Katalog

27 Nisan 2010 Salı 11 Türkiye su kaynaklarını doğru yönetebiliyor mu? kaygılandırıyor HES'ler enerji tartışmalarını körükledi ! Milyonlar 'SU İÇİN KOŞ'tu! ive Earth (Yaşanabilir Dünya organizasyonu) daha iyi bir dünya için 'Su İçin Koş' hareketiyle tarihte küresel su krizini çözmeye yönelik en geniş çözüm içerikli girişime imza attı. 18 Nisan'da gerçekleştirilen etkinlik 6 km'lik bir dizi koşuyu içeriyor ki 6 km pek çok insanın sağlıklı ve hijyenik bir su kaynağına ulaşmak için her gün yürüdüğü ortalama mesafeye tekabül ediyor. 'Su İçin Koş' etkinliği Buenos Aires,Cape Town, Chicago, Honk Kong, Bali, Londra, Melborn, Milan, New York, Rio de Jenario, Singapur, Singapur, Stokholm, Toronto, İstanbul gibi dünyanın her yerinden insanların katılımıyla tam 40 şehirde gerçekleşti. İstanbul'daki koşu Caddebostan sahilinde gerçekleşti. Afrika, Latin Amerika ve Asya toplumlarında her yıl ishal nedeniyle 1.8 milyon ve suyla ilgili yetersiz altyapı her gün 5 bin çocuğun ölümüne neden oluyor. Küresel fon sağlama girişimi için oluşturulan yardım platformu sürdülebilir ve geliştirilebilir su programlarına fon sağlayarak yükselmeyi hedefliyor. 'Su için Koş Hareketi' için oluşturulan küresel ağ tüm dünyadaki gelişmiş uluslardaki memba sularının korunması, güneş kalkanları, kuyular, su kioskları, yarı geçirgen sistemler gibi hijyenik su ulaştırma ve sağlama projelerini finanse etmeyi amaçlıyor. Projenin ünlü destekçileri de var: aktör ve Live Earth destekçisi Jessica Biel, küresel Su Avukatı Alexandra Cousteau, Grammy'li sanatçı ve aynı zamanda Unicef elçisi Angelique Kidjo ve dünyaca ünlü atlet Jenny Fietcher... L 2 2 Mart Dünya Su Günü kapsamında yapılan çalışmalarla, Türkiye'de kurulması planlanan hidroelektrik santrallar ve 3. Dünya Savaşı'nın su nedeniyle çıkacağını iddia eden komplo teorisyenlerinin iddiaları sebebiyle geçen ay en çok konuşulan yazılıp çizilen konulardan birisi 'su' oldu. Türkiye 2010'u enerji alanında atılım yılı ilan etti. 1700'ü aşkın HES planına ek olarak 47 tane kömürlü termik santral ile Sinop Akkuyu'da ve Mersin'de kurulması planlanan iki nükleer santral enerji politikalarının ve çevresel etkilerinin ne yönde olacağına ilişkin tartışmaların fitilini ateşledi. Suların asıl sahibinin köylüler olduğu savıyla yola çıkan 'Derelerin Kardeşliği Platformu' başta olmak üzere HES'lere karşı çıkan aktivist taraf her şeyden önce suyun köylünün elinden alınmasına karşı... 49 yıllığına santrallerin çok uluslu şirketlere kiralanmasının Türkiye'yi enerjide iyice dışa bağımlı kılacağını ileri süren HES karşıtları bu durumun bölge insanının suya erişim hakkını elinden aldığını, santrallerin proje bölgelerinde geniş çaplı göç hareketleri başlatacağını ve böylelikle başta tarım olmak üzere ekosistemlerin, turizmin ve uzun vadede ekonominin zarara uğrayacağını iddia ediyorlar. Hiçbir derenin boşa akmadığını ifade eden aktivistlerin bir diğer iddiası da projelerin hayata geçmesi için gerekli olan ÇED raporlarına bazı yörelerde hile karıştığı yönünde... Her geçen gün HES'lerle ilgili yeni gelişmeler olduğundan net rakamlar vermek mümkün olmamakla yapılması planlanan bin 700'ü aşkın HES projesinin büyük bölümünün iptali için bölge halkları, kurulan platformlar ve destek verenler mahkeme kapılarına dayandı. Kimi projelerin iptali için mahkemelerden sonuç bile çıktı. Öte yandan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dünyada ve Türkiye'de hızla artan enerji talebinin beraberinde yeni kaynak ve yeni çözüm yolları ihtiyacını arttırdığını, enerji sektörünün ekonomiyle birlikte büyüdüğünü ve enerjinin giderek daha pahalı bir hale geldiğini iddia etmişti. Hatta Bakan Şimşek HES kartşıtlarını uyararak 'Türkiye'de bütün yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması halinde dahi Türkiye'nin önümüzdeki dönemde talebin çok cüzi bir kısmını karşılayabileceğini' bilmeleri gerektiğini de söylemişti. Dünyada yenilenebilir enerji kaynaklarının bir yıl ertelenmesinin maliyetinin bazı uluslararası kuruluşlar tarafından 500 milyar dolar olarak hesaplandığını da ifade eden Şimşek bu nedenle dünyada ve Türkiye'de mutlaka yenilenebilir enerji kaynaklarının çok hızlı bir şekilde harekete geçirilmesi gerektiğine işaret etmişti.