23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

29 Ocak 2014 Çarşamba 9 Sürdürülebilir turizmde kadının gücü o ZUHAL AYTOLUN G özleri umut dolu; aynı zamanda keskin bakışları var hepsinin. Gördükleri şiddet, yaşadıkları ötekileştirme, hayatın acıları ve ağır yükü... Herkesin ayrı bir hikayesi var; ayrı bir yükü, ayrı bir yaşama heyecanı... Bir bakış her şeyi anlatır mı anlatır! Ama ardında da büyük bir gücü yansıtıyorsa, kimse önüne geçemez bunun. Ancak bir destek gerekir bu güçleriyle başarı elde edebilmeleri için. Mardin’de Anadolu Efes’in “Gelecek Turizmde” projesinin desteğiyle hayata geçen İpekyolu Misafir Evi’nde, Mardinli kadınların hem hedeflerini hem de hayat hikayelerini dinlerken, bir kez daha umut ve heyecan duyuyor insan. Anadolu Efes, bu yıl proje için başvuran 252 projeden üçünü hayata geçiriyor. Başvuranların çoğu, proje başarısı sağlayanların üçü kadın girişimci. Kadın liderliğinde sürdürülebilir turizme eğilen projelerin biri Bursa’nın Misi köyünde ipek böcekçiliğinin yaygınlaştırılması üzerine. Diğeri ise Seferihisar’da yerel lezzetleri canlandırmanın amaçlandığı bir proje. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Kalkınma Programı (UNDP) işbirliğiyle ve Mikado Sürdürülebilir Kalkınma Danışmanlığı desteğiyle yürütülen projelerin üçüncüsü ise Mardin’de Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (MEDV)’in kurduğu sabun atölyesi ve İpek Yolu Misafir Evi. Peki bu projelerde neler yapılıyor ve sürdürülebilir turizm neden önemli? Sürdürülebilir turizm, doğal, ekonomik ve kültürel kaynakların korunmasını ve devamlılığını gözetiyor. Kaynakların değerlendirilmesi fırsatını yaratan, bu kaynaklardan gelir elde edilmesini ve bu gelirin 300 yıllık bir konakta açılan İpek Yolu Misafir Evi, kadınların öncülüğünde sürdürülebilir turizm adına örnek bir proje. kaynağın ait olduğu yerde kullanılmasını sağlayan bu turizm yaklaşımında gerçekleştirilen projeler çok önemli. Mardin İpekyolu Misafir Evi için Anadolu Efes bir yıllık 77 bin TL fon ayırdı. Misafir Evi’nde görevli kadınlarla konuşuyoruz: Neler eksik, neler yapmayı planlıyorsunuz, bu bütçe yeter mi size? “Yetmez mi?” diyor kadınlar, “Bu bütçeyle biz her şeyi yaparız.” Domino etkisi gibi aslında. Tek bir adımla, büyük bir değişim yaratmak mümkün. Koperatifte hiyerarşi yok Bu projenin amacı, Mardin’de turizm alanında örnek bir kadın girişimi yaratarak sürdürülebilir turizmin gelişmesine ve iyi örneklerin çoğalmasına katkı sağlamaya dayanıyor. Kadınların İpekyolu Misafir Evi’ni işletmeleriyle bölgede turizm sektöründe konaklama ve yiyecek hizmeti verilecek. Projeyle örnek bir kolektif kadın girişimi oluşturulması hedefleniyor. İpekyolu Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi Başkanı Berna Yağcı Erdoğan, misafir evinin bulunduğu konağın 300 yıllık olduğunu ve kenti terkeden bir Ermeni ailesinden kaldığını söylüyor. Tıpkı Mardin’in ruhu gibi, bu konağın içindeki yaşanmışlıklar da insanın içine işliyor. Her köşesinde ayrı bir emek var. En ufak detay bile öyle büyük bir etki yaratıyor ki insanda. Yağcı, “Eskiden olsa, mümkün mü bir kadının kepenk açması. Ama şimdi bir şeyler değişiyor. Projelerimizle 2 bin kadına ulaşıyoruz. Sabun atölyesinde üretilen sabunlar, misafir evinin gelirleri hem kadınlar için bir gelir kapısı hem de Mardin’de kurulan iki çocuk yuvasında kullanılıyor.” İşte kadınların gücü! Proje kapsamında 150 kişinin eğitim alması hedefleniyor. Sadece kadınların çalıştığı bu yere, şimdiden ilgi büyük. Özellikle haziran ve eylül ayları arasında Avrupa’dan çok sayıda misafir gelmiş. Yalnızca bu kadar da değil, yakın zamanda açılması planlanan özel bir mutfakları da olacak. Kadınların çoğunun evde yaptığı, gezmeye gittiğinizde pek de ulaşamayacağınız lezzetler bu mutfakta, kadınların ellerinden çıkacak. 14 farklı yerel yemeğin yapılması planlar arasında. Gel gelelim Mardin; açık hava müzesi olarak tanımlanıyor. İnsanın ruhunun arındığı, tarihle kültürel değerleriyle önemli bir turizm merkezi olan Mardin’de, böylesi bir yerde kalmayı tercih etmek hem sürdürülebilir turizm anlayışı adına hem de Mardinli kadınlar için önemli. Yolunuzu mutlaka buraya düşürün. Gediz Havzası zehirlenmeye devam ediyor M anisa’daki Köprübaşı uranyum yataklarının bulunduğu bölgede yüksek radyasyon değerlerinin 5 yıldır yetkililer tarafından bilindiği ama gerekli tedbirlerin alınmadığı ortaya çıktı. Maden Tetkik ve Arama Kurumu (MTA) tarafından 1970’lerde yapılan arama çalışmaları sonunda Manisa’nın Köprübaşı ilçesinde zengin uranyum yatakları bulununca burada bir pilot tesis kurularak işletilmeye başlanmıştı. İşletme maliyetin yüksek oluşu nedeniyle tesis 34 yıl önce hiçbir önlem alınmadan kendi haline terk edilmişti. Ancak son günlerde ortaya çıkan ve maden sahasında normalin 140 kat üstünde ölçülen radyasyon gerçeği, atıl durumdaki madenden özellikle yer altı suları vasıtasıyla yayılan radyoaktivitenin, 20 yıldan bu yana bölgede araştırma yapan çok sayıda bilim insanının uyarısına kulak asılmadığı ve bunu sonucu olarak Köprübaşı İlçesi ve köyleri başta olmak üzere tüm Gediz Havzası’nın zehirlenmeye devam ettiğini gösteriyor. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, konuyla ilgili bir basın açıklaması yaparak sorumlulara çağrı yaptı. Çevre sağlığı ve canlı yaşamını koruyacak önlemlerin derhal alınması çağrısında bulunan YSGP, gerekli tedbirlerin alınmamasının bölgede yaşayanların yaşamını hiçe saymak olduğunu belirtti. 18 avukatın vekilliğinde TAEK, Manisa Valiliği ve ÇevreŞehircilik Bakanlığı’na başvuruda bulunuldu. YSGP Eş Sözcüleri Sevil Turan ve Naci Sönmez, yaptıkları yazılı açıklamada “Türkiye’nin nükleer bir çöplüğe dönüştürülmesi kabul edilemez. İnsan hayatı ve doğa için telafisi mümkün olmayan bu riske karşı iktidar daha fazla gecikmeden ciddi bir tedbirler programı ve planı oluşturup ilan etmelidir” dediler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle