09 Ocak 2025 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Okuma! Gökten elmalar düşüren bir masalcı: Aydın Balcı “Eze meze… Yıllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Dağlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Dağlar gördüm kayalı, kayaları oyalı. Ağaçlar gördüm yeryüzü yaşında; gölgesinde yaz uyur, kış uğuldar başında” (“Alakanat”, s.5) Aydın Balcı masallarının bir başka özelliği hepsinde “söğüt” ağacı olması ve söğütlüklerin önemli rol oynaması. Bunun nedeni, yazarın doğum yeri olan Niksar’ın düzlüklerinde dünya güzeli söğütlerin olması mı, bilinmez. Çocuk okurun anadilini kavrayacak, düş gücünü zenginleştirecek bu masalların editörlüğünü, Türk çocuk edebiyatının önemli isimlerinden Hamdullah Köseoğlu yapmış. Semih Gümüş bir yazısında “Editör bir kitabın güvencesidir sigortasıdır” diyordu. Nitelikli, iyi yetişmiş editörlerden söz ediliyordu elbette. Aydın Balcı kitaplarının Hamdullah Köseoğlu gibi yetkin bir kalemin “güvence”sinde okuruna ulaşması, Tudem Yayınları’nın konuya duyarlığının göstergesi. Köseoğlu yapıtlarını okuyanlar iyi bilir ki, onun doğa betimlemelerine, yansımalı seslere ve “at”lara düşkünlüğü bir başkadır. Balcı masalları için de aynısını söyleyebilirim. Bu masallar editör ve yazarın ruh ? Mavisel YENER arışmaların çocuk yazınına katkıları tartışılmaz. Tudem Yayınları’nın gelenekselleştirdiği Tudem Edebiyat Ödülleri, Tokat’ta yaşayan bir masalcının kabuğunu kırıp sesini duyurabilmesi için önemli bir fırsat vermiş; çocuk yazınına bir masalcı kazandırılmış: Aydın Balcı. Türkiye’deki yayıncılık koşullarının haritasına bakıldığında yazarın içine kapanıp keşfedilmeyi beklemek yerine, sesini duyurabileceği bu tür yarışmalarla okuruna ulaşmaya çalışması usdışı bir yol değil. İki yıl üst üste birinci olmuş, 2004’te birinciliğin yanı sıra ikincilik ödülünü de almış. Aydın Balcı, iyi edebiyat yapıtının kendi şansını yaratabileceğini kanıtlıyor. 2003’te birincilik ödülü alan Gülperi isimli dosyası, yazarın sonraki yapıtlarını hangi prizmadan geçireceği konusunda ipuçları barındırıyordu. Ancak yine de bunu peşin peşin söyleyebilmek zordu. 2004’te “Dal Ucunda Gül” ve “Alakanat” dosyası ile gelen ışık önemliydi. Yazarın geleneksel masal dilinden beslenen özgün dilinden yansıyan bu ışık “Aslı’yı Bekleyen Elma” ile devam ediyor. Masalın potasında eritilen malzeme evrensele varırken yerel öğelerden yararlanılmış. Kitaba adını veren Aslı altın yürekli bir kız. Ne var ki o yürekte dağlardan ağır bir dert taşıyor. Masal bu büyük derdin üstüne kurulmuş. Bütün masallarda olduğu gibi, “Aslı’yı Bekleyen Elma”da da, masala özgü düşsel bir ülkedeyiz, yer gibi zaman da belirsiz. “Yüzlerce, belki binlerce yıl önceydi” (s. 6). Yazarın “Alakanat” isimli kitabı da bilinmeyen zamanlarda geçer. “Yüzyıllar, belki binyıllar önceydi…” (s.7). Yıldız Güzeli’nde de bu yapı bozulmaz: “Çok eski zamanlardı” (s.7). Aslı’nın yüreğine onca ağırlığı veren derdi; yedi sekiz yaşlarındaki kardeşi Cemil. Cemil duymaz, konuşmaz; yaşıtları oyun kursa katılamaz. Aslı kardeşine düşkündür, onun bu derdi için danışmadık kimse, göstermedik hekim, denemedik ilaç kalmaz. Aslı’nın yakarışı, masaldan kalkıp yüreğimize konar: “Allahım, bir çare! Neyse o çare yoluma çıkar, düşümde göster, içime doğdur. Uzaktaysa yoluna yolcu olayım, derindeyse eşip bulayım, yüksekteyse tırmanıp alayım…” (s. 9) Aslı, bir gece, sabaha yakın sebepsiz uyanır. Bir de bakar ki, o güne değin ağzından tek sözcük çıkmamış kardeşi Cemil sayıklıyor: “Se nal dı nal ma… Se nal dı nal ma…” Artık Aslı’nın gözüne uyku girmez, bahçeye çıkar. Bahçede yeni komşusu Yaprak Kız’ı söğüdün dibinde uyuklarken bulur; düşünde Cemil’i görmüştür, Aslı’ya ipuçlarını verir. Cemil’in kulağı duyacak, türküler çığıracaktır, ama, Aslı’nın “elma”yı bulması gerekir. Bu elma, nerededir, nasıldır? Aslı elmayı Y bulup kardeşine sesini armağan edebilir mi? Ya Aslı’nın armağanı ne olur? Aydın Balcı tekerlemelerle başlıyor masallarına. “Azıcık şundan, azıcık bundan; azıcık yumurta kabuğundan… Bir çanak yaptım boyadım bakır gibi; doldurup sade suyla sürdüm ocağa. Ateşi görür görmez çatladı dibi. Herkes dizilmiş sofraya, bekler pişecek aşı; herkes dediğim az uz değil, tam otuz kişi. Çatlamış çanakta hiç aş pişer mi? Diyelim pişti, bana düşer mi? Elime vermişler maydanoz dalından bir çatal. Derler: ‘Utanma oğul daldır al!’” (“Aslı’yı Bekleyen Elma”, s. 5). birliğinin ne denli olumlu sonuçlar doğurduğunun kanıtı gibi. “İri elma gözler, dal bacaklar; incecik, uzun bir bel… Alnında gül biçimli bir aklık… İki yana ayrılmış, döklüm döklüm dökülmüş, gür yelesiyle, çok güzel bir attı Alkısrak” (“Aslı’yı Bekleyen Elma”, s. 48) Yirmi birinci yüzyıl çocuğuna geleneksel masal varsıllığımızı fark ettirmenin yolu iyi bir dil dönüşümü, başarılı bir düş işçiliği ile masala ilgiyi çekmektir. “Gülperi”, “Aslı’yı Bekleyen Elma”, “Alakanat” ve “Yıldız Güzeli” geleneksel anlatım tadını bozmadan çocuğun ilgisini çekecek masallar. Dilin çocuğun şiir kulağını da beslemesi Balcı masallarının ortak özelliklerinden. “Pınarlar vardır; ıssız yol üstlerinde yalnızlığı dert etmeden, oluğuna uzanacak eli bekler.”( “Aslı’yı Bekleyen Elma”, s. 53) Eflatun Cem Güney’in sözcükleriyle koyalım noktayı: “İmdi; kalem benim, söz onun; nokta benim, harf onun; okuyun okuyabildiğiniz kadar. Okudukça gönlünüz gül olup açacak; diliniz de bülbül olup şakıyacak…” www.maviselyener.com) “Aslı’yı Bekleyen Elma”/ Aydın Balcı / Resimler: Gökçe Süvari / Tudem Yayınları / 2007 / 71 s. (9+ yaş) “Yıldız Güzeli”/ Aydın Balcı / Resimleyen: Bülent Gültek/ Tudem Yayınları / 2006 / 39 s. (8+ yaş) “Alakanat”/ Aydın Balcı / Resimler: Bülent Gültek / Tudem Yayınları / 2006 / 48 s. ( 9+ yaş) için. Hem çok eğlenceli hem de öğretici. Bize adalet, haksızlık, iyi, kötü, barış, savaş, kızlar erkekler, özgür olan ve olmayan gibi değişik konuları anlatıyor. Tekrar tekrar alıp okuyoruz. Ama bir eleştirim var. Ben onları bir Türk yazarın yazmasını isterdim. Kim yazmış deyince sizlerin ismini söylemek isterdim. Bir İstanbul Masalı gibi ya da Ala Çocuk Yollarda gibi.Yabancı isimleri öğrenmek çok zor. Ama sizin adınızı gördüğümüzde ya da bir Türk yazar adı olunca daha merakla okuyoruz. Sizi öğreniyoruz. Öğretmenimiz de bilgiler veriyor. Aslında sizi okulumuzda da görmek isteriz. Ne güzel olurdu. Ama ben utanırdım, belki konuşamazdım. Ama şunu bilin ki sizi çok seviyoruz. Teşekkürler. Doğukan, Gülce ve Müjde armağalarınız yola çıktı bile… Çocuklar ve gençler, siz de bize yazar mısınız? ? Okuduğunuz kitapta en çok hangi karakteri sevdiniz? Neden? ? Öyküde sizi en çok düşündüren bölüm neresiydi? Neden? ? Öyküde size alışılmadık gelen, aklınıza yatmayan yerler var mı? Neden? Mektup yazarak bize ulaşmak isteyenler için mektup adresimiz: Mavisel Yener Ata Cad. Defne Sok. No:1 D1 Balçova, İzmir . Elektronik posta göndererek bize ulaşmak isteyenler için: sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com Anımsatma: * Mektubunuzda adresinizi, yaşınızı, okuduğunuz kitabın adını, yazarını ve yayınevini belirtmeyi unutmayın. Size bir sürprizimiz olacak! * Mektubunuzda kitabın özetini yazmayın, olur mu? Biz, anlatılanlar hakkında sizin ne düşündüğünüzü çok merak ediyoruz. KİTAP SAYI 935 Mavisel Yener Cumhuriyet Çocuklarından Mektuplar! İzmir’den Ali Suavi İlköğretim Okulu 3D sınıfı öğrencileri mektup yazmış, zarfları süsleyip göndermişler, teşekkür ederiz. Hepsini yayımlama olanağımız olmadığı için sınıflarından iki arkadaşları onları temsil edecek. Doğukan Karakaya İzmir (8 yaş) (Ali Suavi İlköğretim Okulu) Merhaba Benim adım Doğukan. Ben bir Cumhuriyet çocuğu olarak size mektup yazmak istedim. Tanıtmak istediğim kitap Robin Hood. Onun maceraları beni çok etkiliyor. Zenginlerden alıp fakirlere vermesi bana garip geliyor, çünkü bu yıllarda öyle birileri yok. Okuduğum başka kitaplar da var, ama size birini yazdım. Gülce Akalın İzmir (8 yaş) (Ali Suavi İlköğretim Okulu) Merhaba, ben Gülce. Biz sınıfça size mektup yazıyoruz, hepimiz Cumhuriyet çocuğuyuz. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi seviyorum. TOBAV’da müzik, bale kursuna gidiyorum. Bugüne kadar okuduğum kitaplardan beni en çok etkileyen Hamdullah Köseoğlu’nun Küçük Ressam adlı kitabıydı. Kitaptaki küçük ressam Ezgi gerçek bir ressam gibi resim yapabiliyor, bu en güzel yanı. Bana alışıldık gelmeyen durum da bir tavşanın Ezgi’ye resmini yapması için model olması. Size teşekkür eder, iyi günler dilerim. Müjde YILAN – Bandırma (Ticaret Odası İlköğretim Okulu 8A) Aracılığınızla Mine Soysal’a kocaman bir teşekkür yolluyorum çünkü siz bize harika kitaplar yolladı. Ben içlerinden en çok Çıtır Çıtır Felsefe serisini sevdim. Sanırım bütün arkadaşlarım da öyle. Adeta yarış yapıyoruz okumak S evgili Çocuklar, bu köşemize olan ilginiz için teşekkür ederiz. Öyle çok mektup birikiyor ki, onları sıraya koymamız gerekiyor; sabırla beklemenin güzelliğini hep birlikte yaşıyoruz. Önceki sayılarımızda Bandırma’dan Ozan Özer, beğeniyle okuduğu yazar Hidayet Karakuş’un kitaplarından, şiirlerinden söz etmiş, mektubuna kendi dizelerini de eklemişti. Onun sevdiği yazardan bir isteği vardı, kendisi için bir şiir yazması… Hidayet Karakuş, Ozan’ın mektubunu okudu ve onun için bir şiir yazıp gönderdi, hepimiz için ne güzel bir sürpriz değil mi? OZAN ÖZER’E ŞİİR ağaca tırmanmış başı tıraşlı ayakları çevik bir çocuk kuş yuvasındaki yumurtalara dadanmış bir sincap gibi bu ozan değilmiş yakaladığı bir kelebeğin kanatlarını koparmış kendine takmak için gözleri parlak parmakları acımasız bir çocuk bu ozan değilmiş evlerindeki kırlangıç yavrularına akşamları ekmek vermiş ninni söylemiş geceleri oturmuş şiir yazmış kuşlara ozan özer’miş bu bu ozan ‘özel’miş Hidayet Karakuş SAYFA 4 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle