Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
H A F T A N I N K O N U Ö U "Haytalar" diye bağıran İsmet İnönü'yü görüntüleyememiştik Film bitti,Paşa şaşırdı Televizyonun ilk yayınının gerçekleştiği 31 Ocak 1968 günü yaşamın adeta durduğunu belirten TRT eski Parlamento Haberleri Müdürü Hüsamettin Çelebi, televizyonun Türkiye'ye gelmesi için çok çaba harcandığını da belirtiyor. • Hüsamettin Çelebi 1934'de Bayburt'ta doğdu. 1956da gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazetelerde Parlamento Haberleri Muhabiri olarak çalıştı. 1960'ta A.Ü. Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1965 yılında TRT'ye girdi ve, Parlamento Haberleri Şube Müdürü olarak göreve başladı. 1974'e kadar TV ve radyonun siyaset ve ekonomi konularındaki programlarmı düzenledi ve yönetti. 1974'te kontenjan senatörü seçildi. 19771982 yılları arasmda Günaydın Gazetesi'nde gündelik fıkralar yazdı. 1984'te Anadolu Ajansı Genel Müdürü olan Çelebi, halen Anadolu Ajansı'nın yönetim kurulu başkanlığını da yürütüyor. Çıkanlann oturduğu sandalyeleri, koltuklan taşımak, yerine bizim açıkoturumun malzemelerini, dekorlarını koymak bize düştü. Konuşmacılardan biriylc dekorları taşıdım. Yani ben açıkoturum yönetmeye çıktığım gün, aynı zamanda dekor taşıyıcılığı da yaptım. Televizyona çıkmanın heyecanının yanında, bir de böyle bir acelecilik içinde oturduk. Oturumun konusunu, o sırada siyasi gündemin başlıca konularından biri oluşturuyordu. Fakat ben ekranı da, nereye bakılacağını da bilmiyordum. O sırada Televizyon Müdürü olan Erhan tnset arkadaşımız içeri geldi, bana 'Şuraya bakacaksın, şurada ışık yandıgında ekran sana döniik demektir, elini şöyle koyacaksın' diye tembih etti. Ayrıca önüme bir bardak da su koydu, heyecanımı suyla giderebilmek için. tiğim sorular bakımından çok aleyhte olanl; da vardı. Ve hissediyordum ki, görüyorduı ki, hatta kulağıma kadar geliyordu, herkes b; na, siyasi partiler arasında yer bulmaya çal şıyordu. Zamanla buna ahştık tabii, ben alı; tım, benim arkadaşlarım da alıştı. Halk d alıştı. Fakat vatandaş da alıştıktan sonra b defa tepkiler başladı. Hatırlıyorum, bazen tt levizyondan çıktıktan sonra eve gidince telt fonumun fişini çekerdim. • TRT yayına hazır olmadığt halde neden biraz daha beklenmedi? Günseli Önal T RT'ye 1965 seçimlerinden hcmen .sonra giren ve TRT'nin yayına başladığı giinlerde yayını gerçekleştiren kadronun içinde, Parlamento Haberleri Müdürü olarak Haber Dairesi'nde yer alan Anadolu Ajansı Genel Müdürü Hüsamettin Çelebi, televizyonun Turkiye'ye nasıl ve hangi koşullarda girdiğini anlattı. Televizyonun ilk yayınının gerçekleştiği 31 Ocak 1968 günü yaşamın adeta durduğunu belirten Çelebi, televizyonun Türkiye için çok lüks olduğunu söyleyen çevrelere karşın ülkemize girebildiğini söyledi. Çelebi, TRT'nin o döneındeki genel müdürü olan Adnan Öztırak'tan alt kademelerde çahşan • TRT televizyon yaytnına nasıl lara dek tüm görevlilerin, dünyanın yeni ile hazırlanmıştı? Yayına hazırmıydınız? tişim ve kültür aracı haline gelen televizyonu Türkiye'ye getirmek için büyük çaba gösterÇELEBİ Personele sadece teknik eğitim diklerini belirterek şöyle sürdürüyor konuşverilmişti. Bir kaç kişi yurtdışına eğitim için masını: gönderilmiş, bir kısmı da Türkiye'ye gelen yabancılar tarafından eğitilmişti. Televizyon ya%tlk televizyon yayınının gerçekleştiği yınına başlanmasından 56 ay sonra bir açıgünü anlatabilir misiniz? koturumu yönetme görevi bana verildiğindc aslında ekranın neresine bakacağımı, elimi neÇELEBt Televizyon Türkiye'ye gelsin reye koyacağımı bilmiyordum ve o sırada Anhazırlığı yapıyorduk, ama kendimiz evimize kara Televizyonu çok ilkel şartlar altında çaalma hazırlığında değildik. Dolayısıyla televiz hşıyordu. Bizim programdan önce stüdyoda yonu ilk kez kendi evimizde değil, gerçekten seyircili canlı bir program varmış. Onlar çıkve hali vakti yerinde olan arkadaşlarımızda ve tılar, 510 dakikalık bir müzik filmi konuldu. ya işyerlerinde izlemek gibi bir durum hasıl oldu ve Ankara'da ilk deneme yayının yapıldığı gün, akşamüstü hayat durdu. Çok az sayıdaki mağazaların vitrinine çıkmış olan televizyonları izlemek için şoförler arabalarını durdurdu. Halk otobüslerden inip vitrin önlerine yığıldı. Çok az sayıdaki, televizyonu olan kahveler lebaleb doldu ve yaşlılar inanmaz gözlerle ekrana bakıyorlardı. Biz de o teknolojiye çok yabancıydık. Hizmetimizin ekrana görüntülü olarak yansıması beni de çok şaşırtmıştı. Ekranda hareketli, sesli fotoğraf görülduğü zaman Türk toplumu için dünya değişmiş gibi öncmli bir gelişme gerçeklcşmiş oldu. ÇELEBİ TRT araç gereç olarak da, pei sonel olarak da hazır değildi. Düşünün, ber kamuoyunun önüne açıkoturum yönetici: olarak çıkartıyorlardı ve ben nerede oturacr ğımı bilmiyordum. Ama tam hazır olsun d ondan sonra yayına başlasın anlayışı da do ru değildi. Hepimiz yapa yapa bir şeyler ö | renme durumunda kaldık. Aslında ne biz h zırdık, ne kamuoyu hazırdı, ne de TRT tar hazırdı. Üstelik TRT'nin getirebildiği cihai ların hem sayısı azdı, hem de bugün arkada; ların ellerinde gördüğüm cihazların yanınd çok ilkel cihazlardı. Düşünün, rahmetli Isme inönü ile evinde bir mülakat yapmak için, yıl lar sonra, 1971'de örsan öymen arkad^şım la birlikte gittiğimizde, bizim elimizdeki ka mera on dakika çalışıyor, on dakika sonra filr değiştirmek gerekiyordu. Tam Inönü'nün e heyecanh konuşmayı yaptığı sırada, elini vrn saya vurup gençlere "haytalar" diye bağırd ğı sırada, kameranın filmi bitti, Paşa şaşırd 'Ne oldu?' diye kolumu tuttu, ben kendisin anlatana kadar heyecanı geçti tabii. O doru noktasındaki heyecan birdenbire durdu. Bı yeniden başladığımızda "kaldıgımız yerde başlayalım" diyemedik, diyemezdik zaten. Ir san tabiatına aykırıydı. Bu defa çok sakin b paşa, birdenbire sakinleşmiş bir paşa çıktı hal kın karşısına. Böyle cihazlarla çalışıyorduk Benim çıktığım programlar içinde, (üçüç bı çuk yıl haftada bir, en azından on beş günd bir açıkoturum yaptığım dönemde), kendirt ekranda seyfedebildiğim programların sayı: üçü geçmez. Yayın canlıydı, araya film koj mak gerektiği zaman kendimiz montajına in yorduk. Montajı da doğru dürüst bilmiyoı duk, ağır ağır öğrendik. • Yansız bir yayını başarabildiniz mi • O günlerde ekranda görünmek nastl ÇELEBİ Tabii Türkiye'nin koşulları dit bir şeydi? kate alınarak her şey yapılabilir demek mün ÇELEBt Tabii o sırada televizyon Türkiye için yeni bir konuydu. Daha ikinci günden itibaren ben Aııkara sokaklannda gezemez hale geldim. Herkes birbirine, 'İşte dün akşamki açıkoturumu yöneten Hüsamettin Çelebi' diye beni gösteriyordu. O gün Kızılay'da gezemedim, çünkü o programın yönetiliş biçiminden çok memnun olanlar yanında, yönelt kün değil. Ama televizyonun geniş kitleler üz« rindeki etkileyici durumunu bilen siyas< adamları, baskı grupları, daha ilk günden, h« men baskıya başladılar. %Baskılara karşı TRT'nin tutumu nasıldı ÇELEBİ Bizim tutumumuz teslim olms maktı. Yani iktidara da sokağa da teslim o! 8