25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

04 Karaoke eşliğinde ‘herkes’e uygun Akdeniz tadları 19 Ağustos 2011 Cuma 372 R estoran sektörü son 10 yılda hızla gelişti. İnsanlar artık dışarıda yedikleri yemek konusunda daha bilinçli ve talepkâr. Büyük bir kesim, öğle aralarında, iş çıkışlarında gittiği mekanlarda lezzet seçeneklerin fazla ve farklı olmasını istiyor. Arjantin caddesinde var olan ama el değiştiren bir mekandan söz edeceğim şimdi. Minna’s, sade çizgilerle dekore edilmiş bir Akdeniz bistrosu. Arjantin caddesi Attar sokağın köşesinde hizmet veren Minna’s da leziz tatlarla eğlence bir arada… Minna’s Bistro ELİF EROL LEZZETLi ANKARA http://lezzetliankara.blogspot.com Bilkentli turizmciler Kafenin sahipleri Bilkent turizm ve otelcilik meslek yüksek okulu mezunu Özgür Bilgin ve Orkun Şahin. Eğitimlerini tamamladıktan sonra yeme içme sektöründe çalışmaya başlayan bu iki arkadaş Minna’s Bistro’da eğitim ve tecrübelerini farklı lezzet ve eğlence seçenekleri arayanlar için birleştirmiş. Japonca’da “herkes” anlamına gelen minnas aynı zamanda daha önce mekanı işleten çiftin babaannesinin adı. Yüzde yüz Akdeniz Mekanın mönüsü eklektik bir Akdeniz mutfağı. Bir ‘eklektik’ restoranda yiyeceğiniz yemeklerin hangi kültürlere ya da ülkelere ait olduğu açık ve nettir. Sunumları dünya sunumları ile birebir aynı olan mekanda ikramlık ceviz, zeytin ve kurutulmuş domatesle hazırlanan pide; kekik, acı ve karabiber ile zenginleştirilen zeytinyağı mönüde ki tatlar kadar leziz. Ayvalık’tan alınan ve yılda 500 litre üretilen zeytinyağının asit oranı 0.02. Bu asit oranı ile sunulan zeytinyağı ağızda mükemmel bir gurme tad bırakıyor. Füme somonlu salata ile buz gibi beyaz şarabımızı içerken saatlerin keyifle ilerlediği mekanda İspanya, İtalya, Fransız, Lübnan ve mutfağımızdan lezzetler arasında karar vermeye çalışırken mekan sahiplerinden Orkun Şahin yemek seçimi için bize yardımcı oluyor. yemeklerinden. Kıbbeh; Lübnan usulu içli köfte. Bunlar dikkatimi çeken lezzetler arasında. Lübnan Mutfağı, bulgur ve acıdan dolayı Güneydoğu, deniz, zeytinyağı ve otlardan dolayı Ege mutfağını anımsatıyor. Arap sunumu ve renkleri ile mönüde öne çıkıyor. Mönüde öne çıkan başka bir seçenek ise taş fırında hazırlanan pizzalar. 13 farklı lezzetteki pizzalar, yemeğinize eşlik eden nefis salatalar ile İtalyan inceliğini Minna’s Bistro’da yakalayabilirsiniz. mutlaka denemenizi tavsiye edeceğim karaoke var. ArjantinCaddesiAttarSokak.No:11/2 GaziosmanpaşaTel:468881462 www.minnasbistro.com Lübnan mutfağı önde Mönüde yer alan Lübnan mutfağından yemek seçeneklerini birlikte incelemeye başlıyoruz. Lübnan mutfağında, baş rollerde bulgur, nohut, fasulye ve yoğurt var. Sfıha; nar ekşisi ile tatlandırılmış etli ufak pide. Falafel; Lübnan usulü nohutlu köfte. Falafel aynı zamanda Lübnan’ın tipik “sokak” Karaoke geceleri Yemeğin yanında eğlencenin atlanmadığı mekanda her ayın çarşambaları canlı Akdeniz müzikleri yapılıyor. Bu ay Flamenko gösterilerinin yapıldığı mekanda Eylül ayı programı kanun, gitar ve ney eşliğinde Lübnan gecesi. Her hafta farklı bir etkinlik yapmayı planlayan mekanda I Uluslararası bira çeşitleri 1018TL arası I Lübnan mutfığının sahiplendiği tatlı; Katayef 11TL I Akçaağacı şurubu ile hazırlanan pancake 12.50 TL I En çok sipariş alan Rokfor soslu bonfile 27TL I Falafel 12TL Mönüden İspanyol kökenli meyveli bir şarap kokteyli olan Sangria Mutlaka tadın! Tadım Notları Prof. Dr. Ertan ANLI http://tadimnotlari.blogspot.com Anadolu’nun Yıllandıkça Zerafet Kazanan “Lady”leri şit şarabın yıllanıp, yıllanamayacağı? Geçtiğimiz yıllarda basında Kalecik Karası’nın yıllanmaya uygun olmadığı konusunda bazı yazılar çıktı. Hatta, Kalecik Karası’nın büyük bir çeşit olmadığı da vurgulanıyordu. Aslında, Kalecik Karası, 1989 Kavaklıdere örneğiyle ne denli büyük olduğunu göstermişti. Sonrasında Kavaklıdere 2003 Kavaklıdere Kalecik Karası, bu yorumu yapanları tamamen yanılttı. Geçen hafta, İstanbul’da yeniden tattığım Kalecik Karası 2003, bütün zerafetiyle hâlâ ayakta duruyordu: “Ön burunda, kuru erik ve diğer kırmızı meyvelerden oluşan, zarif bir aroma paleti, damakta hâlâ güçlü ve yıllanma potansiyeli olan bir yapı... Finalinde de kırmızı meyvelerin, baharat ve çiçeklerle süslendiği, oldukça uzun bir aromatik etki..” Maalesef, stoklarda az miktarda kaldı.. Şarabın yıllanması üzerinde etkili olan en önemli faktör; yapısını oluşturan, aynı zamanda sağlığa yararlı, antioksidan özellik gösteren fenolik bileşenler... Kırmızı şaraplar, çok yüksek düzeyde bu yararlı fenol bileşenlerini yapılarında bulunduruyorlar. İyi şarap, aslında iyi fenol demek... Eğer kaliteli fenolünüz yoksa, ne yaparsanız yapın, çabanız boşuna... Son yıllarda, ilgimi çeken bir diğer iyi yıllanan şarap da benim de emeğimin geçtiği 2005 Büyülübağ Cabernet Sauvignon Rezerve şarabı. Çeşme bağlarının ürünü bu şarap da, yıllara meydan okuyor. Belki de, yakın dönemde üretilen en ilginç monosepaj Cabernet Sauvignon şarabı. Ağızda hâlâ diri, güçlü ve zarif, kırmızı meyve, toprak ve baharattan oluşan zarif bir final… Doluca’nın Karma serisinden 2006 yılı üretimi “Cabernet SauvignonÖküzgözü” harmanı da benim ön plana çıkarttığım şaraplardan.. Şarap, gençken doğru kurulmuş dengesiyle ilgimi çekmişti. Altıncı yılında, hâlâ sağlam yapısını sürdürüyor. Tabii üreticisi de doğru tercih yapıp, fıçıda olgunlaştırmayı doğru sürede yapmış. Şarap ön burunda, mürdüm eriği, siyah kiraz, karabiber aromalarınca zengin, ağızda dengeli ve hala yapısını koruyor. Sevilen Centum Shiraz 2005’de bir dönem isminden söz ettiren bir şarap olarak ilgi çekmişti. Ben bu şarapları yıllara meydan okuyan yerli lady’ler olarak niteliyorum. Bizde de iklim koşulları iyi gittiğinde, doğru toprak ve iş bilir ustalar bir araya geldiğinde iyi sonuçlar çıkabiliyor. Tabii burada, yıllandırılacak şarabı doğru seçmek çok önemli... Bu da kuşkusuz bilgi ve profesyonel deneyim gerektiriyor. Gelecek vaat eden şaraplarımız da var. Bunlara da kuşkusuz sonraki haftalarda değineceğim... eçen haftaki yazımızda şarabın Avrupa’da yılı ile arandığını ve yılın iklim koşullarının kalite üzerinde çok önemli rol oynadığını belirtmiştim. Birçok şarap sever dostum, haklı olarak yerli şaraplarımızdan hangilerinin iyi yılın şarabı olduğunu soruyorlar. Daha önce de belirttiğim gibi Türkiye’de yıl kavramı üzerinden konuşmak zor. Bizde Avrupa’da olduğu gibi bir apelasyon kavramı yok. Bölgesel anlamda bağlar sınıflandırılmamış... Bir üreticinin aynı etiket altındaki birbirini izleyen iki yılının üretimi şarabı, aynı üzüm çeşidinden üretilmiş olsalar bile, birbirinden çok uzak bağlardan gelebiliyorlar... Bu durum da, bölgeye bağlı yıl kavramı üzerinden yorum yapmayı zorlaştırıyor, hatta olanaksız hale getiriyor. Bu konuyla doğrudan bağlantılı bir diğer soru da, hangi çe G
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle