Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'Neden gelecek anımsanmıyor?' Beş yıldan bu yana "ölüm koltuğu"na çekilen Salvador Dali, hiç kimseyle görüşmek istemiyordu. Ama son bir insan sıcaklığı duymak ve kafasına takılan son soruyu aktarmak için, eski dostu gazeteci yazar Louis Pauwels'i kabul etti. erçeküstücülük akımının öncüsü ve kuramcısı Andre Bretun, ressam Salvador Dali için ilginç bir kehanette bulunmuştu. Dali'nin, " O hayranlık uyandıran seslni" zamanla kaybedeceğini, çünkü bu sesi, "pınl pınl ciltüı ayakkabılannın gırırtısıyla kanştıracagım" düşuınıyor'du. Evet, her davrantşının ve her sözünün hoşgörüyle karşılandığı, kabul gördüğü noktada, "Salvador Dali" olabilmenin yolu yordamı ne idi? Böyle mi düşünüyordu gerçekten Dali? Bu "tehlikeli oyun" gerçekten böyle ucuz bir olay mıydı?.. GUçlU benliği ve bencilliğiyle, bir sanatrı olmanın ötesindc, her sabah, "Bugün kendimden bahsetUrebilmek için, ne tiir bir şeytanlıgın peşine düşmeli?" türünden sorular gerçekten kafasına takılıyor muydu? "Ölüm koltuğu"ndaki Dali için, herhalde tünı bu soru işaretlerinin hiçbir anlamı yok. Elbette ki, "Delilerden tek farkım, deli olmamam," diyen bir insan, eğer çağdaş resim sanatının doruklarından birinde oturuyorsa, tartışma kolay kolay bitmeyecektir. Davranışlarıyla, "Faşist", "Frankocu", "Iflah olmaz bir ırkçı" türünden suçlamaları hak edip etmediğini de kenara bırakıp, sanat eleştirmenlerinin satırları arasındaki Salvador Dali'ye bir göz atalım: E.H. Gombrich, Bedrettin Cömert'in dilinıize kazandırdığı "Sanatın öykiisü" adlı yapıtında, Dali'yi şöyle anlatıyor: "Tablolarında, düşteki vartıgımızın biiyülii kansıklığını aradı... Bazı tablolannda, gerçek dttnyanuı saşırücı ve tularsız parçalarını birbirine kanştırarak, göriinürdeki bu çılgınlığın bir anlamı olması konusunda bize unutamayacagımız bir i/lenim verdi..." Salvador Dali'nin renkli ve ciiretkar yaşamı, birçok yazara da esin kaynağı olmuştur. JeanFrançois Rey'in sonradan sinemaya da uyarlanan "Mekanik Piyanolar" adlı romanındaki 'çılgın ve hırçın ressam', Dali'den başkası değildir. Biyografik denemelerin de konusu olan Dali hakkında yazılan bur tür kitaplardan biri de, gazeteci yazar Louis Pauwels'in "Dali'ye Gorc Tutkular" adlı yapıtıdır. Yıllar sonra, "Le Figaro Magazine" dergısınin girişimiyle, Dali ve Pauvvels yeniden bir araya geldiler. Ve yine yıllardır, "ölüm koltuğu"nun bulunduğM odaya kimseyi kabul etmeyen Salvador Dali, insanlığa, bir derginin kapağından ve sayfaları arasından, yaşlı ve yorgun çehresinı gösterdi. Görüşmeyi, draınatik koşullar altında Ispanya'da Barselona yakınlarındaki Figueras'da, "Gizemler Kulesi" diye adlandınlan Dali'nin "Kalesi"nde gerçekleştiren Louis Pauwells, "Le Figaro Magazine"dekı yazısına şöyle başlıyor: "Alıştık, zaman bizi öldürüyor, ama ölümsüz insanlarımızı da öldürüyor, yani en güzel yıllarımızın yucelerini..." "Olüm koltuğu"ndaKi Salvaöor üaliaen son bir soru: G Yıl 1973: "Sıniriilığin ve kaMıflın ürunleri olan duş kesiterini", tablolartnı henüz surtüren bir Dali. Sonbaharda Barselona KlinigTnden çıkışında, Figueras'a, "Gizemler Kulesi" ne kapandı. Artık kendisini burundan giren bir sonda ile besliyorlardı. Konuşmaz, sesi de çıkmaz olmuştu. Dali artık hiç kimseyi kabul etmiyordu. Şimdi yeniden Louis Pauvvels'ın yazılarına, bu son veda ziyareti anılarına dönelim: "Aman Tanrım! Bir mezar scssizliği içinde, 18 yıldan beri görmediğim Dali, koltuğa oturmuş iri yarı bir yaşlı olarak pencereye dönük, sırtında etekleri yere değen geniş bir beyaz giysi, içinde bir dantelli EndülUs gömleği, öylece oturuyordu. Dudakları gergindi. Burnunda bir sonda vardı. Birkaç tel beyaz saç, biraz da bıyığı kalmıştı. Sağ eli deli gibi titriyordu. Sessiz, yüzü.ne baktı ve uzun bir süre böyle hiç konuşmadan kaldık. Bu arada odayı süzdüm. Hemen hiçbir şey yoktu. KUçük, mavi örtülü bir yatak, tahta bir tavan, kendisininkinin yanında iki koltuk. Pencereden tiyatromüzenin duvarı görünüyordu, akşam ışığında belirgin biçimde. Duvargibi bu surata bakıp da gülümsemeye cesaret edemiyoruiı. Ne kadar zaman böyle kaldık, bilemiyorum. Konuşmaya başlıyor. Gırtlağından çıkan seslerle, salya akan ağzını kıpırdatmadan konuşjyor. Yardımcısının bana tercüme ettiği ilk söz şu: " 1981 'de Dali 77 yaşındaydı, bir zamanlar Fransız şairi Pa Ruh, ölümsUzdür. ul Eluard'ın eşi olan Gala da 91. Bir daha aynlmamak üzeSonra ekliyor: re, Ampurdan yöresine döndüler. Burası, Dali'nin tensel ve Uzay zaman egriyse, niçin gelecek anımsanmıyor? Mtttruhsal diyarıydı. En büyük ve parlak yıldızı olduğu dünyayı his ilginç olurdu bu. Oliimiinden önce Sartre bunu dusundü. ve onun sahnesini terk cderek, esinlerînin kaynağı Lligat liArtık varlıgı bile belli olmayan bir bedenden bu tur duşünmanındaki evine sığındı. Bir Ispanyol atasözü. bebeftın emcelerinin çıkması, korkunç garip bir olay. Fotoğraf flaşı onu diği sütün kefenine kadar yayıldığını yoruyor. Artık yeter, diyor. söyler... Dali, Pauwells'e daba ba^ka ne söylemek istersin? Her zamandan daha kralcıyun. Kral Juan Carlos, Cum1982'nin 10 haziran sabahı, "Ba. huriyetçilerle hükumel ediyor. O olmasaydı, iç savaş patlak demgözlü Gala " sını yanıbaşında ,çar verirdi. Franco bir dahiydi. şafların yanıbaşında, çarşaflann üsEski bir anıyı hatırlatıyorum. "Ton Balıgı" adlı tablosutünde çırılçıplak bir cansızlık içinde nu yaparken, benimle de "Dali'ye gore Tutkular", hazırlabulan Dali, aynı gün, Lligat limadığımız dönemi... nındaki evini terk edip "Kale"sine sığınacaktır. 30 Ocak 1983 günü, uykuAnlaşıhr bir biçimde şu sözleri ımrıldanıyor: suz geçirdiği bir geceden sonra, bir da Benim hakkımda yazılmış en iyi kitap. ha ayaga kalmamaya, yurümemeye, Yine sessizlik. Saat altıya gelıyor. Yine sakinleşen elini kalyemek yememeye karar verefcektir. dınp, fısıldıyor. lşitir gibi oluyorum sözlerini: Dost Pauwels, öpün beni. Kendisini alıp bir koltuğa taşıyacak Kararsızım. ÇUnkü her türlü temastan nefret ettiğini bili'j lar; o da vücudunu bırakıverecek ve rim. Yardımcısı mınldanıyor: 46 kiloya inecektir. Kendisine damar öpün onu... . dan serum verilmesi gerekecekti. Be O da allakbullak halde. Edecek laf bulamıyor. denini terk etmişti Dali. Soğuk elini benimkine uzatıyor. ölümsüzlüğü içeren alnını öpüyorum. Sonra el ele öylece kahyoruz. Onu nasıl bıra30 Ağustos 1984 günü, yardımcıla kacağımı bilemiyorum. Ellerimi kendisine doğru uzatıp nnı çağırma zilini çalarak kontağa yanından, arka arka uzaklaşıyorum. Gidisimizi seyrediyor. sebep oldu. Yatağı ve odası yandı. Belki bakışları dalgın. Dirsekleri yastıkların üstünde. AğlıKendisini dumanlar içinde yerde ya tar durumda buldular. Bacaklarında 19ö/ nın kasım ayı: "uıum Koıtugu ndaki baivador Uaiı'nın eskı dostu gazetecı yazar Louis Pauvrels, bu odanın yorum." D Derleyen: Aslı Kayabal ilk ve son zlyaretçisl. Fotoflrafı da, Dali'nin sadık dostu Robert Deschames çe'ıyor. ciddi yanıklar vardı. 11