15 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet ENERJİ 2 Ekim 2012 31 10 Hukuki altyapısı hazır değil, denetim kurumu yok, elektrik yatlarını ucuzlatmıyor, dışa bağımlılığı artırıyor... Nükleerde ısrarın anlamı yok Nedim Bülent DAMAR EMO Enerji Çalışma Grubu Başkanı Akkuyu Nükleer Santralı’nın yapımcı firması Türkiye’deki çalışmalarına başladı. Hazırlamış oldukları Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu’nun onaya gönderildiği ve raporda birçok eksiklerin tespit edildiği basına yansıdı. Bu arada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, yaptıkları hesaplara göre nükleer enerji santrallarının gerekli olduğunu ve bunlar yapılmaz ise enerji açığı doğacağını ifade etti. Sinop’ta yapılacak nükleer santral için yıl sonuna kadar karar verme sürecini bitireceklerini belirtti. Ayrıca gazete haberlerine göre, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Türkiye’de nükleer yakıt üretilmediğini unutarak, nükleer santralları dışa bağımlığa çözüm olarak doğalgaz santrallarının yerine önerdi. Akkuyu’da kurulması düşünülen nükleer santral için yıllar içinde şimdiye dek, 70’li yıllardan beri, oldukça çok çalışma yapıldı, çeşitli harcamalar gerçekleştirildi, nükleer santral yapımı için özel daire başkanlıkları bile kuruldu. Ama hep aklıselim galip geldi ve çalışmalar ya durduruldu veya ertelendi. Bu sefer de böyle olmasını umarız. Akkuyu’ya nükleer santral kurulmasına ilişkin anlaşma yapılmasına karşın, birçok konu halen belirsiz durumda. En başta santralın ne zaman işletmeye alınacağı bilinmiyor. Dünyadaki örnekler göz önüne alındığında, 1972’de inşasına başlanmasına karşın henüz hizmete alınmamış olanlar var. gireceği henüz belli değil. Anlaşmada tüm izin ve ruhsatların alınmasından yedi yıl sonra ilk ünitenin, birer yıl ara ile de öteki üç ünitenin devreye alınması öngörülüyor. Yani en iyi ihtimalle santralın tüm ünitelerinin devreye girme yılı 2023 olacaktır. Ancak 2023 yılında Akkuyu’nun devreye girmesi oldukça zor görünüyor. Alınacak izin ve ruhsatlar yalnızca Türkiye ile sınırlı değil. Uluslararası kuruluşlardan alınacak izin ve ruhsatlar var. Uygunluğu uluslararası kuruluşlarca denetlenip izne bağlanacak hususlar var. Tüm bunların ne kadar süre alacağı belirsiz. Yalnızca Rusya ile yapılan anlaşmada 10 dan fazla uluslararası anlaşma, sözleşme veya protokole atıf yapılarak bu dokümanlardaki koşullara uyulacağı belirtiliyor. Tüm bu hususların ne kadar sürede yerine getirileceğinin bilinmiyor olması ve henüz bir konuda bile izin alınamamış olması Akkuyu’nun planlanan tarihte üretime geçmesi için engel teşkil ediyor. Öteki ülkelerdeki deneyimlere bakacak olursak değişik yapım süreleri ile karşılaşıyoruz. Ancak genelde planlanan zamanda işletmeye geçmiş santral sayısı yok denecek kadar az. Şu anda dünyada yapımı devam eden 65 adet santral içinde ABD’de 1972 yılında inşaatına başlanmış olup, halen devreye alınamamış olanlar olduğu gibi 19851999 yılları arasında inşaatına başlanan ve ne zaman devreye gireceği belirsiz olanlar da var. Uluslararası deneyimlerden yola çıkarak Akkuyu için iyimser bir tamamlanma tarihi olarak 20252030 yılları arası bir tarihi kabul etmek daha gerçekçi olacaktır. Elbette ki bu tahminde toplumsal, finansal, teknik, iç ve dış siyasal riskler göz ardı edilmiş olmaktadır. Denetleme Kurumu nerede? Akkuyu için yurtiçinde de alınması gereken izinler vardır. Bu konudaki yasal altyapı 5710 sayılı Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına Gerekli izinler alınabilecek mi? Akkuyu’nun tam olarak ne zaman devreye İlişkin Kanun ve buna bağlı olarak çıkarılan yönetmelik ile sınırlıdır. Bu yönetmeliğin bazı maddelerinin yürütülmesi ise Danıştay tarafından durdurulmuştur. Nükleer güç santrallarının kurulması ve işletilmesi ile ilgili onay ve izinleri verme yetkisi bağımsız Türkiye Nükleer Denetleme Kurumu (TNDK) kuruluncaya kadar Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’na verilmiştir. TNDK henüz ortada yoktur. Bağımsız bir denetim kurumu olmadan Akkuyu’nun yapım ve kuruluş izinlerinin uluslararası zeminde ne şekilde kabul göreceği tartışmalıdır. Nükleer santrallar gibi sınır ötesi etkileri olan tesislerde uluslararası kamuoyunun çok hassas olduğu bilinmektedir. Örneğin Akkuyu’ya yasa ile ÇED sürecinden muafiyet getirilmiş olmasına rağmen uluslararası koşulların yerine getirilmesi için ÇED sürecinin başlatılması zorunlu olmuştur. ÇED raporu ile ilgili Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun nasıl tepki vereceği belirsizdir. Öncelikle ÇED Raporu’nun hazırlanmasında uyulması gereken hususlar ve raporu hazırlayanların ve kabul edenlerin ehliyetlerinin sorgulanacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Bundan sonra çıkarılacak olan yasa ve yönetmeliklerin bu konuda hassas olan Türkiye kamuoyu tarafından takip edileceği ve her adımın en uç yargı noktalarına kadar götürüleceği bugünden görülmektedir. Bu ise ya
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle