Katalog

rrrrnTnTTTTTrnTTTTTTTTTTTTTTTT'n dasena@turk.net bunlan da 15 gün oturmak için yapıyorlar. Neyse... Atıksu tesisinin açılışına bu kadar sevinince Avrupa normlan içindeki yerimizi ne zaman nasıl alacağız sorusu insanın kafasına takılıyor. Tamam geç olmuş ama başlamışız ancak, çabuk olmamız gerekiyor. Herkesin iyi niyetli politikacılara, bürokratlara, idarecilere el uzatması gerekiyor. Tıpkı bir sanat olayı gibi, sponsorlar gerekiyor. Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'in dediği gibi "çevre duyarlılığını ve bilincini uyandırmak için en etkili yol olan medya"nın çevreyle daha çok ilgilenmesi lazım. Çünkü CUMHURİYKTDERCİ tuzumuzun üretildiği Tuz Gölü'ne kanalizasyon akıyormuş bugüne dek... Şimdi tspanya'dan binde üç faizli, on yıl ödemesiz, 30 yıl geri ödemeli kredi ahnmış ve göl temizleniyormuş. Günümüzün en önemli meselesi çevre, ıımanm Çevre Bakanlığı gelecek hükümette hak ettiği önemıne ve yetkilerine kavuşur. Ben Çolaklı diye bir yer bilmiyordum. Clup Grand Hotel'de buralann incecik kumu ve denizi ile tanıştım. Hem de gece yansından sonra, olağanüstüydü Tatil köyünü dolduran Almanlar uyuyordu, Seçim yokmuş gibi B irkaç yıl önce bir Doğu kentınde çöp kamyonunun açılışını yapmıştık, kurdele kesenlerden biri de bendim... Üzülmüştük, bir kentte, bir çöp kamyonunun bile sevinç nedeni olmasına... Geçen gün Antalya Çolaklı ilçesindc bir atıksu arıtma tesisi açılışı yapıp sevindik... Aslında bu da üzücü bir olay değil mi? Turist bekliyoruz, turist geldikçe 'kalkınacağız' diye seviniyoruz ama hâlâ güney sahillerinde bile kanalizasyon ve arıtma tesisi yapılınca seviniyoruz... Koskoca Antalya yöresinde bir tek Kaş'ta katı atık antma tesisi varmış, bu da Çevre Bakanı Fevzi Aytekin zamanında yapılmış. Ama başka katı atık tesislerine ihtiyaç varmış. Bunu Antalya Valisi Ertuğrul Dokuzoğlu söylüyor. Çevre Bakanlığı'mn on yıllık bir geçmişi var. Demek on yıl önce çevreyle ilgili hiçbir şey yapılmamış. Şimdi bakanlık görevlileri koşturup duruyorlar, çoğu kadınlardan oluşan görevliler heyecan içinde ama bu kez de seçim dolayısıyla işlerin yanm kalacağından ve Aytekin'den LAVOISIER NIN KAFASI P akistan'da müslümanlık adına kadınlara yapılanları okuyunca çıldırmak raddelerine geliyor insan. Kadınlar taşlanıyor, ceza olsun diye tecavüz ediliyor, yaşlı erkeklerle evlendiriliyor... Yobazın tanımı bu işte; kadınların insandan sayılmadığı bir toplumda, bilimin dolayısıyla tüm insanlığın yok edildiği bir anlayış... Arkadaşım Cengiz Ataman'dan aldığım mektupta şunlar yazıyordu geçen gün... "Kimya biliminin dehası Lavoisier'ın asıl eğitimi hukuktu ve Paris Barosu'na kayrtlı bir avukattı. Ancak bilimsel gözlem ve yorum üzerine yaptığı konuşmaları ile ünü bütün dünyaya yayılmıştı. Kimya bilimini reddeden yobazların kafasını gösterip, "bu kelleler hiçbir şeye yaramaz" dediği için tutuklandı. Aynı gün yargılanıp ölüme mahkum edildi. Bastille'de ölümü beklerken arkadaşı matematikçi Lagrange'ı hücresine çağırdı. "Ben ölüyorum ancak ölümle ilgili merak ettiğim bir konu var, lütfen bana yardımcı ol, kafam kesilip giyotinden sepete düştüğünde gözlerime bak, eğer iki kere kırpıyorsam bil kı, insan kafası kesildikten sonra bile bir süre daha beyninin düşünmekte olduğunu anlarız." Ertesi gün (8 Mayıs 1794) giyotine giden Lavoisier'nin kafası kesildikten sonra sepete düştü ve Legrange hayretler içinde Lavoisier'nin gülerek iki kere göz kırptığına tanık oldu. Daha sonra anılarında Lagrange diyordu ki; "Lavoisier'nin son saniyedeki ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar sürecek meşalesidir. Ama o yobaz kafalar kokuşmuşluklarıyla asırlarca karanlıkta sürünecekler." ^ aynlacaklarından ötürü üzgünler. özel Çevre Koruma Kurumu Başkanı Erol Öğün'ü, Müsteşar Nelka tnanç't, Basın ve Halkla tlişkiler Müşaviri Aslı Ceren'ı, Antalya ll Çevre Müdürü Mine Kara'yı öyle bir hırs ve heyecan içinde görüyonız ki, umutlanıyoruz. Fevzi Aytekin de sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi çahşmalannı sürdürüyor. Zaten o, Ecevit'e o kadar bağlı ki, seçimlerden hiç oy kaybı olmadan çıkacaklanndan emin. Bakan ya da milletvekili olnıasa bile çevre için çahşmalannı sürdürecek, öylesine kaptırmış kendini. "AB normlan ve uluslararası standartlara paralel politikalarla çevresel gelişimin sağlanmasına yönelik çalışmalan hızla sürdürüyoruz" diyor. Şimdi 16 Eylül'de başlayacak olan "Avrupa Yeşil Hareket Ilaftası" için kollan sıvamışlar. Bu hafia içindeki "otomobilsiz kent günü"ne geçen yıl 800 Avrupa kenti katılmış. Bu yıl etkinlikler içinde Bisıklet Kullanun Günü, Yeşil Alanlar ve Çocuklar Günü, Çevre Bakanı Fevzi Aytekin elinde kırmızı gülüyle "Ktrmızı giilün adı var"ı söylüyor. Aytekin, hem Toplu Taşıma Günü de bulunuyor çahjfiy<or, hem eğleniyor... Komplekssiz, insan, stcak bir adam... ve Türkiye tüm illeriyle katılan tek yetkililer ne yaparsa yapsın, insanlar herhalde sabah erkenden uyanıp havuz ülke olacak. Çolaklı'daki atıksu antma ve kenannda yer kapacaklardı ve mehtapta eğitihnedikçe gecikeceğiz. Manavgat kanalizasyon tesisi özel Çevre Koruma denize girmeyi akıl etmiyorlardı. Otelin Çayı'na artık kanalizasyon akrruyor... ICurumu, Antalya Valiliği, Çolaklı sahibi Yılmaz Sezer "Yaşadığı yere Ama suyun üzerinde pet şişeler, naylon Belediyesi, yatınmcı kumluşlar, ikinci faydalı olma" sevdalısı bir insan. torbalar yüzüyor. O güzelim Manavgat konutlar tarafından toplanan paralarla Çolaklı'ya bir lise yaptırıyor... Her yıl şelalesinin tam döküldüğü yerde de bir gerçekleştirilmiş. Çolaklı Belediye 1000 tane ağaç dikermiş... Doğu'dan sürü pet şişe suyun tazyiği ile ne ileri ne Başkanı Hasan Coşkun, bu kuruluşlara batıya, gezip durunca z.aman zaman geri gidemeyip, dans ediyor. İnsanın aklı ve ikinci evlere teşekkür edince, Antalya hüzünleniyor (neden katı atık antma tesisi almıyor, bu kadar güzel bir yere nasıl çöp Valisi Dokuzoğlu haklı olarak ikinci yok diye) zaman zaman da atılır? konutlan eleştiriyor ve bu meselenin iyice umutlanıyorsunuz (canla başla çalışan Son günlerde konuşulan Tuz Gölü'ne pis düşünülmesi gerektiğini söylüyor. tkinci insanlan gördükçe). Ama belli ki sular kanşıyor meselesi ise, yine halk ya konutlar turizmin en büyük sorunu. Hem o artık yapmamız gereken tek şey da yönetici, insanlaruı "pis"liği yüzünden yöreleri çirkinleştiriyorlar, ormanlan yok hızlanmak ^ değil mi? Inanılır gibi değil ama doğru, ediyorlar, çevreyi pisletiyorlar ve bütün İş arayan kı Üniversite öğrencileri umutsuz. Bu yıl mezun olanlar iyice umutsuz. tletişim Fakülteleri'ni bitirmiş gençler ne yapacaklannı şaşırmış durumda. Yüreklerindeki "gazeteci olma" aşkı çoktan geçmiş ama yine de iş bulamıyorlar. Kimileri "Ne iş olsa yapanm abi" diyor ama o zaman da, bir pastaneye "halkla ilişkiler" işi için gircn bir genç kıza yer sildirmeye kalkışıyorlar... O şimdi işsiz. Bu kızın son ış başvunısu bir büyük kunıma oluyor. Müdürün odasında beklerken, odadaki "reklamcı" olduğunu söyleyen müdürün arkadaşı ile konuşmayabaşlıyor... K.elli f'erli bu adam kıza öğütler vermeye başlıyor, bakın neler diyor; "Reklamcıhk yaparsan köşeyi dönersin, insanlar seni tavlamasın, sen onları tavla, kafanı kullanırsan çok para kazanırsm. Güzelsin ama böyle giyinme, şu üstteki düğmen daima açık olacak, makyajsız gezme, hep verecekmiş gibi davTanacaksın"... KJZ şaşkınlıkla dinlerken "sevgilin var mı" diye soruyor ve "evet" yanıtını alıııca devam ediyor öğütlerine. "Olmaz, yürümez, bu piyasada kurt olacaksın, her şeye evet diyeceksin... Ne gerek var bir sevgiliye, özgür olmahsın" tkinci soru "nerede oturuyorsun" oluyor... "Maltepe'de" yanıtını ahyor... öğütler sürüyor. "Olmaz... Bu zor... Çok güzelsin, ama orası uzak. Geceleri dönnıek zor olur. Zaten insanlar üşenir seni eve bırakmaya". Kız şaşıryor... Içinden adama pek çok şey söylüyor ve çıkıp gidiyor... Bu adamlardan çok var... Bu adamların dediğini uygulayanlar da var. Şimdilik bunların işe yaradığı da oluyordur mutlaka... Yani, kısa bir süre için, kısa 'başanlar' elde edebiliyorlardır. Yanı para... Ben ise bu kıza diyorum ki: "Içinden söylediğin şeyleri dışından söylemeyi becerdiğin zaman, başannın ilk adımını atmış olacaksın". ^