Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hayat defterinden sildiklerimiz 'Hamarat' bir dikış makınesının üstüne oturtulmuş, şipşırın. ışlemeli bır ığnedenlık Ne çok şey var, bir zamanlar yaşantımızın vazgeçilmez parçası olmuş!.. Ve şimdilerde, yalnızca belli yaştakilerin anımsadığı adı yadigâr... Necatl Güngör ok, hayır, amacımı/ masal anlatmak değil.. Değıl, ama kimı şeyler var ki, onlardan söz açmak, şimdimn çocuklarına masal anlatmak gibi gelir... Oysa, yaşı kırklara, ellilcrc dayanmış insanlarımıza, o "kimi şeyleı"ın adını fısıldayın yeter! Sızlere ne anılar, ne öykulcr anlatırlar! Derinlerde kalmış, unutulup gitıııiş günlerini birdenbırc canlandıran buyıllu bir anahtar vermiş olursunuz onlara... Nosialji yaıasını kaşımış olursunuz... Ne çok şey vardır, bir zamanki yaşantımızın vazgcçilme7 öğeleri olup da, şimdilerde yalnızca bclli yaştakilerin anımsadığı... Birçoğumuza, çok şcyler anımsatan, hcmen eski evleri, çski ınsaıılar "ma?ide" kalan hayatları çağrıştıran adlar... İşte onlardan birkaçı... BEŞİK... Evet, bir zamanlar evlerde beşıkler vardı. Bir zaınanlar beşiklerde sallanıp uyutulan bebckler, kımbilir şimdı kaçıncı baharın içindeler? Sokaklarınjpuncaguruituye boğulmadığı günlerde, evlerden dışarı beşik tıkırlıları, inceli kalııılı ninni sesleri taşardı... Yakın zamanlara kadar taşra kentlerindc, kırsal yörelerde varlığını surdüren beşik, lstanbul'un yaşantısından hangı devırdc silinir oldıı. Kefik Halid Y sayısız kuşaklar beşıklerle büyütulmüş; beşik çıkarma törenleri eskı yaşantının tantanalı bır geleneği olmuştıır Balıkhane Na/ırı Ali Rı/a Bey, beşik çıkarma toıcnlerıyle ilgili go/lemlerını $oyle anlatır: "... Gcce yarısı Beşik Çıkarma merasimi yapılır. Beşik, ince oymalı ve sanatkârane yapılmış ve içine ağır kumaşlardan sırma yorgan ve yastık konulmuştur. Beşığın altına oyulmuş yere konulan çocuğun lazımlığının ıçi badem şekeri ile doldurulmuştur. Bu şeker, ebe hanıma aıltir... Ebe hanım, çengılerlc bırlikte aşağı kata ıııer. Beşiği, korıındıığu odadan çıkanrlar. Fbc hanım rcnk renk askılarla süslenmiş beşiğın önıine düşer, çalgıcılar çalarak çengiler oynayarak ağır ağır yukarı çıkanrlar... Alay, konuk hanımların önunden geçerek lohusanın odasına girer. Beşik, odanın ortasına konulur, ebe lıanım baş tarafına oturarak ıncc scsle ninniler söyler. Buna çalgılar da katılır. Beşığin çevresinde döneı ler. Bu sırada aile uyelerincc, çengılerin her birine çe^ıllı kumaşlardan askılar asılır, konuklar altınlar yapıştırırlar..." Beşikler ortadan kalkalı epey oldu Ancak Türkçertın güzel deyımlermde yaşıyor bugün artık 'beşik'... nülenıezdi herhalde! Orta yaşlı ev hanımlarının çoğunun başyaıdımcısıydı gazocakları... Çarşılarda gazocağı onarımcıları vardı. Ponıpa (akar, başiık değiştirir, lehım yapar, iğne satarlardı... Makbul olan, gazocağının mavi alevlisiydı. Sarı dcposu ga/la doldurulur; gaz, bir iki dakika pompalanır, ıspirtoyla ısıtılır, çakmakla yakılır... Gaz tortuludur, is yapar, dclıği tıkar... Tıkanan delik özcl bır iğneyle sık >ık açılır... Tencerenin dibi is tutar; yemek pişmedcn gaz tükenir.. Evet, bır zamanlar mutfaklarda gazocağı vardı; ga/ocagını da özleyen insanlar var mıdır? Hiç sanmıyoruz... HAVAN... Bir zamanlar değil. hâlâ var... Işıl ışıl sarı pırınçten... Zengin mullaklannda, orta hallilerde hatta. Ama bir mutfak gelenegi olan evlerde!.. Hâlâ ceviz dövmesini ıınutmamış, karabiberi, pirinç ununu, pudra iekcrıni kendi elceğiziyle dövmek sevdasındakı hanımların mutfaklarında.. Eskiden taştaıı, ahşaptan yapılmış olanlan da vardı, evet.. Şimdilerde onları bulmanız çok zor! Dahası, son on yıl içinde kurulan evlerin kaçında, havan, biı gcrcksımm olarak duyumsanıyor acaba? İĞNKDENIJK... Belkı yoksııl, gecekondu duvarlannda hâlâ rastluıur ığnedenliğe. Nedcndıı, ığncdcnliklerin hepsı kalp biçimınde olur! Sankı onun biçiminde, kıreç badanalı evinin duvarını s.uslcyen kenaı mahalle kadının duygu dunyaii sımgclenmişgıbıdır... Mavi, penıbe, ınor satenden yapılırdı iğnedenlıklcr... Kalp biçimıııdedir ve kenarları da ayrıca suslcnmiştir... Şimdilerde daha çok, yorgancı dükkânlarında görebilirsinu ığncdcnliği. . KİLDANLIK... Turistik bakır eşya satan dukkânlarda, antıkacılarda, bitpazarlarında görebılırsiniz kildanlığı. Yalnızca yaşlı hanımlar değil, orta yaşlılar da kullanmıştır. Çarşı hamamlarının altın çağlarının bir gerecı. Adını "kil" dcn almıştır, doğru. Eskiden, böylesıne çok ve çcşıtlı sabun ııuı vardı? Bır Edirne subunu, bir de Halep kili... O kadar ışte. Halep kıli, killcrın hası! Onunla yıkanan kadınların saçı ıpek gıbı yumuşak olurmuş; ince bir rayiha saçlara Karay'a gürc, beşik, Abdıılhaınid devrınden sonra evlerden çekilmeye başladı. Nedeni de, Tanzimal'la gelen alafranga yaşam biçüninde beşiğe yer olmayışı... Oysa yıllar yılı, Bir zamanlar, çocuklu evlerin bir parçası olan beşik Ü7erine anlatılan öyküleri, masalları, söylenceleri, yakılmış türküleri saymaya kalkışsak kitaplar doldurur! Rcfık Halid, daha 1940'larda Bcyoğlu antikacılannın vitrinlerine çekıldığini yazıyor beşiğın... Şimdi nerelerde, kımbilir?.. Son beşiklerde uyutulmuş çocuklar hayatta mıdır? Beşik yaparak ekmeğini kazanan marangozlar, çilingirler, boyacılar, sedef kakmacılar sahiden yaşamışlar mıydı? ÇORAP YIJMURIASI... Masal mı gerçek mı? Dcrler ki, bir vakıtler evlerde çorap yumurtaları vardı... Derler ki, bır zamanlar, evlerde çorap yamanırdı! Duyan, bılen var mı? Savaş ?a manı mıydı, kıtlık yılları mı onlar? Yokluk, yoksunluk günlcrı mi? Delinen çoraplar, öyle şimdiki gibı bır köşeye alılmaz, çorap yumurtasına geçirilıp öpülesi ellerle, inceden inceye yamanır ve adeta yeniden yaratılırmıj! Yamalı çorap mı dedınız? Ne ayıp şey! GAZOCAGl... Yok, öyle çok eski değil... Ellili, altmışlı yıllarda gazocaksız mutfak düşü Kimi evlerde, seyrek de olsa, havanlar çalışır: Belki cevız dövülmez, ama en azından sarmısak dövülür cacıklara sinip kalırmış... Yaşı allıııı^ııı uzerindeki dedclerinize sorun, anlatsınlaı... Yakın zamanlara kadar taşrada, eşraftan hatun kişiler, bohçalarımn yanına kıldanlıklarım koyar, öyle fayton çağırırlardı hamama gitmek için... Kildanlığa sadecc kil konulmaz; scdefli tarak, yumuşak kumaştan sabunluk, kil ktsc de olııı du içinde... Bugün, çeyizinde kıldanlık bulunan kaç gelinlik kı/ biliyorsunuz? MALTIZ... Hayır, maltı?ın yakıldığını, üzerine yemek tenceresınm konulduğunu, kırk yaşından küçukler görmüş olamazlar! Avlulu, bahçclı evlerde kullanılan bir tur ocaktı. Bıraz da, yoksul evlerin bir gcreci miydi ne? Maltızın pabutunu belki, gazocağı dama attı! Uazyağı pek bılınmezken ya da pahalı sayılırken kımı evleı içın; odun, koıııür kırıntısı, hatta tczek yakılabilıyordu maltı/da. . Sılındır biçimınde bır mangal da dıyebilirdinı/ ona. Çeperi luğlayla kaplı. Ayaklı. Oradan oraya kolayca taşıııabılırdi... İçinde ızgarası da var. Yukarısında yanan yakıtın kulü aşağı dökulur... Idı! MANGAL... Ah, o u/ıın kış gccelerindeki mangal ba^ı sühbcllcri; mangal başında anlatılar masallar... Mangal ateşındc pışmiş, ta/e Yeınen kahveleıi! Sız, ycni yetmelcr, mangalı tanıdığınızı mı sanıyor.sunuz? O mangallar yüzunden kaç ahşap ev yandı, kaç mahalle kul oldu kadim Istanbul şehrindc? Bilemezsınız! Ne mangalda pişen kestanenın tadını tanıdınız; ne de patlatılan nıısırlarııı çocuksu coşkusunu yaşadınız! Ama mangal kömürunden zehirlenip olenleri de bilmeyecekiiniz, ne iyi! .. Bakırıyla pirirıciyle, uyaklısıyla kapaklısıyla, köşelısıylc yuvarlak bıçımlısıyle, mangalın, kış gecelerımizden el ayak çekmcsı nice zamaıı oldu acaba? Acı tatlı anıları, hangi kuşağın ha