25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8HAZÎRAN2003.SAYI898 KAPAK Ahırkapı Küçük Roman Orkestrası'nın yirmi üyesinin yaşı 4 ile 17 arasında değişiyor. Onlar mesleklerini seçmiş gibi görünseler de müzik diyenler konservatuvara gidecek, okuyacak olanlar üniversiteye... Bu yüzden gelen iş teklifleri geri çevriliyor... ka çalıyor, şimdilerdeki enstrümanı bendir. "Babam hoşlandı beni izlemekten" diyor Hıdrellezgecesini anımsarken. Belli ki, mahalle halkı da memnun grubun kurulmasından. Hem çocuklar güvendikleri biriyle çalışıyorlar, hem de hepsınin aklına düşmüş, ne yapıp edip konservatuvara girmek. Klarnetçi Recep, bu işi meslek olarak yapmanın tek yolunun konservatuvar olduğunun farkında. " Kumkapı'dakiler gibi olmak istemiyoruz" diyor "Onlar notabilmezler, sadece kulaktan çalarlar, sokak çalgıcısı olmak öyle bir şey işte, biz istemiyoruz onlar gibi olmak"... Ahırkapı Küçük Roman Orkestrası, Hıdrellez'den sonra gelen tekliflerden sadece Hülya Avşar Şov'u kabul etmiş. Pire Mehmet çocuklann asla çalıştmlmayacağını söylüyor; "Sahneye çıkmayacaklar, Hıdrellez özel bir durıımdıı, para da "Ne zaman başladığınız önemli değil, önemli olan içinizde olması, 4 yaşında da başlasanız, 44 yaşında da, yeteneğiniz varsa, yaparsınız, yoksa 50 yd çalsanız da bir şey olmaz..." diyor. Recep, günde altı saat prova yapıyor, Vasil Salias dinliyor bol bol, bir de Makedon Papazov'u. En çok istediği, Abanoz bir klarneti olması, "Abanozlar ağaç oldugu için daha çok ton çıkarıyor, ama 45 milyarı gözden çıkartmak lazım..." diye bu isteğinin yerine gelmesinin zorluğuna değiniyor. Recep bir yandan da, bu ay içinde Iş Sanat'a geleceğini duyduğu Vasil Saliaskonseri için para biriktirmeye çalışıyor. " En az 2ü milyon olurherhalde, ama gitmeliyim, bulacağız artık bir şekilde..." diyor, kararlılıkla... Başkemancı Yunus Uçar 15 yaşında. Geçen sene konservatuvar sınavlarını denemiş, olmamış... Dört yaşından beri darbuka, lOyaşındanberidekemançalıyor. Babasından öğrenmiş kemanı, günde en azbeş saat nota çalışıyor. Şimdilerde Küçük Roman'ın provalarının dışında hem Çemberlitaş Kubbealtı Cemiyeti'negidiyor, hem de Arya Güzel Sanatlar Okulu'na. "HemDoğuyu,hemBarıyıöğrcniyorum, zaten bu iş notasız, eğitimsiz olmaz, keman dünyanın en zor enstrümanı." diyen Yunus'un idolü, lbrahim Tatlıses'in baş kemancısı Murat Sakaryalı. "Ama, kimsenin arkasında çalmak önemli değil" diye ekliyor "Ben tek başıma kendimi dinleteceğim günleri düşlüyorum." OGUN.SAHNEDE... Ahırkapı Küçük Roman Orkestrası'nın minikleri, Hıdrellez'de sahneye çıktıklarıgünüunutamıyorlar. 10 yaşındaki Emir Demirdöğen, darbuka ile başlamış, şimdilerde tef çalıyor. Pire Mehmet'in torunu. Hıdrellez gecesi sahneye çıkmalarını anlatıyor: "Çok heyecanlandım, çok kalabahktı çiinkü, annem de biraz ağladı, gözleri dolduyani..." 10 yaşındaki Emrullah Görgülü ise kanun ve darbuka çalıyor. Ailenin kanunisi ise aynı zamanda Büyiik Roman'ın solisti olan babası. "Babam aldı kanunumu, o öğretiyor, ama ben konservatuara gitmek istiyorum " diye anlatıyor kendisi için biçtiği geleceği vedüşlerini: "Sellam veLaço Tayfa dinliyorum. I lülya Avşar'ın arkasında kanıın çalmak istiyorum "... Yunus Varış, ilkokul üçüncü sınıf'a gidiyor, 10 yaşında. Üç yaşından beri davul çalıyor, şimdilerde darbukaya geçmiş. Eminem ve Tziano Ferro dinliyor. Sahnede olmak onu heyecanlandırmış, ama asıl aklında kalan ekip olarak kon uk oldukları Hülya Avşar Şov. Küçük Roman Orkestrası, Hıdrellez'den beri teklif üzerine teklif alıyor. Katıldıkları şov programında, grubun şefi 10 yaşındaki Seyit, Hülya Avşar'dan teklif almış. Seyit'i daha önce de Petek Dinçöz'ün dizisi için aramışlar. Ama babası izin vermemiş. "Okulu bitirmeden istemiyor babamlar. Aslında ben başlarda istedim, ama sonra derslerin daha D E R G İ D E N 1 fereih ArAlı yaşamını yitirdiği için bugün bütün Pazar dergileri mahzun... Başkemancı Yunus Uçar (solda) ve klarnetçi Recep... Once okuyacak, sonra çalacak... Grubun şefı 10 yaşıdaki Seyit... Seyit 4 yaşından beri çalıyor "sevgilim" dediği darbukayı... önemli olduğuna karar verdim." diye açıklıyorbu izin vermemenin arkasındaki nedeni. Seyit, dört yaşından beri çalıyor "sevgilim" dediği darbukayı.lyi darbuka nasıl çalınır? " Ellerın kısa olması lazım " diyor Seyit" Babam öğretti bana sazı, şarkıları zaten duyuyordum. Baktık buralara kadar gelmişız. Ama şımdiden kendimi bir şey olarak görmem mümkün değil, ben büyüyünce darbukacı olacağım". En beğendiği isim Mısırlı Ahmet, en çok istediği de meşhur olmak, ama Mısırlı Ahmet gibi iyi çalarak. Aileler çocukların erken yaşta, üstelik yetenekli oldukları bu alanda mesleği başlatmalarından hoşnut. Ancak hepsinin tek şartı var: Eğer müzik yapacaklarsa konservatuvara gidecekler, yok müzik bir hobi olarak kalacaksa, mutlaka bir üniversitedeokunulacak... 13 yaşındaki Nemci Baykan beş yaşından beri darbualmadılar, Armada Oteli'nin sahibi Kasım Bey sağ olsun, hepsine birer saat ve tshirt hediye etti o kadar. Öyle sağda, solda yazıldığı gibi geceleri ekstralara falan da gitmiyorlar, gidemezler zaten, önce okul... Okullarınıbitirirler, üniversiteden mezun olurlar, sonra ne isterlerse yaparlar, el kadar çocukları sokmayız biz o piyasaya..." Pire Mehmet, uzun yıllarmüzik piyasasında çalıştıktan sonra, şimdilerde çocııklara şeflik yapmaktan çok memnun. "Çokhuzurluyumonlarla.Sigaramyok, içkim yok, çocuklarla çok keyifleniyorum,gençleştiriyorlar beni. "diyor. Ahırkapı'da bugünlerde çok mutlu bir grup çocuk var, iyi müzik yaptıklarını bilen ve yaptıklan beğenilen... Ve sadece bu işineğitiminialmayıhedefleyen...Kendi deyimleriyle "Şirinler" gibiler.başlarında Şirin Babaları Pire Mehmet ile.. • Dergimiz bir süredir Ankara'da basılıyor. Biz de baskıda bulunamıyoruz. Ankara'daki bilgisayarlarla bizimkiler arasında çıkan uyuşmazlıkları ancak iş işten geçtikten sonra anlıyoruz. Geçen hafta, matbaacı arkadaşlar, "Ruhi'nin Sazı" başlıklı yazımızdaki eksik harfleri görünce bir muziplik yaptığımızı düşünmüş olmalılar... Halbuki, Ankara'daki makineler bizim harfleri tanıyamamış, başlık da bu yüzden bilmece gibi çıkmıştı. BozukJuk nedeniyle özür diliyoruz. Acaba yazıyı okumuş muydunuz? M. Halim Spatar'ın 1952 tevkifatını anlattığı anıların en çarpıcı noktası Ruhi Su için cezaevinde imal edilen sazdı. Koğuştakilerden Faik Şekeroğlu, alaturka tuvaleti hamama çevirmek için "icat edilen" tahta ızgaradan Ruhi Su'ya saz yapmayı becermişti. Halim Spatar bu saz ustası koğuş arkadaşından bir daha haber alamamıştı. Dergi yayımlanınca haberler gelmeye başladı. Faik Şekeroğlu'nu tanıyanlar, saz ustasının hayatta olduğunu ve Bolu'da oturduğunu haber verdiler. Spatar'ın gazeteci kızı Deniz Spatar, Şekeroğlu'nu ziyaret edip bir de söyleşi yapmaya söz verdi. Bu haftaki dergimizden müzik sesi yükseliyor. Borusan ve Ahırkapı orkestraları ile müzık'i bir Pazar diliyoruz. tPEK ÇALIŞLAR cumdergi@cutnhuriyet.com.tr CUMHURÎYETDERGt İMTÎYAZ SAHİBİ: YEDİMAYIS HABER AJANSIBASIN VE YAYINCILIK AŞ ADINA İLHAN SELÇUK • SORUMLU MÜDÜR: MEHMETSUCU • YAYIN YÖNETMENİ: tPEK ÇALIŞLAR • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SAN. VE TİC. AŞ MATBAASI ESENBOĞA YOLU 13. KM. PURSAKLAR/ANKARA • İDARE MERKEZİ: TÜRKOCAĞICAD. NO: 3941CAĞALOĞLU, 34334 tSTANBUL. TEL: (0212) 512 05 05 • REKLAMPUBLİMEDÎA KAPAK FOTOĞRAFI: ERHAN KEMAL ÖZMEN RENKLENDlRME: SÜLEYMAN ABAY â
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle