Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8EYLÜL 1996. SAYI 546 bellibirdenetimgerekmez. Cage'in "acayip" çıkışları Andy Warhol 'dan.Stockhausen'a, John Calc'e ve hatta llhan Mimaroğlu'na kadar yazarından müzisyenine birçok alanda sanatçıyı etkilcıııiştir. Yaşami boyunca ilgi çekmiş, ama avangardbirtakımçevrelerdışındauzunsüreönemsenmemiştir. Yorumcuyaözgürlüktanımasıveyorumcunun da besteye müdahalesi fikri 20. yy miiziği üzerinde çok etkiliolnnıştur. Cage'in 20. yy müziğine getirdiği bir başka ycnilik notalann bclli metodlarla ama "tesadüfi" birlikteliğinden oluşan müziğidir. Eserini hazırlarken icra edileceği salonun mimari yapısından, konumundan, büyüklüğüne kadar hcrsjeyi titizliklc tasarlar. Müzik diinyasınca en az yadırganmışbirkaç ieraatından birisi "Hazırlanmış Piyano"sudur. Piyanonuntellerini birbirine bağlayarak ve aralarına plastik parçalar, sopa gibi birtakım gereçler ekleyerek tımsını değiştirmiştir. gözedehitapeder. Yine 1952'deyaptığı WaterMusic'dc,birtakımkaplardansudökerve bu akan suyun altından ıslık çalar. ()y un kâğıtları, radyo ve dumino tasjarı gibi birçok alet çıkardıkları seslerin yanında görsel olarak daolayınparçasıdır. 1950'lerin sonunda tesadüfi müziği iyice abartmış.aıtık eserlerinde tam bir belirsizlik hakim olmaya başjar. Bazı konçertoları dilendiği kadar enstrümanla, ayn ayrı yada bir bütün olarak ya da herhangi bir kombinasyonla icra edilebilirniteliktedir. Cage, bu yıllarda özellıkleAvrupa'dadahaçok ilgi göriir. Önce çok yadırgansa da kısa zamanda geniş. çcvrelerde tartışılmaya başlar ve kabul görür. "Degişim müziği" olarak anılan müziği, kısa sürede Stockhausen bas, ta olmak üzere birçok müzisyen tarafından uygulanmaya başlar. Tudor ile 1954'te yaptığıkonserturncsinden sonra '58'de Luciano Berio'nundavetlisi olarak gittiği Milan'da4ay kalır. 1960'lardan itibaren eserlerinde teknoloj iyi da"Hazırlanmış Piyano Için farklan haazkullanır. 1968'desatKonçerto"su (1951) en ' rançoyununu. '71 'deçesjtli önemli eserlerindendir. grafikçizimleri, 1974'tede şiiri 1979'da James Joy19301940 y ılları arasıncc'unbirromanını müzikal daki çahşmalannın tama fjiy fflÜZİSVSn konıpozisyon olarak kullamına yakını Hazırlanmış Hazırlanmış ' nır. Bunun dışında birçok Piyanovevurmalıçalgılar r i m m mü7iöp ff konçerto ve elektronik müiçindir.LivingRoomMu ^ n u n ""'5e ziğe imzaatar. sic"de oturma odasında buCage'in yaşamı neredeylunabilecek eşyaları kullascçalışmaktan ibarettir. En narak müzik yapar. fazlaönem verdiği kavram1940'ların sonunda Zen lardan birisi disiplindir. Budizmbaştaolmaküzere Onun "tesadüfi" müziği de doğufelsefclerinetakıhrve aslında büyük bir disiplinin bundan sonraki eserlerinde ürünüdür. Blcnder'dan gebu duııım hepetkili olacakleneksel enstrümanlara, tır. oyuıı kâğıdından ha/ırlan195()'ye kadar dışavumış, piyanosuna abartısı/ rumcu olarak tanımlayabi"her sey"le yaplığı, mü/ik leceğimizCage, butarihten aslındaciddi birfclsefenin sonra rastlantıya, yorumürünüdegil.kendisidir. Yaeuların hatta scyircilcrin şamın da sanatın da sanıldıkatılımına i/in verecek kağı ve sunukluğu gibi olmadar geniş sınırları olan bir yabileeegini göstermeye özgüılüğe yönelır. Bunun adamıs,tır ömrüııü. llayafelsefesini de bu yıllarda tınclamüziklebirliktedoğu açıklar. Cage'e göre, insan, felsefeleri.^iir, mimari. redünyayı kcndisine adapte sim, mantarlar (mantarlar etmeye çalt.şmaktan vazüzerineyüzlercekitapokur, geçmeli, kendisi dünyaya evinde önıür boyu mantar adapte olmalıdır. Mü/ikte yetİ!>tiıii').makrobiyotikdide tıpkı yaşamdaki gibi, kiyet( 1976'da YokoOno'nun şi kendisi için en iyi olanı önerisiy le makrobiyotik dibıılmalı vekurmalıdır. yete baijlar ve bu sayede 1952 yılmda değil Cahastalıklarınıniyileştiğini, ge'in, bütün müzik tarihiuzunya^adığınısöyler),yanin en ilginç konseri olur: zarlık gibi birçok uğraijda4' 33". Konseıde eser boha vardır. Bunların hepsiyyunca icracılar sessizce le, tıpkı müzikleolduğugiutururlar. Sadece bölüm bi büyük bir disiplin ve tisonlarında bölümün bittitizlik içinde ugraijir. Bu kağincdairhareketleryapardar çcşitli alanda l'aal olan lar. Müzik, salonun içindcn Cage, hiçbir /aman bir vedışmdan çıkan seslerden enstrüman üzerinde virtüo/ olmayı deııemeoluşmuştur. Cage'in eıısevdiği veen önemli nıiij, bıınu önemsememi.'jtir. çalışması olarak bahsettiği bueserin Cage'e göre birinci bölümü dışandan gelen rüzgâr Cage 'e göre i nsan ney i tut uyorsa on u öder scsinden, ikinci bölümü çatıya vuran yağvc herkes her ijcye iştirak edebilir. Sanatçı murdanılalanndan.üçüncü bölüm isedinledenilen insan da insandırsonuçta ve snnat da yicilerin salonu boşaltırken çıkardıkları ilyaşamın ta kendisidir. Bunun ıçin I962'de ginç seslerden oluşıır. yaptığı()'()0"'ı veonlarcaben/eriniensofistike eserleri kadar önemsemi.ş.tir. ()'()'" ın icScssizlikdiyebirşeygcrçektenvarmıdır? ra edi Idiği "konser"de sahnede sebzeleri teBizim en sessiz zanncttiğimiz zamanlarda mizleyip, dilimleyip, onlarıblendırıniçine bilc yaklaşık 30 db ses vardır aslında. John koyarveçıkansuyuiçer! Cage'in deyimiyle "Hiçbir sesinçıkmadığı Uzun süre malum "sanat"çevrelerince biyerde kalbinizin sesi"duyulur. " 4 ' 33""de razdeli bir marjinalmuamelesigören Cage, de Cage, dinleyieilereetraftan gelen seslerin 1970' lerden itibaren kadirkıymetgörmeye osalondahepdinledikleri müzikten daha ilbaşlar.Ceşitli üniversitelerdcn, valiler.beleginç olabileceğinigöstermeyeçalışır. diyebaşkanları vc hatta hükümetlerdenonCagc'inmanyelikteypüzerinekaydettiği larcaödiil alır, adına festivallerdüzenlenir, ilk eseri L.andspace NoS'dir. Bu eserin 42 hakkında birçok kitapyazılır. I992yılında plaktan çıkan sesleri önce kasettc birleştirip sonra kcsip biçip, değiştirip lekrar birleştirc ölene kadar da sanat ya^amını, daha doğru birdeyi.>le"mücadelesini"sürdürüı.^ rek oluşluıur. Cage'in miiziği zaman zaman BAŞKENT GUNLERİ Anılar gezisi MÜŞERREF HEKİMOĞLLJ yaşamını yaşam kadar, müzik "Yaptığınız her şey müziktir" der ve bıınıı şiddetle savunur Cage. avi Körtez'den Istanbul'a uzandım iki gün. Soluğu Sarıyer tepelerınde, Dostlar Sitesı'nde aldım, Sevinç Bengisu'nun sofrasında Ulviş'ı konuşarak geçti saatler. Yukarda odasında o da bizi dinledi sanırım, gözlerı nasıl parladı kımbilir. Güzel birliktelik ölüme karşın sürüyor. Denize dalar gibi dalıyoruz anılara. Kıyıya ulaşamıyoruz, bir kulaç, bir kulaç daha yılları kucaklıyoruz. 27 Mayıs'dan sonra bir gun Mehmet Ali Aybar'ın Profesör Ragıp Sarıca'ya söylediklerıni anımsıyor Emin Bengisu. Aybar'ın gerçekçi tanısını, uzak görüşünü yansıtan bir uyarı. Ihtilalin hukuku olmaz, diyor! Askerlik döneminden de ilginç anılan var Emin Bengisu'nun. Ankara'da görev yapıyor, hafta sonları da bizde kalıyor. Hiç konuşmuyor, sofrayı, konukları izliyor yalnız. Oysa izlenimleri çok ilginç, kırk yıl sonra Dostlar Sıtesi'nde anlatıyor bana. Kaç kez yazdım, okurlarım bıliyor artık, kimi 27 Mayısçılar da ören'e geliyor yaz aylarında. Kamil Karavelioğlu sağlık sorunları nedenıyle çabuk döndü, ama 'Sami Küçük ve Selahattin Özgür ıle birlıkte yaşıyoruz mavi günleri. Tanıdığım zaman çakı gibiydiler, kimi yeni evli, kimi bir çocuk babası, şimdi üçüncü kuşağa ulaştılar. Söyleşilerde de torunlar var. Ben de torunlarımın sayısını şaşırıyorum gıderek. Tüm çocukları doğurmuş gibi bir zengınlik hıssedıyorum. Karalar basınca onlara bakarak ağarıyor düşüncelerım. Başkent olayları, siyasal kadrolar ufku karartıyor ama bu karmaşa bir yerde sona erecek elbet. Refahyol'un çıkardıgı son yasayla ılgıli haberlerı dınlerken, 27 Mayıs döneminden bir şımşek çakıyor anılarımda. Alyans bağışlayanlarla ılgilı yorumları hatırlar mısınız? Bir de tasarruf bonoları var. Son kuruşuna kadar odendı sahıplerine. O günlerın gazetelerı gözden geçirılse bugün nerede olduğumuz, buraya nasıl geldığimiz daha iyi anlaşılır Berin Nadi: Tüm güçlüklere direıunekten geri kulmıyor. bence. Kimi konularda tersine Kimi 27 Mayısçılar, Hasan Esat Işık, Ismail bir tırmanış var çevremizde. Son gidişimde Hakkı Birler, Uğur Mumcu ve eşiyle uzuyor Istanbul daha çok şaşırttı beni. Bizans saatler. Unutamadığım olaylardan biri de havası bastırıyor giderek, kalabalığına karşın Çankaya Köşkü'nde. Orgeneral Evren'in yalnız bir kent Istanbul, çok babası var ama düzenlediği resmikabulde. Berin Nadi, öksüzlüğü yaşıyor, mafya babaları, yeni Özdilek Paşa yok mu, diye sordu Orgeneral babalar, yeni cınayetler üretiyor ancak! Haydar Saltık'a. 12 Eylulcüler'in uyguladığı Boğazın mavisine kan da karışıyor protokolde herkes, hatta Celal Bayar da var, durmadan... Milli Birlik Grubu'nun Başkanı Özdilek yoktu Istanbul'da ikı gün kalsam bir günümü Berin nedense! Giderek öğrendik nedenını. Birden Nadi'yle geçırirım her zaman. Mevsimıne anımsadım, Sayın Fahri Korutürk de göre, Taksim'deki evde ya da Yenıköy'de. konuklar arasında değildı o akşam. Çağrılıydı Bu kez de guzel bir öğle sonu yaşadım. ama gelmedi! Dışarda Boğaz, ama Boğaza bakmıyorum, karşımda Berin Nadi var, onun karşısında da Işte böyle daldan dala, kışıden olaya Berin Nadir Bey. O ıçten çocuksu gülüşüyle Nadi ile söyleşilerin sonu gelmez hiçbir sevgılı eşine bakıyor, gümüş çerçeveyi aşıp zaman. Özlem dınmeden başlar yeniden. Bu kucaklayacak gibi. Kırk yıllık bırlikteliğin kez doktorlar arasında bir gezi yapacağız bırıkımını yansıtan bir köşe bu. Vazodaki gül sanırım. Tanıdıgı doktorlar, hastadoktor hiç solmuyor, Berin Nadi'de solmayan ılişkisiyle başlayan dostluklarla, Kadir Raşit degerleri kanıtlıyor Nadır Bey'in karşısında. Paşa'dan günümüze dek tıp dalında renkli Artık genç degıl, sağlık sorunları da var ama bir mozayik oluşacak sanırım. Kadir Raşit dımdık oturuyor koltugunda. Çağdaşlığını Paşa büyükbabamın da arkadaşı, ünlü bir sımgelıyor. Gözlerı pırıl pırıl, her şeyı çocuk doktoru, Onu hiç unutmuyor Berin gprüyor, görmezlikten gelmiyor. Her zaman Nadi. Canını çok acıtmış gallba, üstelik şık, her zaman zarif, sevgisini, dostluğunu azarlıyor, bu acıya dayanamazsan nasıl çok ince çızgilerle yansıtarak, düşüncelerini çocuk doğurursun sonra?.. açıkseçik belirterek konuşuyor, öyküler ve Çocuk doğurmuyor Berin Nadi. Ama anneliği kahkahalarla. Köşeli olsa da acıtmıyor, iyi bilıyor. Sevgisiyle, dostluğuyla, desteğiyle yumuşak olmasa da sıcaklığını duyuruyor guzel kucak açıyor, güzel omuz veriyor her zaman. Çok yönlü geziler yaparız çevresine. Tüm güçlüklere dırenmekten gerı söyleşilerde. En çok Cumhurıyet'ten sözeder kalmıyor. Nadır Bey'e gülümseyerek kuşkusuz. Sayfa sayfa tanığı Cumhuriyet Cumhuriyet'i kucaklıyor. Yenıköy'de bir öğle tarıhinın, Yunus Nadi Bey'den, Nazime sonu anılar gezısinde ben de çok içten Nadi'den, tahta mımarlığın güzel örneği eski hissettim bu kucaklaşmayı okurlarımla da Cumhuriyet binasındakı yıllardan, anılardan, paylaşmak istedim.^ ozan babasından, Leyla Uşaklıgil'den, Doğan Nadi'den... Sonra değiştirir konuyu, üzüntülerden, çirkinliklerden sözetmekten hoşlanmaz hiç. Derken kişilerden kentlere yönelir söyleşimız. Viyana'da başlar yolculuğumuz, Nadır Bey ile güzel öyküsü de orada başlıyor, Viyana ormanlarında valsler türü döne döne büyuyen bir aşk ve dostluk, Mozart ile dostluk da o dönemin ürünü bence. Sonra başka kentler, Nadir Bey'in Avrupa Konseyi uyeliği döneminde Strasbourg'da yaşanan olaylar. Konseyın Türk üyelerinın saygın bir yeri var o yıllarda. Osman Kapani, Zeyyat Mandalinci, Zeyyat Ebuzziya da var grupta. Belçikalı Genel Sekreter Henri Spaak da büyük saygı ve hayranlık duyuyor Nadır Nadi ve eşıne, çiçekler yolluyor, birlikte yemek yiyorlar, şiir söyleşileri yapıyorlar. Strasbourg'dan Ankara'ya geçıyoruz, Nadir Nadı Cumhuriyet Senatosu'na seçiliyor Cumhurbaşkanlığı kontenjanından. 196O'lı yıllar, kuliste görüyorum onu, Ankara Palas'ta kalıyorlar, Berin Nadi'nın zarif elleriyle eski salonların yüzü gülüyor birden, güzel sofralar kuruluyor küçük salonda, dostlar buluşuyor o sofralarda, Vefik Pirinççioğlu, Ismail Rüştü Aksal... Kimi zaman da onlar dost evlerinde.