24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 TOPLUM MICHEL FOUCAULT, iktidar ve direnişten söz ederken önceliği direnişe veriyor. Homoseksüelliğin sorun haline gelmesini ise dostluk ilişkilerinin bozulduğu 18. yüzyıla bağlıyor. CUMHURİYET DERGİ Cinsiyet yazgı değildır ostluğun çok önemli bir toplumsal ilişki olduğunu savunan Michel Foucault, homoseksüelliğin de dostluk ilişkilerinin bozulduğu 18. yüzyıldan itibaren sorun olduğunu anlatıyor. Ayrıntı Yayınları tarafindan yayımlanan " tktidann Gözü " isimli kitabında yer alan 1978'de yayımlanmış röportajında, iktidar ilişkilerine de değiniyor ve"Eğerdirenişolmasaydı, iktidar ilişkileriolmazdı"diyor. Kitaplarınızda cinsel özgürlüğün, kişinin kendisini ve arzusunu ilgilendiren gizli hakikatlerin gün ışığına çıkarılmasından ziyade arzunun tanımlanma ve inşa siirecinin bir unsııru olduğunu telkin ediyorsunuz. Bu ayrımın pratik içerimleri nelerdir? Demek istediğim şudur, bence, homoseksüel hareket günümüzde bir bilimden ya da cinselliğin ne olduğuna dair bilimsel (ya da sözüm ona bilimsel) bir bilgiden çok bir yaşama sanatına ihtiyaç duymaktadır. Cinsellik davranışlarımızın, bu dünyada sahip olduğumuz özgürlüğün parçasıdır. Cinsellik bizim kendi kendimize yarattığımız bir şeydir: Arzumuzun gizli bir yanının keşfınden çok bizim kendi yaratımızdır. Arzularımızla, arzular yoluyla yeni ilişki, yeni aşk ve yeni yaratı biçimlerinin oluştuğunu anlamamız gerek. Cinsiyet bir yazgı değildir; yaratıcı bir yaşama girme olanağıdır. Gay kimliklerimizi yeniden onaylatmakla yetinmek yerine, gay olrnayı denememiz gerektiğini söylediğinizde vardığıntz sonuçbuaslında. Evet, doğru. Homoseksüel olduğumuzu keşfetmek zorunda değilız. Ne de bunun ne anlama geldiğini keşfetmek zorundayız. Çok doğru. Daha doğrusu, gay yaşam tarzıyaratmahyiz. Birgayoluş. Bu da sınırsız bir şey, değil mi ? Evet, elbette. tnsanların cinsel özgürlüklerini hissedişlerinin farklı tarzları kendi sanat eserlerini yaratış tarzları incelendiğinde, günümüzde bildiğimiz anlamıyla cinselliğin, toplumumuzunveçağımızınen üretken kaynaklanndan biri olduğunu saptamadan edemeyiz. Bana gelince, ben, cinselliği diğer yönde anlamamız gerektiği kanısındayım: Insanlar, cinselliğin yaratıcı kültürel yaşamın sırrını oluşturduğu kanısındalar; aslında, günümüzde bizim içın, daha ziyade cinsel tercihlerimizin kisvesi altında yeni bir kültürel yaşam inşa etme zorunluluğuna dahil olmuş bir süreçtir. Pratikte, sırrın gün ışığına çıkanlması teşebbiisünün sonuçlarından biri, homoseksüel hareketin, cinsellikle ilintili yurttaşlık ya da insanlık hakları talebinden öteye gidemediğidir. Bunun anlamı, cinsel özgürleşmenin cinsel bir hoşgörü gerekliliği düzeyinde kalmış olmasıdır. Evet, ama bu desteklenmesi gereken bir yandır. Birbıreyiçin.öncelikle, kendi cinselliğini seçme imkânı ve hakkı olması önemlidir. Cinsellikle ilgili birey hakları önemlidir, buna saygı gösterilmeyen birçok yer hâlâ vardır. Bu sorunları, şu anda, çözümlenmiş kabul etmemek gerekir. Yetmişliyıllarınbaşindagerçekbirözgürleşmehareketinın var oldıığu tamamen doğrudur. Bu süreç, hem durum açısından hem de zihniyetler açısından çok yararlı oldu, ama durum kesin anlamda istikrara kavuşmadı. Sanıyorum, hâlâ bir adım ileri gitmek zorundayız. Bu istikrarın unsurlarından birinin toplumda yeni yaşam biçimleri, ilişki, dostluk biçimleri, sanat, kültür, cinsel, etik vesiyasi tercihlerimiz aracılığıyla oluşacak yeni biçimler yaratmak olacağı kanısındayım. Yalnızcakendimizi savunmakla kalmamalıyız, aynı zamanda kendimizi olumlamahyız, yalnızca kimlik olarak değil, yaratıcı güç olarak da olumlamalıyız. Sizin söylediklerinizdeki birçok şey, örneğin, kendi dilini ve kendi kültürünü yaratmak isteyen feminist hareketin teşebbüslerini hatırlatıyor. Evet, ama kendi kültürümüzü yaratmamızgerektiğindenemindeğilim. Bir kültür yaratmalıyız. Kültürel yaratılargerçekleştirmeliyiz. Ama burada kimlik sorunuyla karşılaşıyoruz. Bu yaratıları meydana getirmek için ne yapmamız gerektiğini ve bu yaratıların hangi biçimler alacağını bilmiyorum. Örneğin, homoseksüellerden beklenebilecek en iyi edebi yaratılann homoseksüel romanlarolacağından emin değilim. tktidann yalnızca olumsuz bir güç olmadığını, aynı zamanda üretici bir güç de olduğunu; iktidarın her zaman burada olduğunu; iktidarın olduğu yerde direnişin de olduğunu; ve direnişin asla iktidar karşısında dışsallık konumunda olmadığım yazıyorsunuz. Eğer durum buysa, her zaman Michel Foucault "Cinsellik bizim kendi kendimize yarattığımız bir şeydir" diypr.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle