23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ömer KAYALIOĞLU HSBC Türkiye İletişim Başkanı Mikrokredi ile Toplumla El Ele HSBC olarak “Kurumsal Sürdürülebilirlik” alanında lider bir marka konumuna gelmek istediğimizi uluslararası düzlemde dile getirmiştik. Stratejik planlarımız, bu amaç doğrultusunda geliştirilmeye devam ediyor. HSBC’de sürdürülebilirlik programımız tüm paydaşlarımızın hem çevreye hem de sosyal hayata doğrudan ya da dolaylı etkileri doğrultusunda hazırlanıyor. Bu program çerçevesinde çalışanlarımızdan oluşan “İklim Şampiyonları” programından, düşük karbon ekonomisine katkımıza kadar, kaynak ve destek sağladığımız konularla ilgili bilgileri 2009 yılı “Sürdürülebilir Yaşam” eklerinde sizlerle, elimizden geldiğince ayrıntılı bir şekilde paylaşmaya çalışacağız. Sizlerle buluştuğumuz bu ilk sayımızda, kişilerin sosyal ve ekonomik gelişimlerini cesaretlendirmek için Türkiye’de başarıyla devam eden topluma yatırım projemiz mikrokredi konusuna değinmek istedik. 2004 yılından bu yana Hindistan, Meksika, Filipinler, Rusya ve Brezilya’da mikrokredinin yayılmasına öncülük eden HSBC Grubu, sürdürülebilir kalkınmaya verdiği önem ve destek sayesinde 2006 yılında “Financial Times” gazetesi tarafından sosyal sorumluluk alanında örnek kurum seçilerek ödüllendirilmiştir. HSBC bünyesinde dünyada temelleri atılan mikrokredi programında Türkiye olarak, 2006 yılı sonunda bir hedef etrafında sivil toplum kuruluşları ortaklığıyla tamamen toplumsal sorumluluk projesi olarak ilerleme kararı aldık. “Mikrokredi ile Topluma Destek” projesi, sivil toplum kuruluşlarına (STK) bu amaçla sadece çok düşük kredi tahsisini değil aynı zamanda bağış niteliğinde altyapı desteğini de kapsayan uzun soluklu bir süreci içeriyor. Bu kaynağın verdiği güvenceyle STK’lar gereksinim sahiplerine tek tek ulaşarak ülkemizde mikrokredinin yaygınlaşmasını sağlıyorlar. Proje ayrıca, diğer bir hedefimiz olan STK’ların altyapısının güçlenmesi ve bu alanda 2010 yılına kadar güçlü bir sosyal sorumluluk platformu yaratma konusuna da katkı sağlıyor. HSBC olarak mikrokredi konusunda ilkelerimiz; bu konuda sadece bağımsız denetimden geçmiş STK’lara bağış yapmak ve kredi tahsis etmek, STK’ların güçlenmesine destek olmak, mikrokredi sisteminin sürekliliğini sağlamak, kredinin kentsel yerleşimlere ve kırsal kesime tahsisini sağlamak. Uluslararası tecrübe, bilgi ve kaynak sağlayarak liderlik yapmayı hedeflediğimiz mikrokredi projesini son derece önemli bir toplum projesi olarak görmekteyiz. Bu bilinç ile oluşturulan hedefimiz 2010 yılına kadar sivil toplum kuruluşları aracılığıyla ayrılan 5 milyon TL kaynağın, elli ilde, 10,000 mikrokredi kullanıcısına erişmesidir. 2008 itibarıyla ikinci yılını dolduran projemizde 30 ili aşan yaygın ağımızın ve 3,000 mikrokredi kullanıcına ulaşmanın sevincini paylaşıyoruz. Samsun’da TOG ile başlatılan projemiz şu anda TİSVA ile Ankara, Adana, Aydın, Çorum, Bursa, Yozgat, Çankırı, Zonguldak, Rize, Kayseri, Sivas, Amasya, Eskişehir, Gaziantep, K.Maraş, Elazığ, Erzurum, Erzincan, Tokat, Niğde, Kırşehir, Malatya, Konya, Diyarbakır, Mardin, Batman, Hatay, Malatya, Adıyaman, Bilecik, Burdur, Isparta, Bingöl, ve KEDV ile de İstanbul ilinde sürdürülmekte. Bu projenin ilk adımlarını, 2008 hedeflerimizin üzerinde bir performansla gerçekleştirmemizde, başta Türkiye İsrafı Önleme Vakfı olmak üzere, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı ve Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın katkıları çok büyüktür. HSBC Türkiye olarak bize böyle bir hizmet fırsatını sundukları için kendilerine teşekkür ediyoruz. Mikrokredi konusunda paylaşımımızı bu konuya gönüllü tüm STK’larla çalışarak genişletmeyi, böylece de ihtiyaç sahibi herkese ulaşmayı arzu ediyoruz. Projeyi bir adım daha ileri götürerek gençler için de mikrokredi tahsisini geliştirmeyi ve yaygınlaştırmayı planlıyoruz. 2009 yılı içersindeki planımız mikrokredi için ayrıdığımız bu kaynağın canlanmasını ve paylaşılmasını sağlamak. Tüm STK’lara buradan da çağrımızı yapıyoruz. Gelin beraber bu projeyi başarıya taşıyalım. SODES ile kente uyum hızlanıyor AP Eylem Planı kapsamında hazırlanan Sosyal Destek (SODES) Programı projeleri arasında yer alan “Göçle Gelen Ailelerin Kente Uyumu ve Bu Ailelerin Çocuklarının Sosyal Yaşam ve Eğitim Koşullarının İyileştirilmesi” projesi ile göçle gelen ailelerin kente uyumu sağlanıyor. Diyarbakır Eğitimciler Derneği’nin (DEĞİDER) SODES kapsamında hazırladığı proje, göçle gelen aileler ve çocuklarına yönelik eğitim desteğini de içeriyor.Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamındaki 9 ilde (Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak) faaliyet yürüten SODES programı, kırdan kente göç, yoksulluk ve işsizlik sorunları ile değişen sosyal yapının doğurduğu yeni ihtiyaçlar ile bölgedeki sosyal yatırım ihtiyacına katkı sağlayabilmek için başlatıldı. Uygulandığı illerde sosyal değişim noktasında etkisini hissettiren projelerin öncelikli hedef grupları kenar semtlerde yaşayan ve topluma entegre olmakta zorluk çeken çocuklar, gençler, kadınlar ve yoksullar. Sosyal dönüşümün gerçekleştirilmesi amacıyla hazırlanan projeler, bir anlamda, bölgenin neye ihtiyacı olduğunu gözler önüne seriyor. SODES kapsamında geçen yıl kabul edilen ve DPT tarafından kaynak aktarılan projeler arasında renkli ve ilginç projeler de bulunuyor. Kabul edilen projeler arasında gezici sinemadan, kaybolan mesleklerin canlandırılmasına, çok amaçlı masal parklarından, geleneksel kıyafet tasarımına kadar bir çok yeni fikir yer aldı. Gümüşçülüğe destek, bölgenin geleneksel mutfağının tanıtılması, spor alanlarının geliştirilerek halkın yaşam kalitesinin artırılması, taş işçiliğinin geliştirilmesi, tiyatro ekiplerinin kurulması, okulların müzikle tanıştırılması, dezavantajlı kesimleri topluma kazandırma, atletizmi sevdirme gibi konular da projeler arasınday G 4 dı. Kadınların ekonomik faaliyetlerine kazandırılması, aile içi şiddeti önleme, sokak çocuklarına meslek edindirme gibi önemli sosyal konular da desteklenen projelerdendi. Bu kapsamda geçen yıl 42 milyon lira tutarındaki 398 proje finanse edilmişti. 2012 yılına kadar toplamda 600 milyon lira kaynak aktarılacak olan programa bu yıl 145 milyon lira ayrıldı. DEĞİDER Başkanı Necmettin Diri, göç eden aileleri, okulda öğrenim gören çocukları üzerinden tespit ettiklerini belirterek, Diyarbakır’da 1990’dan beri yaşanan hızlı göç sonrasında, göçle gelenlerin kente uyum problemlerinin baş gösterdiğini dile getirdi. Diri, proje öncesinde hedefleri ve idealleri olmayan çocukların artık öz güven problemleri kalmadığını ifade etti. Proje kapsamında; 50 öğrenciye ulaşıldı. 6. 7. ve 8. sınıf öğrencilerine yönelik ücretsiz SBS’ye hazırlık kursu düzenleniyor. Sosyal etkinlik kapsamında ebru sanatı, ahşap boyama ve flüt kursları veriliyor. Çocukların ailelerine yönelik koruyucu hekimlik, anne çocuk sağlığı, eğitim, aile içi iletişim, kent yaşamınına uyum, aile planlaması gibi konularda eğitim seminerleri düzenleniyor. Seminerlerde ailelere temizlik ve sağlık konusunda da eğitim veriliyor. Ailelere, mesleki kurslara ve istihdam olanaklarına yönlendirilmeleri yönünde danışmanlık veriliyor. Okuma yazma bilmeyen kadınlara okuma yazma öğretilirken, erkeklere yönelik şehir kültürü ve farklı kültürlere karşı hoşgörü, kadınların çalışması, kız çocuklarının okutulması, birlikte yaşama kuralları, hayatı kolaylaştıran araçların kullanımı gibi konularda kente uyum problemlerini ortadan kaldıracak bilgilendirici seminerler düzenleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle