… Ne zaman demişim haklı çıktım işte. (Gülüyor). Olay şu. Sergen altyapıdan takıma yeni gelmiş. Çalımlar atıyor falan. Biz de antrenmanı izliyoruz. Ben de onu öyle görünce, “Futbolcu olmaz” dedim. Aslında benim gördüğüm en yetenekli oyunculardan biri. Hayranlık duyabilirsiniz ama ne yazık ki futbola kendini vermedi. Sergen yeteneğinin dışında yapması gerekenleri yapmadı. Y 5 YIL EVLİ KALDIM RIZA’YLA AYNI ODADA 15 YIL Beşiktaş’ta oynarken çok uzun yıllar Rıza Çalımbay’la odanızı paylaşmışsınız.. Evet 15 yıl. Benim evliliğim 5 yıl sürdü. Rıza ile aynı odayı 15 yıl paylaştım. Beşiktaş seyircisi sizi çok sevmişti. Uğrunuza açlık grevi bile yapıldı. Beşiktaş seyircisi istediği zaman çok büyük ve çok önemli şeyler yapabiliyor takım için. Ama bazen de çok saldıgan olabiliyor. Artık saldırganlığı,rakibi taciz etmeyi bırakmamız lazım. İş zaten kendi oyuncularına taciz duruma geldğinde futbolun keyfi bitecek. Yabancı antrenörlere tanınan tölerans Türk anterenöre tanınıyor mu? Ben artık yabancı antenörlerin futbolda misyonunu tamamladığnı düşüyorum. Öğretme açısından çok büyük katkılar sağladılar. Ama bizim meslek enteresan. Birinci ligde 18 takım dünyanın her ülkesinden istediği antrenörü getirebilir bu düzeyde. Bu geniş pazarda bu kadar çok Türk antrenör varsa yine de başarlı olunmuş demektir. Onlara tanınan töleransa rağmen… Ligde özellikle büyük takımların hocalarının ismi tartışılıyor. Zico, Tigana, Gerets’in gönderilmesi gündeme geliyor. Aslında bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Ama her şeyi çok kolay tüketiyoruz. Göndermek bu kadar kolay olmamalı. A EPosta:serdarkizik?cumhuriyet.com.tr 5