Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 5 Ağustos 2011 Cuma 370 Sahiden de ‘sosyete’pazarı... BÜTÇEME GÖRE aysesayin1967@gmail.com http://aysesayin06.blogspot.com AYŞE SAYIN Sosyete”, Fransızca’dan dilimize giren sayısız sözcüklerden. Fransızlar, “société”yi; “toplum, topluluk, dernek” anlamında kullanılırken, bize gelirken, “kalburüstü”, “gelir düzeyi yüksek” tabaka için kullanılan sıfata dönüşmüş. “Sosyete pazarı” ise tersine bir durumu anlatıyor: “Taklit veya defolu ürünlerin satıldığı, ucuz alışveriş yeri.” Bit pazarının “çakma marka görmüş hali” de diyebiliriz. İstanbullu tanıdıklar ballandıra ballandıra anlatırdı “Salı Pazarı, Ulus Pazarı’nı...” Sonra kimi ünlü “artistler”in de oralardan giyindiğini öğrendik, magazin programları sayesinde. Hatta “Ajda Pekkan bile oradan giyiniyor ya, ben gördüm kaç kez” diye hava atan arkadaşım vardı örneğin. Zannediyorum ki bu “ünlüler” yüzünden o pazarların adı “sosyete pazarı”na döndü. Ankaralıların tanışması ise 56 yıl öncesine dayanıyor. Ayrancı semt pazarı içinde, çarşamba günleri açılan “İstanbul Sosyete Pazarı” çok tuttu. Arkadaşlarla seferler düzenlerdik, sahiden de hoş, kaliteli “çakma”lar vardı, ucuzdu da... Sonra ne olduysa, fiyatlar fırladı, kalite düştü. Gerekçe nedir bilmiyorum ama Çankaya Belediyesi de “sosyete pazarı”nı kaldırdı. Ama Ankara’nın birçok sem “ tinde “pıtrak” gibi sosyete pazarları açıldı. Önceleri semt pazarlarının alanlarındaydı, sonra sınıf atladı, Ümitköy’de, ErBatıyaman’da, kent’te “sosyete” oldu ve AVM içlerine girdi. Çankaya’da Simon Bolivar ile Tura n GüneşBulvarı’nınkesiştiği YıldızKavşağı’nda.Önünden,OranSitesi,Yıldız, dolmuş ve otobüsleri geçiyor. Salı , cuma ve pazar günleri kuruluyor. Nasılgidilir? Everyboy’s Nişantaşı (!) Çankaya’daki “Nişantaşı Sosyete Pazarı” ise kendine özel binası ve “şubeleri” olan ilk sosyete pazarı oldu, Çukurambar ve Etlik’te “şubeleri” var. Ben bu hafta “sosyete pazarı yazayım” dedim ve defalarca önünden geçip merak ettiğim Nişantaşı Sosyete Pazarı’na gittim. İlk dikkatimi çeken, pazarın kurulduğu binanın girişindeki “Nişantaşı Sosyete Pazarı” yazısının altında yer alan janjanlı “Everbody’s Nişantaşı” tabelasıydı. “Vay be amma sosyetik bir yer burası” diye biraz tedirgin içeri girdiğimde, “tişörtler 5 lira, şortlar 10 liraaa....!” diye bağıran pazarcıları duyunca, “tamam bildiğim pazar” diye rahatladım. Pazar iki kattan oluşuyor, önce üst katı gezdim, tabii ki “yok yok...” Ayrıca bildiğin bilmediğin bütün markalar var, Adidas, Nike, Prada, Burberry... Aklına hangisi gelirse, bütün hepsinin mükemmel “çakma”ları tezgâhlarda... Gözüme bir “Burberry” şort kestirdim, fiyat 20 lira, pazarlığa giriştim, satıcı asla inmedi. Tişörtler 5 liraya da var ama “tam aradığım” gibi dediklerin 1520 liradan aşağı değil. Üstelik deneme şansın yok, ama azmedersen, üzerindekilerin üstüne, şöyle bir geçirebiliyorsun. Her ne kadar pazarcılar, “Haftaya burdayız, malımızı tanırız, üzerinize olmazsa değiştiririz” dese de garantisi yok. Çakmaların hiyerarşisi Ben en çok plaj terliklerini sevdim, 5 liraya, gayet kullanışlı ve hoş terlikler bulabiliyorsun. Ama beğendiğiniz bir markanın “çakması”ysa, fiyat hemen fırlıyor, 202530 liraya kadar çıkıyor. Pazarda “çakmaların” da fiyat yönünden bir hiyerarşisi oluşmuş, en pahalısı Prada... Gerçeği ne kadar pahalıysa, çakması da öyle anlayacağınız. Bir de bazı markaların “ihraç fazlaları” var. Örneğin “Zara”nın elbiseleri 3035 lira arasında pazarda yer bulmuş. “Bu da mı çakma” diye sorduğum pazarcı, “Hayır abla, her firma satacağının yüzde 25 fazlasını üretir, bir de defolu ürünler vardır, biz defolu satmıyoruz, sadece fazla üretimi satıyoruz” diye açıklama yaptı. En eğlenceli bölüm “iç çamaşırı” tezgâhları, yurdum insanının “iç çamaşırı” trendi konusunda epeyce fikir veriyor. Tam anlamıyla renk ve çeşit cümbüşü, bazılarını giymek harbi “cesaret” ister(!) Sosyete pazarı içinde “köylü pazarı” tezgâhları da var, Beypazarı üretimi ev baklavası, sarma, pekmez, çeşitli baharatlar, bazlamalar dikkatimi çekti. Kilosu 1520 lira arası değişiyor, daha küçük porsiyonlar halinde de satışa sunulmuş. Tazeliğine güvenen alabilir... BEĞENDİKLERİM Ücretsiz servis olanağı, havalandırma sistemi. ELEŞTİRDİKLERİM Sıhhiye, Batıkent sosyete pazarları daha uygun olsa da sosyete pazarları ucuz değil. Üstelik, hem “nakit”le alışveriş yapmak zorundasın, hem göz kararı almak zorundasın. Üstelik, iadedeğiştirme şansı da yok. BİR ÖNERİ “Sezon indirimleri”nin tavan yaptığı şu şu dönemde, “iadedeğiştirme” garantisinin yanı sıra sayısız taksit seçeneği sunan mağazalardan alışveriş yapmak bence çok akıllıca. Bu konuda favorim birçok AVM’de mağazası bulunan Defacto.