19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 OTOMOTİVDE 2015 TRENDLERİ 20 EKİM 2014 PAZARTESİ ‘İz bırakan’ konsept modeller Peugeot’dan fantastik bir otomobil: Quartz onseptler, üreticiler tarafından genelde fuar, parti, yarış ve benzeri önemli otomobil buluşmalarında sergilenen ve üretim otomobillerinden farklı amaçlarla tasarlanmış otomobillerdir. Çoğunlukla fantastik çizgilere ve üretim modellerinde görülemeyecek tasarım detaylarına sahip bu modeller, markaların kendilerini yeniden duyurma, yeni tasarım anlayışlarını tanıtma gibi amaçları dışında, sadece akılda iz bırakma ve var olan marka algısını güçlendirme hedefleriyle de ortaya çıkabilir. Tasarım çizgisinin gelecekte ne hale gelebileceği bu modeller üze K rinden de tahmin edilebilir. Önemine göre bir buçuk yıldan 3 yıla kadar uzun süreler içerisinde geliştirilen konseptler, sadece prototip otomobiller değil. Prototip olmakla kalan konseptler geçmişte kaldı ve günümüzde bu modeller markaların zenginliklerini, ruhlarını ve hayata yaklaşımlarını sunan araçlar haline geldi. Gösterdikleri yeniliklerden tasarımlarına, tanıtımlarından sergilenmelerine, konseptler günümüzde markaların birbirleri ile yarıştıkları ve becerilerini karşılaştırdıkları ürünler. Aslında onlar bu endüstrideki gizli rekabetin öğelerinden sadece biri. Peugeot, gelecekte sunacağı bir Crossover modelinin ön izlemesini Quartz konsepti ile gerçekleştiriyor. Güçlü burun görüntüsü, yukarı kalkık sırt ve kalça ile Quartz atletik bir görüntü sergiliyor. Peugeot, aracın SUV yapısına rağmen kabinde bir sedan ortamı yaratıldığını söylüyor. 2,06 metre genişlik ve 4,50 metre uzunluk değerine sahip olan Quartz, 23 inç jantları ile yerden oldukça yüksek. Kaput üzerinden ön cama uzayan düz çizgiler bir bombe oluşturuyor, bu bombenin yan kısmında havalandırma açıklıkları beliriyor. Hibrid ve şarj olabilen Quartz, içten yanmalı ve elektrikli iki motora sahip. Toplam 500 beygir güç üretiliyor. 1.6 THP 270 ünite Peugeot Sport tarafından geliştirilmiş. 6 vitesli otomatik şanzımana bağlı olan 4 silindirli motor 330 Nm tork üretiyor. Ön ve arka aksın ikisinin de 85 kW’lık bir elektrikli motoru var ve bu motor frenleme sırasında şarj oluyor. ESP sistemi frenleme gücünü dört tekerlek arasında anlık olarak dağıtarak dengeyi sağlıyor. İç mekân, iCockpit düzenine göre şekillendirilmiş. Her yolcuya özel alan oluşturulmuş, sürücü kontroller tarafından sarmalanmış. Rahat oturma pozisyonu sunan ve yolcuyu kavrayan koltuklar kübik şekilleri ile dış tasarımın izlerine sahip. Orta konsol oldukça sade. Plastik şişelerin geri dönüştürülmesinden elde edile polyester türevi ile yapılan pek çok materyal çevreye saygıyı gösteriyor. Kırmızı çizgiler ve siyah bölgelerdeki gri konturlar hareket getiriyor ve heyecanlandırmayı başarıyor. Quartz, bu hali ile oldukça fantastik bir otomobil. Renault’nun gözdesi Eolab 2014 Paris Otomobil Fuarı’nda tanıtılmak üzere hazırlanan Eolab, pek çok konsept otomobilin aksine birkaç yıl içinde üretime geçecek bir modele referans değil. Renault’nun gelecekteki tasarım ve teknoloji vizyonunu yansıtan Eolab, adını Yunan rüzgâr tanrısı “Aeolous” tan ve “Labaratuvar” dan alıyor. Hyundai Veloster’ı hatırlatır biçimde bir tarafında tek, diğer tarafında iki kapısı olan Eolab, B sınıfı bir otomobil boyutlarında. 2020’ye kadar üretim modellerinde bulunacak 100 yeniliği barındıran konseptin en dikkat çeken özelliği ise yakıt tüketimi. 100 kilometrede 1 litre. Kilometre başına 22 gram karbondioksit salımı da beraberinde. Çok ince ön cam, magnezyum tavan ve sabit tampon gibi detaylar sayesinde 955 kilograma inen ağırlık aracın verimliliğinin sağlanmasında büyük yere sahip. Eolab’ ın SCe benzinli motoru, 1.0 litre hacminde 3 silindirli bir ünite. Bu 74 beygir güç üretirken, aracın elektrikli motoru da 67 beygir üretiyor. 3 vitesli bir şanzıman bulunuyor. Z.E. motorun hafta içi ve hafta sonu modları bulunuyor. Hafta içi modu günlük, şehir içi kullanımda elektrikli motora öncelik verirken, hafta sonu modu iki motordan da en iyi şekilde yararlanıyor. Paris Otomobil Fuarı’ nda Renault standının gözdesi olan Eolab, 10 yıl içinde üretime geçebilecek bir B sınıfı aracın ön izlemesi niteliğinde. ğerine sahip olan TT Sportback, 7 vitesli S tronic şanzımana ve quattro dört tekerlekten çekiş sistemine sahip. 0100 kilometre hızlanması 3,9 saniye alıyor. 2.0 TFSI motor, yüksek performansı sonucunda 100 kilometrede 7 litre yakıt tüketiyor. Mars kırmızısı gövde rengi ile Paris’ in atmosferine uygun görünen TT Sportback, uzun huzme LED aydınlatmalarına ek olarak lazer aydınlatmalara da sahip; bu sürücünün birkaç yüz metreye kadar yolu görmesini sağlıyor. İç mekânda yeni nesil TT’ de olduğu gibi sürücü odaklı bir tasarım var. Aslında coupe modelden direkt olarak geçirilen iç mekân tasarımı, virtual cockpit sayesinde oldukça sade, TT Sportback’in lüksten çok sportif yönü öne çıkıyor, bu da TT ruhunu koruyor. Değerli taşlardan esinlenildi Mor renkli bir devi andıran CHR, ilerleyen yıllarda yola çıkabilecek Csegmenti seviyesi bir kompakt SUV’ye işaret ediyor. Değerli taşlardan esinlenerek oluşturulan tasarım, pürüzsüz kıvrımlı yüzeyler arasındaki karmaşık ilişkileri, aniden detaylanıp sakinleşen çizgileri barındırıyor. Burun tasarımındaki ana öğeler birbirine siyah bir şerit sayesinde bağlanıyor. Farların altındaki siyah zemin burnun ortasına devam ederek büyük Toyota logosu ile birleşiyor. Dikkatli gözler fark edecektir, mavi Toyota logosu hibrit teknolojisine işaret ediyor. CHR’ın teknik özellikleri henüz tamamen açıklanmadı ancak hibrit sistemi sayesinde yüksek verimli bir sürüş sağlandığı söyleniyor. Eğik sırt çok atletik bir form oluşturuyor. C formlu stop lambaları çıkık bölgenin üst köşelerini sarıyor. Stop lambalarının altında içeri yapılan derinlik ile çok katmanlı ve 3 boyutlu görüntü yaratılıyor. CHR’ ın tavanı da gövde rengi ile camların siyahından oluşan bir desenle kaplı. Bu desen ile zarif yönlere bir katkıda bulunuluyor. İlerleyen yıllarda karşımıza çıkacak Toyota modellerinin daha kıvrımlı görünmesini ve kıvrımları dengeleyen ufak keskin çizgileri barındırmasını bekliyoruz. Modelin direkt olarak bir üretim modeline dönüşmesi oldukça yüksek bir ihtimal. İngiliz asaleti İtalyan estetiği ile buluştu Klasik otomobillerin en önemli buluşmalarından Concorso d’Eleganza Villa d’Este’ in 2014 etkinliğindeki tek modern konuk Mini’ den geliyor. Mini ve Touring Superleggera ortaklığı ile ortaya çıkarılan Superleggera Vision konsepti, klasik bir roadster’dan ilhamını alıyor. Kendine özel Superleggera üretim tekniği ile diğer özel üretimciler yanında yeri ayrı olan Touring, Superleggera Vision konseptinde, Mini’ nin belirgin İngiliz k imliğini İtalyan estetik anlayışıyla birleştiriyor. Metal tellerle oluşturulan gövde, elle şekillendirilmiş metal parçalarla kaplanıyor. Mini’nin güncel modellerinden çok daha retro, ancak bir o kadar da modern görünen konsept. Tekerlekler, detaylı görünümdeki jantları ile günümüze daha yakın. Ancak gövde kaplamalarının yumuşak eğimleri, girinti ve çıkıntıları eski otomobil havasını da koruyor. Açık mavinin yeşile kaydığı tonlarında Superleggera Vision insanı baktıkça mutlu ediyor. Arka kısım ise dış tasarımın büyük finali. İngiliz bayrağının yarısı şeklindeki stop farları, üç boyutlu aydınlatmaları ile oldukça şık görünüyor. İç mekân tasarımı ise bütün gereksiz detaylardan arındırılmış. nellerinde ve sürücü yanında da ince işlemeler ile DS deseni yaratılıyor. Direksiyonun hemen yanında, sürücüye uzanan kaplamaların üstündeki kontrol paneli, çok az düğme sayısına rağmen üçgensel parçaları ile karmaşık ve zor görünüyor. Bu görüntü lüks çağrışımlar yapıyor. Kontrol paneli alışılmış orta konsol yapısından farklı ve bir multimedya ekranı yok. Bunun yerine karesel direksiyonun önünde bir headup ekranı konulmuş. Divine DS, son dönemdeki en fantastik konseptlerden biri. Üretim halinden fazlasıyla uzak, ancak heyecan verici. DS markasının geleceğine dair ipuçları verdiği paylaşılıyor. Bu durumda ileride tanışacağımız DS modellerinde daha çok kareüçgen bekleyebiliriz. Audi’nin TT’yi bir model ailesine dönüştürme planlarının ilk gerçek işareti TT Offroad konsepti olmuştu. Marka bu konu üzerinde ciddi ciddi düşünüyor olmalı, aynı yıl içinde karşımıza ikinci TT konsepti olarak TT Sportback çıkıyor. Yeni Sportback, ürün gamındaki kardeşlerine benzer şekilde coupe benzeri bir tavan çizgisine ve 5 kapıya sahip. 400 beygirlik güç de Swarovski taşlardan İç mekân tasarımı Sportif TT ruhu öne çıkıyor Citroen bünyesinde ortaya çıkışına şahitlik ettiğimiz DS, ayrı bir markaya dönüşme işlemini tamamlıyor. Markanın çıkış yeri olan Paris’ te tasarlanan Divine DS, güncel modellerle hiçbir detayı ortak olmayan yepyeni bir tasarıma sahip. Ön tasarımda DS 5LS modelini hatırlatan bir farızgara birlikteliği var. Burnun ortasındaki altıgen biçimli ızgaranın kalın krom çerçevesi, üç boyutlu görüntüsü ile çeşitli bölgelerde kalınlaşıp inceliyor ve hemen yanındaki farların altına uzanıyor. Divine DS’ in ileride direkt bir üretim modeline dönüşmesi beklenmiyor. Konseptin görevinin DS markasının tasarım yönünü sergilemek olduğu söyleniyor. İç mekânda Swarovski kristallerinden yararlanılıyor. Kapı pa C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle