Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C U F U K TA N I Ş A N SPOR FUTBOL KASIM SALI SIVAS ‘Uygun’ adım T ürkiye, Bülent Uygun’u Fenerbahçe’de oynarken verdiği ‘asker selamı’ ve attığı birbirinden güzel gollerle tanıdı. O şimdi Sıvasspor’un başarısı için gece gündüz çalışıyor ve hedeflerine çok çalışarak ulaşmayı hedefliyor. Bülent hoca, sorularımızı içtenlikle yanıtladı. Uzun zamandan beri Sıvasspor’un menajerliğini başarıyla yapıyorsunuz. Carol Pecze’den boşalan koltuğa bu genç yaşınızda oturarak kariyerinizi biraz olsun tehlikeye attığınızı düşünüyor musunuz? Öncelikle başkanımız ve yönetim kurulumuzla birlikte Sıvas’ta bir ilki gerçekleştirerek Süper Lig’e çıktık. Kendi hedeflerim arasında Fenerbahçe veya ulusal takımın menajeri olmak vardı. Tabii ki teknik direktörlüğü de düşünüyordum ama sezon başında Carol Pecze’yle anlaşmayı uygun gördük. Kan uyuşmazlığından dolayı da göndermek zorunda kaldık. Takımda ufak tefek eksiklikler vardı, bazı yerlerde bazı müdahaleleri yapmamıza karşın Pecze işlerin kendi yaptığı şekilde düzeleceğine inanıyordu. Son zamanlarda oynanan kötü futbol ve hem içeride hem de dışarıda aldığımız yenilgiler başta seyirciler olmak üzere takımda da sıkıntı yarattı. Puan durumuna baktığımızda bütün takımların birbirine yakın olduğu, sonuncunun bile beşinciliğe çıkabileceği bir ortamda seyircinin bu psikolojisi ister istemez bizi de etkilemeye başladı. Biz de bir kan değişimine gitmemiz gerektiğini düşündük. Oynayacağımız 4 maçta bu değişim bizi nasıl etkileyecekti? Bunu iyi analiz etmemiz gerekiyordu. Çünkü art arda F.Bahçe, Beşiktaş, Trabzonspor ve G.Saray’la oynayacaktık. Getireceğimiz bir hoca bu 4 maçtan mağlubiyetle ayrıldığı takdirde ister istemez kan değişimi hedefine ulaşamayacağını biliyorduk. Ben de 3.5 yıldan bu yana 24 futbolcunun her türlü sorununuyla ilgilenen biri olduğum ve takımı çok iyi tanıdığım için böyle bir müdaheleyle en az hasarla ayrılacağımızı düşündük. Belki kendimi kariyer anlamında tehlikeye atıyor gibi görünsem de Sıvasspor bizim evladımız gibi olduğundan her şeyimizi feda edecek kadar cesur davranmamız gerekiyordu. O yüzden ben de hiç düşünmeksizin göreve geldim. Türkiye’de transferleri daha çok yönetim ve teknik direktör yaparken Sıvasspor’da siz bu konuda etkin bir rol üstlendiniz. Menajerlerin transferde söz sahibi olması yanlış oyuncu seçimlerini engeller mi? Transferde önceliği ne kadar bütçeniz olduğu belirler ve bu paranın iyi değerlendirilmesi gerekir. Burada niyet çok önemli. Teknik direktör elbette transfer yapabilir ama kendi sistemini, yapısını iyi bilen bir hoca olması gerekiyor. Bunu da seçecek olan genel anlamda menajer olması gerekiyor. Menajer, hem teknik direktör yönetim hem de futbolcu yönetim arasındaki gerekli bağlantılarla birlikte futbolcu hoca arasındaki ilişkileri kurar. Eskiden bu işi yapan babacan hocalarımız vardı. Şimdi onların yaptığı işi menajerler üstlendi ve teknik adamları rahatlattı. Bunun sonucunda teknik direktöre düşen sahada takımı en iyi şekilde yönetmek kalıyor. Tamamen menajerliğin sayesinde bu duruma geldi. Ama bana göre transferi de bu sistemde yaparsanız başarı daha fazla olur. Teknik adam takımını bırakıp oyuncu izlemeye gidemiyor ama menajer seçeceği adamı rahatlıkla izlediği için hiçbir zaman hata yapmıyor. Ben 150 bin dolara Anderson gibi bir adamı alıyorsam ve G.Birliği ona 1 milyon dolar bonservis bedeli öneriyorsa ortada bir başarı vardır. Bütçe daha da artarsa ben de ona göre daha kaliteli oyuncuyu getiririm. Şu anda maliyetleri 400500 bin doları bulan beğendiğim birçok futbolcu var. Yani menajer her takımda olmalı ve transferlerden takımın içindeki bütün sorunlara dek ilgilenebilmeli. İlk yarıda 22 puan Son zamanlarda Türk futbolu bir düşüş yaşıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz? Türkiye’de futbol maalesef geriye gidiyor. Bir kere sokak futbolunu öldürdük, gençlerin oynayacağı alanları çok kısıtladık. Ayrıca mahalle aralarında oynanan futbol da bitti. Çünkü artık anneler çocuklarını sokağa kolay kolay çıkartmıyor. Burada belediyelere, okullardaki müdürlere ve dolayısıyla da Milli Eğitim Bakanlığı’na büyük iş düşüyor. Mehmet Aurelio’nun Türk yapılıp ulusal takımda oynatılması birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Sizin bu konudaki görüşleriniz nedir? Bunu tamamen talihsizlik olarak görüyorum. Ancak Türkiye’nin gerçekten ön libero eksiği var ve Mehmet Aurelio da bu mevkiideki en iyi oyunculardan biri... Şu anda takımımda olmasını istediğim adamların da başında geliyor. Ama ortada 20 milyon Türk gencine yapılan bir haksızlık var. Ligde ve Fortis Türkiye Kupası’nda kısa vadedeki hedefleriniz nelerdir? İlk yarının bitimine dek 22 puanı hedeflemiş durumdayız. Bu hedefimize ulaştığımızda Süper Lig’de kalma adına büyük avantaj elde edeceğiz. Fortis Türkiye Kupası’yla ilgili çok fazla düşüncemiz yok. 9