23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Atçılık okuyun H AYAT U YA N I K C SPOR BİNİCİLİK KASIM SALI GÖRÜŞ Yarışı ‘Sevgi’ Kazanır MEHMET GÜÇLÜ t yarışları en az futbol kadar popülaritesi, dev ekonomisi olan, milyonların ilgisiyle büyüyen, kazandıran bir spor dalı. Türkiye’de uygulanan yüksek kesintilerle, iştiraklerin büyük bölümü vergi ve fon olarak devlete aktarılıyor. Vergilerin yanı sıra, bir o kadar da fonlarda toplanan önemli meblağlar ülke savunma sanayisine, Türk Tanıtma Fonu’na, Kredi Yurtlar ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na can veriyor. Dünya genelinde yüzde 30’ları aşmayan kesintilerin bizde çok daha yüksek oranlarda seyretmesi aslında atçılığa sekte vuran bir etken. Türkiye Jokey Kulübü’nün yıllık bir milyar dolar civarında olan cirosunun dışında, neredeyse bunun üçte biri kadar para da yasa dışı yöntemlerle birileri için vergisiz, kesintisiz yasa dışı kazanç ekonomisi oluşturuyor! Türkiye’de yıl içinde yedi ilde yedi ayrı hipodromda gerçekleştirilen at yarışlarında 15 bin atın yer aldığı ve 30 bin kişinin görev yaptığı düşünülecek olursa, sektörün gücü daha çarpıcı şekilde ortaya çıkıyor. Böylesine geniş alana yayılan, böylesine büyük bir dünyada her şey ‘Kazanmak’ üzerine kurgulu. Kazanmak ise, öncelikle yatırım, bilgi, tecrübe, zeka, uyum, ileriyi görme ve şans faktörlerini gerektiriyor. Ve bir de ‘SEVGİ’ faktörü elbet... Yaşamda sevgisiz hiçbir şeyin olmayacağı gibi, at yarışlarında da bu böyle… Ata sevgiyle yaklaşmak, onu sevgiyle beslemek, jokeyle atın uyumu, aralarındaki telepatik bağ, gözle görülmeyen ama yarışın en ince detaylarından biri… Hipodromların başarılı jokeyi Fuat Çakar kazandığı her koşu sonrası atını öper. Koşu esnasında atıyla bütünleşen isimlerden biridir Çakar. Diyor ki, “Bir jokey yarışta veya antrenmanda yere düşse atı sakatlanma pahasına bile olsa onun üzerine basmamaya özen gösterir…” Türkiye’nin en çok kazanan jokeyi Halis Karataş, pek çok meslektaşı gibi bindiği atlarla konuşur. “Peki oğlum… Yapma kızım… Hadi canım…” Koşacağı tayın ahırına gidip, “Ne yapıyorsun çocuğum” diye sorduğunda, her seferinde “Purrrş… Hıffff…” diye yanıtlar alır… Karataş anlatıyor: “Yarış öncesi atla göz göze geldiğimde o an hissederim kazanıp kazanmayacağımı. Padokta veya sahaya çıktığınızda çoğu kez size yüzde 50 o güveni verir, iyi koşacağı izlenimini verir. Her bindiğim atı tanımaya çalışırım. Konuşmazlar ama hareketleriyle bir şeyler anlatırlar. Bazıları darbe yemiş olabilir, birileri onları incitmiştir; önce sizden ürkekler, beklerler, ne olacak diye. Hep hoşgörülü davranmak gerekir. Hisleri çok kuvvetlidir atların...” Ünlü jokey Süleyman Akdı da, sevginin gücünü bilenlerden. “Bizim meslekte en önemlisi, atla bütünleşmeyi bileceksin” diyor ve ekliyor, “Mesele atı anlayan adam ve atın anladığı adam olabilmek. At yarışının püf noktası iki canlının iletişiminde gizli.” Akdı, yurt dışında atların çoğunlukla kadınlar tarafından bakıldığını ve daha iyi muamele gördüklerini, bunun da huylarına olumlu yansıdığını söylüyor. Yaşamı güzelleştiren, anlamlı kılan ‘SEVGİ’ kadar, başarıda, kazanımda etken olan ‘ŞANS’ faktörü de önemli elbet. Yazıyı, ilginç bir hikayeyle tamamlayalım: Yaklaşık 1400 yıl önce Hint Racası, İran Şahı Nevşirvan’a hediye olarak satranç takımı gönderir. Kutu içine bir not eklenmiştir: “Kim daha çok düşünüyor, kim daha iyi biliyor, kim daha ileriyi görüyorsa, o kazanır. İşte hayat budur...” Şah, veziri Buzur Mehir’den oyunu çözmesini ve buna karşılık yeni bir oyun oluşturmasını ister. Günlerce uğraşan vezir satrancın tüm taş hareketlerini ve oyunu çözer, sonra da tavla oyununu icat eder. Hint Racası’na hediye gönderilen tavlanın içine şu not düşülür: “Evet. Kim daha çok düşünüyor, kim daha iyi biliyor, kim daha ileriyi görüyorsa, o kazanır. Ama biraz da şanstır. İşte gerçek hayat budur.” H er insanın çocukluktan başlayıp, yetişkinlik dönemine kadar üniversitede seçeceği meslek dalı ile ilgili hayalleri vardır. Özellikle aileler bu konuda çocuklarının tercih yapmasında büyük rol oynarlar. Anne ve babaların düşündüğü ortak amaç olumlu yönde olsa da, bu tercih, üniversite adaylarının hayatını yönlendirecek bir karar olduğu ortadadır. Dolayısı ile bu konuda her zaman aileler fikirlerini çocuklarına sunmalılar ancak onların hayallerini, kararlarını etkilememek ve onları zor durumda bırakmamak kaydı ile... Üniversite okumak, üstelik bir de öğrencinin dilediği meslek üzerine eğitim alması en önemli unsurlardan birisidir. Ama bu durum tam tersi de olabilir. Düşünsenize o kadar tercih yapıyorsunuz ve aldığınız puan sonucunda en son sıraya yazdığınız bölüm üzerine yıllarca okuyorsunuz. Ama iş mezun olup çalışmaya geldiğinde mutlu ve başarılı olma yüzdesi tartışılır boyutta ne yazık ki... Üstelik bu bölümü bir sonraki ÖSS’ye girmemek, o sıkıntıyı çekmemek için okumanız bile olası. Bazı bölümler var ki işte o bölümlere talep oldukça fazla. Ama çok yeni gündeme oturan ve geleceği çok parlak olan “At işletmeciliği, At Antrenörlüğü, Nalbantlık” bölümleriyle ilgili olarak sizleri bilgilendirmek istedim. Evet şimdi bu satırları okurken acaba yanlış mı okudum diye tekrar bir önceki cümleye geri dönebilir, “O da ne, bu bölümden mezun olan kişi ya da çocuğum ne yapacak, atın altını mı temizleyecek, yoksa seyis mi olacak” gibi düşüncelere kapılabilirsiniz, ancak yazının geri kalanını okumanız sizleri biraz olsun aydınlatabilir sanırım... T.C Kocaeli Üniversite’sine bağlı olan Körfez Yüksek Meslek Okulu 700 dönüm arazi üzerine kurulmuş ve 2002 yılında atçılığı meslek edinmek isteyen tüm öğrencilere kapılarını sonuna kadar açmışlar. Bu okula girmek isteyen öğrenciler için Okul Müdürü Yardımcı Doç. Doktor Sayın Erdener Balıkçı’ya alınması gereken puanları sordum. Okul Müdürü Erdener Bey adayların, ÖSS EA taban puanları ile kızlarda (At İşletmeciliği bölümü için) 232, erkeklerde 241 puanlarını tutturmaları gerektiğini vurguladı. Her ikisi için antrenörlük bölümü okumak isteyen tüm öğrencilerin 246 puan almaları durumunda bu okulda eğitim görebileceklerini söyledi. Dikkat ettiyseniz hem kız hem erkek öğrencilerden bahsediliyor. Yani atçılığı kariyer edinen kişiler, sadece erkek öğrenciler değil. A TJK’den tam destek Ö ğrenciler teknik bilgilerin yanında uygulamalı dersleri de görüyorlar. Üstelik bu uygulamalı derslere ek olarak TJK’nın bünyesinde bulunan doğum yapacak kısrakları bile izlemelerinde sakınca görülmemesi TJK’nın bu öğrencilere verdiği tam desteği gözler önüne seriyor. Bu detayların dışında at işletmeciliği bölümünden mezun olan bir kişinin meslek hayatında nerelerde ve hangi görevleri üstlendiği merak konusu hiç şüphesiz. Bu bölümden mezun olan kişi erkek ya da bayan olsun hiç fark etmez; at işine başlayacak kişilerin atçılığı öncelikle nerede yapmaları gerektiğinden, hangi alanda yapmaları gerektiğine, ahırların kurulmasından, aydınlatma bilgilerine, seyisler ile atların vasıflarından, işletmenin en işlevsel nasıl yürütülebileceğine, yemin stoklanmasından, kalitesine kadar olan tüm detayları işletme sahibine göstermesi ve uygulaması görevlerinin bir kaçı sadece. At İşletmecilerinin bu görevleri dışında TJK’nın yarış sahalarındaki işletmelerde de çalışabilmeleri olanaksız değil. Üstelik bu kişiler yaptıkları çalışmalara göre aylık gelirlerini kendileri belirliyorlar. Körfez YMO ile alınan diploma yurtdışında da geçerliliğini yitirmiyor ve sadece ülkemizde değil yurt dışında da bu bölümden mezun olan öğrencilere kariyer yapma imkanı tanıyor. 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle