23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 PAZARIN PENCERESINDEN CUMHURlYKTDERGİ Mumcu turnuvası Erözenci nasıl yazar oldu? SELÇUK EREZ C Satranç Eğitim ve Geliştirme Vakfı Başkanı Cem Pekün, konuyu şaşkınlık ve üzüntii ile karşıladıklarını, TSF Başkanı Ali Nihat YazıHP Beşiktaş llçe Teşkilatı tarafından Satranç Eğitim ve Geliştirme Vakfı iş cı 'nın icraatları dönemindeki tuhaf ilklere yeni birliği ile 1920 Ocak 2002 tarihlerinde bir ilavede daha bulunduğunu açıkladı. Turnuvada ilk dereceleri şu sporcular paykay makamlık oluru ile teşvik turnuvası niteliğinde gerçekleştirilen Uğur Mumcu 2. Anı Tur laştı: 1. Mehmet Altınsoy 5.5 p., 24. Serkan nuvası başarı iletamamlandı. Turnuvanın kuv Tokdemir, DoğaCihanGöksel, DenizToköp., 57. Abdulvvahap Ahmet, OrkanAtbakan.Ravet derecelendirmelerine katılması için CHP'nin vakıf aracılığı ile yaptığı başvuru TSF fet Altay Eryoldaş 4.5 p. En başarılı küçük Başkanı AN Nihat Yazıcı tarafından olumlu kar oyuncu Toprak Ayaz, genç oyuncu Ferhat Kahraman, bayan oyuncu Burcu Korkmaz, şılanmadı. Satranç çevrelerinin kınadığı bu davranış ile ilgili olarak CHP ilçe teşkilatı yaptı veteran oyuncu Teoman Oğuz. Turnuvanın ğı yazılı basın açıklamasında, "Amacı satrancı gerçekleşmesinde katkı sağlayan CHP Beşiktaş llçe Başkanlığını.GençlikKolları'nı veturtüm ülkede yaygınlaştırmak ve geliştirmek olan birfederasyonun böyle birtavn son dere nuva direktörü Ahmet Akkaya'yı kutluyoruz. ce düşündürücüdür. Bu tavır Uğur Mumcu ve Istanbul SeçmeTurnuvaları 29 Ocak ISD'de partimiz isminetahammülsüzlüktür. Federasyonun bu tutumunu protesto ediyor ve kınıyo başlayacak. Istanbul Birinciliği martın ilk haftasında yapılacak. Türkiye Yaş Gruplan'na karuz" dedi. Eski TSF Başkanı, emekli Istanbul tılacak oyuncular bugün Yıldız Teknik ÜniverCumhuriyet Başsavcısı ve eski hâkimlerden Orhan Günsav, TSF'nin bu organizasyon ile il sitesi salonlarında saat 19.00'da toplantı yapacak. ^ gili tavrını protesto ettiğini açıkladı. II. SERTAÇ DALKIRAN Kombinezon ReshevskyLarsen, Palma de Malorca 1971 Beyaz oynar kazanır a b c d e f g h Etüd J. Mugnos Beyaz oynar kazanır a b c d e f g h C enter for Democracy and Reconciliation in Southeastern Europe tarafından düzenlenmiş "Balkanlar'da Hürriyet Ananeleri" konulu seminerinde (Halkidiki2001) konuşuculardan biri, Vogli Elpida "19. yy'da Yunanlılar kimliklerini hem gerçek ve hem de hayallerinde oluşturdukları geçmişlerine göre tanımladılar ve yeniden tanımladılar" demişti. Sadece 19. yy'da yaşamış Yunanlılar mı? Bu seminerin tutanakları, bunun bütün ülkeler için geçerli olduğunu, yani mitlerin, eski öykülerin hem ulusal kimlikleri, hem tarihleri ve hem de dinleri oluşturan en önemli kaynak olduğu gerçeğini vurgulamaktaydı. Tarihi ve inançları ımgeye, kurmacaya bu boyutta bağlı insanların kişisel yaşamlan nasıl oluşur ve gelişirdi. Onun en iyi cevabını da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi üroloji profesörlerinden Ahmet Erözenci'nin "Kaleydeskop" başlıkh kitabında (AFA, 1998) okumuştum: "Küçük öyküler yaşıyoruz hepimizkendımızce çok önemli olan, büyüttüğümüz ufak olaylar dolduruyor yaşamımızı. Çocuklukta alınmazsa dünyanın sonunun geleceğine inandığımız bir oyuncakla başlıyor bu öyküler. Okul çağlarında kırık not aldığımız bir ders dünyamızı karartmaya yetiyor, gençlik çağlarında yaşanan ve sonu hüsranla biten ilk aşk aynı zamanda ilk sıgaranın ve yaşamın boşluğu ve amaçsızlığı üzerine yapılan felsefenin başlangıcı oluyor." "Kendi öykülerimizi yaşarken bir başkasını öykuye dahil ediyoruz; kimi zaman birbirleriyle kesişen öyküler ömür boyu sürüyor; kimi zaman da gün gelip baktığımızda öykümüzden gelip geçmiş onca kişinin isimlerinden başka bir şey anımsamadığımızı şaşırarak fark ediyoruz." Geçenlerde kendisiyle bu konularda konuşma fırsatını buldum: Edebiyata karşı ilgim lisenin son sınıfında belirginleşti. Yazarak daha iyi ifade ettiğimi anladım ve o zamandan bu yana sürekli yazmaya başladım. İki türlü yazmaktayım: Biri, "günce" dediğim notlar; kimi zaman bir gazete haberi, kimi zaman yaşamla ilgili bir gözlem.. Bir de bastırmak arnacıyla yazdıklarım var. "Sadece Bir Gece lstiyorum"u bastırmak amacıyla yazdım. Şimdi ikinci baskısı için bu yapıtımı baştan aşağıya gözden geçiriyorum. İlk yazdıklarımı önüme çıkan herkese gösteriyordum. Şimdilerde edebiyat yargılarına güvendiğim birkaç kişiyle sınırlanıyor bu. Şu ara bir anılar kitabı yazıyorum: Bunlar kendi anılarım değil; insanoğlunun yaşamından kaynaklanan anılar. Anıların oluşturulması, bilerek, istemeyerek anımsanmaları, anının değişik uyaranlarla (mesela koku ve müzik) uyandırılmaları gibi konuları işleyeceğim. Konuştukça, onu dinledikçe, Ahmet Erözenci'nin nasıl yazar olduğunu da kavrıyorum: Yazarlığa doğuştan yatkın (0t) İ9BVI JIUBZB>) aA 9 Z IPd 9 Ud 2PS X *• 13. sayfanın devamı P+ toprak tabya savaşı Osman Paşa zama. nında icat edılmiş Avrupa'daki askeri akademilerde Osman Pasa'nın stratejisi, savaş taktilderi ders olarak okutuluyor. Savaşın sonunda Osman Paşa esir düşüyor, üçbeş ay sonra geri dönüyor, ama Abdülhamit korkuyor, "Halkın sevgisini kazanmış bu adam tahta geçebilir" diyor ve iki kızını Osman Paşa'nın iki oğluna veriyor... Aynı topraklarda aynı süreç tekrar yaşandı, dünün komşuları birdenbirc yinc düşman oldu... Sadece Balkanlar'da değil, tüm dünyada. Romanı araştırma vc yazma süreci sizi insanın mayasına dair hangi bilgiye götürdü? Önce şunu söyleyeyim; Bernard Shaw'un bir sözü var, diyor ki, "Banş istiyorsanız, bütünpolitikacılan öldürün". Halklarbirbirleriilekolayanlaşır. Politikanın yönlendirdiği bırtopluluk savaşa hazırlanır. özelükle yaşlılar, kadınlar ve çocuklar savaşı istemezler... Ncden böyle bir ayrım yapıyorsunuz? Çünkü onların dünyası daha insancadır, kavgacıdeğildir. Amazonlar'dan falan bahsedilir ama o da galiba, biraz erkeklerüı şişir diğibirhikâye... Yazarken, bazen taraf tuttuğunuzu hissedip geriye döndüğünüz oldu nıu ? Bazı yerlerde duygulanma kapılmaktan çekinerek kendimi dizginlemeye çahştım. Çok duygulandığım sahnelerde ölçüyü kaçırnıamaya gayret ettim. Meryem'i yazarken... Aileden birisini yazar gibi çalışfım. Babanız hiç girdi mi romana, örncğin Hurşit'te babanız var mıydı? Yok babam hiç benzemez Hurşit'e. Kişilerin adlannı dikkatle seçtim, Hurşit hışırtılı bir ad. Ne halt edeceği belli olmayan bir adam, ama babası Osmanlı, bastığı yere sağlam basan bir adam, ama onun kavgası da bazı yerlerde kayıyor. Zor Zanıanlar 'a bir tarihi roman diyebilirmiyiz? Hayır, diyemeyiz. Ben tarihten yararlanan bir romancıyım, ama çalışırken tarihi bozmadım. Alcksander Dumas bu konuda Fransızların çok eleştirisine uğramış. O da şöyle yanıt vermiş: lîvet, tarihin ırzına geçtim, ama güzel çocuklar doğurtmak için... ^ beratguncikan@turk.net Aynı fakültede çalıştığım bu meslektaşımı, hekim olan ve aynı zamanda edebiyatla ilgilenen birçok insandan ayıran bazı nitelikler giderek ilgimi çekmeye başlamıştı: Sürekli bir şekilde yazıyordu: "Sadece Bir Gece Istiyorum" (1992), "Ve Yalanlar ve Sessizlik" (1997), "Bir Kaçıştır Yaşamak" (1998) öykü ve uzun öykü kitapları, iyi başlayan ama her kitabıyla öykücülük konusunda gelişen ve derinleşen bir yazarı yansıtmaktalardı. Bence daha önemlisi, bu yazar, insanoğlunun kişisel ve toplu yaşamında bunca önemli bir yeri olduğunu kavradığı mit ve öykü oluşturma konusunda devamlı düşünmekte, insanların bu yatkınlıkları ve öykülerin işlevlerini anlamaya ve anlatmaya çalışmaktadır: "Herkesin kafasında kendisi için düşündüğü bir yaşam olduğuna inanıyorum. Ancak herkes sürdürdüğü yaşamın kafasındakinden farklı olduğunu algılamasına rağmen kendini kandırmaya devam ediyor; 'Esasında sürdürdüğüm yaşam, kafamdaki yaşam, benim gerçek istediğim bu, sadece algılayamamışım' diyorlar" (Bir Kaçıştır Yaşamak'tan Kaplumbağa) Ahmet Erözenci... doğduğunu, ama yaşamda kurgulamanın önemini kavradıktan sonra yazma ve mit, öykü oluşturma konusunda düşüne düşüne birçok insanın gününü eksiksiz doldurabilen bir tıp dalı öğretim üyeliği ile yetinemeyip, yaşamından küçümsenemeyecek bir zaman bölümünü bu konuda devamlı olarak çalışmaya ayırdığını da görüyorum. Başarılı oluyor mu? "Bir Kaçıştır Yaşamak"ta okuduklarım bu soruma çok olumlu bir yanıttır: "ölen biri, geride kalanların yaşamından hemen yok olmuyor, fiziksel varlığı kullandığı eşyalarda, giysilerinde, ortada açık bırakılmış olan son okuduğu kitapta, sevdiği koltukta..yaşamaya devam ediyor. Geride kalanlar bunlara bir süre dokunamıyorlar, öleni anımsatan her şey insanın kendiyle oynadığı, onun yaşadığına yönelik kandırmacanın bir parçası oluyor. Sonra bir gün bırı diş fırçasını ve tarağını atıyor, kitabı kaldırıyor, koltuğun yerini değiştiriyor...Yaşanan, ölümden sonraki ikinci veda sahnesidir; artık ne zaman biteceği belli olmayan hayallerde yaşatma süreci başlıyor." ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle