Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 HAZÎRAN 2003. SAYI901 ticilikten ceza almıştık... Sempatizan olanü anlatıyor, ruhsat sahibinin dükkânda rak bir tek arkadaş vardı, hepimize aynı şaolmamasının üçbeş günlük dükkân kakayı yapardı: Senin kitlen olmayacağım... patmalarla cezalandırtldığını söylüyor. Yani, böyle bir yargılama olur mu?" Kendisini politikadan kopartmayan Dinlemez CHP'den teklif almış... DuruSeza Mis, salıverilince iş aramamış, çünmunu, yasağını hatırlatmış, ama teklifi gekü bulamayacağınınfarkındaymış. "Detirenler, bu sorunun "atama" ile çözülecenemek sadece zaman kaybına ve sinir yıpğini söylemişler. Çözmüşler de, Dinlemez, ranmasına neden olurdu" diyor "Bugün CHPBakırköyilçeyönetiminegirmiş.Bir deherhangibirözelişe başvursansabıka kaydın önüne çıkıyor. Bunun kamu görev süre çalışmış, özellikle de gençlerle. Parti içi hizipleşme devreye girmiş ve admı kenlerinden men olarak değil, hayattan men dinde saklı tuttuğu, bugünün "önemli olarak algılanması lazım. Yaşamda da gerçekten güçlü bir kişilikle, güçlü bir çabay şahsiyet"lerinden biri tarafından Vural Savaş'a şikâyet edilmiş. Savaş genel merkezi la, yine de diğerlerinden on kat, yüz kat dabilgilendirmiş. . "Bak"denmişkendisine ha fazlaemek vererek ayakta kalabilirsin." parti yönetimince "parti bu yüzden kapaSeza Mis, cezaevinde evlenmiş eşiyle, nabilir, seni ihraç etmemiz lazım ". Kol kıama devlet onun iradesine güvenmediği rılır yen içinde kalır misali "tamam" deiçin ancak abisinin onayıyla evlilik geçerli sayılmış. Çünkü TCK'nin 3 3. maddesi, ce miş. za süresi içinde boşanma ve evlenme gibi HavaIş Sendikası'ndan birini emsal hakların kullanılmasını engelliyor, evlengöstererek dava açmış ve mahkeme karamek için de, boşanmak için de vasi gerekirıyla ruhsat hakkını almış Dinlemez. Pasayor. Aynı madde, hükümlü anne ve baba port da kullanıyor ama yasakları hâlâ bünın mal ve para yönetimini, babalık hakkı tün ağırlığı ile üzerinde hissediyor... Bir arile kocalık sıf atlarını da yasaklıyor. kadaşlarından söz ediyor, kendisi gibi yaBuyasaklarolmasaydı... Seza Mis, neyinasılyaşayabileceğini yanıdıyor: CENGtZ " Derneklerde komisyonlarda çalıDİNLEMEZ: şıyorum, yönetimde daha aktif ol Salıverilince mak isterdim. Diyelim, basın yayında ruhsatı üzerime çalışıyorum, yine daha aktif olmak, alayım dedim, ne bileyim yazı işleri müdürü olmak sabıka kaydım isterdim." olduğu için Bir başka yasaklı, Cengiz Dinlevermediler... mez, iki kez kamu haklarından men edilmiş, biri 12 Mart'ta, diğeri 12 Eylül'de. 1974 affı, cezanın bütün sonuçlarını süpürünce, yaşamına bir süreliğine de olsa yasaksız devam etmiş... Daha doğrusu böyle olduğunu sanmış, çünkü daha sonra karşısına diğerleriylebirliktebucezasıdaçıkaSEZA MtS nlmış. 1979 Nisanı'nda askere gitHORUZ: miş, iktisat mezunu olarak, asteğmen Daha aktif sıfatıyla... Evi basıldığında kızı üç ayolmak, ne lıkmış, karısının gozaltına alındığınbileyim dan, işkence gördüğünden 36 gün yazıişleri sonra haberdar olmuş... Işkencede müdürü olmak kendi memesinden akan sütü içerek isterdim... ayakta kalabilmiş karısı, aynı hücreyi paylaştığı diğer kadın tutukluyu da sütüylebeslemiş... saklı, oğlununkaymakam olduğunu, ama babasının geçmişi nedeniyle atamasının Cengiz Dinlemez birliğinden alınıp Davutpaşa Kışlası'na gotürulmüş, bir buçuk yapılmadığını,şimdibirkahvedeçalıştığını... iki yd sonra salıverilmiş. 7 8 ay dışarda kalPeşine düşmedikçe yasaklar kalmıyor, miş, cezası kesinleşince kaçağa düşmüş, aksine kuşaklara yayılıyor... Bir örnek de ama yakalanmış... Dıijarıda olduğu bu kısa Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın sürede önce askere almışlar, ama görevsiz TBMM'de Jandarma Teşkilat, Görev ve ve silahsız. Bir süre sonra da tezkeresini Yetkileri Kanunu'na bir Madde Eklenmevermişler. Geçim derdine düşmüş sonra, sine Dair Kanun Tasarısı üzerine, 3 Nisan ne iş yapabileceğine bakmış, yakınların2003'teyaptığı konuşmadan: dan birinin önerisiyle bir birahane açmış: ".. .Bakın, bir örnek vermek istiyorum si"Ben içkiden ralan anlamam, içen biri ze, geçenlerde, burada Beytepe Jandarma dedeğilim, ama tamam dedik işte. Bu araOkulu'ndaokuyanDenizli'ninÇivrililçeda kaçak durumundayım, ruhsatı babasinden Evrim Cindemir adlı bir çocuk, ikı mın üzerine aldık. Sonra da yakalandım. yıllık yüksek okulu bitirmiş, savcılıktan saBen yokken akrabalarım işletti birahanebıkası olmadığın a ilişkin belgesini, kaydıyi, salıverilince ruhsatı üzerime alayım denı almış, gelmiş ve sekiz aydır burada başadim ama sabıka kaydım olduğu için karıyla okuyor, üç ay sonra da okulu bitiremuya ait bir işyeri çalıştıramayacağım söycektir. Güvenlik soruşturmasını geçemelendi." diği düşüncesiyle sekiz ay sonra bu arkaBabasmın ruhsatıyla birahaneyi açık daşın ilişiği kesildi. Babasıbiröğretmendi, tutmuş Dinlemez, ama zabıta ya da vergi bir öğretmen kardeşi var, onun da mahkekontrollerinde ruhsat sahibinin dükkânda meden hiçbir cezası yok, yalnız yasaların olmasının istenmesi hep bir sorun çıkartanıdığı öğretmen sendikalarına üye... " • mış... Bugün de bu uygulamanın sürdüğü Maviyi soldurmayalım MÜŞERREF HEKİMOĞLU üyükelçi Daver Darende'nin tramvaylarını anımsıyor musunuz? Tünel'den Beyoğlu'na uzanan rayda şenlik havasında kırmızı tramvaylar, salkım salkım yolcular. Tramvaydan indiler başka bir yolculuğa başladılar, Istiklal Caddesi'nden Taksim'e uzandılar. Kırmızı tramvaylar maviye boyandı sonra. Beyoğlu'ndan Boğaz kıyılarına taşındı. Mavi teknelerle denize açılarak mavi şarkılar söylüyor, sevinçle selamlıyorlar kıyıları. Daver Darende'nin fırçası sevdalı yolcular gibi. Boğaz sularında özlemi güzel taşıyor. Mavi bir kucaklaşmayı yaşatıyor dalgalarda. Resimsever dostlarımın son modası mavi tekneler. Ancak belli fırçalar yansıtıyor mavi özlemini. Özür dilerim, hepsi değil, mavi sevdayı güzel hissedenler. Renkler ve fırçalar güzel kucaklaşıyor, dahası solmadan söylüyorlar denizin şarkısını. Daver Darende son resimlerini yeni bir sergiyle sunacak yakın günlerde. Geçen akşam buluştuk, konuştuk bir süre. Sanatçı dostlarımla söyleşmeyi çok seviyorum. Daldan dala, dalgadan dalgaya boyutlanıyor sözler. Son buluşmada Mehmet Ulusoy da geldi giındeme. Tiyatrodaki yerini anlatmak için kitaplar yetmez. Bu renk sevdasına Muhsin Ertuğrul'u tanık gösteriyor bu kez. 21 Nisan 1977 tarihli bir mektup var. Güzel bir tanıklık. Kısa bir haber ya da bir tasarımı ışığa getiriyor. Yeni boyutlara kavuşuyor çizgiler. Mehmet Ulusoy, Muhsin Ertuğrul'un yazdığı mektubu hiç ayırrhıyor yanından, dahası sıkıntıh zamanlarında dostlarına da yansıtıyor. Muhsin Ertuğrul, "oyundan sonra beraber geçen saatlerimizde şöyle başbaşa verip de oyun üzerinde bir kelime bile konuşmadık. Oysa sahneye konuş hakkında seni candan kutlamak, çizgine yazdan kitabı sunmak isterdim", diyor mektubunda. Okurlarım biliyor, tüm güzellikleri sevdiklerimle paylaşarak yaşarım ben. Muhsin Ertuğrul ile Mehmet Ulusoy'un karşılaşması da böyle bir olay. Aklımdan geçmeyenler kalemime yansıyor, kâğıda geçiyor çoğu kez. Bu mektubu sizin de okumanızı istedim. Bilmediğiniz olayları birkaç satır ne güzel gündeme getiriyor kimi zaman. Daver Darende güzel bir olay sundu belleğime. Nâzım Hikmet'i, Muhsin Ertuğrul'u ya da ünlü Amerikalı yönetmen Robert Wildon'u, ünlü Fransız tiyatro eleştirmeni Dennis Bablet'in Ulusoy'la ilgili sözlerini duyurdu, ben de sevindim, bilgilendim. Mehmet Ulusoy'a teşekkür ediyorum, elbet Daver Darende'ye de. Hayal gücüm gelişiyor bu olaylarla. Muhsin Ertuğrul, "Strasbourg'dan ayrıldığım için kendimi suçlu hissediyorum. O gece sana söylemediklerimi Beklan'a (Algan) yazdığım mektupta dile getirdim. Ama asıl söylenmesi gereken kişiye hiçbir övgüde bulunmadım. Gerçekte her övgü sözcüğü senin başarından o kadar cdız kalacaktı ki, söylenmesine alışılmış cümlelerin topu yavan kaçacak, başanyla diktiğin anıtı küçültecek, değerini ucuzlatacak, beni de yerin dibine sokacaktı! Tebrik ederim Mehmet demek kadar gülünç bir söz düşünemiyorum. Başarın o derece erişilmez, o denli inanılmaz ki, böyle bir yapıtın karşısında insan ancak susar ve çarpılır. Olsa olsa Rodin'in Penseur'ü gibi donar ve düşünür. Senin arkadaşların da olsa olsa senin gibi helal süt emmişler ki, senin çevrende inançlı olarak toplanmışlar. Yoksa böyle bir sevgi anıtını inançsızlar yaratamazdı. Başta Arlette Bonnard olmak üzere hepsini en büyüğünden en küçüğüne kadar ayrı ayrı öpmek isterdim. Apışıp kalmaktan öpmeyi bile unuttum o gece" diyor mektubunda. Bir süredir Darende'nin mavi teknesiyle dolaşıyorum mavi sularda, mavi kıyılarda, yaz çiçekleri gibi açan dalgalara sevinçle sesleniyorum. Kimi fırçalar giderek boyutlanan maviler, yeşillerle rengini daha çok yansıtıyor mavi teknede. Güzel bir rüya gibi yerleşiyor belleğime. Gelin mavi bir yolculuk yapalım. Mavi öpücüklerle sarılalım dünyaya. Maviyi soldurmayalım.•