Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Claudia kazandı C laudia Roth'un avukatı (iülçin Çaylıgil dedı ki; "Bu davayı kazanmayı o kadar da biiyütmeyın, bu hakarcti yapan kişi tnutlaka kaybederdi, yanı bu davayı hcravukat kazanabilirdi..." Yeşiller Partisi'nin Başkanı Mılletvekılı Claudia Roth, Almanya Büyükelçiliği'nin Mor Çatı parayı güle güle kııllansın... Tarabya'daki konutunda bir davet verdi. Davetin nedeni, Ayvaz Gökdemir'e açtığı davayı kazanması ve aldığı yedi nıilyar parayı, Mor(,'atı VaktVna bağışlamasıydı. Bir erkek politikacı, erkek olduğu için, o bir kısım erkeklerin iutursuzluğuyla. beğenmediği kadına "t'ahışe" demışti... Roth da uygar bir insan olarak, "namusuna dıl uzatan" bu insani tokatlayıp dövmemiş, öldürmeye yeltenmemiş, hcr medeni insanın yapacağını yaparak dava açmıştı. Çaylıgil'in dediği gibi, kolayca mahkemeyi kazandı ve parayı, büyük bir özveriyle, zorlukla yıllardır kadın hakları için savaş veren Mor Çatf ya bağışladı. Avukat Canan Arın'ın dediği gibi, Ayvaz Gökdemir'in bir kadına ettiği hakaret, sonunda dönüp dolaşıp, kadınların işine yaratnıştı. Çünkü Mor (,'atı uzun süredir, ekonomık sıkıntılar yüzünden zor günler geçiriyordu. Geçen hafta, Almanya'da bir sempozyumda iki gün boyunca bırlikte olduğum Claudia Roth'a dedim ki, "Neden Türkiye'de bir kesim insanlar, daha doğrusu bir kısım basın seni sevmiyor?" "Hiç merak etme Almanya'da da varonlardan" dedi bana... Nedeni, ikimizın de ağzından benzer sözcüklerle döküldü; "Çünkü erkek egemen sistem, konuşan, karşı çıkan, eleştiren, toplumca tabu ilan cdilrııiij konulara değinen kadınlardan hoşlanmıyor"... Özellikle birbirlerine çok Gülçin ('aylıgil, "Bu kolay bir dava " dedi... E kolay tabiL., benzeyen basın ve politikacı erkek insanlar, "ağzı laf yapan kadınlar"dan hiç hoşlanmıyor... Kendi kişiliklerine göre, çeşitlı yöntemler ve sözlerle onları aşağılamaya hatta yok etmeye çalısjiyorlar. Ve ne yazık ki sistem onlann elinde olduğu için, "kendini bilmez, sıradan" bir sürü erkek insan, "başarılı, değerli, kaliteli" pek çok kadına zarar vermeyi, hatta onları silip süpürmeyi başarabiliyor da... Ama bazılarını yok etmeye güçleri yetmiyor işte... Kendi çaplan doğrultusunda, onlara fahişe de deseler, itip kakıp yok etmeye de çalışsalar da bazı kadınlar yenilmiyor, silinmiyor... Ortalık gizli faşistlerden geçilmiyor. Türkiye'yi eleştiren herkes Türkiye düşmanı... Hele onlar yabancıysa, hele onlar kadınsa... Hem Türkiye'yi, Türkleri sevip hem de eleştiren birileri olamaz mı? Eleştiri, olumsuzları görmek, açıklamak, bunlara çözünı yolu aramak neden ille de düşmanlık olsun? Claudia Roth annesini yanına alıp, tatılini bile Türkiye'de geçiren bir insan... O Türkiye'yi seviyor. Ama o da çoğu kişi gibi, insan haklanndan, demokrasiden, kadınerkek eşitliğinden yana. Ama o bir kadın... Ve bir gün bir erkek çıkıp ona fahişe diyebiliyor... Biz de o adama alkış tutmahyız ki, aman bize de vatan haini demesinler. Şöyle bir soruyu sormak bile abes; "Türkiye'nin daha iyiye gitmesi için tüm olumsuzlukları söyleyip, düzelmesi için çaba harcayanlar mı ülkeyi daha çok seviyor, yoksa, en büyük biziz, her yaptığımrz güzel, Türk'ün Türk'ten başka dostu yok diyenler nıi gerçek vatansever?"^ Pamuk ipliğine bağlı namuslar,,. KUCUK OTELLER KITABI "Hapiste yazılan şiirleri, romanları, siyasi manifestoları hepimiz biliyoruz. Ancak hapiste yazılan turistik rehber kıtap galiba bir ilk. Bu yıl beşincısi çıkan Küçük Oteller Kitabı bu kez Selçuk Kapalı Cezaevi'nde yazıldı, cezaevi savcısının şaşkın bakışları altında fotoğrafları seçılıp sayfa duzenı yapıldı..." Sevan Nışanyan ve Mujde Nişanyan'ın kıtap tanıtım yazısı böyle başlıyor. Geçen yıl Şirince'ye gitmiş, hayran olmuş, Nişanyan'ların yaptığı köyevi restorasyonlarını bir yazımda anlatmıştım. Gerçekten o güzelim koyde, gerçek bir sevgıyle, özveriyle, baka baka doyamayacağınız evler restore etmişlerdi. Şimdi ise Nişanyan "köyevi restorasyonu yaptığı için" hapiste. Ne yağmacılar, ne soyguncular, ne orman kıyımcıları dışarıda ama Nişanyan hapiste... O da ıçerıde, Adalet Bakanı'nın izniyle bılgısayarını kullanabıliyor ve Turk dilinin tarihıne ilışkın bir eser üzerinde çalışıyor. Tüm kuçük otelleri gezip bilgi toplamak işi bu yıl Mujde'ye kalmış. Boyut Yayınevi'nin yayımladığı kitapta 21 'i yeni 174 otel yer alıyor. 1998'den beri yıllık olarak yayınlanan kıtabın satışı 80 bini aşmış Kitabın kendısı de, ıçinde yer alan oteller kadar ozgun ve sevimli. Sevan Nişanyan köyevi restore ettığı ıçın hapiste yattı Böylece Turk turızmı de, yağmalama, soygun meselelerı de çozuldu, adalet yerını buldu!.. Bakalım daha neler göreceğız?.. Hayatın tadını bılen, farkhlıkları sevenler ıçın, bu kıtap çok önemlı. ^ S evda Demirel'in 1 lande Ataızi'nı zedelenebiliyor. Ancak dövüp, tokatlaması geçen haftaya öldürünce kurtuluyor. Eğer "damgasını vurdu". Artık bu tip gerçckten birisinin iftirasına, haberler beni şaşırtmıyor bile. O diinya hakaretine uğramışsa aklını hangi dünya ise, orada, şöyle "ipe sapa kııllanır, cevabını venr, en gelir, olumlu, yararlı" ve de o "canımız fazlası da, kalkar gıder, ciğerimiz, vatanımızı emanet ettiğimiz, ınahkemeye verir. Ama bir geleceğimiz gençler"e örnek bir şey tokat attı mı, o namus denen çıkacağından umudumu çoktan kestim. şey kurtuluyor işte. Demirel şu Reha Muhtar, bu olayı irdeleyip anda namuslu olduğunu kurcaladığı programında dedi ki; "burası kanıtlamış durumda! Pamuk gerçek hayat." Doğru, gerçek hayat ipliğine bağl. namuslar... "ande elbette. Ülkemizin dört bir yanı benzer Kadınlar tarafından paylaşılamayan kişilerle sarılmış durumda... "imparator" Ibrahim Tatlıses Kötü örnek "sanatçı"lardan geçen hafta, "Asena'yı dövdü" geçilmiyor. O "sanatçı'Mar ki, diye çıkan haberlere kızıyordu. yerken, içerken, bir hayır Lafa öyle bir başladı ki, "Hah, işlerken, köfte yoğururken her bravo, dayağı kötülüyor" yere kameraları çağırıp, sonra derken, kadın dövmediğıni, bir da 'düşün yakamdan' diye hata yaparsa, aldatırsa magazincilere hakaret döveceğini hatta o zaman ediyorlar. Sevda Demirel vurmak gerekeceğini söylemez Hande Ataizi'ne sinirlenince, mı? Dayak yokmuş, kavga, kalktı, okkalı bir tokat attı... Bu dövüşme varmış ama o daha kadar medenıyetsiz, çağdışı bir güçlü olduğu için... Burada tbrahim Tatlıses... şiddet olayını yaratan insan, hınzırca gülünüyor, yanı çok "Namusuma dil uzatıldı" diyerek kendini komik bir durum. Sonra da Asena'ya savundu... Bir de insanlar çıkıp, "Olay konuşma yasağı koyduğunu namus meselesi olunca haklı" dediler. En bildiriyor... Asena da yanında ııygarı, "Dışarıda vur öldür ama bu kadar kuzu kuzu duruyor. Demiyor kişinin gözii önünde yapmamalıydın" ki, "Ben bir çocuk muyum buyurdu. lşe bakın, toplumca şıddeti yoksa geri zekâlı ya da akli savunuyoruz. Bir insanı aşağılamanın en dengesi bozuk bir insan ınıyım ağır yolu tokat, artık günlük, olağan bir ki sen bana izinler verecek, olay durumunda. Namus söz yasaklar koyacaksın?" Tatlıses, konusuymuş... Nedir şu namus, bir Oxford mezunu olmasa da zeki açıklığa kavuşsa? O kadar naif bir şey ki ve başanlı bir insan. 1 lerkes namusuna bu kadar meraklı insanların onu dinliyor, dinlemek nanıusu nedense bir söz ile istemeseniz bile Asena... AtaizL kurtulamazsınız, her zaman her yerde karşımızda çünkü. O zaman, üstelik politikaya da atılacak bir ınsanken, daha sonımlu olması gerekmez mi? Bu sözlerindekı korkunçluğu anlamanıası mümkün mü? Onun doğduğu şehirde kaç genç kız, namus davası yüzünden, traktörle ezilerek, boğazı kesılerek öldürüldü. " Kıskacında Kadın" kitabını okumasinı öneririm. Tatlıses'in böyle konuşacağı yerde, özellikle Urfa'ya gidip, "Beyler, kadınların namusu bize emanet değildir. Herkes kendi namusuna kendi sahiptir. Ailelerin genç kızlarını öldürmelerine bir son verin, yazık oluyor bu kızlara, namus cinayetleri bitsin artık bu ülkede, Avrupa Birliği'ne nasıl gireceğiz, nasıl ilerleyeceğiz" diye konuşması gerekmez nıi? Yukarıdaki sözlerinden sonra, namus yüzünden öldürülcn her genç kızın ölü bedeni üzerinde sorumluluk duymayacak mı, vicdanı sızlamayacak mı? Baylar, bayanlar, kendinize gelin. Dayağı savunan erkeklerin etrafında pervane olup, onu birbirinize kaptırmamak için uğraşmanız size neiazandınyor? Ülkenizi sfvdigj|izi tekrarlayıp dururİOTl, dayağı ve öldiirmeyi savunmanız bu ülkeye hayır işlemek midir? Sakın sonra da "Bu bir mecazdı, benzetmeydi, şakaydı" demeyin. (,'ünkü bu ülkede genç kızlar oldürıilüyor... ^