17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

A. Akal/ Ç. Gündeş/ M. Yener/ N. Yılmaz Zamanın Elleri Var Mehmet Güler / Resimleyen: Ender Dandul / Kök Yayıncılık / 73 s. Zamana dair ne varsa, hepsi bu kitaptaki şiirlerde… Üç ayrı bölümde toplanan 27 şiirin tamamı, zaman kavramını konu ediniyor. Bölümler: Akıp Giderken Zaman, Saat Dükkânları, Herkesin Saati Ayrı Bir Dünyadır. Kitap, daha önce basılan Zamana Dokunuyorum (2006) başlıklı şiir kitabının devamı niteliğinde. Şiirlerin bütünlüğüne bakıldığında, sanki geri planda şiirden ayrı bir öykü yürüyüp gidiyor gibi. Şiirlerdeki kahramanlar için zaman, bir öykü akışında tıkır tıkır işler durur, öyle ki, “Zamanın karşısında/ne demir dayanır ne kömür,/ Saatçi İsmet Dedeniz sizlere ömür…” İşte böylece, şiirlere konu olan kişiler de zamanın işleyişinde yaşamlarını tüketirler. Şiirler, değişen zaman kavramını birkaç yönde işliyor: Zamanın kendi devinimi, bir alet olarak saatler ve zamanın akışı içinde yaşamın değişimi. “Herkes dedi/Çil Horoz vakti bilse de/geleceği bilemez,/bilimden, fenden başkası/doğru yolu göremez.” Kimlerin hangi saati kullandığını anlatan şiirler ise, son bölümde. Annenin, babanın, ablanın, dedenin, öğretmenin vb. saatleri hangi marka ise, onları anlatan şiirler. Ya sizin saatiniz hangi marka? Çizgili Köyün Kavalcısı Bahadır Uçan / Toroslu Kitaplığı /2007/ 91s. Kitapçı Bay ve Bayan Kıl Roald Dahl / Can Yayınları (Can Çocuk) / 99 s. / 2007 / Resimleyen: Quentin Blake Özellikle çocuk kitaplarının başkişileri genelde olumlu tavırlar sergileyen, sevimli kahramanlardır. Her zaman olmasa bile çoğunlukla örnek özellikleri vardır. Kitaplar aracılığı ile sosyal ve toplumsal doğruların benimsetilmesi açısından çok normal ve alışılagelmiş bir yöntemdir bu. Peki, ya tam tersi olsa… Yani bir romanın kahramanları son derece sevimsiz, pasaklı, nefret dolu olsalar… Kuş avlasalar, takma dişlerini çıkarıp oraya buraya koysalar, hiç yıkanmasalar… Can Yayınları’ndan çıkan, “Bay ve Bayan Kıl” isimli kitap böyle bir çifti anlatıyor. Tüm dünyanın, Charlie'nin Çikolata Fabrikası isimli romanı ve aynı romandan uyarlanan sinema filmi ile tanıdığı yazar Roald Dahl bu kitabında, oldukça sevimsiz bir karı kocadan bahsediyor... Bay ve Bayan Kıl, çok pasaklı bir çifttir. Birbirlerine kötü şakalar yapar, çocuklardan nefret eder, iğrenç kokarlar. Ancak bir gün karşılarına, Tombilik Kuş ve Şaklabani Maymunlar çıkar. Bay ve Bayan Kıl'ın tüm neşesi kaçar. Yaşamları berbat olur. Hatta o iğrenç ziyafetleri bile burunlarından gelir. Roald Dahl, iyiyi ve doğruyu kötüler üzerinden örneklemiş. Olumlu davranışları övmek değin, olumsuz davranışları yermenin ve bu tür tavırların eninde sonunda cezalandırılacağını anlatmanın belki de en kolay yolu böyle eğlenceli kitaplardır. Hem de hiç didaktik olmadan… Sokak Haberleri Güldem Şahan / Resimleyen: Bekir Gürgen / Tudem Yayınları / 2007 / 120 s. Kitapta yer alan dokuz öykünün tamamı, farklı bir hayvanın macerasını konu ediyor. Martılar, horozlar, kediler, köpekler, suaygırları, koyunlar, kuzular… Kent yaşamı, orman yaşamı… Her biri, sıradan bir gözün göremeyeceği ayrıntılarla işlenmiş olan bu sevgi, paylaşım, dostluk öyküleri “Doğa, barış ve çocuklar”a adanmış... Sokak Haberleri ekibi her yerde hayvanları izliyor ve onların yaşamlarını haber yapıyor. Kimi kez çevrede yaşayan ve hayvanların başından geçen olaylara tanık olanlar, konunun ilgi çekeceğini düşünerek haber ekibine ulaşıyor. Sokak Haberleri ekibi de öyküleri haber yapınca, herkes hayvanların öykülerini öğreniyor. İlginç öyküleri, renkli resimleri ve özenli hazırlanışıyla, severek okunacak bir kitap daha… Kitaplığımız büyüyor! Mendel'den Kopya İnsana Miyase Sertbarut / Resimleyen: Emre Özcan / Paydos Yayınları / 96 s. Genetik bilimcilerin insan kopyalamasına az kaldı derken, geçen hafta bir haber bilim çevrelerini ve konu ile ilgilenen herkesi heyecanlandırdı. “İnsan kopyalamaya gerek kalmadı, çünkü deriden alınan DNA örneği ile kök hücre yapılabileceği açıklandı. Böylelikle pek çok genetik hastalığın tanı ve sağaltılması kolaylaşacak”… SAYFA 6 Genetik biliminin babası Gregor Johann Mendel'in bezelye tanelerini incelemesi ile başlayan genetik mühendislerinin yolculuğu insan kopyalamaya dek ulaştı. Son durak neresi bilinmez… Miyase Sertbarut'un Paydos Yayınları’ndan çıkan kitabı; “Mendel'den Kopya İnsana” bu inanılmaz yolculuğu anlatıyor. Mendel'in yaşam öyküsünden medyatik koyun Dolly'e uzanan bu başarılı ve heyecanlı yolculuk öyküsü çeşitli resim, karikatür ve fotoğraflarla da beslenmiş. Kitap sadece genetik bilimin geçirdiği evreleri ve bugün ulaştığı noktayı açıklamakla kalmıyor; zaman zaman eleştirel bir bakışla sorular yöneltiyor, ülkelerdeki yasal uygulamalardan örnekler veriyor. Genetik bilimini, genetik mühendisinin ne iş yaptığını çok sade ve çocuksu bir dille anlatan kitap; henüz ilköğretim sıralarında olan geleceğin genetik mühendislerinin onları yetiştirecek olan ilköğretim okulu öğretmenlerinin hoşuna gidecektir kuşkusuz. Eskiler Alırım Sevim Ak / Resimleyen: Mustafa Delioğlu / Can Yayınları / 2007 / 30 s. “Eskileeeeer aliriiiiiiim, eskiiiiiciiiiiiiii!” Bu sesi duyan kadınlar ellerinde eski eşyalar eskicinin başına üşüşürdü. Sıkı bir pazarlık sonrasında kimisi bir pantolona pespembe bir çamaşır sepeti alır, kimisi eski bir kilimi pırıl pırıl bir tencere ile yenilemenin sevincini yaşardı. Kimi zaman da eşya değişimi yerine üç beş kuruşa satılırdı evdeki eskiler. Eskici gür sesiyle bağırarak uzaklaşırken ardında plastik kovalar, çamaşır sepetleri, mandallar, renkli cam bardaklar, çaydanlıklar ve daha bir sürü şeyden sızan bir iz bırakırdı. Sevim Ak, şimdilerde belki küçük şehirlerde belki kasabalarda yaşanan bu eski alışkanlığı kitap sayfalarına taşımış. “Eskiler Alırım”, Pınar'ın, annesinden istediği org üzerine yapılandırılmış duygulu bir kitap. Annesi Pınar'a org alabilmek için eski bir yönteme başvuruyor ve evin altını üstüne getiriyor. Neler çıkmıyor ki yatak altlarından, dolap köşelerinden, sandık diplerinden; anneannenin çocukluk udu, Pınar'ın annesinin kırık bisikleti, eski bir sözlük, kırık dökük oyuncaklar, eski bir olta… Birdenbire anılar canlanıyor, kırık dökük, tozlu eşyalar değer kazanıyor yeniden… Pınar'ın orgu mu yenilenen anılar mı derken eskici yetişir imdada. Neyse ki, eskici, Pınar gibi hayallerine kavuşamayan çocukları sevindirecek bir yol bilmektedir. Zaman zaman gülerek, zaman zaman hüzünlenerek ama kuşkusuz çok severek okunacak bir kitap; “Eskiler Alırım”. Ateş Hırsızı Terry Deary / Tudem Yayınları /2007 / 220 s. Ölümlü insanlığın çektiği sıkıntılara dayanamayan Prometeus, kutsal ateşi çalıp insanları karanlıktan kurtarır, böylece çağlar içinde gelişmelerine olanak verir. Ancak Zeus, söz dinlemeyip ateşi insanlara veren oğlunu cezalandırır ve gazap kuşu her gün Prometeus'u büyük acılarla öldürsün diye onu yüksek kayalıklara zincirler… “İki yüz yıldır, her sabah beni öldürüyorsun. Her gece diriliyorum ki bir sonraki şafakta yine acı çekebileyim.” Sonsuza dek sürecek olan bu azap, Prometeus'un kurnazlıkla gazaptan kendisini kurtarışı ve Zeus'la pazarlığıyla sona erer. Prometeus, zamanda dilediği yere kaçarak, avcı gazap kuşundan kurtulabilecektir; ancak bir kez daha öldüğü takdirde, kuş onun ruhunun ışığını görüp hangi zaman diliminde olursa olsun yakalayacak ve sonsuza kadar işkence edecektir. Prometeus, zamanda bir milyon yıl ileriye giderken, hem Zeus'la pazarlığında söze edilen bir “kahraman” adayını bulmayı, hem de avcı kuşa yakalanmamayı başarmalıydı. Öykü bu kadarla kalmıyor. Yazar, aynı anda, farklı zaman diliminde başka bir öykü daha anlatıyor. Her iki öyküyü önce ayrı ayrı yürüten yazar, sonunda öyküleri birleştirerek, karakterleri aynı mekân ve zaman diliminde buluşturuyor. Hem öyküleri, hem işlenişi, hem kurgusu, hem dili… Her açıdan çok ilginç bir kitap. Hele yazarın arasıra girip düşüncelerini söylemesi, öyküye karışmaya kalkması, yorumlarda bulunması, ayrı bir boyut katıyor kitaba. Belki yazarın da kişisel katılımıyla, kitapta üç öykünün var olduğu söylenebilir. Son bölümde, yazarın kimliği açığa çıkıyor ve kitap, kutsal ateşle beslenen bir alev topu olarak okurun belleğini yalayıp geçerken, unutulmaz iz bırakıyor. Özellikle 10 yaş üstüne önerilebilecek eğlenceli bir kitap. Dili çok akıcı, mizah boyutu güçlü. Kartal Belediye Plajı ve Mandalina Bahçeleri/ Ebru Erbaş / Enkidu Yayınları / Resimleyen: Sadi Güran / Bir zamanlar İstanbul'da denize girilebiliyormuş. Bir sürü halk plajı varmış. Kentin sahil şeritleri yazlık olarak kullanılırmış. Bu nedenle denize yakın yerleşim yerlerindeki eski evler kocaman balkonlu, bahçeli, az katlıdır. Artık İstanbul'da denize girilmese bile o evlerin sahipleri alışkanlıktan olsa gerek rengârenk çiçeklerle donatır bahçelerini, balkonlardan sarmaşıklar, ateş gülleri sarkar… “Kartal Belediye Plajı ve Mandalina Bahçeleri” bu kocaman şehre 1970'lerden bir deniz esintisi getiriyor, arada mandalina kokuları ile… İstanbul'un Anadolu yakasında büyük bir yerleşim yeri olan Kartal'da bir aile plajı vardır. Leyla, bu plajı işleten ailenin küçük kızıdır. Yaz kış tüm yaşamı neredeyse bu plajda geçmektedir. Yaşıtları gibi büyüme telaşında olan Leyla da sürekli çevresini izler. İzledikçe meraklanır, meraklandıkça sorgular ve sorguladıkça da öğrenir. Leyla'nın yakın arkadaşı ve akıl hocası olan çokbilmiş Turuncu Yengeç, onun öğrenme sürecinde en büyük yardımcısıdır. Yazar Ebru Erbaş'ın anılarına dayanan kitabın resimlerini, Sadi Güran yapmış. Kitabın beraberinde bir de sözlük var; gündelik konuşmaların bolca kullanıldığı Kartal Belediyesi ve Mandalina Bahçelerini, tadıyla okuyabilmek için… Gündelik konuşmalara yer veren kitap sözlük ilaveli. Cıvıl cıvıl sesler, mandalina bahçeleri ve denizin kokusu sayfaların arasında bekliyor… Genç okurlara bir karikatür kitabıyla merhaba, diyor Toroslu Kitaplığı. “İnsan eli kalemi tutmaya, onu kullanmaya başladığında ayrı bir anlamın yolcusu olur. Bir de maddi dünyaya karşı duyarlılık sahibiyse, hayalhâneden başka korunak yoktur. Bahadır Uçkan da kendi hayal evinde yaşayan yetenekli genç bir çizer. Dünyayı kaleminin ucundaki çizgilerle yeniden; güldürerek, düşündürerek anlamlandırıyor. Toroslu Kitaplığı bu genç çizerin ilk kitabını yayımlayarak başka gençleri de karikatür sanatının ironik, eleştirel dünyasına çağırıyor. WinniethePooh / Artık Altı Yaşındayız A. A. Milne / Türkçeleştiren: Gökçen Ezber, Seher Çimen Tolga / Kabalcı Yayınevi / 2006 / 106 s. Milne'nin ilk şiir kitabı Biz Küçücükken'in yayımlanmasından sonra geçen üç yılda Christopher Robin ve arkadaşları biraz daha büyümüştür. Artık altı yaşındadırlar. Artık ünlü bir karakter olan WinniethePooh bu kitapta, ilk şiir kitabındakinden çok daha fazla sayıda şiirde yer alıyor ve şiirler neşelerinden hiçbir şey kaybetmeden devam ediyor. Yaşım Birdi, Başlamıştım daha yeni / Yaşım İkiydi, Daha yeni olduğum söylenebilirdi. / Yaşım Üçtü, Ben olduğumu söylemek güçtü / Yaşım Dörttü, Yaşım hâlâ küçüktü. / Yaşım Beşti, Hareketlenmiştim yeni yeni. / Artık yaşım Altı, akıllıyım pek ama pek / Galiba yaşım altı kalacak, sonsuza dek. KİTAP SAYI 931 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle