Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T O M R İ S A L P A Y ay bardağının bcli incccik. Kan kırmızısı rcngi gözümü okşadı, kavrayıverdim. Avucumdan be• denime bir sıcaklık yürüdü. Gevşecfim, bir yudum aldım, içim ısındı. Saat dörde yaklaşıyor. Dört ayaklı olup da hiç rahat olmayan iskemlcnin üstünde belkemiğimin ve boynumun ağnlarını dindirmek için sürekli duruşumu değiştiriyorum. Haftalar, aylar, yıllardır sabah sekiz, akşam altı bu iskemlenin csiriyim. Kalksam, patrona gitsem, desem ki; "Ben bir ergonometrik oturma birimi isriyorum." Koltuk deısem ürkcbilir de. Açıklama da yapsam "CJövdedeki kas, keınik sistemini dikkatc alarak, bireyleriıı daha vcrimli ve sağlıklı çalışnıalarını sağlunıak amacıyla gcliştirilmiş oturma birimi." Dinlcdiktcn sonra "Bilcccnlik taslıyor" dcr, o iş dc orada noktalanır. Sanırını cn iyisi canı bardakta duran tavşan kanı buruk çaydan bir yudum, bir dc ağrı kesici almak. Yıl 1986. Aralık ayi, Çernobü'in üstünden altıyedi ay gcçmiş, Toplumun korkulan, soruları televi/yon ckranında vc gazetelerin birinci sayfalarında yayımlanan röportajlarda bir bardak yerli çay içilerek gidcrilmiş,. Bu patlamadan etkilenen lek ürünün çay oltnadığı bilinmckle birlikte çok tüketildiği için simgc olarak kullamlınıs olmalıydı. Gö/lerim boş çay bardağına takıldı. Birkaç gün önccsınc kadar çaycı bir yı! öncc toplanan çayı kullandıklarını söylemİ!)ti. Beklediğimden farklı, kıi!jkularımı doğrular nitelikleydi. Son yılın ürünii çaylar yclkililer larafından aklanmıs olduğıından, ralıatlıkla kullanılmaktaydı. Günlüş iş temposu hızını kesmeden sürüp gidiyordu. Üstesindcn gelcbilmck için eczacılar, doktorlar, kimya mühendisleri, nıaster dcreceli isletmeciler toplanti üstünc to'planlı yapıyorlar, beden vc beyin yorgunluklarını çay %erck gidcmıcyc çalışıyorlardı. Bakanlık. sararan penisilin şi^elerindcki yan ürünlcrin artıp artmadığını halk sağlığj açısından soruyor: Daha ayrıntılı çalışmalar sürdürmcmiz gerekecek. Birkaç örncği merke/e yollayalım, sonuçları karşılaşlmn/.. Doklor propagandastnda bizim ilaç rakiptcn çok daha ctkili diyelim mi? Bu ay satışlar düştii. tskuntolu kampanyaınızda stratcji mi değiştirsck? Böylc gidcrsc bütçcyi tutturamayacağı/. Bütün bu sorulara /.aınan içinde yanıt bulundu. Penisilindc sağlığa zararlı yan ürün olmadığı saptandı. Satışlar yükseldi, bütçc rakamları gerçekleşti. Ortada sorulmayan bir soru kaldı. tçtiğimiz çayda radyasyon var mı? Ne miktarda? Zararlı olabilir mi? Ne yapC U M H U R İ Y E T DERGİ 28 M A R T TEPKİSİZ TOPLUMUN RADYASYONU C mamız gereketalir? Toplantıları gerçekleştirenler bu soruları sormadıkları için yanıt da alınamadı. Kafamı başka bir soru kurcalayıp duruyordu. Ontı yüksek sesle soramadım. "Kendileri için yeterince araştırıcı olmayan kişiler başkalarına hizmet üretirken gcrekli soruları sorabilecekler midir?" Oğlanın *bu scne nc öksürüğü nc de nc/.lesi iyileşmedi bir türlü. Göğsü dc hırlıyor. Herkesin çocuğu bu durumda. Cicim ipek bluzun ne güzel! Nereden aldın? Kaça aldın? Biliyor musun, Ayten'in apartmanında her gün sıcak su yokmuş. Bu zaher yeri kaplıyor, sürüklencn kömür parçacıkları otomobilleri, asl'altı boz rcngc boyuyor, burun deliklerinden yol bulup ciğerlere yerleşiyor. Kapıcı sürekli kömür atmaktan yakınıyor, kömür kazanı bu, söndürmeye gelmez. Hava ister sıcak, isler soğuk olsun, kazanın altı sürekli yanmalı. Kömürün masrafı bitiyor mu? Çıkan cürufu koyacak ycr yok. Bahçede toplandıktan sonra, kömürü gctircn kamyon kadar büyük biriyle taşıtmamı/ gerekiyor. Sürekli ek ödemeler yapıyoruz. Yönetici, kömürcünün bize düşük kalorili kömür gönderdiğini şöyledi. Açık hava müzesi güzelim İstanbuPun üstüne asit yağmurları yağıyor. Sisle karıştı mı gö/ gözü görmüyor. Tam uyku havası. Gö/lerimi kapıyorum. Rüyamda aynı apartmanda oturan annelcr bir evde toplanıyorlar. Sabah, akşam dışında kaUırifcrin yakılmaması kaıarını alıyorlar. "Ev biraz scrin olabilir, ne önemi var hırka giyeri/." "İsteycn cvinc ısıtıcı koyar her gün sıcak suya kavuşur." Bu akım dalgalar halinde diğer konutlara, oradan diğer muhullelerc yayılıyor, çocuklar okullarına daha rahat gidiyorlar. Her ne kadar, otomobil üreticileri eg/o/lardan çıkan karbonmonoksit. kur^un artıklarmın tchlikcli dü/eyde olmadığını, aksi halde sorumluların önlcm alacağını söylüyorlarsa da, anncler bu sözlere inanmıyorlar, nasıl inansınlar? Bugiine kadar hiçbir ycrel yönctim ölçiim yaptınp bunları halka açıklamamış ki. Bilimscl yönü olmayan bildirilerle halkta panik önlenmiş. Anneler, yavrularının temiz hava solumasından yana, aralarında iş böliimü yaparak bütün kapıları /orluyorlar. Cİtomobi 1lere ö/el llltre konulması, kurşunsu/ benzin kullanımı için çalısıyorlar. Uyandığımda baş ucıımda duran gazetenin başlığı dikkalirıi çekiyor. Avrupa'da yapılan bir araştırma, asit yağmurlanndan yalnı/ca canlı varlıkların zarar görmediğini, ya^ları yüz yıllarla ölçülen yapıların da etkilendiğini kantılamış. Ümidinıi yitirmi^ değilim, duyarlı, bilinçli yirmi yaş grubu gençlerdcn çok şey bekliyorum. Aklıma bir fantezi geliyor: İstanbul manda lııç boylc •c olur mu? Bcn kocajy ma baijtan koşul koydum, sürekli sıcak suyu olmayan yerde oturmam diye. Okul için bizim kıza otomobil aldık. Kı/ım koş, balkonun tasları üstündcki siyah kurumları sıcak suyla iyicc yıka, göz zcvkimi bozuyor. Bir yandan ısıları yüksclen işycrleri, konutlar, hııralarda ipek bluzlarla, gömlcklcrle dolasan kadınlar, crkeklcr. Diğcr yandan kocaman bloklar halinde yüklenmis, kömiir parçalarını taşıyan kamyonlar gccc yarısından sonra apartman bahçelerine yüklcrini kulakları parçalayan bir gürültüylc boşaltıyorlar. Ertesi sabah, minikler, ortancalar, büyiik yavrıılar okula gitmedcn bacalar kükürt dioksit kusuyor. Ağır bir duman 3 6 6 başta olmak üzerc birçok yerleşim biriminde ankct yapılsa: "Yavaş ölümü seçme nedenlerinizi sayabilir misiniz?" "* Umarım çok değişik, şaşırtıcı, düşündürücü yanıtlar alırız. Hava her türlü kirlilikle doymuş, toprak, düzcnsiz çöp toplama mcrkc/leri ve nereye aktığı belli olmayan gecekondu kanalizasyonlanndan gelen başta mikrop olmak üzere her türlü zehirli birçok maddeye yataklık yapmaya devam ediyor. Yağmurlarla içme sularına karışıyorlar. Allah'tan şehir kanalizasyonun gürül gürül hiçbir önlem alınmadan Marmara'ya aktığını biliyoruz. Buna ek olarak, son yıllarda denize bağlantısı olmayan foseptik sistemi de acele olarak kanalizasyona çevrilip Marmara'nın incisi ada sahillcrinden özgürlüğünc kavusturulmuştur. Adalılar, üç ay ya/ oturup doku/ ay kapalı tuttukları bağımsız evlerini kat karşılığı müteahhite verip yerine altı daircli aparlman kondurunca, adanın kayalık yapısı foseptik giderlerini artırmış. Bunun üzerine evlerinin dört duvarını aşamayan, paraya cndcksli çıkarları için kanali/asyonun deni/c verilmesi konusunda dudak uçuklatan bir işbirliği sergilemislerdir. Bugün değerlerini milyarlarla bclirledikleri yapılarmın önünden kanalizasyon akmakladır. Sakın adalarda hasta olayım dcmeyin. İlk yardımı yapacak kurulusj bulamazsınız. Hele kıs aylarında adada ayağınız kırılacak olsa, gemiye, yaza yeliştirilen yapıların molozlarını taşıyan bir motorlu araçla gideblirsini/. ithal gelişmiş teknoloji, daha öncmlisi eğitim görmiiş genç nüfusa sahip toplumumuzda akılla çö/ebileccğimi/ birçok soruna kaderci gözlüklerle miskin miskin bakmaktayız. Tepkisizlik sonucu hava, su, toprak, gıda kirlenmeleri, radyasyon, Yatağan, Gökova vc daha nicc sorunlar kısa sürede günümü/ deyişiyle "mega" bir kimliğe bürünüyorlar. Arkalarında henü/ aklımıza gelmeyenleri de sürüklüyorlar. "tnsan değerli bir varlıktır." Bu saptamanın günlük hayata geçmesi için yeterli adımlar atılmamış, gerekli tcpki göstcrilmcmiştir. Çernobil'de olduğu gibi yabancı çay içerek sorunu çözümlediğini düşiinenlcrin çabalan bircysel davraniijin gü/el örneğidir. Toplum tcpkisi/ kaldıkça, scçliği yercl yönetimlere, hükümete, sorumlulara sorular yönellmedikçe, çö/ümlerin üretilmesi gecikeccklir. Onlar da bu scssi/liği yavaş uygulamayla cevaplayacaklardır. Oysa, doğada i/lediğimiz ctkitcpki kuralı toplumlar için de geçerlidir. ^ 1 9 9 3 S A Y I 11