Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19MAYIS2002. SAYI843 Ceyla: Avrupa filmleri sanatsal açıdan daha tatmin edici fakat, Amerikan filmlerine tümden karşı değilim. Sonuçta insanlann ayağını sinemaya alıştınyorlar. Ayıca Oliver Stone gibi çok iyi yönetmeler, Fight C'lub gibi popüler ama çok iyi filmlerde var. Günce: Amerikan filmleri çok çabuk tüketilen filmler. Zaten her şeyi çok çabuk tüketiyoruz. Ama bir genelleme yapıp, "Amerikan Filmleri kötüdür, popüler filmler aslında sanatsal açıdan değersizdir"diyemeyiz. Filmler izleyiciyc bir mcsaj vermelimi? Ceyla: Doğrusunu istersenizgözünüzün ıçıne sokulurcasına verilen mesajlar ve bunlan içeren filmler bana çok itıcı gelıyor. Amaufak tefekmesajlaryararlı olabilır. Günce Üncelikle mesajdan ne anladığımızı belirlemeliyiz. Günlük hayattaki en küçük bir hareketimizbileneticedebırmesaj venyor. Bu açıdan bakıldığındamesaj vermeyen bir fılm yoktur bence. Ama, toplumsal mesajdan söz ediyorsanız böyle bir zorunluluğun olmadığını düşunüyorum. Zaten her yönetmenın kedine ait bir evreni var. Bize, o evrende gördüklerını anlatıyor. Bunu y aparken de kendine ait mesajınıvermişoluyor. Herşeyin altını çizmenin pek bir manası yok. Bunu sanattan uzaklaşmak olarak nitelendiriyorum. Sanat amaç olmalı, araç olarak kullanılmamalı. Sinemamn araçlaştınlmasına karşıyım. Sadecemesaj kaygısıgüden filmler bana çekıcı gelmıyor. Zeynep: Son on y ıl içerisinde çekilen Türk filmlerine baktığımızda dabunasıkçarastlıyoruz. Filmlenn çoğu izleyicinin aklını küçümseyenbirtavırlaçekılmış. Azbirzamanda anlatılabilecek şeyleri, uzun bir zamana yayıyorlar. Ancak, sondönem filmleri biraz bunu aştı. Türk ve dünya sinemasında kimleri beğeniyorsunuz? Ceyla: Zeki Demirkubuz'u beğeniyorum. Taner BirseP ın oyunculuğu ise büyüley ici. Zeynep: FerzanÖzpetek seçtiği konular ve bunlan yansıtmadaki ustalığıyla oldııkça başarılı. Onu gerçektençok farklı buluyorum. Günce: Zeki Demirkubuz'u beğenmiyorum. AlbertCamusbenım kült yazarlarımdan. Onun "Yabancı" adlı romanını okudum. Ama, Demirkubuz kitaptaki ana fikri "Yazgı"da bana göre tam olarak yansıtamamış. Gençliğin sinemaya ilgisi nasıl? Ceyla: Benim çevremde sinemayla ilgılenen çok ınsan var. Ab1 am sinema öğrenimi görüyor ama, çevremdeki insanlara bakıp gençlik adına bir yorumda bulunamam.Çünkü içinde bulunduğum çevre çok küçük.Türkıye'yı bırakın Istanbul gcnçliğini bile yansıtmıyor. Günce: Ceyla'ya katılıyorum. Gençler tercihlerini popüler olan, reklamı daha çok yapılan filmleryurtdışında bu konuda öğrenim görebilir ve sinemayla ilgili birşeyler yapabilirim. Festival bu yöndeki arzumu güçlendirdi. Günce: Festival birkaç açıdan yararlı oldu diyebilirim. Sinema eleştirısı yazabileceğimi gördüm. "Niye ıleride iyi bir sinema eleştirmeni olmayayım" diye düsünmeye başladım. Gençlerin birşeyler üretmesini sağlayan etkinliklerin içinde yer almak çok öğretici ve hoş bir deneyimdi. Biranlamdaiçimizdeki cevher ortaya çıktı. Aynca bir haftadaon film seyrettik. Vav! Bu tek kelimey le müthişti. Zeynep: Festival sinemaya olan sevgimi arttırdı. Ama ne yazık ki; fen bölümünde okuyorum. Dolayısıyla üniversitede sinema öğrenimi görmem neredeyse ımkânsız. Meslek olarak sinemayı tercih etmesek de bundan sonra daha iyi bir sinema izleyicisi olacağımız kesin. Çünkü sinemaya bakış açımız değişti. Eleştıri yazma konusunda fikir sahibi olduk, ufkumuz genişledi. Bence gençler bu gibi etkilikleri yakından takip etmeli. Türkiye'de olup bitenlerle ne derece ilgilisiniz? Neler sizi zor 11 geçiriyoruz. özlem duyduğum bilgiye ulaşamıyorum. Beni hiç ilgilendirmeyen bilgileri yutmak ve bir süre sonra onlan kusmak zorundayım.Buçokacı... Ceyla: Türkiye'de tek tip insan olmamız isteniyor bizden. Biraz farklı olmaya çahştığınızda hemen tepki alıyor, uyan lıyorsunuz. öğrencilerin farklı gruplara yönelmesinde eğitim sisteminin payı var mı sizce? Günce: Farklı gruplarla satanizmi kastediyorsunuzgaliba. Bııkcınuda çok kestirme yargılara varamayız. Kışinin hangı gruplara dahil olacağını hem kişisel taıihi ile hem deçevresindengördüklen, onaanlatılanlarla ilgili. Bunlan birbirinden ayıramay ız. Genel olarak kendi öz benliğini bulamayanlar bu yola başvuruyor. Ceyla: Türkiye'deki insanlarönce kendilerini sonra çevresindeki insanları tanımaktan çok uzaklar. İnsanları hemen gruplandınyor, kategorizeediyoruz. Son zamanlarda, gençliğin hayata bakışı da değişti. Kendilerini geliştirmeçabası içerisinde değiller.Tek düşündükleri kısa yoldan meslek sahibi olup; 17 yaşında. Kabataş Erkek Lisesi/ 2. Sınıf öğrencisi. Sinema ve tiyatro ile ilgileniyor. Festivale hoş bir fırsat olduğunu düşündüğu için katılmış. Insanları seviyor. Hayatına artı değerleı katma arayışında... denyana kullanıyorlar. Bunda, beğenilennyanı sırabiletfiyatlanmn, festivalleri takip edecek zamanımızın olmamasının ve kültürel anlamda yanlış yönlendirilmemizin de etkisı var. Örneğin ben Avrupa sinemasını çok sevmeme rağmen lstanbul Film Festivali'ndeki onlarca filminden ancak dörttanesını izleyebildim. Okulumdan dolayı takip edemedım. Sinemamn dışında neler ilgilinizi çekiyor? Zeynep: Okuldatiyatrodaoynuyorum. Oyunumuzu bu sene Uluslararası Fransa Tiyatro Festivalı'nde de sahneleyeceğiz. Oyunculuk çok eğlenceli. Aynca aldığım olumlu tepkiler kendime olan güvenımi artınyor. Günce: Eskiden şiir yazardım. Şimdilerde günce ve kısa öyküler yazıyorum. Edebiyatla yakından ilgiliyim. Ya/dıklarını dergilere gönderiyor musun? Günce: Hayır! Sonuçta kendim için yazıyorum. Yayımlansın, okunsun kaygısı taşımıyomm. Roman yazmaya falan da kalkışma 17 yaşında. Galatasaray Lisesi 12. Sınıf öğrencisi. Edebıyat, müzik ve sinemadan büyük keyif alıyor. Okumak ve fotoğraf çekmek dışında özellıkle bağımsız film çalışmalannı ve Avrupa sinemasını takip ediyor. dım henüz. Edebiyat dışında felsefeyle de ilgileniyorum. Bir yıldır çcşitli felsefe platformlanna katılıyorum. Felsefe hayatıma çok şey kattı. Gündelik konuşmalarımız içinde bile ne kadar sığ kaldığımızı, ne kadar küçük pencerelerimiz olduğunu fark ettim. Kendi gerçeğimizi bulabil17 yaşında. Saintmek, dünya görüşümüzü Pulcherıe Fransız Lisesi/ oluşrurabilmek için felsefe 2. Sınıf öğrencisi. Sinema, çok gerekli. Bu sinema için edebiyat, felsefe ve tiyatro de geçerli. Tamam; bir ile ilgileniyor. Yazmak filmde görsellik çok önemonun için yaşamsal bir li ama düşünsellik de göz uğraş. Yarışmaya katılma ardı edilemez. Görsellik ve nedenı çok keyıf aldığı düşünsellik daima iç içe olsinemayla ilgili, bir filmle malı, bırbırını tamamlamailgili "yazmak" fikrinin lı. kendisine bir hayli çekıci Festivalden sonra sinegelmesi. Sinemada maya bakışınız değişti görsellik ile düşunsel mi? boyutun iç içe geçmesinı Ceyla: Sinema konusunseviyor. da birşeyleryapmayolundabanacesaretverdı Sinema zaten benim için büyük bir ke luyor ya da camnızı sıkıyor? yiftiamaTürkiye'dekişartlarbeni Zeynep: Herşeydenönceeğitim umutsuzluğa sürüklüyor. 1 lâlâ bu sistemimizdeğişmeli.Okuldaöğradaki sinema öğreniminin yetersiz rendiğimiz tek şey dört seçenekten olduğunu düşunüyorum. Belkı birini işaretlemek. Üretmeden, düşünmeden, sorgulamadan sadece körü köriine birtakım bilgileri ezberleyıpduruyoruz Günce: Of çok zor! Türkiye'nin genel sorulan hakkında konuşabilecek durumda hissetmiyorum kendimi. Ama eğitimle ilgili bir şeyler söyleyebilirim. Zeynep'in de dediği gibi sağ elimiz dışında bütün bedenimizfelçli gibi. Çünkü sürekli yazıyoruz. Yazmak da denemez, seçenekleri işaretliyoruz Bu kendimizi ifade etmemize imkân vermeyen, bizi körelten bir sistem. Okullanmız dikkate alındığında bizler biraz daha şanslıyız ama, sonuçta bu toplumda yaşıyoruz. Koşullar bir noktadan sonra bizi de hatta hocalanmızı da zorluyor. Tiyatrodan, edebiyattan bahsediyoruz ancak, liselerde sanat eğitımi yok. Haftada biriki saat resim dersi yeterli değil. Bu durum toplumdaki kültürel değerleri de aşağıya çekiyor. Lisede boşuna vakit para kazanmak, ev, araba almak... Cannes'agitmeknasılbirduygu? Ceyla Festival sırasında Cannes'a gitmek bana biraz gerçeküstü geliyor. Günce: Bence de... Kırmızıhalının üzerınde yürüyeceğiz. Çeşitli ülkelerden gençlerletanışıp, filmler hakkında tartışacağız. Acayip seviniyorum. Türkiyc'yi tcmsil etmenin y ükünü hissediyor musunuz? Ceyla. Birazeliyüzüdüzgün,aklı başında görünmek gerekiyor herhalde. Türkiye'nin dışarıda çok kötübirimajı var. Bizi sevmiyorlar. Günce: Türkiye'yi temsıl etmek gibi bir misyon yüklendiğimizi düşünmüyorum Oraya Avrupahlann fikrini değiştirmeye gitmiyoruz. Burada nasılsam orada da öyle davranacağım. Milliyetçi duygularla hareket etmiyorum. Kendimi dünya vatandaşı olarak göriiyorum. Amaç, oradaki gençlerle iyi bir diyalog kurup, birtakım artı değerler edinerekburayadönebilmek. ^ gokce miha@mynet.com