Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 IIAZİRAN 2002. SAYI 848 yandan, yazarındilıalıpistediğıgibi biçimlendirdiğinisanıyoruzgenellikle.Oysadil, istediğinizgibi bıçimlendireceğinİ7birçamıır, bir lıamur parçası değil. Dil de karşılığıııda bizi, düşünce sistematigimizi biçımlcndirir. Bazenbirkelimeyiorayakoyarsınız; çünkübirönceki kelime böyle ister. Oyüzdeıı bir ya/arın kendi mctnınc vc lıatta karaklerlerine yii/de yiiz hâkinı olabileceğinc inanmıyorum. Özlcm: Hayatabakışımzdaböylemi? \ fayata bakışım da böy le. Niye kalıpe diyoruz felege, Fortuna'ya? J layal bizım isteklerimİ7vebeklentilerimizdoğrultusundagitmediği için. Ama bakmasını bilcn göz için, dörtbiryanalametdemektirbence.Önemli olan akışkanlığa açık olmak, beklenmedik olanın sizi yönlendirnıesine izin vcrmck. Yıldız: Bil Palas'ta başlangıç noktasına takılıp kalmış insanları, deniıdeki nıidyc tarlalarıııabcnzetiyorsunuz. Si/.inderiyle yarım kalmış, bitiremediğiniz, takılıp kaldığınız şey lcr var mı? Elbette var. Yarım kalan, çeyrek kalan, başka bir şeyedönüşen. Bııııu şöyle açıklayabiliriııı. Sürekli "şimdilik"duygusuylayaşayan biriyimbcn. livetkitabımçıktı ama şimdilik. Evet Istanbul'da hayat var; ama şimdilik. Evct kıyumct kopmadı; ama şimdilik. Her türlii kopuşa, kesintiye, değişkenliğeaçığım. Kosnıostan ziyade kaosun dilini biliyorum. Bu dilin içinde rahat ediyorum. (,'ocukluğıımdan itibaren böyleydi bu. Birkültürden bir başka küllüre, bir şehirden bir başka şehrc, birsınıftan birdiğerineani, kati dönüşümler yaşadıtn. Dü/enli, oturmuş, kök salmış yuşantılan bilıııcm. Göçebenin ve göç hallerinindilıni bılırim Vıldı/: Kitaplarını/da da farklı kiiltiirel ortamları ve bu ortamlardaki farklı farklı insanları ayrıntılıolarak inceliyorsunuz. Busizdeyorgunlukyapmıyornıu? Yapıyorclbel. Yıpratıyor. Biryerden sonra güven dııygıınuz yok olııyor. I Iiçbir zanıaıı ayağınızı bastığını/ topraktan emin olamıyorsunu7. Bir aidiyet dııygusu yok. Zaten aşırıendişelibirinsanım.Bendeörselenmişbir şeyler var. Ama bıına farklı açılardan bakınca, heni belki hayatın parçalarma ve hikâyelerine daha açık, bclki daha duyarlı kılıyor. Zırhınızvarsa,dışarınınctkilcriyıpratama7 sizi. Ama aynmrhlar, başkalarmıhissetmenize ve hayatın titreşimlcrini almanı/a da mânı olabilirsizhiç farkındaolmadan. Kabuksuzluk benimkisi... Ö/lcııı: Bu, insanlarlaolanilişkilerinize dcyansıyormu? Tabii.lnsanlarla, şehirlerle,kendimleilişkimeyansıyor. Biryandan dahaÖ7gür,daha hareketl i, daha esnek, daha delişmen kıl lyor. Ama bir yaııdan da beni daha buruk, güvensizveaidiyetsİ7 kılıyor. özlem: Pekigelecek? Bakın, Bit Palas'ta birsürü birbirinden gii7el hikâye var. "Neden birkaçını saklayıp sonra kullanmadınız?" sorusu çok soruldu bana. Oysa ben yazıya böyle yaklaşmıyorum. Edebiyatçıhğın.kariyeryapmaktan farkıolmalı. Romanımınbaşındaanlattığımdikey çizgi iberindeyaşamak bıınıı ifadeediyor zaten. Hayatı, kat üstüne kat çıkarak yaşamak. Her şeyi inceden inceye hesaplayıp planlayarak. Mesela üniversitedeöğreııciler döıt sene sonra nerede olacaklarını, birinei sımftan itibaren çok iyi biliyorlar. Beş sene sonra mezun olacak, mastır yapınaya Italya'yagidecek. Allı sene sonrababasının isinin başına geçecek. O kadar planlanmış ki hayat. Bir hedefe göre tayin edilmiş. Oysa ben kafası ve gönlü daha karışık insanları seviyorum. Hatayapan,dili sürçen,dizindesıı süreklı bır.'jeylereksıltmeyeçalışıyoryazıdan. Özlem: C.özlem Küciinii/ çok yiiksek. Bu sayede katmanları üst iiste çok iyi yerlcştirip, işleyebiliyursunuz. Evet bana bıınıı hep söy lerler. Gözlem yapmak, insanın gö/.lcrinin içe, kendi içine dönük olması anlamma da gelebilir. Kendinizin,biitün7aaflarınızvetakıntılarınızlainsan oluşunuzun çokça farkında ve bilincinde olmaktan söz ediyorum. Böylc yaklaşınca hayata, karşıtlıkları kolaylıkla fark edersiniz. Günlük yasantı içerisinde geveze bir insanın konuştuğudeğil de, konuşamadığınoktabenim dikkatimi çeker. Çok cesur bir insanın. korkudan dizlerinin bağının çözüldügü an dikkatimi çekcr. Hepböyle kişiligin içindeki karşıtları merak ederim. Her zaman bir "ama" vardır. O "ama"lar kisiliğimizde ve hayatımızda belirleyicidirler. Işıl: Ya/ı yazmak benim için de çok önemli. Ama öyle bir yere geliyorsunuz ki, "Buııdan sonra ne olacak?" sorıısııyla karşı karşıya kalıyorsunuz.Önccdcn kur Evet o zaman metin de bozulmaya başlıyor. Elbette, sonucu hcrkcsdüşünür. "Insanların ne düşündiiğünü önemsenıiyoı um" diyen insana çok iııaıımam. Ama tiim bunları kitap bittikten sonra dii.şiinmekle f'ayda var. Aksi takdirde ısmarlama bir edebiyat olur bu. Talebegöreyazılmıs, siparişkitaplar... Özlem: Siz ödiillü bir ya/arsınız. Sizce bu başarının kanıtı mı? Başarıva nasıl bakıvorsunuz? Bakın iki ayrı damar var edebiyatla ilişkimde. Birtaraftayoğıınbiryazmasevgisi ve yazarlık tutkusu. Öte yanda tiim bunlan hiçe sayan, hafifealan, kendi kendisiyledalga geçen,faııiliğin,geçiciliğin, her şeyin şimdilik yaşandığının fazlasıyla bilincinde olan biralt ses. Kalemim ve kişiliğim siirekli bu iki uç arasındagidipgeliyor. Birsarkaçgibi. Buçok yıpratıcı bir şey. Ama bir yandan da benim edebiyatımı,edebiyatçılığımıbesliyor. Yıldız: Kendinizi çok yakın hissetiğiniz insanlar, kitaplar,yazarlar varmı? Elbette, ruhdaşım dediğim insanlar var, keza şehirlerde. Istanbul, böyle bir şehir benim /j'i/ Söntnez, Yıldız Ateş ve özlem Şimsek, ElifŞafak 'la yalnız son kitabını değil dört kitabım da konınjtu. ratında yarası beresi olan, yalpalayan ve saçmalayan insanlar bana çok daha sahiei, çok dahasevilesigeliyor. Işıl: Bektaşi ve "Mcvlevi Düşiincesinde Döngiisellik ve Kadınsallık" sizin mastır tezinizdi. Bu kitaplarınıza özellikle Pinlıan'a ne kadar yansıdı? Bilginin akışkanlığına inanıyorum. Uzmanlaşrnalardanziyade,disiplinlerarasıçalışmalarıdeslekliyorum. F'arklı farklı disiplinlerın bırbirlerine bir şeyleröğrettıkleri takdirde, bilginin ilerleyebileceğine inanıyorum. Oanlamdaüniversitedeki birçokokumam edebiyat içi yadadışıedebiyatımı da besliyor. Zaten siirekli okuduğum,arastırdığım belli alanlar var. Dinlcrtarihi, kültürel tarih, mikro tarihçilik çalışmaları, din felsefesi, siyaset felsefesi, siyasi eoğrafya, çağdaş ve klasik düs.ünce kuramları, bilim felsefesi...gibialanlardaokumayı,dolasmayıseviyorum. Bunlar son derece dinamik, çok yönlü konular. Ayrıcaedebiyatı besleyenin sadecekitaplarveedebiyatçılarolmadığınıdüşünüyorum. Hayatın kendisi besliyoryazıy ı ve gulamak ne kadar aldatınaca? I am olarak ne yaşadığımız ile tam olarak ne ya7dığımi7 arasında birebir örtiişme olmasını beklemenıek lazıııı. Edebiyat insanın kendi kendinıanlatmasıdemekdeğildirbence. Olduğuınıi7 insaııı anlatmak değil, ilk bakı^laolmadığımızkisilerianlayıpanlatabilme gücüdiiredebiyatı rafineleştiren. Önemli olan başka başka insanların hikâyelerinin kendi hikâyenizle nasıl örtüstiiğü, kesistiği... Özlem: Peki yazarken "Öyle bir şey ya/ayım ki şöyle şöyle olsun" diyor musııııu/ ? Bu tür kaygılar da taşıyor musunuz? Oört romanım için de şıınıı söyleyebilirim. Yazdığım hikâyeyi öyle sevdim ki, onun için riskaldım. Benialıpgötürmesine,bilmediğim yerlere taşımasına, hırpalamasına izin verdiın. Yazdıktan sonra ortaya nasıl bir şey çıkacağı, insanların beğenip beğenmeyecekleri gibikaygılar hep ikinciplandaydı. Yazarken "Nasıl bir şey yazsam iyi olur?"dediğinizanda kitap sahieiliğiniyitirmeyebaşhyor. Yıldız: Başkası okuyunca heğenmeyecekkaygısımı? için. Edebiyat söz konusu olduğunda kendime yakın hissettiğim pek çok damar var. Ihsan Oktay Anar'ı, Ahmet Hamdi Tanpınar'ı ve Sevgi Soysal'ı çok severim . Murathan Mungan'ın şiirlerini, dilini çok severim. Işıl: Bir sanatçının, yani bir ressamın, cdebiyatçının, oyuııcunuıı ne ürettigi mi, nasıl iireltiği mi, sizin için daha önemli? Bizde üziicü olan şey çıkan kitap eleştirilerinin, kitaba değil de yazara odaklanmaları. Yazarın dilı, hatta göriinüşii, hattacinsiyeti, lıattayaşı önemli bizim için. Bir romançıktığında ya da bir f ilm mesela, onu en hı/lı nasıl tüketipatabilirizdiyebakıyorıi7. Hemenbir kategoriye oturtmak istiyoruz. Bey nimiz raf rafçalıştığı için, onu dabeynimizde bir rafa yerleştiriporadabırakıyomz. Kolaycı biryol. Benceyazılan kitap konuşulmalı.Oanlamda edebiyat eleştirmenlerine, edebiyat kurameılarına çok ihtıyaç olduğıınu düşünüyorum. Asıl olan yazılandır. ^ Elif Şafak'ın kitapları Metis Yayınevi'nden çıktı. "Edebiyat söz konusu olduğunda kcndimc yakın hissettiğim pek çok damar var. Ihsan Oktay Anar'ı, Ahmet Hamdi Tanpınar'ı ve Sevgi SoysaFı çok severim. Murathan Mungan'ın şiirlerini, dilini çok severim". Üç üniversiteli Özlem, Işık ve Yıldız sordu, ElifŞafak yanıtladı.