06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

29OCAK1995. SAYI462 nema dönemi kapandı. Uluslararası pazann rekabcti karşısında Avrupa'daki tüm ulusal sinemalar can çckişjyor. Ancak Fransız sineması diye bir sinemanın varlıgını reddetmivorsunu/ hcrhalde? Hayır rcddctmiyorum. Gerçekten dc Fransız dilinin knnuşulduğu bir sincma var. Dünyadakı pck çok yapımciyı etkilcycn, özgün bir Fransız sincmasının varlığını yadsımıyorum. Bu arada dcv biitçeleri ilc Amcrikan fılm cndüstrisi cn az Fransı/ sineması kadar sıkınlıda. Yani Fransı/. sinemasımn devlcttcn destek görmcsini onaylıyor musunu/.? Bazı Fransız fılm yapımcılarınm sırtını dcvlctc clayamasını utanç vericı buluyorum. Bu sistcm cn yetcncksiz yapımcmın bile fılm çevirmcsine olanak tanıyor. Film çevirmck öyle hcr babayiğidin yapabilcccği bir is, olmamalı. Bence bir yctcnck işi. Sizce seyirci çekmck için Fransız sineması Amcrikan sincmasına nıı nykünüyor? Hayır. Bu doğru dcğil. Fransızlar Amcrikan fılmi çekmcyi bcceremez. Vc Amcrikalılar da bir Truffaut fılmi çckmcyc kalkı^sa ağzına burnuna bulaş.tırır. "Jules vc Jim", "A Bout dc SoufflcBrcathlcssNcfcs Ncfesc" vcya "Üç Adam vc Bir Bcbck" adlı Fransız fılmlcrinin Hollyvvood ver.siyonlanna bir göz atın. Bence hcpsi bircr yüz karası. Amcrikalılar senaryo üzcrinde daha çok çalışmalı. Sincma ulusal kis,ılıği vc kiillürcl duyarlılıgı yansılır. Öyle fılmlcr var ki bizlcr asla beeeremeyiz. Öte yandan bazı fılmleri dc Amcrikalılar çckcmcz. Maurice Chevalier Hollyvvood filınlerinde rol almayı büyiik bir başarı olarak görürdü. Siz de aynı fikirde ınisini/? Hayır. Sincma, ifadc dili nc olursa olsun, artık evrenscl bir olay. Ancak Hollywood daha iyi tanınmanıza yol açar. Dolayısıyla daha iyi tckliflcralmaşansınızartar Sizin uluslararası bir sanatçı olmanıza yol açan etnıenler nedir? Bcnim sinemaya soyunmam Yeni Dalga harckclinin patlama nok(ası ilc çakıs.lı. O dönemdc Fransı/. sineması dıs, pazarlara açılmıştı. Tann'nın bana bağı^ladığıy ctcneğı dc hcsaba katmak gcrckıyor. Aynı /.amanda hırsım, çalış.kanlığım vc tularlılığım bu sürcci hızlandırdı. Hcr s.cyc ilgi duymam gelişmcmi sağladı. Birsanatçıyı ilgileri /cnginleş.tirir. Oyunculuk yeteneğiniz zamanla değişime uğradı mı? Şimdi daha iyi oynadığıma inanıyorum. Sahnc korkum bitti. Sahnc korkusu insanı yiyip bıtircn bir duygu. Beğenilmeme kaygısından kaynaklanıyor. Bu duyguyu aştığınız zaman yaptığını/ iştcn büyiik kcyif alıyorsunuz. Oyunculuk bcnim doğal halim. Sinema, CDROM'lar ve multinıcdyanın gelişmesi karşısında varlığını sürdiirebilecek mi? Tclcvizyon ckranındaki fılm ilc sincma salonunda izlcdiğiniz fılm arasında daglar kadar fark var. Bcnim için sinema hâlâ cazibesini koruyor. Sincmadan müthiş kcyif alıyorum. Dü^ gücümü/ii zcnginleijtirmcmi/e yardımcı olucak kişilcrc ihtiyacımız var: Pck çok insanın düş gücü yclcrlı dcğil. ^ Türkçesi: Reylıan OKSA Y SİNEMA 17 SİNEMA BULMACASI ADEM AYAKTA Tıyatrodan beyazperdeye geçen, ilk sinema oyuncuları kuşağındandı. 1886'da New York'ta doğmuş, çocuk yaşlarda ana babasıyla bırlıkte memleketi' Almanya'ya gitmiştı. Çeşitli topluluklarda oyunculuk yapmış, daha sonra, yüzyılımızın bnemlı tıyatro adamlarından Max Reinhardt'ın öğrencisi olmuştu. 1914 yılında "Vendetta" ile sinemaya geçti. Ernst Lubıtsch'ın "Madame Dubarry"filmı, hem onu, hem de Pola Negrı'yi üne kavuşturacaktı. Anıtsal tarihı kışılerı canlandırmakta ustaydı. Lubitsch'in "Anna Boleyn" (1920) adlı yapıtında, Ingiltere kralı 7. Heınrich'i; Danton'u (1920) ve 1925'te Almanltalyan ortak yapımı "Ouo Vadis?"te Roma imparatoru Nero'yu oynadı. Eli kolu bağlı kudretli karakter rollerinde harikalar yaratıyordu. Geçen haftalarda TRT 2'de gösterilen "Son Adam" (Der Letzte Mann, 1924) adlı klasiğinde, tumturaklı ünıforması içınde, heybetli bir otel kapıcısı rolündeydi. Ne var ki, yaşlıydı, zamanını doldurmuştu. Bu yüzden, tuvalet bekçilğine getıriliyordu. Kibirinden geçilmeyen adam, bu çaptan düşme karşısında yıkıhyor, ama, talıhin, daha çok da senaryocu Carl Mayer ve yönetmen Murnau'nun yardımıyla bir mırasa konuyor ve durumu düzeltiyordu... Paul Leni'nin "Wachsfigurenkabinett"(Mumyalar Odası, 1924) filmınde, yine azametli bir rol ustlenmiş, Sultan Harun El Reşıt'i oynamıştı. Bunu Murnau'nun "Tartüfi" (1925) ve "Mephisto"(1926) filmleri izledi. 1925'te rol aldığı "Varyete" (Variete), özellıkle Amerika'de büyük iş yapmış ve yönetmen E. A. Dupont'a Hollywood'un kapılarını açmıştı. 'Son Adam', bu filmde, güzel bir kız uğruna evını barkını terkeden bir trapezciyi oynuyordu. Amerikan Paramount şirketinin haftada on bin dolarlık teklifini kabul etti ve bir zamanlar güçlü kudretli, ama artık çaptan düşmüş adamları canlandırdı. 1927'de'ThevVayof All Flesh" filmiyle, en iyi erkek oyuncu Oscar'ını ılk kazanan sanatçı ondan başkası değildi... Sesli film başlayınca, Ingilizcesi kötü olduğundan, Berlın'e gerı dondü Burada, "Mavı Melek" (Der Blaue Engel, 1931) filmiyle, yine olağanustü bir başarı kazanacak ve unünü pekiştirecektı. Bu, aynı zamanda, sinemadakı son parlak çalışmasıydı. Abartılı oyunculuk tarzı seslı fılme pek uygun duşmuyordu. Mavi Melok'li Alman "M"fılminin aktörünün adı ııeydi, lıatırladtnız nıı? 1930'larda Nazilerle işbirlığı yapınca, itibarı arttı ve devlet film stüdyolarında önemli bir konuma yükseltildi. Savaştan sonra, bu tutumu nedeniyle müttefikler çalışmasını yasaklayacak ve Avusturya'ya sürgün edilecektı. Son yıllarını Âvusturya'da geçiren ve 1950'de burada ölen oyuncuyu tanıdınız mı? Kısa, tombul bir beden, yuvalarına sığmayan gözler ve hem çocuksu, hem de acımasız, sınırlı bir yüz... 1904 Macarıstan doğumlu bu usta oyuncunun asıl adı Laszlo Löwenstein idi. 15 yaşında, oyuncu otmak için evden kaçmış, Viyana ve Zürıch tıyatrolarında çalışmıştı. Fritz Lang'ın "M" filminde canlandırdığı psikopat çocuk katili rolü, ona bir anda dünya çapında bir ün getirecekti. 1933'te Ingiltere'ye gitti ve Hıtchcock'un "Çok şey Bilen Adam"(The Man Who New too Much, 1934) adlı yapıtında oynadı. Daha sonra da Holywood'a geçtı. Burada Josef von Sterberg'in "Crime and Punishment" (1935) filminde ve bir Uzak Doğulu dedektifin serüvenlerini anlatan "Mr Moto"adlı bir dızıde rol aldı. 1940'larda, özellıkle kara fılm türünün seçkin örneklerinde önemli roller üstlenerek sinema tarıhıne geçecektı John Huston'ın "Malta Şahini" (The Majtese Falcon, 1931) filminde Joel Cairo'yu, Michael Curtiz'in Casablanca'sında, serüvencı Ugarte'yi, Frank Capra'nın Arsenik Kurbanları'nda da, yarattığı canavarı yanında taşıyan çılgın bir doktoru oynadı. Bu yapıtlarda canlandırdığı 'karanlık ve alçak' tipler, daha sonra üstleneceği rolleri de belirledi 1949'da Avrupa'ya geri döndü ve kendisini yerınden yurdundan eden Nazilerle hesaplaşan bir fılm yonertı: "Der Verlorene", (1951), yanı 'kaybeden, yenilen'... Uzun süre farkedılmeyen ve değerı anlaşılamayan bu şıırsel ve çarpıcı fılm, Nazi donemi Almanyasında, kışılığını ve sınırlerını kaybeden bir doktorun oyküsuydu. Doktor rolunü kendısı üstlenen oyuncu, Robert Sıodmark'ın "Nachts, wenn der Teufel kam" filminde yaptığı gıbı, hukuk sapmalarının, baskıcı devletın en açık belırtısı olduğunu vurgulamaktaydı. Almanya'da bekledığı ılgıyı bulamayınca Hollywood'a gerı dondu ve 1964 yılında ölunceye kadar orada kaldı Bu oyuncuyu tanıdınız mı? ^ •" Geçen haftanın yanıtları John Belushı ve River Phoenıx Unutulmaz 'kötü'lerden... leanne Moreau, Jeaıı Louis Trintignant ilc "Mutu Hari "ıle. 1920'leriıı fılmi Anıtu Boleyn. Kadın Heııny Porteıı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle