Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 H A Z Î M N 2003. SAYI901 HUKUK 5 oyunlarla dolu. Yüzlerine vurduğum zaman itici gelebiliyorum insanlara. Çünkü onların diliylekarşılık vermiyorum. Belki sivri taraflarımı törpülemem gerekiyor, bilemiyorum öyle mi olmak gerek? Aslında hayatla çok haşır neşir biri değilim. Bu kadar sorun varken yaşamda, sahte bir güler yüzlülük doğru gelmiyor. Neleri dinleyerek başladın miiziğe? Açıkçası çocukken, yani Almanya'dayken pek Türkçe sözlü müzik dinlemezdim. Orada ne çalınıyorsa, o zamanın moda olan şarkıları neyse onları dinlerdik. Ama rock müzik de dinlerdim. Hatta işe anne karntnda Pink Floyd, dinleyerek başlamışım. Annen Pink Floyd mu dinlerdi? Ablamın Alman arkadaşlan geldiğinde çalarlarmış. Sonra ablam da evde sürekli rock dinlemeye başlayınca, o psychedelic (rock müzikte bir biçim) hava annemin de hoşuna gitmiş. Kimbilir annemin içinde ne fırtınalarkopuyordu? Dolayısıyla sekiz dokuz yaşlarında ben de Pink Floyd'u dinlerdim. Yaşım ilerledikçe Doors, Led Zeppelin gibi bir çok isim de girdi dünyama. tlk albümün rock formatındaydı. Sesinin rengi de, tavrın da rock miiziğe çok uygun. Neden devam ettirmedin ? Evet ilk albümüm rock formatlıydı. tçinde Neşet Ertaş'a ait" Kendim Ettim, Kendim Buldum" adlı türkü de vardı. Aslında benim özüm rock'tır. O tarz bir yaşamı seviyorum. Anarşist bir ruhum da var. Amagerçekbildiğim, anladığım rock müziğini yapmama olanak yok. Çünkü yapacağım müzik oldukça sert olacaktır. Busertliktebiralbümü.bugünküşartlarda plak firmalanna kabul ettirmek de çok kolay değil. Yine de her albümde bir iki şarkı rock formatında oluyor. Aslında yaptığım şarkılar, şu anki pop müzik kategorisine girmiyor. Tavrım ve tarzım bugün yapılan pop müziktcn biraz daha farklı. Şu anda kendimi kabul ettirme mücadelesiveriyorum.Oyüzdenistediğim müziğin ancak yüzde ellisini yapıyorum. O beklediğim yere geldiğimde, ideallerimi gerçekleştirme zamanı da gelecektir. tstanbul'a geldikten sonra neler oldu. Yani müzikal yolculuğunu soruyorum. Liseyi bitirdikten sonra, üç yıl Istanbul Teknik Üniversitesi'nde şan ve solfej dersleri aldım. Daha sonra Grup Gündoğarken ve Zuhal Olcay'a vokalistlik yaptım. Tabii bu arada başka bir grubıım da vardı. Rock tarzında şarkılar söylüyorduk. O grupla çalarken, 1999 yılında ilk albümümüçıkardım.Bugünleregeldik. BakveSöyleadlı şarkında "mutluluk farklı, bir tek aşk aynı" diyorsun. Nedir aşktaki aynı giden şeyler? Mutluluk herkesegöre değişir.görecelidir. Aşk ise değişmez, hep aynıdır. Harbi bir aşk yaşadığında, bir süre sonra o aşk tek yönüyle, yani tutsak edici yanıyla yaşanıyor. Çünkü bir ilişkiyi yürütmek adına kişiliğinden, kendinden ödün veriyorsun. Bir anlamda karşındaki insana göre yaşıyorsun. Bu her ilişki için geçerli olan bir şey. Aşk böyle bir şeydir, bile bile tutsaklıktır.# dendur66@hotmail.com Onceki Adalet Bakanı öneriyor: Kadınerkek eşitliği anayasaya yazılmalı. Prof. Dr. AYSEL ÇELİKEL Çağdaş dünyada kadınların yasal ve olgusal konumu, uygarlığın göstergelerinden biri olarak kabul edilmektedir.Toplumun kadma bakış açısı o toplumun kültürel yapısının ifadesi olarak yasaların düzenlenmesinde etkili olmaktadır. Tarih boyunca kültürü oluşturan politikaların ekseninde kadın yer almıştır. Dinler, kadınların yaşam biçimi, giyimi, toplumsal ve kişisel haklannın sınırlarının tespitinde belirleyici rol oynamıştır.Bu gün de etkileyici durumdadır. Kadınlar farklı kültürleresahipolsalar dahi, ortak özellik, ataerkil bir kültürün etkisindeyaşamalarıolmamalıdır. Bukültüre damgasını vuran, kadınların bağımlılığıveikincilkonumudur. Kadınların karşı çıktıkları ve mücadele ettikleri sorunların büyük bir bölümü olan, kadınların ailede, toplumda, iş yaşamında ve siyasette cüne katılan kadınların yüzde 75'i okumazyazmaz yada ilkokul düzeyindedir. Kadınlann yüzde 12 'si hâlâ tarımda çalışmaktadır. Sosyal güvenceleriyoktur. Eğitim ve çalışma yaşamındaki bu ayrımcılıklara ilave olarak, kadınlar biyolojik konumları itibarıyla ağır insan hakları ihlalleri ile karşı karşıyadırlar.Türk Ceza Kanununun çağdışıhükümlerini kaldırmak amacı ile hazırlanmış olan ve halen TBMM Adalet Komisyonu'nda bulunan yeni tasarı da aynı zihniyetin ürünüdür. Töre cinayetleri ve cinsel sııçlar ile ilgili yeni düzenlemeler tasarıdan çıkarılarak eski hale getirilmiş, bu haliyle ne yazık ki kadınların insan haklanna ağır bir darbe indirilmiştir. Aile mahremiyetine karışmamak gerekçesiyle insan hakları yok sayılmıştır. Böyle bir değerlendirmeninkabulü mümkün değildir. insan Hakları Hukuku'nun uluslarüstü bir nitelik kazanması, kadınların doğuştan sahip oldukları insan haklarının savunulması bilincini yaratmıştır.Bu bilincin yasalann öncü ve dinamik gücü ile yaşama geçirileceği bir sürecin başlangıcındayız diye düşünüyorum. " Kadınerkek eşitliği ve ayırımcılık yasağı insan hakları hukııkunıın gereği ve temel öğesidir. Olmazsa olmaz koşuludur." Uluslararası insan hakları belgelerinde açıkça belirtilen bu ilkeler Türkiye için de bağlayıcıdır.Kadınlann tüm yaşam ilişkilerinde ve ayrıca biyolojik konumları nedeniyle sahip oldukları tüm hakların tanınması ve kullanılması yalnızbireysel değil, daha da önemlisi toplumun geleceğini doğrudan etkileyen sonuçlar doğuracaktır. Anayasamızın 10. maddesi, herkesindil,ırk,din,cinsiyet,siyasi düşünce v.b. nedenlerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu bildirmektedir. Maddede cinsiyet eşitliğinin insanın kazandığı diğer niteliklerle birlikte yer alması, olgusal eşitlik için eşit fırsatların sağlanmasında yeterli olamamıştır. Cinsler arası eşitlik, kanun önündeki eşitlikten farklı bir olgudur. Genel eşitlik ilkesine ilave ki rolleri, daha açık ifade ile görev ayrımı olarak devletin yapmasıgerekenleri oldutoplumunkültür yapısının ürünüdür. Kağu açıktır. Bu nedenle 10. maddeye aşağıdınlar da bir ölçüde bu kültürü benimsedaki fıkranın eklenmesi insan hakları humişler ve taraf olmuşlardır. kukuna uygun bir düzenleme olacaktır. Ulkelerin gelişmişlik düzeylerinin belir"Kadınlar ve erkekler eşittir. Devlet lenmesinde ekonomik ve sosyal göstergeözellikle ailede, eğitimde, siyasette ve çaler yanında özellikle toplumun eğitim ve lışma yaşamında eşit hakları gerçekleştirsağlık düzeyi baş rol oynamaktadır. BM Insani Kalkınma endeksi 2001 'e göre Tür mck için gerekli önlemleri alır." kiyekendikategorisinde39'uncu,dünya Devletin alacağı önlemler geçici ve eşitsıralamasında85'incidir.Türkiye'nin geliği sağlayıcı önlemlerdir. Bu önlemlerin lişmişlik düzeyini yükseltememesinde kaeşitlik ilkesine aykırı olmayacağı uluslaradınların ekonomik ve sosyal yaşamın içinrasıhukuktakabuledilmektedir. Böylebir de yer alamamaları önemli etken olarak Anayasal düzenleme, demokratik ve insan görülmektedir. hakları hukukunu esas alan yasal değişikliklere hukuksal dayanak oluşturacaktır. Kadınlarımızın yüzde 20'si hâlâ okur TBMM'nin insan hakları yönündeki çalışyazar değildir. Ilköğretim mezunu erkekmalarının kadınların toplumdaki konumlerin oranı yüzde 43.6 iken kadınlarda bu larını yükseltecek biçimde gelişmesi laik oran yüzde 26.6'yadüşmektedir. Ayrımcılık lise düzeyinde de devam etmekte olup , ve demokrat Türkiye'nin onuru olacaktır. bu oran erkekler lehine olarak yüzde 16 ve Bu onuru toplum olarak taşımak hakkımızdır. • yüzde9'dur. (DlE2000yılı verileri). tşgü