Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
okşamış; ‘karşı koymadan bu işin yapılmasına izin vermekle iyi ettiniz,’ demek ister gibi bir hali varmış. Bunun üzerine adamların korkusu geçmiş. Yaşlı cin parmağıyla, kenarda duran bir kömür yığınını gösterip ceplerini kömürle doldurmalarını işaret etmiş. Yolcular, bu kömürlerin ne işe yarayacağını anlamadıkları halde, yaşlı cinin dediğini yapmışlar, sonra geceyi geçirecek bir yer aramak üzere yollarına devam etmişler. Vadiye indikleri zaman, yakınlardaki manastırın çanı saat on ikiyi vuruyormuş: Birdenbire şarkı sesleri kesilmiş, cinler ortadan kaybolmuşlar ve tepe, ay ışığında ıpıssız kalıvermiş. İki yolcu bir han bulmuşlar, samandan yapılmış yataklara uzanıp üzerlerine paltolarını çekmişler, yorgunluktan ceplerindeki kömürleri boşaltmayı bile unutmuşlar. Sabahleyin, vücutlarında hissettikleri ağırlık yüzünden erkenden uyanmışlar; ellerini ceplerine soktuklarında ise gözlerine inanamamışlar: Çünkü cepleri kömür yerine çil çil altınlarla doluymuş; saçları ve sakalları da bir gecede uzayıp tekrar eski halini almış. Zengin olmuşlar, ama kuyumcu açgözlü bir adammış, bu yüzden ceplerine terzininkinden biraz daha fazla kömür doldurmuşmuş. Açgözlüler kendilerine ne verilse doymak bilmezler, daha fazlasını isterler hep; bu nedenle kuyumcu terziye bir öneride bulunmuş: “Bir gün daha kalalım,” demiş, 13