28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

13 Cumhuriyet ENERJİ 2 Ekim 2012 31 Tüketim çılgınlığı kutupları beklenenden çok erken eritti Cilalı enerji devrinin sonu Fosil yakıtlara dayalı enerji tüketiminin sonucu oluşan küresel ısınma dramatik işaretler vermeye başladı. Grönland adasının buzullarının yüzde 97’sinin 4 günde erimesi, Kuzey Kutbu’ndaki erimenin bu yıl Türkiye’nin yüzölçümü oranında büyümesi bunlardan birkaçı. İklim felaketlerinin oranı da bu boyutta artabilir. Önder ALGEDİK Tüketici Der. Fed. İklim ve Enerji Sorumlusu Mevcut enerji yatırımları, artık geleceğimizi değil bugünümüzü tehlikeye sokuyor. Yaşanan olaylar, yapılan enerji spekülasyonunun mevcut iklim krizini derinleştirdiğini bize gösteriyor. Bu kriz birkaç yıl önce söylendiği gibi gelecek kuşakların değil, günümüzde yaşayan insanlar için tehlike yaratacağının ciddi sinyallerini veriyor. Grönland 4 günde eridi 812 Temmuz tarihleri arasında, yani sadece 4 günde, Grönland yüzey buzulunun yüzde 97’si eridi. Bu tarihi gelişme, aslında fosil yakıt merkezli küresel ekonominin yarattığı ani etkiler açısından tehlikeli bir nokta idi. Süreç bununla sınırlı kalmadı. ABD Ulusal Kar ve Buzul Verileri Merkezi’nin verilerine göre, 16 Eylül itibariyle Kuzey Kutup dairesinin üstünde kalan Arktik buzullarda tarihi küçülme yaşandı. Normalde her kış büyüyen ve her yaz küçülen buzulun yıllık minimum alanı bu sene neredeyse 19792000 yılı ortalamasının yarısından da az. En son 2007’de 4.17 milyon kilometrekare alana düşerek tehlike sinyali veren buzul, bu sene 3.41 milyon kilometrekareye düştü. 2007’de tarihi olarak en küçük halinden şimdi Türkiye’nin yüzey alanı kadar buzulu kaybetmiş durumda. 5. Sonrasında oluşacak durumu tanımlamak ise çok zor. Yaşadığımız aşırı yağış, sıcaklık gibi iklim olaylarının hepsini çok kısa bir sürede yaşayacağız, kısaca “her gün tufan” diye bir yeni sözümüz olacak. Kutuplar eriyor ne demek? Cambridge Üniversitesi’nden buzul bilimci Prof. Peter Wadhams, The Guardian gazetesine gönderdiği mektupta durumu çok net olarak ortaya koyuyor. Uzun yıllar buzulları inceleyen Wadhams, gelinen sürecin kesinlikle küresel ısınma ile alakalı olduğunu söylüyor. En kötü nokta ise, Arktik buzulların 20152016 yıllarının ağustos ya da eylül ayında tamamen erimiş olma olasılığı. Arktik deniz buzullarının erimesi politikacıları da, bizleri de doğrudan etkileyecek. Nasıl mı? 1. Arktik buzulunun erimesi ile buzuldan daha koyu olan deniz yüzeyi güneşi hem yansıtamayacak, hem de daha fazla ısıyı emecek. 2. Bu durumda deniz sıcaklıkları artacak ve artan deniz sıcaklıkları, buzul çağından bu yana Arktik buzulların altında bulunan donmuş tortuların erimesi anlamına geliyor. 3. İşte bu noktada, eriyen tortu içindeki metanı atmosfere salmaya başlayacak. Yani, karbon dikside göre küresel ısınma potansiyeli 21 kat yüksek olan bir gazın, daha güçlü bir sera gazının salınması demek. 4. Bu durumda da şimdiye kadar saldığımız sera gazlarının yarattığı iklim değişikliği artık “değişimden” de öte, açığa çıkan metan ile “devrilecek”, kısaca iklim dinamikleri kırılacak. bölge çevresindeki ülkeler ve petroldoğalgaz şirketleri de görüyor. Böylece, kazandıkları trilyonlarca dolarla yaşamımızı yok eden şirketler daha fazla fosil yakıt çıkartabilecekler. Tabi ki o fosil yakıtları kullanabileceğimiz bir yaşam kalırsa. Diğer yandan ülkemizdeki gazetelerin Tehlikeli nokta ekonomi sayfalarında her gün boy boy Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paenerji haberleri çıkıyor. Kimi zaman 3. neli, 2007 yılında yaptığı çalışmalarda, sayfada olsa da, aşırı hava olayları nedeKutup yaz buzullarının ve Grönland buniyle oluşan zararlar ve kayıplar da yer alızulunun erimesi iklim için geri dönüşü olyor. mayan, iklim dengelerinin kırıldığı olayTemelde işlenen iki konu var. Birincisi lar listesinin en tepesinde gösteriliyor. YaTürkiye’de iştah açıni, bu iki buzucı bir enerji pazarılun kaybolması Grönland nın olduğu. İkincisi ile küresel ısınise, bunu beslemek ma hızlanırken için ortaya atılan diğer iklimi den“daha fazla enerjiye geleyen mekâihtiyacımız var” ponizmaların da arlitikası. Bu yaklatık kırılacağı, çaşımları güçlendirlışmayacağı demek amacıyla, enerğerlendiriliyor. ji yatırımlarının Aslında bilimönündeki halk ensel raporların sagellerini kaldırmak tır aralarında geiçin önce “devlet çen ifadelerini doğrudan söyleyelim istereliyle kamulaştırma” gibi savaş dönemine seniz. Bırakın çocuklarımızın yaşamını, ait bir uygulama geçtiğimiz yaz uygulakendi yaşamımızda mevcut iklim sistemaya sokuldu. Artık Bakanlar Kurulu, mini ve onun sonucundaki pek çok yaenerji projelerinde arazi satın alma konuşamsal alanlarımızı kaybedeceğimiz ortasunda sorun yaşayan firmaların bu sorunuda. Sonuçta, sıcaklığın bir anda 2 derece artacağı bir ortam yerine 6 derece artaca nu çözmek için EPDK’nin devreye girmesini kararlaştırdı. EPDK, bu firmalar için ğı bir döneme geçeceğiz. arazi alabilecek. Bu adımın da ötesinde, şimdilerde ÇevCilalı Enerji Ekonomisi resel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlaGrönland Başbakan yardımcısı Frede rını aşmanın daha etkili yolu aranıyor. Bariksen, New York Times’e geçtiğimiz Ey kanlığın son girişimine göre, ÇED’lerin lül ayında iklim değişikliğinin fırsatlar ve çok ciddi suiistimal edildiklerine dair katehlikeler getirdiğini söyledi. Burada tehli muoyunda fikir oluşunca, davalar kazanılkeden kastettiği, ülkenin tek uluslararası maya başlanınca, artık bu raporlar yerine havaalanının sular altında kalması. Fırsat teminat verilerek yatırımların önünü açma ise buzulun erimesi ile daha fazla petrol ve formülü gündemde. Böylece, çevreye ve doğalgazın çıkarılabilecek olması. Grön insanlara zarar verdiği ortaya çıkan bir yaland’ın gördüğü bu fırsatı, bugün Arktik tırıma, sadece yatırmış olduğu teminatın devlete kalması sağlanarak izin verilmesi sağlanacak. Aslında, “paran kadar çevreyi yok etme ve iş işten geçtikten sonra pardon” diyebilme hakkı getirilmiş oluyor. Ancak doğanın geri dönüşü olmayan kayıplarının bir teminat ile nasıl giderileceği ciddi bir sorun… Anlayacağınız, enerji alanı günümüzde gezegeni yok etme yarışına bütün dünyada dönüşmüş durumda. ‘Öteki hayatta enerji’ Türkiye ekonomik büyümeyi gerekçe göstererek cilalı bir enerji ekonomisi yaratmaya çalışıyor. Bu yaklaşımın hiçbir bilimsel ve teknik karşılığı yok, sadece politik bir karşılığı var. Politik olarak Türkiye enerjiyi “harcamaya” çalışıyor, ama var olan enerjiyi “kullanmak” gibi bir politikası yok. Böyle olduğu için yerli diyerek kömür ve yenilenebilir diyerek hidroelektrik santral gündeme getiriliyor. Ancak, iklim, enerji verimliliği ya da iklim dostu çözümler hiç akla gelmiyor. Türkiye’nin politikası “enerjiyi harcamak” üstüne kurulu olabilir ama burada harcanan bizim yaşamımız. Yakılan her kömür geri dönüşü olmayan felaketlere açık davet çıkartıyor. Her HES projesi toplumsal ve ekolojik krize davetiye çıkartıyor. Ancak bu yatırımların hiçbiri iklim krizinin derinleşmesi ile bir işe yaramayacak, hatta geri dönüşü olmayan zararları ortaya çıkacak. Birisi 180 kilometre hızla duvara doğru giden arabanın gazına basan şoföre frene basmasını söylemeli. Her gün medyada enerjide 180 kilometre hızla gittiğimizi anlatan haberler çıkıyor. Tek yapılması gereken daha sık ve daha şiddetli yaşadığımız hava olaylarının duvar olduğunu kabul görmek. Bugün bütün fosil yakıt yatırımlarını durdursak, sadece duvara çarpma hızımızı düşürürüz. Duvara çarpmadan durmak ise artık şansa kalıyor gibi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle