Katalog

Siemens özel çalışmasıdır Siemens özel çalışmasıdır Homeros’un Troia’sından Günümüze... İliada Destanı ile Troia’yı ölümsüzleştiren Homeros’tan bu antik kenti gün ışığına çıkaran Schlieman’a... Kazı ve yayınları ile Troia’ya damgasını vuran bu antik kentin UNESCO Kültür Mirası Listesi’ne alınmasını sağlayan Korfmann’a... Tunç Çağı mimarisinde kültsel işlevi olduğuna inanılan bir megaron yapısı ortaya çıkarıldı. Bu özel yapı, Siemens’in desteği ile Çanakkale Boğazı'ndaki rüzgârı sembolize eden bir çatı konstrüksiyonu ile kapatılarak ziyarete açıldı. roia Savaşını, savaş kahramanlarını ve onların trajedilerini şiirsel bir dille anlattığı İliada Destanı ile Troia’yı ölümsüzleştiren Homeros... 1882 yılında başladığı kazılarla bu antik kenti gün ışığına çıkaran Schliemann... Kazı ve yayınları ile Troia’nın nerede olduğu tartışmalarına bir son vererek, bütün dikkatin Hisarlık (Asarlık) Tepesi’ne çevrilmesini sağladı... Ve 19882005 yılları arasındaki çalışmaları ile arkeoloji, kültür ve Troia tarihinde derin izler bırakan Manfred Osman Korfmann... Troia’ya damgasını vuran 3 isim... Korfmann’ın çalışmaları sadece arkeolijik kazı alanıyla sınırlı kalmadı Calvert, Schliemann, Dörpfeld, Blegen kazıları sonrasındaki harabe harabesi durumunu dönüşen ören yerini, bakımlı, anlaşılabilir, iyi korunmakta olan bir antik kente dönüştürdü. Onun çabaları ile Troia ve yakın çevresi 1996 Hüseyin Gelis Çanakkale’ye damgasını vuran bir kütüphane ÇanakkaleTübingen Troia Vakfı Manfred Osman Kütüphanesi, 2007 yılında Korfmann’nın bağışladığı 6 kitapla açıldı. O tarihten itibaren kütüphane binası hem Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi hem de tüm Çanakkaleliler tarafından yoğun bir şekilde kullanılıyor. 2011 yılına kadar kütüphaneye bağışlanan yeni kitaplarla‚ Osman Bey Kütüphanesi büyümeye devam etti. 2011 yılı başındaki İsviçre Bern’den Juker ailesinin bağışladığı kitap, dergi ve ayrı basımlarla kitap sayısı 20.000’e, dergi ve makale sayısı ise 50 000’e ulaştı. Böylece Çanakkale’deki bu kütüphane Türkiye’nin sayılı kütüphaneleri arasına girdi. Kütüphanenin Çanakkale kentine ciddi katkıları bulunuyor. Türkiye’deki araştırmacıların ve akademisyenlerin en büyük sorunun yayınlara ulaşmak ve o yayınlarla özgür bir ortamda çalışmak. Çanakkale kenti ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ise sürekli büyüyen bir yapıda. Bu süreçteki en önemli donanım kütüphaneler. Kentin içindeki bu zengin kütüphane, üniversite kütüphanesini destekleyerek herkese özgür bir ortamda çalışma imkanı sunuyor. Ancak bu sürecin sürdürülebilir olması önemlidir. Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da desteklerin devam etmesi, hem kent tarihi ve kültürü için unutulmaz izler bırakacaktır. Siemens, Anadolu kültürünün Avrupa kültürüyle buluştuğu en önemli merkezlerden biri olan Troia Antik Kenti kazı çalışmalarına destek veriyor. Bölgeye zenginliği rüzgâr getirdi yılında Troia Tarihi Milli Parkı olarak kabul edildi. 1998 yılında ise Troia UNESCO Kültür Mirası Listesi’ne alındı. Troia Antik Kenti mirasının gelecek nesillere kazandırılması misyonuyla kurulan Troia Vakfı bugün Siemens’in desteğinde çalışmalarını sürdürüyor. kazılarında bulunan hazinelerle aynı evreye ait olmaları da (yaklaşık M.Ö. 2500), buluntuların önemini daha da artırmakta. Troia'nın zenginliğinde büyük bir rol oynayan Çanakkale Boğazı'ndaki rüzgarı da sembolize edecek bir çatı konstrüksiyonu ile kapatılan bu yapı, artık Troia'ya gelen ziyaretçiler tarafından rahatça görülebiliyor. Troia ören yeri kazı çalışmalarınının ana sponsoru olarak desteğini sürdüren Siemens AŞ, bu çerçevede Çanakkale Tübingen Troia Vakfı’nın kurulmasına öncü rol oynadı. Şirket, ayrıca vakıf çalışmaları kapsamında Manfred Osman Korfmann Kütüphanesi’nin kurulmasına da destek oldu. Türkiye’nin kültürel ve tarihsel değerlerini geleceğe taşımayı her zaman öncelikleri arasında gördüğünü ifade eden Siemens A.Ş. CEO’su Hüseyin Gelis, yaptığı değerlendirmede “Sürdürülebilirlik her alanda Siemens’in odak noktası. Şehirlerin, tarih ve kültürel mirası da sürdürülebilir bir geleceğin inşasında büyük önem taşımakta. Troia Antik Kenti mirasını gelecek nesillere kazandırmaya da bu noktada önem verdik. Aynı tarihi Beyazıt Kulesi’nin aydınlatılmasına destek olduğumuz gibi. Bu tür çalışmaların, bizim, gelecek kuşaklara yönelik sorumluluğumuz olduğunu biliyoruz ve ‘sorumlu büyümenin’ tek geçerli anahtar olduğunu düşünüyoruz” dedi. roia Antik Kenti mirasının gelecek nesillere kazandırılması misyonuyla kurulan Troia Vakfı ve Manfred Osman Kütüphanesi’ni de destekleyen Siemens, bu çerçevede bölgeye bir basın ziyareti gerçekleştirdi. Siemens A.Ş. CEO’su Hüseyin Gelis ziyaret kapsamında yaptığı konuşmada yelken şeklindeki koruyucu çatının ironisine de dikkat çekerek şunları söyledi: “Farklı kültürleri buluşturan ve UNESCO tarafından ‘Kültür Mirası‘ listesine alınan Troia Antik Kenti kazı çalışmalarına verdiğimiz desteğin, Türkiye'nin sahip olduğu zengin tarihi korumak adına önemli olduğuna inanıyoruz. Yapımına destek olduğumuz çatı, Troia’ya o dönemde zenginliği getiren rüzgârı sembolize T T KÜLTSEL BİR MEGARON YAPISI 1988 yılından bu yana Prof. Dr. Manfred Korfmann yönetiminde gerçekleştirilen kazı çalışmaları kapsamında Troia II savunma duvarlarına bitişik olarak yapılmış, Tunç Çağı mimarisinde kültsel işlevi olduğuna inanılan bir megaron yapısı ortaya çıkarıldı. Bu özel yapı, Çanakkale Boğazı'ndaki rüzgarı sembolize eden bir çatı konstrüksiyonu ile kapatılarak ziyarete açıldı. Eserin koruma çatısıyla kaplanarak, restore edilmesine çeşitli evrelerde destek veren Siemens, Tunç çağına ait bu eserin sergilenmesine de önemli katkılarda bulundu. Anadolu’daki megaron yapıları arasında şimdiye kadar en iyi şekilde korunagelmiş olan yapı, içindeki tüm buluntuların envanteriyle birlikte gün ışığına çıkarıldı. Schliemann kazılarından itibaren “Yanmış Kent” olarak adlandırılan bu dönemdeki “Hazine Evresi”ne ait bu mimari buluntu, Troia ve Ege Bölgesi kronolojisi içinde büyük önem taşıyor. Bu kültsel yapının Troia'daki Schliemann dönemi ediyor. Rüzgar günümüzde de hem bu bölge hem de tüm Türkiye için çok önem taşıyor“ dedi. Siemens'in anahtar teslim proje olarak tamamladığı, Enerjisa'nın ise ilk rüzgar enerjisi santrali olma ünvanını taşıyan Çanakkale Rüzgar Enerjisi Santrali’ni de basın mensuplarına gezdiren Gelis, konu hakkında şunları söyledi: “Geçmiş tarihte, Troia Kenti’nin zenginleşmesini sağlayan Rüzgar, bugün de Enerjisa’nın Çanakkale Rüzgar Enerji Santrali ile bölge nezdinde Türkiye ekonomisinin zenginleşmesine destek oluyor. Rüzgar, Siemens için de sürdürülebilirliğin sağlanmasında en önemli unsurlardan. Günümüzde artan enerji talebi ve temiz güç üretme gereksinimi herkesi yenilenebilir enerji kaynakları kavramı konusunda düşünmeye itti.“ Nisan 2009'da startı verilen Mahmudiye Rüzgar Enerjisi Santralı'nda Siemens'in 2,3 MW'lik türbinleri kullanılıyor. 101 metrelik kanat çapı, türbinleri aynı zamanda Türkiye'deki en büyük kanat çapına sahip türbinler yapıyor. Yaklaşık 37 milyon Euro'luk bir yatırımla hayata geçirilen Mahmudiye Rüzgâr Enerjisi Santralı 30 MW kurulu güce ve yılda 90 GWh enerji üretebilme Geçmişte Troia Kenti’nin zenginleşmesini sağlayan Rüzgar, bugün Enerjisa’nın Rüzgâr Santralı ile Çanakkale’ye katkı sağlıyor. kapasitesine sahip. 13 rüzgâr türbini ile üretilen elektrik enerjisi Enerjisa Çanakkale Doğalgaz Kombine Çevrim Santrali'nde bulunan 31.5 kV şalt tesisine aktarılacak ve ana yükseltici trafo ile 154 kV ulusal şebekeye iletilecek. Tesis, bu değerlerle yılda 55 bin ton karbon salımınının çevreye yayılmasını da önlemeye hazırlanıyor. SIEMENS’TEN YENİLİKÇİ RÜZGÂR ENERJİSİ ÇÖZÜMLERİ Rüzgâr enerjisi konusunda hem karadaki onshore hem de deniz üzerindeki offshore türbinlerle dünya genelinde pek çok başarılı projeye imza atan Siemens, geliştirdiği yenilikleri Türkiye’de de hayata geçirmeye hazırlanıyor. Rüzgar türbinlerinde bakım maliyetlerinin azalması ile kullanım ömürlerinin uzamasını sağlayan dişli kutusu içermeyen Direct Drive teknolojili türbinlerini duyuran Siemens, yine Enerjisa için 3,0 MW gücünde türbinlerini Mersin’in Dağpazarı bölgesindeki santralde kullanmaya hazırlanıyor.