Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 Ocak 2013 Salı 15 kitap Rant her zaman ve her yerde olduğu gibi burada da ön planda... Oysa Atatürk Orman Çiftliği bütün değerleri ile korunabilir ve kentlilerin nefes alabileceği bir kent ormanına dönüşebilir. Cumhuriyet döneminin insan, mekân, doğa, üretim ilişkilerini çok iyi örnekleyen bir kültürel peyzaj alanı olarak tescillenebilir ve dünya miras listesine girebilir.” Enerjinin Rengi/Tuncay Derman Tuncay Derman'ın kendi yayını olarak çıkan Enerjinin Rengi, enerji platformunda her yönüyle yaşananları konu alıyor. Pratikte, Enerji'ye yakıştırılan belli başlı dört renkten söz edilebilir. Termik enerji için yanmayı sembolize eden kırmızı, hidrolik enerji için suya gökyüzünden yansıyan mavi, yenilenebilir enerjilerin doğaya, çevreye, ekolojik yaşama uyumunu anlatan yeşil, son olarak da sarı rengin soğukluğunu taşıyan nükleer enerji. Yazar, kitabında geniş bir spektrurumu olan enerjinin son zamanlarda özellikle siyasal arenada nasıl kirletildiğini anlatıyor. Atatürk’ün emaneti talan mı ediliyor? J ÖZGE KESKİN nkaralılar çok iyi bilirler Atatürk Orman Çiftliği’nin (AOÇ) dondurmasının, yoğurdunun tadını. O tadı bir kere aldıysanız diğerlerine burun kıvırırsınız. Çiftlikte inek ve keçi sütü, tereyağı, peynir, bal, sebze ve meyve suları, turşu, sirke ve şarap da üretilir. 6 yıl Ankara’da yaşamış biri olarak şunu söyleyebilirim ki şehrin ortasında bir vaha, kurtarılmış bölge gibidir Ankaralılar için burası. Yani İstanbullular nasıl Boğazlarıyla övünüyorsa Ankaralılar da Çiftlikleriyle gurur duyarlar. Ne de olsa Atatürk’ün mirasıdır... 1925 yılında “Orman Çiftliği” adıyla kurarak, 1937’de Türkiye Cumhuriyeti’ne vasiyet mektubuyla emanet etmiştir Atatürk bataklıktan çiftiliğe dönüşen bu araziyi. Ancak AOÇ bugünlerde dondurması yada yoğurduyla değil de buraya yapılmak istenen yeni yapılarla gündeme oturdu. Buradaki tarihi ve kültürel doku, vatandaşın buraya verdiği önemse pek de göz önünde bulundurulmuyor gibi. İlk önce 2006’da 5524 sayılı “Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun”un yürürlüğe sokularak, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne Atatürk Orman Çiftliği’nin “öncelikle üst ölçekli plan ve koruma amaçlı imar planı ve bunlara uygun her türlü imar planlarını yapma” yetkisi verildi. Kısa bir süre önceyse AOÇ üzerine TBMM Eğitim, Arşiv ve Kongre Merkezi yapılması için izin çıktı. Ankara 1 Nolu Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu da arazi üzerindeki 1. derece sit alanı şerhinin kaldırılmasına ve arazinin ‘Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’ olarak tesciline karar verdi. Mülkiyeti Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri A.Ş’ye ait araziyle ilgili kararda ‘Arazinin eğitim, arşiv ve kongre merkezi fonksiyonlarını içeren resmi kurum alanı yapılmasında kamu yararı bulunduğu’ sonucuna varıldı. Şimdi karar Bakanlık makamının onayına sunulmak üzere Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’ne gönderilecek. Dünyanın Durumu 2012: Sürdürülebilir Refaha Doğru/ Worldwatch Enstitüsü/ A “Hükümet bu mücadeleyi bir soğuk savaş sürecine çevirdi” Bu durumdan hem vatandaşlar, hem bir çok sivil toplum kuruluşu, hem de meslek örgütleri oldukça rahatsız. TMMOB da bu durum karşısında harekete geçerek karşı bir dava açtı. Hatta şu an AOÇ’de ki bu duruma karşı süren 9 davaları mevcut. Tabiat Varlıkları Korum Kurulu’nun son kararını da hukuksal sürece taşımaya hazırlanıyorlar. Koruma Kurulu üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulunacaklar. Ayrıca 36.000 imzaya ulaşmış bir de kampanya başlattılar. İstedikleri Atatürk’ün emaneti, tarihi ve kültürel bir hazine niteliğindeki AOÇ’nin kültürel peyzaj alanı olarak tescillenmesi ve burada yeni yapılara izin verilmemesi. Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan ‘talan’ olarak nitelediği bu durumu durdurmak için ellerinden geleni yaptıklarını anlatıyor. Candan, Koruma Kurulu’nun kararını bilimsel kriterlerden uzak, siyasi bir karar olarak değerlendiklerini çünkü kurulun siyasal baskılarla hareket etmeye başladığını söylüyor. AOÇ’ye yönelik açtıkları davaların çok yavaş ilerlediğini ve yargı sürecinin uzatıldığına da vurgu yapıyor. Lehlerine sonuçlanan davalarda dahi hemen yeni kararlar alınarak karşı bir atak yapıldığını anlatan Candan’ın verdiği örnekse durumu açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor: “En son AOÇ arazisinde binlerce ağaç kesilerek 650 milyon bütçeyle yapılmakta olan başbakanlık hizmet binasını simgesel olarak mühürledik. Arkasından koruma kurulunun bu kararı geldi. hükumet bu mücadeleyi bir soğuk savaş sürecine çevirdi. Oysa Atatürk Orman Çiftliği bütün değerleri ile korunabilir ve kentlilerin nefes alabileceği bir kent ormanına dönüşebilir. Cumhuriyet döneminin insan mekan, doğa, üretim ilişkilerini çok iyi örnekleyen bir kültürel peyzaj alanı olarak tescillenebilir ve dünya miras listesine girebilir.” Kültür Yayınları/Çeviren: Ayşe Başçı Nüfusumuz artmaya devam ederken, şehirlerimiz gittikçe daha fazla insanı barındırabilmek için genişlerken ve ekolojik sistemimiz çökerken, sürdürülebilir refahın adil bir şekilde paylaşımına doğru nasıl ilerleyeceğiz? Rio +20 Birleşmiş Milletler Konferansı'nda ve sonrasında, bu hayati konu üzerinde tartışmayı teşvik etmek amacıyla, “Dünyanın Durumu 2012: Sürdürülebilir Refaha Doğru”, 20. yy'da sürdürülebilir gelişimin ilerleyebilmesi için yenilikçi projelere, yaratıcı kurallara ve yeni yaklaşımlara vitrin oluyor. Dünya çapında uzmanlar tarafından yazılan makalelerle, bu rapor; küresel ekonomi ve sürdürülebilirlik konusunda güncel eğilimlere kapsamlı bir bakış, en acil çözüm bekleyen çevresel ve insani sorunlardan bazılarının kesin çözümlerine bir politika aracı, ekelojik sağlığı ve refahı destekleyen yenilikçi ekonomik kurumlara bir yol sunuyor. Sürdürülebilir Refaha Doğru, Worldwatch Enstitüsü'nün, Dünyanın Durumu serisinin en son yayını. Kentsel Ulaşım Derleyen Tülay Kılınçaslan / Ninova Yayıncılık Türkiye'de yoğun kentleşme sürecinde ulaşım ağlarının tasarım ve planlaması kentsel sorunların başında geliyor. Ulaşım teknolojisinin tarihsel gelişimi ve yol ağı tasarımı ile bisiklet ve yaya yollarının tasarım ilkelerinin yer aldığı kitapta, toplu taşıma türleri, taşıma sistemlerinin planlanması ve tasarımı Doç. Dr. Ela Babalık Sutcliffe tarafından üçüncü bölümde anlatılıyor. Dördüncü bölüm ulaşım planlaması konusunu ele alıyor. Yaşanabilir kentleri ortaya çıkarmayı hedefleyen yerel yönetimlerin ne tür ve yöntemde ulaşım politikalarına sahip olması gerektiği grafiklerle Prof. Dr. Cüneyt Elker tarafından son bölümde anlatılıyor.