Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 EKİM 2000. SAYI 762 neden, aldırmadan, Sanyer'e ve mutlu jeçmişimize sırtımızı döndük; sabah denidnin içinde yol almaya başladık". (age, i.5253) Babasımn bu duygularla ayrıldığı San/er' e seneler sonra Ateş Orga ile biz de bir iabah denizinin içinde yol alarak gemiyle vardık. Ancak artık beton yığınma dönüşmüş olanmanzara içerisinde Ateş'in, babasının gözünden ctrafındakileri canlandırması imkânsız bir hale dönüşmüştü. Bakımsız halde terkedilmiş köhne ahşap binalar onu bilhassa çok üzdü. Ne evin yerini biliyordu, ne de o evi bulabilme şansı vardı. Tesadüfen Sanyer benim de babamın yazlannı geçirdiği semtti. Onlar da deniz kenannda eski, ahşap bir cvde oturuyorlardı. Ateş'i artık terkedilmiş ve neredeyse çökmektc olan bu eve götürdüm. Hiç oltnazsa o devirden kalma, belki daha da eski, bir aile evi vardı karşısında ve büyük olasılıkla burasını babası gemiden pek çokkereler görmüştü. Bir noktada ikimiz de hislenmiştik. Tozlanmış camlanndan içeri bakmaya çalıştık; bomboş ve tamamen terkedilmiş, saçılmış tek tük eşyalar. Binanın cephesine de koskocaman bir tabela asılmış: Satıhk. Nerede o 'yabani güllerin, tütün dallarının yıkıcı, sarhoş cdici kokuları arasındaki pencercye kadar uzanan yaseminler'. Artık Sanyer'de yapacak işimiz kalmamıştı. Son bir kcre tepelere baktıktan sonra geldiğimiz gibi gemiyle aynldık. de büyümüş olsalar ve aynı dili konuşmasalar da, gözle görülemeyen o kan bağı canlanıvermişti bir anda. KaramürseFdeki ev depremden epey zarar görmüş, bütün komşulan orayı terketmişti. Sekiz daireli evde iki aile kalmışlardı. Etraf son derece sessiz ve sakindi. öğle yemeğinde Ateş ılkdefa seneler sonra babasımn yemeklerindeki lezzetı yenidenhissettiğini söyledi. Yemekten sonra eski aile fotoğraflanna bakıldı. Babasımn bütün kıtaplannın ilk baskılan bir köşeye konmuştu. Oya Hamm Ateş' in ılk makalelerini de saklamıştı. Bu onu daha da duygulandırdı. Bedıa Hanım'dan Şevkiye Orga'mn Merkezefendi mezarlığmda gömülü olduğunu öğrendik. Bize bir de Ibrahim Çallı 'nın mezanna çok yakm olduğunu üzerine lbrahim Çallı 'nın mezanm sorduk. Onu da tanıyan, bilen yoktu. Kimse Çallı adını duymarmştı. Aklımıza üzerinde bir firçaresmi olabileceği geldi vebu sefer üzerinde fırça olan bir mezar hatırlay ıp hatırlamadıklarını sorduk. Bahçı vanlardan bir tanesiatıldı vebizibirmezaragötürdü. Burası Çallı' nın mezan değildi, ancak karşımıza Halide Edip ve Adnan Adıvar' ın mezarlan çıkmıştı. Son derece bakımsızdı. Ateş de, ben de bu manzara karşısında gözlenmize inanamıyorduk. Yaklaşık bir saatlik bir aramadan sonra önce Çallı'nın sade mezan bulundu, hemen yanıbaşında da Şevkiye Orga'nın. Diğermezarlar gibi son derece bakımsız bir haldeydi, ancak çok şükür üzerinde taşı duruyordu. Etrafımızı saran DERGI'DEN Merhaba, Bugün özel bir gün. 29 Ekim... Taşıdığı anlam yaşamımızla çok yakından ilgili. Klişeleştirmeden anabildiğimiz her özel gün hayatımıza bir anlam katar aslında. Ama nedense bütün özel günleri kimliksizleştirip içini boşaltıyoruz. Canlı yayın yapılan, kahramanlık şiirleri okunan, bando eşliğinde hazırola geçilen 29 Ekim kutlamaları size Cumhuriyet 'i mi çağrıştınyor yoksa bir başka şeyi mi? Cumhuriyet 'i gerçek anlamda kutlamak üzerine bugün öylesine çokyazı okuyacaksınız ki bir de biz bu koroya katılmayalım. Bizim önerimiz, güzel bir öbek kasımpatı alıp en güzel vazonuza koyun, sonra da derin derin koklayın... Beyazıyla, moruyla, sansıyla kasımpatılar sizi bekliyor... • * * Feriköy'de bir sokak lkınci durağımız Fenköy'deki Savaş Sokak oldu. 1947 yılında kısa bir süre Ateş Orga, anne ve babası ile bu sokakta, 40 numarada, Rum bir ailenin kiracısı olarak oturmuşlar. Burada da aynı hüsrana uğradık. Binalar yıkılmış, yerlerine yetmışli yıllann cephesi BTB'li yapılan dikilmışti. Bugünkü 40 numaranın önünde durduk, ancak burası büyük olasılıkla eski evlerinin durduğu yerdahi değildi. Binalann sayılan artmış, numaralardeğişmişti. Birdükkândançıkan yaşlı bir bey bizimle ilgilendi." Eskiden burada hep ahşap evler vardı, Rumlar otururlardı, ama artık hepsı buradan aynldılar" dedi. Kcndisı de altmış senedir orada otururmuş, ancak trfan Orga ısminı hatırlayamadı. Doğaldı. Orga'larmahallede sadece kısa bir süre oturmuşlardı. Yine de Ateş üç yaşındayken oturmuş olduğu sokağı görmüş oldu. Tarıhi her taşın dahı korunduğu lngıltere gıbi bırülkeden sonra daha elli sene öncesinin tarihinı bulamamak onun için büyük bir şok olmuş olsa da. Ancak bizı babaannesi Şevkıye Hanım' ın gömülü olduğu Merkezefendi mezarlığmda daha da sıkı bir imtihan beklemekteydi. Kapak resmimizdeki, lacivert mutfak masasının başına oturmuş upuzun kâğıdıyla haşır neşir olmuş adamı tamdımz mı? Evet, yanılmadınız, ta kendisi... O, Can Yücel. Karşısında oturan da (karısı) Güler... Pekiyi bu resimleri kim yapmış? Yanıtı yazının içinde. 40 küsuryılım paylaştığı hayat arkadaşı Güler Yücel... Şairin günlük yaşamdaki hallerini oturmuş bir bir tuvaline geçirmiş. Güler Yücel 'in Can 'lı resimlerini ilk kez Doğan Kitap 'ın yayımladığı Can Yücel kitaplarmda gördük. Merak ettik, kendisine bu resimlerin öyküsünü sorduk. O da anlattı. Güler Yücel'in Can 'lı resimlerinden birkaç örnek yayımlıyoruz bu hafta. Can Yücel özleminizi biraz olsun gideririz umuduyla.... • * * Karamürsel'i ziyaret... Bu arada kuzeni Oya Orga ile irtibat kurabilmiştık. Annesi, yani Ateş'in halası Bedia Orga ile beraber Karamürsel'de oturmaktaydılar. Depremden fena halde etkilenmişlerdi, ancak ailelerinde çok şükür can kaybı yoktu. Maalesef amcası, Irfan Orga'nınerkekkardeşı MehmetBey'i bundan 5 sene önce kaybetmışler. Sıcak bir günde Karamürsel'e ziyaretlerine gittik. Daha aile ile buluşmadan, yolda gördüğümüz deprem felaketinin izleri haleti ruhiyetimiz üzerinde yeterince hassasiyet yarattı. Ateş doğal olarak heyecanhydı; anne tarafından da akrabaları olmadığı için bu onun 53 yıl sonra ilk akraba ziyaretiydi. Bana da bu duygusal anı iki taraf arasında tercüme etmekdüşmüştü. Bizi ilk karşılayan asfalta kadar çıkmış olan Oya Orga oldu. tki kuzen seneler sonra kucaklaştılar. Evde Bedia Hanım ve torunlan bekliyorlardı. Onlar da aynı sıcaklıkla sanldılar Ateş'c. Ne dcrece farkh kültürler Sanyer, anıfotoğrafı için iyi bir mekându trfan Orga 'nın çocukluğu burada geçmiştL söyledi. Artık son yapacağımız iş babaanne Şevkiye Hanım'ın mezannı bulmaktı. Merkezefendi mezarlığmda maalesef yetkili memur o gün izindeydi. Bu yüzden defterdeki kayıtlan bize gösterebilecek kimse ilk aşamada bulunamadı. Daha sonra bahçıvanlann aklına bir defın olduğu geldi ve bu yüzden de bir memurun yakında geleceğini, dolayısıyla beklersek deîterlere bakabileccğimizi söyledüer. Bu memur da ilk gcldiğinde kendisinin yetkili olmadığını, ertesi günü tekrar gelmemizi söyledi. Durumu izah edince neyse defterler çıktı. Ancak maalesef defterde Şevkiye Orga'ya ait bir kayıt yoktu. Gerçi bunlar ycni hazırlanmışkayıtlardıve dolayısıyla tashihyapılırken gözden kaçmış olabilirdi. Bunun bahçıvanlar bu sefer hemen temizlemeye kalkıştılar; Ateş bırakmadı. O sadece yalnız bırakılmak istiyordu. En doğal hakkıydı da. Çantasmdan bir torba çıkardı, mezardan aldığı bir avuç toprağı içine koydu ve sessizce oradan aynldık. Bu Ateş Orga'mn Türkiye'ye son ziyareti olmayacak, bundan sonra eminim daha çok sık gidip gelecek ve çağdaş Türk müziğinin gelişimine de katkıdabulunacak.EsasındaBirTürkAilesinin öyküsü pek de tamamlanmış sayılmaz.^ * Müzikolog Dr. Emre Aracı Türk Ekonomi Bankası'nın sponsorluğunda Cambridge Üniversitesi'ne bağlı The Skilliter Centre for Ottoman Studies biriminde araştırmalannı sürdürmektedir. emrearaci @ yahoo.com Satranç köşemizi izleyenlerden özür dileriz. Sertaç Dalkıran, Anadolu'daseyahatte olduğu için yazısı elimize geçmedi. Sevdiğiniz köşeyi bir hafta gecikmeyle yine dergimizde bulacaksımz. Yeni bir Cumhuriyet Dergi 'de buluşmak üzere... CUMHURİYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ: YEDİ MAYIS HABER AJANSIBASIN VE YAYINCILIK AŞ ADINA BERİN NADİ • SORUMLU MÜDÜR: FİKRETİLKİZB GÖRSEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: ÇAĞDAŞ MATBAACILIK LTD. ŞTİ. • İDARE MERKEZİ: TÜRKOCAĞICAD. NO: 3941CAĞALOĞLU, 34334 İSTANBUL TEL: (0212)5120505 • REKLAM: MEDYA C KAPAKRESMİ: GÜLER YÜCEL