Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S A 6 L I K Erdal Atabek Çağdaş tıp mı, muskacılık mı?, Toplumumuzun sağlık sorunlannı bilimsel tıp yöntemleriyle çözebilmek için, yüzyıllar önce verilmiş mücadeleleri yeniden yaşamak zorunda mı kalacağız?.. eyoğlu Ahmel Emin Yalman Ortaokulu'nda din bilgisi vermeye dışarıdan geletı öğretınen Mehmet Süriıcü, din dersinde, doğrusıı değişik sağlık bilgileri vermiş. Arkadaşımız Füsun Özbilgen'in köşesine aldığı oiayda, din dersi öğretmeni, ortaokul öğrencilerine anlatmış ki: "Başlıca ruh hastalıkları ve tedavi ilaçları, 1) Cin çarpmasına uğrayan, gözünde hayaller gören, korkan ve korkutulan evham hastalığına veya cinler tarafından deli edilen kişinin tedavisi için şu metol uygulanır: a) Bir pamuk ipliğine 41 defa cin suresi okunarak her bir okuyuşta birer düğüm yapılarak hastanın boynuna takılır. b) Surei cin'i mis ve zaferan mürekkep ile bir kâğıda yazmalı, muska haline getirilerek hastanın boynuna takılmalıdır. 2) Taun, veba, kolera, kanser ve benzeri hastalıkların tedavisi için bugün tıp ilminde hâlâ bir çözüm bulunamamıştır. Bu hastalığın tedavisi yine manevi ilaçlarla sürdürülmelidir. Maddi temizliğe dikkat ettikten sonra tıbbi müdahalelerden sonuç alınamadığı takdirde hastanın moral duygusunun yükselmesi ve kendi kendini kahretmemesi için hasta sahipleri hastayı ölüme terk etmemeleri için uygulanacak manevi ilaçlar gereknıektedir. Hastaya Allah'a teslim ve tevekkül olmasını tavsiye edilmeli, kadere inantnası sık sık hatırlatılması gerekir. Namaz kılması gerekir, 5 vakit namazın ardından hastalığından kurtulması için dua etmeli. 11 Ihlâs suresi ve Felak ve Nas suresi ve bir de Kagurun suresi okuması, hastalığına bir şufa olması muhtemeldir" öğrencilerin ders notlarından alındığı belirtilen yazıyı hiçbir düzeltme yapmadan veriyorum. Din, vicdan, inanç özgürlüğüne saygımızın gereği olarak, herkesin istediği gibi ibadet etmesini, istediği dilde dua etmesini, tıpkı düşünce özgürlüğü, konuşmayazma özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü gibi insanların hakkı görürüz. Ama bilimin gerçeklerini inkâr etmek, bilimsel doğruların yerine yüzyıllar öncesinin boş inançlarını koymaya çalışmak ne din özgürlü Iİ B ğüdür, ne de din cğitiminin gereği. Bu durum, ülkemizin bile bile içine sürüklennıek istendiği bilim dışı bir orlamın bizlere ulaşabilen belirtileridir. Adnan Adıvar'ın ILİM ve DİN adını taşıyan ünlü çalışması, yüzyıllar boyunca süren "bilim ve din çatışmasım" anlatır. Bu çalışma, bilim tarihinin bir yönünü aydınlatırken, artık bu çatışmanın aşıldığını, bilimin Ustünlüğünün anlaşıldığını, ama bugünlere gelinirken hangi sıkıntıların çckildiğini okuduğumu sanmıştım. Bugün, 2000 yılına yaklaşırken, ülkemizde "bilim ve din ikilemini" yeniden yaşamak belki acı, ama gerçek. Toplumda "zakkum" olayıyla bilim dışı bir gelişmenin öncülüğünü yapan TRT, din eğitimi adı altında ortaokul öğrencilerine ınuskacılığı öğreten resmi okullar, yavaş yavaş bütün "bilim cevreleri"ni kusatmakta, bilimsel düşünte yerine inanca dayalı bir sistem yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu gidişle tıp fakültelerinin yerine medresei ilmiyye, tıp doktorlarımn yerine "hocaefendi" ler, ilaçların yerine muskalann konduğunu görmek şaşırtıcı olur mu bilemem? Tıp fakültelerinde okuyan dinibütün "doktor hanım"ların erkek hastalara bakıp bakmayacakları konusunda da kamuoyuna açıklanan görüşler aynı sistemin başka bir yönüydü. Geçmişte yapılan "Islami Tkp" koııferansı da o günlerin olaylan içinde pek fazla dikkat çekmeden geçınişti. Bir ara kurulmasına çaiışılan "kadın haslanesi", içinde'sadecc kadınların çalışacağı (doktorlar, çalışan diğer pcrsoncl de kadın olarak) sadece kadınların başvuracağı bir hastane olarak düşünülmüştü. Bütün bunlardan vazgeçildiğini sanmıyorum. Sadece uygun bir zamanlamanın beklendiğini sanırım. Kuşkusuz, din inancına dayalı bir sistemle toplumun yönetilmesi düşüncesi, bütün yaşam ve hizmet alanlarında kendi kurallarını uygulatmak isteyecektir. Yukarıda örneğini gördüğümüz "hastalık nedenleri ve tedavi yolları"nın lslam dini içindeki yerinin ne olduğunu henüz incelemediğim için bilmiyorum. Bu örnekler gerçekten tslam dininin gerekleri midir, yoksa o din dersine giren öğretmenin gayretkesliği midir, bilemem. Ancak bilmemiz gereken konu, bilimsel doğruların dış.ndaki bilgilerin genç öğrencilere verilmekte olduğudur. Böyle bir durum, toplumun bUtün sağlık eğitimini etkileyecek boyutta öncm taşımaktadır, kimsenin bunu yadsıması beklenmemelidir. Bu gidişin sonunda, "ajı yerine muska", "ilaç yerine dua" formüllerinin uygulanması, hastalıkların "Uahi bir ceza" sayılması, çağdaş tıp kilapları yerine de eski dinsel metinlerin kabul edilmesi gelecektir. Bütün bunların ne demek olduğunu ayrıca belirtmeye gerek bile yoktur. Şimdi düşünülcbilir ki Batı ülkelerinde de tıp eğitiminden gcçmemiş "terapist'Mer, bitkilerle hastalık iyi ettiğini ileri süren "sifaeılar" vardır, kimse de bunlara tepki göstermemektedir. KültUründe bilimdin çatışmasım çok gerilerde bırakmış, bilimsel gelişmenin her yönüne açılmış Batı loplumlarında mistik inançlara dayalı bazı çalışmalar yapılması, ne toplumun sağlık hizmeti için bir engeldir ne de toplum eğitimine kadar giren bir nitelfk taşır. Bir süredir okullarımızda (ortaokul ve lise düzeyinde) Danvin teorisiyle baslayan tartışmalar giderek "biyolojidin dersi çalışınası" durumurıa girmiş görünüyor. Bize iletilen bazı olaylarda da öğrencilerin bu derslerde öğretilen bilgilerin çelişkisinde ailelerine başvurdukları, doğruıuuı ııerede olduğunu sordukları anlatılıyordu. Çocuklarımızı resmi okullara karşın eğitmek zorunda mı kalacağız? Toplumumuzun sağlık sorunlannı "bilimsel tıp yöntemleriyle" çözebilmek için yüzyıllar önce verilmiş mücadeleleri yeniden yaşamak zorunda mı kalacağız? Uygulanacak tedavi yöntemleri için din ulularından "fetva almak" mı gerekecek? Hastanın ameliyat olacağı zamanı belirlemek için "müneccimlerin karan"na mı başvurulacak? Bu yazının gecikıniş bir yazı olduğunu biliyorum. Bu yazı "muskacıların", "bel çekicilerin", "şifacıların", "Maharashi mistiklcrinin", "biyoelektrik transfercilerinin" ilk ortaya çık I tığında yazılmalıydı. Ben geciktim ve bunu ka ' bul ediyorum. Ya üniversiteler? Universite tıp fakülteleri? Tıp fakültelerinin öğretim üyelcri? Onlar da çok, ama çok gecikmediler mi? Bilimin sesini ııere. den duyacağız? Bilimin sesini kimlerden duyacağız? Bu soruya yanıt alırsam çok sevineceğim. Bu soruya yanıt alırsam Hipokral da, Harvey de, Paslör de sevineceklerdir, biliyorum. Hckimlerin meslek kuruluşu Tiirk Tabipleri Birligi, "zakkum" konusunda örnek bir sınav verdi. Merkez konseyi ve tabip odalan'yla "bilimsel doğru"nun yanında cesaretle yer aldı. Cesaretle sözünün altını çiziyorum, çünkü bi' limsel doğrunun yanında yer almak artık sadece bilgi değil, cesaret de gerektiriyor. Bezmi Âlem olayıuda (garip MUslümanların ücretsiz, tedavi edilmeleri için vakfedilen sağlık kuruluşunun paralı bir tıp fakültesine çevrilmesi olayı) Istanbul Tabip Odası örnek bir sınav verdi. Ama asıl sınavı ülkemizin "demokrasi güçleri"nin vermesi gerekiyor. Gericiliğe karşı "ziııde güçler"in göreve çağrılması yerine "demokrasi güçleri"nin görev yapması belki de Ulkemi ' zin geleceği kadar önemli değil mi? ü IST : 151 41 55 ANK: 2 3 1 2 6 9 9 SAĞLIK PROKTOLOGIE "II SAĞLIK VARİSLERIN INFRAROT, İĞNE İLE TEDAVİSİ HEMOROİDFİSTÜL SAĞLIK TÜRKIYE KANSERLE SAVAŞ VAKFI SAĞLIK SAĞLIK ÇANAJANS Op.Dr. HAYATİ F.KOCAL Bankalarla anlaşma vardıı Vakfımız onkoloji merkezi dcrin ışın tedavisi, cilt kanserleri tedavisi kanserin ilaçla tedavisi (Kemoterapi) için hizmetinize hazırdır. LEVENT. NİSPETİYE BİRLİK SOKAK SONU TEL: 178 83 41 5 HAT BA; AÛRILARINIZIN TEŞHİS vc TEDAVİSİ İÇİN ASMED YENİ KESİN KONTAKLENS UYGULAMA MERKEZİ GÖRME KUSURLARINIZ, Sen Yarı yumuşak Astıgmatlı Hassas gözler için GÖZÜNÜZE EN UYGUN LENSLERLE GİDERİLİR. YENİ KESİN KONTAKLENS istıklâl Cad. No: 65 K 2 Emgen Han (Fitaş Sıneması karşısı) Tel 145 80 21149 65 71 SAÛUK MOIKEZt Rumeli Cad. Ogan Apt. No: 16 K. 2 Nişantaşı 141 35 8 9 132 01 20 HamkArguı Cad. Osmanbey Apt. No: 194/1 0 1 OsmanBey/IST Te): 148 63 93 16