Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 Ocak 2013 Salı 3 ENVERDER Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Yalçın: Türkiye'de inanılmaz bir israf var nerji Verimliliği Derneği (ENVERDER) Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Yalçın, Türkiye’de milyonlarca dolar ödenerek ithal edilen petrol ve doğal gazın tüketim şekline bakıldığında büyük bir israfın yaşandığını belirterek “Doğal gazın ısınma ve soğutma amacıyla konutlarda kullandığımız bölümünün ciddi bir kısmını yalıtımsız binalarımızda duvarlardan ve pencerelerden dışarıya salıveriyoruz. Ülkemizdeki binaların %95’inden fazlasının yalıtımsız olduğu düşünüldüğünde tablonun vahameti daha da iyi anlaşılıyor. Bununla birlikte evlerimizde kullandığımız elektrikli aletlerin verimsizliği ve kullanımdan kaynaklanan eksiklikler elektrik sarfiyatımızı inanılmaz derecede artırıyor” diyor. E Bir birim üretim için iki katı enerji harcanıyor Yalçın enerji verimliliği alanında sanayideki tablonun da pek iç açıcı olmadığını söylüyor. Üretim süreçlerinde yaşanan enerji kayıpların sanayicinin maliyetlerini artırırken, rekabet gücünü zayıflattığını vurgulayan Yalçın şunları aktarıyor: “Bir birim üretim yapmak için gelişmiş ülkelerin iki katı enerji harcıyoruz. Türkiye’nin kişi başına enerji tüketimi İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkelerinin ortalamasının beşte biri civarında olduğu halde, enerji yoğunluğu OECD ortalamasının üzerinde. Bu oran ülkemizde 0,28 ton eşdeğeri petrol (TEP) iken OECD ortalaması ise 0,14 TEP’dir. Kullandığı birincil enerji kaynaklarından petrolün %99.6’sını, doğal gazın ise %96,4’ünü ithal eden Japonya’nın enerji yoğunluğu 0,09’dur. Bu da geliştirilen teknolojilerin yanı sıra verimlilik konusundaki kültürel dönüşümün ne kadar önemli olduğunun göstergesidir. Bu açıdan bakıldığında hedeflerimizden bir tanesi enerji yoğunlumuzu OECD ortalamasının altına indirmek olmalıdır. Amacımızı gerçekleştirmek içinde ArGe ve inovasyon ürünlerine yatırım yapıp çevreci ve yerli teknolojiler geliştirerek alternatif enerji kaynaklarına yönelmeliyiz.” AB ve OECD ülkelerinde enerji verimliliğine yönelik yeni sürece geçişin altyapısının çoktan oluşturulduğunu ve hedeflerin belirlendiğine dikkat çeken Yalçın, buradan yola çıkarak şunları anlatıyor: “OECD ülkeleri bu hedeflerine ulaşabilmek için 5 temel madde üzerinde yoğunlaşıyor. Bunlar; küresel çapta enerji verimliliğini, temiz enerji kaynaklarını arttırmak, inovatif ve çevreye duyarlı teknolojiler geliştirmek, sera gazı emisyonunu azaltmak ve yeni nesil enerji teknolojilerini, yani alternatif enerji kaynakları teknolojilerini geliştirmektir. Avrupa Birliği ülkeleri ise enerji ve iklim politikalarında rekabetçilik, sürdürülebilirlik ve arz güvenliği olmak üzere üç ana eksene odaklanıyor. Bu sayede çevresel riskleri bertaraf ederken istihdam ve ekonomik alanda ciddi anlamda kazançlar elde edebileceklerini çalışmalarla ispatlamış durumdalar. ABD’de 2 milyondan fazla ve AB’de ise 1 milyon civarında yeşil kariyer altında bir istihdam gerçekleşeceği ayrıca küresel çapta yapılacak 8,3 trilyon dolar yatırım ile 8,6 trilyon dolar tasarruf edilebileceği öngörülüyor. Türkiye olarak ise kamu ve özel sektör olarak üretim süreçlerimizi rehabilite etmemiz, kısa, orta ve uzun vadede eylem planlarımızı oluşturmamız ve hayata geçirmemiz gerekiyor.” Verimlilik reflekse dönüşmeli Yalçın, enerjinin verimli ve kaliteli tüketilmesinin çok önemli olduğunu söylüyor. Bir birim çıktıyı elde edebilmek için harcanan enerji ve maliyetinin son derece önemli olduğuna dikkat çeken Yalçın, “Bizim enerji yoğunluğu hesaplamamız 0.27 0.28 düzeyinde. Gelişmiş ekonomilerin kıyaslamasıyla bakıldığında bu oranı aşağıya çekmemiz lazım. Bu da ciddi bir gayret gerektiriyor. Elektriği fazla tüketiyoruz demek, bizim güçlü olduğumuz anlamına gelmez; etkin ve bir o kadar da verimli tüketmemiz lazım. Tükettiğimiz elektrik ile yapabildiğimiz işleri ortaya koyabilmemiz ve gelişmiş ülkelerde aynı işin ne kadar elektrik tüketilerek yapıldığını bilmemiz lazım. Böyle bakıldığında yapmamız gereken çok iş var” diyor. Enerji verimliliği alanında asıl yapılması gerekenin toplumun her kesiminde farkındalık oluşturabilmek olduğunu belirten Yalçın, “Her bir fert konuyu içselleştirip ailesi içerisinde oluşturacağı kültürel dönüşümü dışarıda toplumsal bir reflekse dönüştürebilmelidir. Bunu başarabilirsek ülke olarak yeni ekonomik dalganın üzerinde durabiliriz ve cari açığımızın en büyük kalemini oluşturan enerji sorununa çözüm getirebiliriz” diye konuşuyor. Küçülmenin merkezinde, bireysel ve toplu tüketim modellerinde çarpıcı değişimler yapılması yer alıyor. Ama halen refah daha fazla tüketmek ve daha fazla büyümek olarak algılanıyor. İnsanların ekolojik etkilerinin büyük bölümü gıda, konut ve ulaşımdan kaynaklanıyor. Gelişmiş ülkelerde insanların daha küçük evlerde yaşamaları, araba kullanmak yerine daha çok yürümeleri, daha az yiyecek tüketmeleri, daha az atık üretmeleri gerekiyor. Ama tüketimin bir model olarak sürekli körüklendiği ekonomik düzen içinde bunu gerçekleştirmek hiç de kolay değil. Çünkü halen refah her zamankinden daha fazla tüketmek ve daha fazla büyümek olarak algılanıyor. Dolayısıyla öncelikle refahın baştan tanımlanması gerekiyor: sağlık, toplumsal bağlar, hobilerle uğraşma özgürlüğü vb.. Bunun için neler yapılıyor ve neler yapılabilir? Worldwatch Enstitüsü'nün her yıl yayınladığı Dünyanın Durumu 2012 Raporu'nda "Fazla Gelişmiş Ülkelerde Küçülmenin Yolu" adlı bölümde neler yapıldığı anlatılıyor... Örneğin aşırı tüketime hatta büyümeye meydan okumak için kimi yerde uygulanan "sosyal pazarlama stratejileri". Avatar ve WALLE gibi büyük kitlelere ulaşan popüler Hollywood filmleri, sürekli büyüme ve tüketim takıntısının olası korkunç sonuçlarına dikkat ÖZLEM çekmekte önemli rol oynuyor. Filmlerin ötesinde, Fransa ve İtalya başka olmak üzere YÜZAK kimi ülkelerde yeni bir siyasi harekete dönüşen küçülme hareketi var. Fransa’daki aylık Le Decroissance Dergisi ve DegrowthPedia.org sitesinde konu ele alınıyor. Amaç küçülmeyi bir tabu olmaktan çıkarmak, ana akım medyanın ve siyasi partilerin büyümenin her zaman iyi bir şey olduğuna ilişkin varsayımlarını yıkmak. Örneğin neden Alışveriş Yapmama Günü, TV'yi Kapat Günü gibi günler oluşturulmasın ki... Bu kapsamla akademik ortamlarda daha iddialı çalışmalarının da önemine dikkat çekiliyor. Wall Street'i İşgal Et etkinliklerini başlatmasıyla ünlü Adbusters Medya Vakfı 2009’da ekonomi öğrencilerinin, hocalarını, kusurlu bir neoklasik modeli, sınırlı gezegende yaşamın ekoloji gerçeklerine göre uyarlamaları için kampanya başlattı. Amaç Ekonomi Bölümü'nün müfredatında gerekli değişikliklerin yapılmasını sağlamak. Vergi yüklerini değiştirmek ve daha adil dağıtmak da bu kapsamda anahtar rol oynayabilir. 1972’de James Tobin tarafından dillendirilen "finansal işlemlerden küçük bir vergi alınması" konusunun günümüzde daha çok gündeme getirilmesi son derece önemli. Sonuçta küçülme, insanlığın geleceğini bir parçası. Asıl soru ise şu: insanlar bu gündemi proaktif bir şekilde izleyecekler mi yoksa küresel ekonomideki daralması dünyanın geldiği nokta mı belirleyecek? ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Aşırı tüketenlerin toplam tüketimini azaltmak! İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Yayın Yönetmeni: Özlem Yüzak Görsel Yönetmen: Tutku Talınlı Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişli İstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Ayla Atamer Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Tel: 0 212 251 98 74 75 Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Yerel Süreli Yayın