Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 OKURKEN Türey KÖSE 15 Temmuz 2011 Cuma 367 ‘Sefalet’le ‘Sefahat’ Arasında Bir Hayat otoğrafseverler 20. yüzyılın en önemli fotoğrafçılarından Man Ray’ın bir kadının sırtını viyolonsele çevirdiği ünlü fotoğrafı bilirler. İşte “Montparnasse’lı Kiki”, bu fotoğrafın modeli. Sadece onun mu? Man Ray’ın birçok fotoğrafının yanı sıra Kisling, Foujita, Utrillo ve Leger gibi sanatçıların da modeli olarak resim tarihinde önemli bir yeri var. Kiki, 1920’lerin Montparnasse’ında birinci ve ikinci dünya savaşları arasında bohem sanat çevreleri içinde döneminin en önemli kadın karakterleri arasında yer alıyor. Uzun yıllar Man Ray’ın sevgilisi olan Kiki; sadece fotoğrafçıların, ressamların “model”i değil, döneminin “daha fazla” özgürlük arayışındaki kadınları için de öncü bir “model” olmuş... “Yaztatil kitapları” benzeri sınıflandırmalar bana çok anlamlı gelmiyor. Kitabın soğukta, sıcakta, kaloriferin kenarında ya da deniz kıyısında şezlongda okunanı ayrıdır, diye bir düşüncem yok. Eğer daha kolay, rahat okunan, okuru derin memleket meselelerine çekmeyen kitaplar kastediliyorsa “Montparnasse’lı Kiki” rahatlıkla bu kategoride anılabilir. Catel’in çizdiği, JoseLouis Bocquet’in metinleri yazdığı bu “çizgi” hayat öyküsü, bir dönem romanı gibi de okunabilir. Kitapta, bir yandan Kiki’nin sefaletten sefahata, “taşralı çirkin” kızdan “gözde” modelliğe uzanan serüvenini izlerken; öte yandan Dadaizm, Sürrealizm gibi sanat akımları hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Kiki’nin hayat hikâyesinde resimheykelfotoğraf tarihine damgasını vuran isimler geçit resmi yapıyor. Öyle bir hayat ki; aşk da var hem kadınlar, hem de erkeklerle, sanat da sadece model değil, şarkı söylüyor, resim yapıyor, dans ediyor, sefalet de, sefahat da. Uyuşturucu öyküleri de, “Montparnasse kraliçeliği” de, Coco Chanel’in partisinde şarkı söylemek de, “fahişelik” suçlamasıyla tutuklanmak da. Öyle ki; Aragon Kiki’nin “sanatçı” olduğu konusunda şahitlik yapınca tahliye edilebilir. Kiki’nin hem görsel, hem de yazınsal açıdan ilham verici bir hayatı olmuş. Nitekim, kendisi de anılarını yazmış. Üstelik bu kitaba Hemingway önsöz yazmış. “Doğuştan güzel bir yüze sahip olan Kiki, ondan bir sanat eseri yaratmayı bilmiştir. (...)Montparnasse’a bir dönem tartışmasız Kiki hükmetmiştir, Kraliçe Viktorya bile kendi dönemine o kadar hükmedememiştir” diyor. Üstelik, Hemingway yaşamı boyunca sadece iki kitaba önsöz yazmayı kabul edecektir. Kiki, dönemin ruhuna uygun olarak kitabın imza gününde de bir skandal yaratmayı ihmal etmez. Kitabevi önünde kuyruğa girenler 30 franka kitap, imza ve Kiki’den bir öpücük alırlar. Kiki, hayata meydan okuyan, cesur bir kadın. Yıllar sonra sefalet ve çöküş döneminde bir barda karşılaştığı Man Ray “Neden etrafında dönüp duran zenginlerden biriyle evlenmedin?” diye sorduğunda “İmkânsızdı, çok korkuyordum. Sıkılmaktan” karşılığını verir. Kiki’nin hayatının çizgi romanı, Colette’in, Anais Nin’in kitaplarını, kadın kahramanlarını çağrıştırıyor... Montparnasse’lı Kiki, Catel ve Bocquet, BilgeSu Yayıncılık, 413 sayfa F Yurtdışındaki festivallerin ‘onur konuğu’ oldular... BSOAlmanya,ADOBEstonya’da SELDA GÜNEYSU A NKARA Başkentin önemli sanat kurumlarından olan Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) ile Bilkent Senfoni Orkestrası (BSO) konuk ülke sanatçıları sıfatıyla yurtdışında gerçekleştirilecek festivallere davet edildi. ADOB, “Saraydan Kız Kaçırma” adlı eserle, Estonya’daki “dünyanın en iyi opera festivallerinden biri kabul edilen” Saaremaa Opera Festivali’ne konuk olacak. Bilkent Senfoni Orkestrası (BSO) da yine “dünyanın en önemli klasik müzik festivallerinden” kabul edilen Almanya’daki “Schleswig Holstein Uluslararası Müzik Festivali”nde konser verecek. Almanya’da gerçekleştirilen Schleswig Holstein Uluslararası Müzik Festivali’nin bu yılki konuk ülkesi Türkiye. 28 Ağustos’a dek sürecek festivalde, şef Işın Metin yönetimindeki BSO, yarın Kiel’de, pazar günü de Lübeck’te sanatseverlerle buluşacak. Konserlerde Ulvi Cemal Erkin’in “Köçekçe”, RimskiKorsakof’un “Op.35, Şehrazad” başlıklı yapıtları seslendirilecek. Dünyaca ünlü besteci ve piyanistimiz Fazıl Say’ın “Hayyam” başlıklı Klarnet Konçertosu’nun da dünya prömiyeri gerçekleştirilecek. Say’ın festivalin siparişi üzerine bestelediği konçertosunu, klarnet sanatçısı Sabine Meyer yorumlayacak. Fazıl Say’ın “Op.36” sayılı bu yeni eseri, 10481131 yıllarında yaşamış ünlü şair, filozof ve bilim adamı olan Ömer Hayyam’ı müzik diliyle anlatıyor. Üç bölümden oluşan konçerto, Hayyam’ın yaşamının farklı dönemlerini yansıtıyor. cek. Topluluk, Vseslava Kudinova (keman), Nil Cetiz (keman), Ece Akyol (viyola), Didem Erken (viyolonsel), Burak Noyan (kontrbas), Albena Petrova Sezer (flüt), Selçuk Akyol (obua), Nusret İspir (klarnet), Ozan Evruk (fagot), Laszlo Gyarmati (korno), Julian Lupu (trompet), Cem Güngör (trombon), Elif Önal (piyano), Çağatay Akyol (arp) ve Kerem Öktem’den (vurmalı çalgılar) oluşuyor. Şef Işın Metin’in yöneteceği konserde genç kuşak Türk kompozitörlerin de eserleri seslendirilecek. Konserde, Ahmed Adnan Saygun’dan “Sonatin, Op.15”, Evrim Demirel’den “Saz Semaisi No.2”, Orhun Orhon’dan “Piyano İçin Müzik”, Füsun Köksal’dan “Around Circles”, Uğraş Durmuş’dan “Trioirt”, Mahir Cetiz’den “Logos”, Onur Türkmen’den “Bir Topluluk İçin Çizgiler”, Turgut Pöğün’den “İkinci Kalite” ve Tolga Zafer Özdemir’den “Döngü Etütleri” yorumlanacak. Özelkonser talepettiler ADOB da bugün ve 20 Temmuz’da, “Saraydan Kız Kaçırma” adlı eserle, “dünyanın en iyi opera festivallerinden biri kabul edilen” Saaremaa Opera Festivali’ne katılacak. Estonya’da gerçekleştirilen Saaremaa Opera Festivali, dünyanın en ünlü operalarını ağırlamasıyla tanınıyor. Festival yetkilileri de ADOB’u bu yıl “onur konuğu” olarak davet etti. Festival komitesi ayrıca ADOB’den “özel konser vermesini” istedi. ADOB sanatçıları, Estonyalı sanatçılarla 21 Temmuz’da opera eserleri seslendirecek. Orkestrayı Estonyalı şef Vello Pohn yönetecek. Konserin ikinci yarısında da Türk ezgileri Estonyalı sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Bu bölümde de orkestrayı şef Naci Özgüç yönetecek. İkinci yarının solistliğini de ADOB sanatçıları, sopranolar Feryal Türkoğlu, Görkem Ezgi Yıldırım, tenorlar Aykut Çınar, Cenk Bıyık, baritonlar Eralp Kıyıcı ve Tuncay Kurtoğlu üstlenecek. Avantgarde Orient Bunun yanı sıra BSO üyelerinden oluşan Bilkent Ensemble, festival kapsamında, 18 Temmuz’da, Hamburg’da “Avantgarde Orient” başlıklı bir konser vere